Aynzeliha Gölü (ANZILHA) 💧
Şanlıurfa şehrinde, tarihi bir kalenin hemen önünde, içinde yüzlerce balığın özgürce yüzdüğü özel bir göl hayal et. İşte burası, Balıklıgöl olarak bilinen büyük ve güzel alanın bir parçası olan Aynzeliha Gölü’dür. Bu göl sadece su ve balıklardan ibaret değildir, aynı zamanda içinde çok eski ve önemli bir hikaye saklar.
Bu gölün suları, bir inancın ve sevginin sembolü olarak görülür. Yanı başındaki Halil-ür Rahman Gölü ile birlikte binlerce yıldır insanlara önemli bir hikaye anlatır. Şimdi gel, bu sakin suların sırrını birlikte keşfedelim.
(Yapay zeka ile üretilmiştir.)
Aynzeliha Gölü Nedir
Aynzeliha Gölü, Şanlıurfa şehir merkezinde yer alan tarihi Balıklıgöl yerleşkesinin bir parçasıdır. Yaklaşık 50 metre uzunluğunda ve 20 metre genişliğindedir. Derinliği ise 3 ila 5 metre arasında değişir. Bu göl, hemen yanındaki Halil-ür Rahman Gölü’nden bir kanalla ayrılır.
Gölün içindeki sazan türü balıklar, insanlar tarafından kutsal kabul edilir. Bu nedenle kimse onlara dokunmaz veya onları avlamaz. Ziyaretçiler balıkları besleyebilir ve bu huzurlu ortamda keyifli vakit geçirebilir. Göle rengini ve canını veren su, yakınlardaki kaynaklardan gelmektedir.
Gölün Hikayesi
Aynzeliha Gölü’nün en bilinen hikayesi, bir sevgi ve inanç öyküsüdür. Bu hikaye, Hz. İbrahim ve o dönemin zalim hükümdarı Nemrut ile ilgilidir. Anlatılanlara göre Nemrut, Hz. İbrahim’i inancından dolayı cezalandırmak için onu büyük bir ateşin içine atmaya karar verir.
Nemrut’un kızı Zeliha ise Hz. İbrahim’e inanmaktadır ve babasının bu kararına çok üzülür. Hz. İbrahim ateşe atıldığında bir mucize gerçekleşir; ateş suya, yanan odunlar ise balıklara dönüşür. Hz. İbrahim’in düştüğü yere bugün Halil-ür Rahman Gölü denir. Onu çok seven Zeliha’nın, bu acıya dayanamayarak döktüğü gözyaşlarından ise Aynzeliha Gölü’nün oluştuğuna inanılır. "Aynzeliha", "Zeliha'nın gözü" veya "Zeliha'nın pınarı" gibi anlamlara gelir.
(Yapay zeka ile üretilmiştir.)
Zaman Yolcuğuğu
Bu topraklarda anlatılan Hz. İbrahim ve Nemrut hikayesi, yaklaşık 4000 yıl öncesine dayanır. O dönemde insanlar, kendielleriyle yaptıkları putlara tapıyorlardı. Hz. İbrahim ise tek bir yaratıcının olduğunu savunuyor ve insanları bu inanca davet ediyordu. Bu, o zamanki düzeni tamamen değiştiren yeni bir fikirdi.
Tarihçiler ve arkeologlar, bu göllerin bulunduğu alanın daha da eski zamanlarda, yani Hz. İbrahim'den de önce, su ve balıkların kutsal sayıldığı bir tapınma merkezi olabileceğini düşünmektedir. O dönemlerde insanlar, bereket getirdiğine inandıkları tanrıça Atargatis için bu kutsal havuzları yapmış olabilirler. Bu da bize Şanlıurfa’nın ne kadar eski ve farklı inançlara ev sahipliği yapmış bir yer olduğunu gösterir.