Aşiyan Müzesi
Tarihçesi: Taş Duvarlar Arasındaki Öykü
Bu evin bir ruha sahip olduğunu düşünsene... 1906 yılında, Tevfik Fikret bu evi, adeta bir ressamın tuvalini çizer gibi, kendi hayallerindeki gibi bizzat tasarlayarak inşa etti. O, hem şiir yazıyor hem de evini inşa ediyordu! 1915'e kadar, yani ömrünün sonuna kadar, pencerelerinden Boğaz'ın o lacivert sularını izleyerek yaşadı.
(Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
Şairin vefatından sonra ev, 1940 yılında İstanbul Belediyesi tarafından satın alındı. Amacı, o dönemin önemli yazarları ve eserleri için bir anı köşesi yaratmaktı. Bu yüzden ilk açıldığında adı "Edebiyat-ı Cedide Müzesi" (Yeni Edebiyat Akımı'nın eserlerinin toplandığı yer) oldu. Sonra bir karar alındı; şairin naaşı (naaş: ölen kişinin bedeni, kabri) çok sevdiği bu bahçeye, tam da o manzaraya karşı taşındı. İşte bu duygusal olaydan sonra, 1961'de evin adı sonsuza dek Aşiyan Müzesi olarak kaldı.
(Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
Bölümleri: Bir Şairin Gözünden Yaşam Alanları
Aşiyan, üç katlı, sevimli bir ahşap evdir. Gel, o odalarda dolaşırken kokusunu içimize çekelim:
Zemin Kat: Eskiden yemek odası ve mutfak gibi yerler varmış. Hatta mutfakta, şairin "Sokrat'ın Penceresi" adını verdiği özel bir pencere bile varmış. Bilge filozof Sokrat'a olan hayranlığından dolayı bu adı vermiş. Sanki o pencereden bakınca bilgelik doluyor insanın içine!
Birinci Kat: Burası adeta bir edebiyatçı buluşması!
- Edebiyat-ı Cedide Odası: Şairin yakın dostlarının, yani aynı edebiyat akımındaki arkadaşlarının fotoğraflarını, kitaplarını ve hatıralarını göreceksin. Sanki o odada hâlâ edebiyat sohbetleri fısıldanıyor...
- Abdülhak Hamit ve Şair Nigar Hanım Odaları: Bu odalarda, "Makber" şiiriyle ünlü Abdülhak Hamit Tarhan'ın ve güçlü kadın şairlerimizden Nigar Hanım'ın kişisel eşyaları, masaları ve resimleri sergilenir. Her bir eşya, o büyük sanatçıların hikâyesini anlatıyor.
İkinci Kat: Tevfik Fikret'in Kalbi: Evin en üst katı şairin kendisine aitti.
(Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
- Yatak Odası: En dikkat çekici yer burası. Şairin hayata gözlerini yumduğu yatak ve yatağın hemen yanında, ölümünden sonra yüzünden kalıp alınarak yapılan bir yüz maskının (mask: alçıdan yapılmış yüz kalıbı) kopyası sergileniyor. O anı hissetmek biraz hüzün verici...
- Çalışma Odası: Burası onun hem kütüphanesi hem de resim atölyesiydi! Masasında oturup Boğaz'ı seyre daldığını hayal et. Duvarlarda kendi yaptığı resimler asılıdır. Ve odanın incisi: Şairin ünlü "Sis" şiirinden ilham alınarak yapılan, sisli İstanbul'u betimleyen o meşhur "Sis Tablosu" burada!
- Bahçe: Müzenin en huzurlu yeri. Şair, yemyeşil bu bahçeyi çok sevmiş. Şimdi mezarı da burada, sonsuza kadar en sevdiği manzaraya bakıyor.
Önemi: Aşiyan'ı Neden Ziyaret Etmeliyiz?
Aşiyan, sadece eski eşyaların sergilendiği bir yer değil; o, canlı bir ders kitabı! Bize, bir şairin hayatını, duygularını ve düşüncelerini, duvarlara ve eşyalara dokunarak öğretiyor. Türk edebiyatının yönünü değiştiren bu önemli ismin yaşadığı yuvayı görmek, okuduğumuz şiirlere bambaşka bir anlam katıyor. Burası, kültürel mirasımızı koruma bilincini içimize yerleştiren, çok değerli bir yuva.
(Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur.)