Ahlaki Gelişim Kuramları, bireylerin doğru ile yanlışı ayırt etme, ahlaki yargılarda bulunma ve bu yargılara uygun davranışlar sergileme yeteneklerinin zaman içinde nasıl yapılandığını ve değiştiğini açıklamayı amaçlayan bilişsel ve psikolojik yaklaşımlar bütünüdür. Bu kuramlar, ahlakın kökenini, gelişimsel evrelerini ve bu süreci etkileyen bireysel, toplumsal ve kültürel etkenleri inceler. Ahlak gelişimi, bireyin toplumda etkin bir biçimde kullanacağı bir değerler sistemini oluşturma sürecidir. Ahlaki bilinç ve davranış, bireyin toplumla karşılıklı etkileşimi süreci içinde gelişir.
Kapsam
Ahlaki gelişim, psikoloji alanında farklı kuramsal çerçevelerden ele alınmıştır. Psikanalitik kuramlar ahlakın duygusal boyutuna, özellikle suçluluk ve kaygıya odaklanırken, öğrenme kuramları davranışın etik yönleriyle ilgilenmiştir. Bilişsel kuramlar ise ahlaki yargılar ve düşünce süreçleri üzerinde durur. Günümüzde ahlaki gelişim araştırmaları; sivil haklar, kültürel farklılıklar, toplumsal cinsiyet, aile ilişkileri, vicdan, değerler, saldırganlık ve karakter eğitimi gibi çok çeşitli alanları kapsayacak biçimde genişlemiştir.
Tarihsel Gelişim ve Öncü Kuramlar
Ahlaki gelişim konusundaki ilk sistemli çalışmalar filozoflar ve din adamları tarafından yürütülmüştür. Sokrates, Platon ve Aristo gibi düşünürler, tüm insanlar için geçerli olabilecek ortak davranış örüntüleri belirlemeye çalışmışlardır. Psikoloji bilimi çerçevesindeki ilk yaklaşımlar ise 20. yüzyılın başlarında Sigmund Freud ve Jean Piaget tarafından geliştirilmiştir.
Psikanalitik Kuram ve Ahlak Gelişimi
Sigmund Freud, ahlak gelişimini, kişiliğin ahlaki yönünü temsil eden süperegonun bir işlevi olarak ele almıştır. Freud'a göre ahlak gelişimi, süperego içinde yer alan "vicdan" ile bağlantılıdır. Süperego, çocuğun, ebeveynleri ve diğer otoritelerle etkileşimi sonucu gelişir. Toplumsal kurallara uyulmadığında hissedilen suçluluk duygusu, süperegonun gelişiminin bir sonucudur. Freud, kişiliğin ve ahlaki gelişimin temel yapısının yaşamın ilk altı yılında büyük ölçüde tamamlandığına inanmaktaydı. Bu kuramda, özellikle 3-5 yaş arasını kapsayan fallik dönem, Oedipus ve Elektra karmaşası nedeniyle vicdan gelişiminin temelinin atıldığı bir süreç olarak görülür.
Jean Piaget'nin Bilişsel Gelişim Yaklaşımı
Jean Piaget, ahlaki gelişimi bilişsel gelişime paralel bir süreç olarak inceleyen ilk kuramcılardan biridir. Piaget, çocukların oyunlarını gözlemleyerek, onlara ahlaki ikilemler içeren öyküler anlatarak düşüncelerini anlamaya çalışmıştır. Piaget'ye göre ahlakın temeli, kuralların birey tarafından ne kadar benimsendiği ile ilgilidir. Kuramını iki temel evre üzerine kurmuştur:
- Dışa Bağımlı Evre (Heteronom Ahlak): Genellikle 5-10 yaş arasını kapsar. Bu evredeki çocuklar için kurallar, yüksek bir otorite tarafından konulmuştur ve değiştirilemez niteliktedir. Davranışlar, sonuçlarına göre değerlendirilir; eylemin arkasındaki niyet dikkate alınmaz. Örneğin, bu dönemdeki bir çocuk için, annesine yardım ederken kazayla on tabak kıran bir çocuk, gizlice bir kurabiye çalarken bir tabak kıran çocuktan daha suçludur.
- Özerk Evre (Otonom Ahlak): Yaklaşık 10 yaş ve sonrasında başlar. Bu evrede çocuklar kuralların insanlar tarafından karşılıklı anlaşma ile oluşturulduğunu ve ihtiyaçlara göre değiştirilebileceğini anlarlar. Davranışları değerlendirirken niyet faktörünü göz önünde bulundurmaya başlarlar.
Piaget'nin kuramı, çocuğun ahlaki düşüncesinin yetişkinden farklı olduğunu ve yapılandırıcı bir rol oynadığını göstermesi açısından alana katkı sağlamıştır. Ancak, sunduğu ahlaki ikilemlerin çocukların deneyimlerinden uzak olması ve çocukların hem dışa bağımlı hem de özerk evreye ait yanıtları aynı anda verebilmesi gibi noktalar nedeniyle eleştirilmiştir.
Lawrence Kohlberg'in Ahlaki Gelişim Kuramı
Lawrence Kohlberg, Piaget'nin ahlak gelişimi kuramını yeniden inceleyerek ve genişleterek alanda en çok söz edilen kuramlardan birini oluşturmuştur. Kohlberg de Piaget gibi ahlaki gelişimin bilişsel yetenekler tarafından belirlendiğini ve evrelerin değişmez bir sıra izlediğini savunmuştur. Ancak Kohlberg, Piaget'den farklı olarak çocukları oyun sırasında gözlemlemek yerine, farklı yaş gruplarındaki bireylere ahlaki ikilemler içeren durumlar sunarak ve bu durumlardaki yargılarını analiz ederek kuramını geliştirmiştir. Tayland, Meksika ve Türkiye gibi farklı kültürlerde yaptığı araştırmalar sonucunda, insanların benzer ahlaki gelişim süreçlerinden geçtiğini ve adalet, eşitlik, saygı gibi temel ahlaki kavramları evrensel olarak kullandıklarını saptamıştır.
Kohlberg, ahlaki yargıların üç düzey ve bu düzeylere bağlı altı evreden geçerek geliştiğini belirtmiştir.
Düzey 1: Gelenek Öncesi Düzey (Pre-Conventional Level)
Bu düzeydeki bireyin doğru ve yanlış algısı, dışsal faktörlere ve eylemlerin somut sonuçlarına dayanır. Kurallar, otorite figürleri (genellikle anne-baba) tarafından belirlenir ve bu kurallara cezadan kaçınmak veya ödül almak için uyulur. Dokuz yaşından küçük çocukların çoğu bu düzeydedir.
- Evre 1: Ceza ve İtaat Eğilimi: Bu evrede temel motivasyon, cezadan kaçınmaktır. Davranışın ardındaki niyetten çok, fiziksel sonuçları önemlidir. Otoriteye sorgusuz sualsiz itaat esastır.
- Evre 2: Araçsal İlişkiler Eğilimi (Saf Çıkarcı Eğilim): Bu evrede "sen benim sırtımı kaşı, ben de seninkini kaşıyayım" anlayışı hakimdir. Doğru davranış, bireyin kendi ihtiyaçlarını ve çıkarlarını karşılayan davranıştır. Başkalarının ihtiyaçları fark edilir ancak bireyin kendi ihtiyaçları ön plandadır. Adalet, "eşit paylaşım" olarak algılanır.
Düzey 2: Geleneksel Düzey (Conventional Level)
Bu düzeyde birey, ailesinin, grubunun veya toplumunun beklentilerini ve kurallarını içselleştirir. Toplumsal düzeni korumak ve başkaları tarafından "iyi" olarak algılanmak temel motivasyon kaynağıdır. Birey, kendisini başkalarının yerine koyma (empati) becerisini geliştirir. Bu düzey genellikle ergenlikte görülmeye başlar.
- Evre 3: Kişiler Arası Uyum Eğilimi ("İyi Çocuk" Eğilimi): Bu evrede doğru davranış, başkalarına yardım eden, onları mutlu eden ve onlar tarafından onaylanan davranıştır. "İyi çocuk" olmak ve sosyal kabul görmek önemlidir. Davranışlar ilk defa niyete göre değerlendirilmeye başlanır.
- Evre 4: Kanun ve Düzen Eğilimi: Birey için doğru davranış, toplumsal düzeni korumak ve yasalara uymaktır. Kanunlar, sorgulanmaksızın herkes için geçerli kabul edilir ve onlara uymak bir görevdir. Ahlak, belirlenmiş standartları ve sorumlulukları yerine getirmek olarak tanımlanır.
Düzey 3: Gelenek Sonrası Düzey (Post-Conventional Level)
Bu düzey, ahlaki otonominin geliştiği en üst düzeydir. Birey, toplumun yasa ve kurallarını anlar ancak bunları, temel insan hakları ve evrensel ahlak ilkeleri ışığında eleştirel bir şekilde değerlendirir. Yasaların, insanların iyiliği için var olduğuna ve adil olmadığında demokratik süreçlerle değiştirilebileceğine inanılır. Bu düzeye genellikle yirmi yaşından sonra ve yalnızca belirli bir azınlık tarafından ulaşılabilir.
- Evre 5: Sosyal Sözleşme Eğilimi: Bu evrede birey, yasaların ve değerlerin göreli olduğunu ve toplumdan topluma değişebileceğini kabul eder. Temel hak ve özgürlüklerin korunması esastır. Yasalar, çoğunluğun haklarını koruduğu ve herkesin refahını sağladığı sürece geçerlidir.
- Evre 6: Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi: Bu, ahlaki gelişimin en üst evresidir. Birey, doğru ve yanlışı, kendi vicdanı ve adalet, eşitlik, insan onuruna saygı gibi soyut ve evrensel ilkeler temelinde tanımlar. Bu ilkeler, mevcut yasa ve kurallarla çelişse bile bireyin ahlaki yargılarının temelini oluşturur. Bu düzeydeki bireylerin ahlaki inançları, toplumdaki çoğunluğun görüşleriyle çatışabilir.
Kurama Yönelik Eleştiriler ve Sonraki Yaklaşımlar
Kohlberg'in kuramı alanda geniş bir etki yaratsa da çeşitli eleştirilerle karşılaşmıştır. Bu eleştiriler, yeni kuramsal yaklaşımların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
Carol Gilligan ve Bakım Ahlakı
Kohlberg'in kuramına yönelik en bilinen eleştirilerden biri, birlikte çalıştığı Carol Gilligan'dan gelmiştir. Gilligan, Kohlberg'in kuramını yalnızca erkek deneklerle yaptığı çalışmalara dayandırdığını ve kadınların ahlaki gelişimini göz ardı ettiğini savunmuştur. Gilligan'a göre, kadınlar ve erkekler ahlaki konularda farklı düşünme eğilimindedir. Bu farklılığı açıklamak için iki model önermiştir:
- Adalet Ahlakı: Genellikle erkeklere özgü olan bu yaklaşım, adalet, eşitlik ve bireysel haklar gibi soyut ilkelere odaklanır.
- Bakım Ahlakı: Genellikle kadınlara özgü olan bu yaklaşım, sorumluluk, şefkat, başkalarının ihtiyaçlarını ve iyiliğini gözetme ve ilişkileri koruma üzerine odaklanır.
Gilligan, kadınların bakım ve ilişkileri koruma eğilimleri nedeniyle Kohlberg'in sınıflamasında genellikle 3. evrede (Kişiler Arası Uyum) takılıp kalmış gibi göründüklerini, bunun da kuramın evrenselliğine bir eleştiri olduğunu belirtmiştir. Ancak Gilligan'ın yaklaşımı da, ahlaki gelişimi yalnızca cinsiyet farklılıklarına bağlaması ve görgül kanıtların bu ayrımı her zaman desteklememesi gibi nedenlerle eleştirilmiştir.
Elliot Turiel ve Toplumsal Alan Kuramı
Kohlberg'in bir diğer öğrencisi olan Elliot Turiel, ahlak gelişimine farklı bir perspektiften yaklaşmıştır. Turiel, Kohlberg'in kuramının ahlaki ve geleneksel alanları birbirinden ayırmadığını, oysa küçük çocukların bile bu ayrımı yapabildiğini belirtmiştir. Toplumsal Alan Kuramı'na göre, bireyin toplumsal bilgisi üç farklı alanda organize olur:
- Ahlak Alanı: Adalet, hakkaniyet, başkalarına zarar vermeme gibi evrensel ve zorunlu kuralları içerir. Bu alandaki bir kuralın ihlali (örneğin birine vurmak), bir otorite olmasa veya kural konulmamış olsa bile yanlış kabul edilir.
- Toplumsal Gelenekler Alanı: Toplumsal etkileşimleri düzenleyen, üzerinde uzlaşılmış ve bağlama göre değişebilen kuralları içerir. Örneğin, yemek yeme adabı veya giyim kuralları bu alana girer. Bu kuralların ihlali (örneğin okula pijamayla gelmek), ahlaki bir ihlal kadar ciddi görülmez.
- Kişisel Alan: Bireyin kendi tercihleri, özel yaşamı ve bedeni üzerindeki kontrolü gibi, ahlaki ya da geleneksel bir düzenlemeye tabi olmayan konuları içerir.
Bu kurama göre çocuklar, yaklaşık üç yaşından itibaren ahlaki bir ihlali (vurma) geleneksel bir ihlalden (elle yemek) daha yanlış bulmaya başlarlar. Bu, ahlakın yalnızca toplumsal normların içselleştirilmesi olmadığını, farklı bir bilişsel alanda yapılandığını gösterir.
Uygulama Alanları ve Etkileri
Ahlaki gelişim kuramları, özellikle eğitim alanında uygulamalara kaynaklık etmiştir. Kohlberg'in kuramı, ahlak ve demokrasi eğitiminde kullanılmıştır. Bu yaklaşıma göre, öğrencileri bir üst ahlaki gelişim evresine teşvik etmek için onlara ahlaki ikilemler sunmak, bu ikilemler üzerinde tartışma ortamları yaratmak ve farklı bakış açılarını (rol alma) anlamalarını sağlamak, ahlaki yargı yeteneğini geliştiren yöntemlerdir. Toplumsal Alan Kuramı ise, anababa-ergen ilişkilerinde yaşanan çatışmaları anlamada bir çerçeve sunmuş ve anababaların, ergenlerin kişisel alanlarına yönelik müdahalelerinin sonuçlarını incelemiştir. Bu kuramlar, bireylerin ahlaki değerleri aile, okul ve toplum gibi sistemler içinde, başkalarıyla etkileşim yoluyla kazandığını ortaya koyarak, sosyal çevrenin ahlaki gelişimdeki rolünü vurgular.

