Amiral Mark Lambert Bristol, 1919 yılı başından 1927 yılı ortalarına kadar Türkiye’de yaklaşık sekiz buçuk yıl görev yapmış ve bu süre zarfında Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarına, Millî Mücadele dönemine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecine doğrudan tanıklık etmiştir. Bristol’ün görev süresince tuttuğu Savaş Günlükleri ve Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği raporlar yaklaşık 10.000 sayfa olup, yedi klasör halinde Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi El Yazmaları Bölümü arşivlerinde muhafaza edilmektedir. Günlükler ve raporlar, dönemin siyasi, askeri ve sosyal olaylarını titizlikle kaydeden bir Amerikan yüksek komiserinin gözlemlerini aktaran önemli birinci el kaynaklardır.
Türkiye’deki Görevi ve İlk İzlenimler
Amiral Bristol, Türk topraklarında ABD’yi temsil eden ikinci donanma subayıdır. Ondan önce, 1839-1843 yılları arasında İstanbul’da görev yapan David Porter bulunmaktaydı. Mondros Mütarekesi sonrası İstanbul’a atanan Bristol, 1919 yılı Ağustos ayında Yüksek Komiser sıfatıyla görevlendirildi. Göreve başladığında, Amerika’daki Ermeni propagandasının etkisi altındaydı ve Osmanlı Devleti’ni azınlıklara karşı olumsuz politikalar izlemekle itham eden bir bakış açısına sahipti. İlk döneminde bu etkilerin izleri gözlenmiş, hatta Ermeni iddialarına dayalı ithamlarda bulunmuştur. Ancak Anadolu’da yaşanan olaylara tanıklık ettikçe ve sahadan gelen doğru bilgilere eriştikçe tavrı değişmiş, daha mutedil ve gözleme dayalı bir çizgiye yönelmiştir.
Bristol’ün deniz subayı kimliği, olayları abartıya kaçmadan, sistematik ve tarafsız olarak kayıt altına alma alışkanlığı kazandırmıştır. Önceki temsilcilerden farklı olarak mutaassıp bir Hristiyan değildi; İstanbul’daki Amerikan Kolonisi’nin düzenlediği Pazar ayinlerine çok nadiren katılmış, kendi ifadeleriyle dini kuralların ötesinde kendi inanç anlayışını yaşadığını belirtmiştir. Bu yaklaşımı, Bristol’ü dönemin diğer Batılı diplomatlarından ayıran önemli bir özellik olarak öne çıkarmaktadır.
Millî Mücadele ve Mustafa Kemal Paşa’ya Dair Gözlemler
Amiral Bristol’ün Mustafa Kemal Paşa ve Millî Mücadele hareketiyle ilgili ilk doğrudan kaydı, Erzurum Kongresi’nin toplanmasından üç gün önce, 20 Temmuz 1919 tarihindedir. Bu kayıtta Bristol, Anadolu’da hızla örgütlenen bir Milliyetçi Hareket’in varlığından söz etmekte ve bu hareketin İstanbul Hükümeti’nden bağımsız olduğunu vurgulamaktadır. Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in hareketin öncüsü olduklarını belirtmiş, bu örgütlenmenin geleceği hakkında erken değerlendirmeler yapmıştır.
Başlangıçta “Türk Milliyetçileri” ifadesini İngiliz terminolojisine paralel olarak kullanan Bristol, ilerleyen dönemlerde “Kemalist Hareket” tabirini de raporlarında kullanmıştır. Millî Mücadele’nin Anadolu içlerinde gizlilik içinde yürütülmesi nedeniyle Bristol’ün ilk raporları sahadan gelen dolaylı bilgilere dayanmaktaydı. Ancak zamanla Anadolu’daki olaylara dair doğrudan gözlemleri ve güvenilir kaynaklardan aldığı bilgiler arttıkça, özellikle azınlıkların durumuna ilişkin ön yargılı değerlendirmelerini değiştirmiştir.
1920 yılı Nisan ayında TBMM’nin açılışını takip eden bir raporunda, Ankara’daki Milliyetçi Parlamento’nun düzenli işleyişini, Mustafa Kemal Paşa’nın demokratik bir tarz sergilediğini kaydetmiştir. Ayrıca, Mustafa Kemal Paşa’nın Bolşevik yanlısı olmadığını özellikle vurgulamıştır. Ancak 1921 yılı başlarında Yunan ordusunun ilerlemesi üzerine Millî Mücadele’nin başarıya ulaşamayacağını öngörmüştür. Buna rağmen Ankara’ya gönderdiği misyoner T. Allen’den gelen bilgiler, Millî Mücadele’nin kişi merkezli değil, kurumsal yapıya sahip olduğunu gösteren saptamalar içermekteydi.
Lozan Sonrası Değerlendirmeleri
Bristol’ün raporları Lozan Barış Konferansı ve sonrasında Türkiye’deki gelişmelere dair ayrıntılı gözlemler içermektedir. Başlangıçta Mustafa Kemal Paşa’nın hem Cumhurbaşkanı hem de parti başkanı olmasını demokratik ilkelerle bağdaşmadığını düşünerek eleştirmiştir. Ancak kısa süre sonra olağanüstü koşulları fark ederek bu değerlendirmesini yumuşatmıştır.
1924 yılına kadar Mustafa Kemal Paşa ile doğrudan görüşmemiş, Ankara’daki güvenilir kaynakları aracılığıyla bilgi toplamaya çalışmıştır. İlk yüz yüze görüşmesi 18 Şubat 1926’da Ankara Kulübü’nde gerçekleşmiş, bu görüşmede Lozan sonrası Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişmesi ve iki ülke arasında nota değişimiyle düzenlenen modus vivendi anlaşması gündeme gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa ile bu görüşme, Bristol’ün raporlarında çok daha olumlu bir dil kullanmaya başlamasına yol açmıştır.
Bristol, Mustafa Kemal Paşa’nın ulusal egemenliği önceleyen siyasi çizgisini, Millî Mücadele’nin örgütlü yapısını ve Cumhuriyet’in modernleşme reformlarını ayrıntılı biçimde kayda geçirmiştir. Raporlarında, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın halk nezdindeki saygınlığını ve liderlik özelliklerini vurgulamış, ancak dönemsel olarak demokratik işleyişle ilgili kaygılarını da aktarmaktan geri durmamıştır.
ABD’nin Türkiye’ye Bakışı ve Raporların Önemi
Amiral Bristol’ün raporları, ABD’nin Türk topraklarındaki çıkarlarının korunmasına yönelik gözlemleri de kapsamaktadır. ABD, Mondros Mütarekesi sonrasında işgallere katılmamış ancak Yüksek Komiserlik aracılığıyla ülkede yaşanan gelişmeleri dikkatle takip etmiştir. Bu süreçte ABD’nin öncelikli hedefleri, Osmanlı topraklarındaki gayrimüslim azınlıkların korunması ve Amerikan eğitim, dini ve yardım kurumlarının güvenliği olmuştur.
Bristol’ün göreve başladığında Ermeni propagandasının etkisi altında olması ve Osmanlı Devleti’ne yönelik ithamları, zamanla Anadolu’daki olaylara tanıklık ettikçe değişmiştir. Ermeni komiteleri ve Rum grupları tarafından Türk yanlısı olmakla suçlanmasına rağmen tarafsız tutumunu sürdürmüş, propaganda amaçlı iddiaların doğruluğunu sorgulamıştır.
Bu raporlar aynı zamanda Türk-Amerikan ilişkilerinin şekillenmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Lozan Konferansı’na gözlemci sıfatıyla katılan ABD, özellikle kapitülasyonlar ve Boğazlar rejimi konularında ısrarcı olmuş ancak istediğini elde edememiştir. 1927 yılı Ocak ayında Amerikan Senatosu’nun Lozan Antlaşması’nı onaylamamasının ardından Bristol, modus vivendi anlaşmasıyla Türk-Amerikan ilişkilerini yeniden yapılandırmak için Ankara’ya gitmiş ve bu sürecin tamamlanmasının ardından 24 Mayıs 1927’de Türkiye’den ayrılmıştır.
Tarihsel Önemi
Amiral Bristol’ün Savaş Günlükleri ve Raporları, 1919-1927 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarına uzanan kritik bir sürecin Amerikan perspektifinden birinci elden kaydını sunmaktadır. Raporlar, dönemin uluslararası ilişkilerini, Millî Mücadele’nin örgütlenmesini, azınlık meselelerini ve Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gelişmeleri ayrıntılı olarak belgelemektedir.
Bristol, gözlemlerinde çoğu zaman temkinli bir üslup kullanmış, bazı dönemlerde eleştirel değerlendirmeler yapmış olsa da raporları genel olarak tarafsızlık ilkesiyle kaleme alınmıştır. Bu yönüyle, Türk modernleşmesini ve Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde yürütülen reformları nesnel bir bakış açısıyla ele alan en kapsamlı yabancı arşiv kayıtları arasında yer almaktadır.


