Yaratılış Destanı
Hiçbir şeyin olmadığı bir zamanı hayal etmeye çalış. Ne ağaçlar ne hayvanlar ne de insanlar... Sadece sonsuz bir su vardı. İşte, eski Türklerin ataları, dünyanın nasıl başladığını böyle bir destanla anlatırlardı. Bu hikâye, sadece bir masal değil, aynı zamanda evreni, iyilik ve kötülüğü anlamaya çalışan insanların düşüncelerini yansıtan bir rehber gibidir.
Bu destan, bize binlerce yıl öncesinden seslenerek atalarımızın hayal gücünü ve bilgeliğini fısıldar. Onların gözünden evrenin ve insanın doğuşuna tanıklık etmeye hazır mısın? Haydi, bu gizemli ve derin sulara birlikte dalalım.
Başlangıç :Sonsuz Su ve Gök Tanrı
Her şeyden önce, ne yer ne de gök vardı; yalnızca uçsuz bucaksız bir su kütlesi uzanıyordu. Bu sonsuz denizin üzerinde, her şeyin yaratıcısı olan ulu tanrı Kayra Han, bir kaz gibi süzülerek uçuyordu. O, yalnızdı ve bu durumdan sıkılıyordu. Ne yapacağını düşünürken, suyun içinden gelen bir ses duydu.
Bu ses, "Yarat!" diyordu. Sesin sahibi, suların ruhu olan Ak Ana (Ak Ene) idi. Bu ilhamla Kayra Han, dünyayı ve içindeki varlıkları yaratmaya karar verdi. Artık evrende yeni bir dönem başlayacaktı. Ak Ana, bu sözlerinden sonra tekrar suların derinliklerinde gözden kayboldu.
(Yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
Dünya Nasıl Yaratıldı?
Kayra Han, kendisine benzeyen ama kendisi olmayan bir varlık yarattı ve ona "Kişi" adını verdi. Birlikte, iki siyah kaz gibi suyun üzerinde uçmaya devam ettiler. Ancak Kişi'nin içinde bir başkaldırı isteği vardı. Kendisini Kayra Han'dan daha yüksekte görmek istedi ve onun önüne geçmeye çalıştı. Bu kibri yüzünden uçma yeteneğini kaybetti ve suyun derinliklerine batmaya başladı.
Boğulmak üzereyken hatasını anladı ve Kayra Han'dan yardım istedi. Kayra Han onu kurtardı ve ondan suyun en dibinden toprak getirmesini istedi. Kişi, suyun altına dalarak bir miktar toprağı ağzında yukarı çıkardı. Ancak toprağın bir kısmını kendisi için gizlice sakladı. Kayra Han, getirdiği toprağa "Büyü!" diye emrettiğinde, yeryüzü oluşmaya başladı. Fakat aynı anda Kişi'nin ağzındaki toprak da büyüdü ve onu boğacak gibi oldu. Kayra Han'ın emriyle toprağı tükürünce, yeryüzündeki engebeli ve bataklık yerler oluştu.
İyilik ve Kötülüğün Doğuşu
Kayra Han, Kişi'nin bu davranışına çok kızdı. Onun hırsını ve itaatsizliğini görünce ona "Erlik" adını verdi. Erlik, artık kötülüğün ve yeraltı dünyasının temsilcisi olacaktı. Kayra Han, kendisi için gökyüzünün en üst katında bir yer hazırladı ve oraya çekildi. Gökyüzü ve yeryüzünün yönetimini ise başka tanrılara bıraktı.
İyiliği temsil eden ve gökyüzünün 16. katında oturan tanrıya Ülgen adını verdi. Ülgen, dünyayı güzelleştirmek, insanları korumak ve onlara yol göstermekle görevliydi. Erlik Han ise yeraltı dünyasına gönderildi ve oranın hâkimi oldu. Böylece evrende iyilik ile kötülük, aydınlık ile karanlık arasında bir denge kurulmuş oldu.
İlk İnsanlar ve Hayat Ağacı
Kayra Han, yeryüzünde dokuz dallı bir çam ağacı büyüttü. Bu ağaç, "Uluğ Kayın" yani Hayat Ağacı olarak bilinir ve dalları gökyüzüne kadar uzanır. Sonra Kayra Han, topraktan ve kilden ilk yedi insanı yarattı. Bu insanların kemikleri kamıştan, bedenleri ise topraktandı. Onlara can vermesi için yanlarına ruh üfledi.
Ancak Erlik, bu yaratılışı kıskandı ve insanları kandırmak istedi. Onlara, Kayra Han'ın yemeyi yasakladığı ağacın meyvelerini yemelerini söyledi. İlk insanlardan Törüngey ve eşi Eje, Erlik'in sözüne kanarak yasak meyveyi yediler. Bu itaatsizlikleri yüzünden tüyleri döküldü, ölümlü oldular ve utanç duygusunu öğrendiler. Kayra Han bu duruma üzüldü ve insanları kendi başlarına bıraktı, ama onları koruması için de Ülgen'i görevlendirdi.
(Yapay zeka ile oluşturulmuştur.)