Anti-de Sitter/Konformal Alan Teorisi (AdS/CFT) dualitesi, diğer adıyla Maldacena dualitesi ya da ayar/gravitasyon (gauge/gravity) ikiliği, teorik fizikte temel bir prensiptir. Bu prensip, iki farklı fiziksel kuram arasında bir ilişki olduğunu öne sürer. 1997 yılında Arjantinli fizikçi Juan Maldacena tarafından ortaya atılmıştır ve (d + 1)-boyutlu bir Anti–de Sitter (AdS) uzayında tanımlanan kuantum kütleçekim kuramının, d-boyutlu sınırında tanımlı kütleçekimsiz bir konformal alan teorisi (CFT) ile eşdeğer (ikili) olduğunu ileri sürer.
AdS/CFT dualitesi, özellikle D-zarları (D-branes) ile ilgili sicim teorisi gelişmelerinden doğmuştur. Joseph Polchinski tarafından geliştirilen bu yapı, açık sicimlerin uç noktalarının bağlı olduğu dinamik nesneleri tanımlar. Maldacena, D-zarlarının güçlü etkileşimli bir kuantum alan teorisiyle tanımlanması ile, bir uzay boyutu daha fazla olan ve kütleçekimi içeren zayıf etkileşimli bir AdS teorisini karşılaştırdı. Her iki teorinin ölçek değişmezliği ve konformal simetri gibi ortak simetrileri olması, bu iki kuramın aynı fiziği tanımlayabileceğini düşündürdü.
Varsayım
Bu dualite matematiksel olarak şu şekilde ifade edilir:
Bu ikilik, AdS uzayındaki kütleçekimsel kuramda gözlenen her fiziksel büyüklüğün, sınırdaki CFT'de bir karşılığının olduğunu ve bunun tersinin de geçerli olduğunu ifade eder. En çok çalışılan örneklerden biri, uzayındaki tip IIB sicim teorisi ile dört boyutlu süper-Yang–Mills teorisi arasındaki eşdeğerliliktir.
Etkileri ve Uygulamaları
Holografi ve Bilgi
AdS/CFT yazışması, holografik ilkenin somut bir gerçekleştirimidir. Bu ilkeye göre bir hacim içindeki tüm fiziksel bilgi, bu hacmin sınırında tanımlı bir kuram ile açıklanabilir. Bu bağlamda, uzayzamanın kendisi bile temel olmayabilir, sınırdaki CFT’deki kuantum dolanıklık yapısından ortaya çıkabilir.
Kara Delik Bilgi Paradoksu
AdS/CFT, Stephen Hawking tarafından ortaya atılan kara delik bilgi paradoksunu incelemek için önemli bir araç olmuştur. 2006 yılında Shinsei Ryu ve Tadashi Takayanagi, CFT'deki dolanıklık entropisi ile AdS içindeki ekstremal yüzeyin alanı arasında şu ilişkiyi kurmuştur:
Bu ilişki, Ryu–Takayanagi formülü olarak bilinir ve AdS içindeki geometrik büyüklüklerin, CFT’deki kuantum bilgiyi yansıttığını gösterir.
Daha sonra, Netta Engelhardt ve Aron Wall, kuantum düzeltmelerin etkili olduğu durumlarda bile geçerli olan kuantum ekstremal yüzeyler kavramını geliştirmiştir. Bu gelişme, kara deliklerin bilgi kaybetmeden buharlaşabileceğini ve kuantum mekaniğine uygun bir şekilde davranabileceğini göstermiştir.
Ortaya Çıkan Uzayzaman
Dolanıklık ve geometri arasındaki bu ilişki, uzayzamanın temel değil, ortaya çıkan (emergent) bir kavram olabileceğini ortaya koyar. Mark Van Raamsdonk bu fikri ilk savunanlardandır. Ona göre, CFT tarafında dolanıklık arttıkça, AdS tarafında ayrık uzayzaman bölgeleri oluşur ve bu bölgeler zamanla bağlanarak süreksiz bir uzayzaman yapısına dönüşebilir.
Erken Evren ve Enflasyon
AdS/CFT yazışması, kozmolojide, özellikle enflasyon döneminin modellenmesinde de uygulanmaktadır. Standart modele göre, evrenin ilk anlarında uzayzaman, Euler sayısı ile üstel olarak genişlemiştir:
Burada Hubble sabitidir. Horatiu Nastase, AdS/CFT ikiliğini kullanarak 72 veya daha fazla -kat genişleme içeren evren modellerini incelemiştir. Bu çalışmalar, zayıf etkileşimli CFT sayesinde güçlü etkileşimli başlangıç durumlarının hesaplanabilir hale geldiğini göstermektedir.
Kuantum Kütleçekim Kuramına Doğru
AdS/CFT dualitesi, AdS arka planlarında tanımlı sicim teorisinin etkili bir tanımını sunarak kuantum kütleçekim için umut vadetmektedir. Ancak, gerçek evrenimiz pozitif eğrilikli de Sitter (dS) uzayına daha yakındır. Bu nedenle, AdS/CFT dualitesinin dS uzayına genelleştirilmesi halen açık bir problemdir.
Zorluklar
AdS/CFT ikiliğinin bazı sınırlamaları şunlardır:
- Daha çok negatif eğrilikli AdS uzayı için geçerlidir, oysa gözlenen evren düz ya da pozitif eğriliklidir.
- Gerçekçi 4-boyutlu evrenlerdeki tam tanımı hâlâ geliştirilmemiştir.