“Ah Bir Ataş Ver”, Türk halk müziği repertuarında yer alan, kökeni savaş ve esaret temalı trajik bir olaya dayanan anonim bir türküdür. Hem ezgisel yapısı hem de sözlerinin duygusal yoğunluğu nedeniyle uzun yıllardır Türkiye’de bilinen ve farklı sanatçılar tarafından yorumlanan bu türkü, özellikle tarihsel ve kültürel bağlamıyla dikkat çekmektedir.
Dumlupınar Denizaltısı Kazası
1953 yılının 4 Nisan gecesi saat 02:15 civarında, Dumlupınar denizaltısı, Nağra Burnu açıklarında, uzun ve yıpratıcı bir görev dönüşünde, İsveç bandıralı bir şileple çarpıştı. Çarpışma sonucunda denizaltı, baş kısmından aldığı darbeyle kısa sürede sulara gömüldü. Güvertede bulunan 8 kişiden 3’ü olay anında hayatını kaybederken, 5 kişi kurtarıldı. Gemideki 81 kişilik mürettebattan 22 denizci, denizaltının arka bölümünde bulunan torpido dairesine sığınarak kısa bir süreliğine hayatta kalmayı başardı.

Denizaltındaki Askerler (Bu görsel Yapay Zeka ile oluşturulmuştur.)
Şamandıra ve İletişim Kurulması
Torpido dairesine sığınan askerler, denizaltıdan yüzeye bir şamandıra fırlattılar. Şamandırada bulunan telefon kablosu aracılığıyla merkezle bağlantı kuruldu. Yetkililer, mürettebata “gerekmedikçe konuşmamaları, sigara içmemeleri ve türkü söylememeleri” gerektiğini iletti. Bunun nedeni içerideki sınırlı oksijenin tasarruflu kullanılmasının zorunlu oluşuydu.
Kurtarma Umudu ve Son Sözler
Ülke genelinde olay büyük yankı uyandırdı; kurtarma çalışmaları için seferberlik başlatıldı. Ancak o dönemki teknik imkânlar, denizaltının bulunduğu yaklaşık 100 metre derinlikteki mürettebatın kurtarılmasına olanak tanımıyordu.
Kurtaran adlı kurtarma gemisi olaydan 12 saat sonra olay yerine ulaştı ve ancak 25 saat sonra sabitlenebildi. Bu sırada, denizaltıya iletişim sağlayan telefon kablosu kesildi. 11 dalış denemesi başarısız oldu. En derin dalışı yapan dalgıçlardan biri olan Yılmaz Süsen, 80 metreye kadar inmiş ancak basınç nedeniyle şuurunu kaybetmişti. Süsen, ölümden döndü ancak kurtarma mümkün olmadı.
7 Nisan 1953’te, Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayla kurtarma çalışmalarının durdurulduğu ve umutların kesildiği bildirildi.
Türkü ile Özdeşleşen Trajedi
İletişim kesilmeden hemen önce, içerideki askerlerden biri kumandana "Birer cigara yakalım mı?" diye sormuş, ardından da türküler söylemeye başlamışlardı. Bu esnada merkezden yapılan son anons şu şekildeydi:
"Rahatça konuşabilir, sigara içebilir, türkü söyleyebilirsiniz."
Bu ifade, dışarıdakilerin umudu kalmadığını bildiğini, içeridekilere ise moral verilmeye çalışıldığını gösteriyordu. Sonrasında askerler, “Her şey buraya kadarmış, komutan. Birer cigara yakalım mı?” sözleriyle ölümü beklediler.
Türküde geçen “Ah bir ataş ver” (yani “ateş” anlamında), işte bu ölümle yüzleşilen anlarda içilen son sigaraya gönderme niteliği taşır.
Popülerlik
Türkü tarihsel arkaplanı sebebiyle popülerlik kazanması sebebiyle birçok sanatçı tarafından seslendirilmiştir. Seslendiren bazı sanatçılar:
- Dedublüman
- Tolga Çandar
- Barış Akarsu
- Haluk Levent & Hayko Cepkin
Bu seslendirmeler, türkünün zaman içinde farklı müzikal formlarla yeniden yorumlanmasına olanak sağlamıştır.
Barış Akarsu - Ah Bir Ataş Ver. (Turhan Feyzioğlu - YouTube)
Kültürel Bellekte Yeri
“Ah Bir Ataş Ver” türküsü, bireysel bir yas anlatısından öte, bir milletin hafızasına kazınmış kolektif bir trajediyi temsil eder. Sözleri, umutsuzlukla bekleyişi, çaresizliği ve direnci aynı anda taşır. Bugün türkü her duyulduğunda, o 22 askerin sessiz ve derin deniz altındaki bekleyişi hatırlanır.
Türkünün Sözleri
Ah bir ataş ver cigaramı yakayım, yakayım
Sen salın gel ben boyuna bakayım
Uzun olur gemilerin direği, direği gemilerin
Uzun olur gemilerin direği, gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Ah vur ataşı Gavur Sinan boyansın
Arkadaşlar uykulardan uyansın
Uzun olur gemilerin direği
Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği


