Amonyak (NH₃), bir azot (N) atomunun üç hidrojen (H) atomuyla kovalent bağ kurmasıyla oluşan renksiz, keskin kokulu, polar bir gaz bileşiğidir. Doğada azot döngüsünün önemli bir parçasıdır ve hem biyolojik hem de endüstriyel birçok alanda rol oynar. Kimyasal olarak zayıf bir baz olan amonyak, suda çözündüğünde amonyum iyonu (NH₄⁺) ve hidroksit iyonu (OH⁻) oluşturur.
NH₃, doğada hem mikrobiyal faaliyetlerle hem de endüstriyel üretimle yaygın biçimde elde edilir. Atmosferde eser miktarda doğal olarak bulunur; ayrıca hayvansal atıkların ayrışması ve bazı bitkisel süreçlerle de salınır. Endüstride ise en yaygın üretim yöntemi Haber-Bosch süreci ile gerçekleştirilen sentezdir. Çin, Hindistan, ABD ve Rusya, amonyak üretiminde öncü ülkeler arasında yer alır.
Tarihçe
Amonyağın kimyasal bileşik olarak tanımlanması 18. yüzyıla dayansa da, içeriğinde amonyak bulunan maddeler Antik Mısır'da mumyalama işlemlerinde kullanılmıştır. Amonyağın adı, Antik Mısır’da Tanrı Amun’a adanmış tapınakların bulunduğu Amun Tapınağı yakınlarında elde edilen “salis amoniacus” (amonyum tuzu) ifadesinden türetilmiştir.
1774 yılında İsveçli kimyager Carl Wilhelm Scheele, amonyağı laboratuvar ortamında izole etmeyi başarmış; 1785’te ise İngiliz kimyager Claude Louis Berthollet tarafından bileşimindeki azot ve hidrojen elementi tanımlanmıştır.
Modern anlamda amonyak üretimi 20. yüzyıl başlarında Fritz Haber ve Carl Bosch tarafından geliştirilen Haber-Bosch süreci ile başlamış; bu yöntem özellikle I. Dünya Savaşı sırasında patlayıcı maddelerin ve gübrenin üretiminde stratejik önem kazanmıştır. Bu süreç, günümüzde hâlâ amonyak üretiminin temelini oluşturur.
Amonyak ayrıca tarih boyunca doğal gübre olarak kullanılarak tarımsal verimliliğin artmasına katkı sağlamıştır. Yeşil Devrim döneminde, yapay azotlu gübrelerin yaygınlaşmasıyla birlikte, dünya çapında tarımsal üretim amonyak bazlı ürünlerle desteklenmiştir. Savaş dönemlerinde ise, amonyak türevleri patlayıcı yapımında kullanılarak stratejik kimyasal statüsüne kavuşmuştur.
Fiziksel ve Kimyasal Özellikler
Amonyak (NH₃), oda sıcaklığında keskin kokulu, renksiz bir gazdır. Molekül yapısı üçgen piramidal olup, dipol momenti nedeniyle polar karakterlidir. Moleküler ağırlığı 17,03 g/mol’dür. Kaynama noktası −33,34 °C, erime noktası ise −77,73 °C’dir. 25 °C’de yoğunluğu yaklaşık 0,73 kg/m³’tür (gaz hâlinde). Basınç altında sıvılaştırılabilir ve bu formu taşımada kullanılır. Suda yüksek oranda çözünür ve çözeltide zayıf baz olarak davranır.
Amonyakın (NH₃) suda çözünerek amonyum iyonu (NH₄⁺) ve hidroksit iyonu (OH⁻) oluşturduğu zayıf baz davranışı
Bu nedenle amonyak çözeltisi hafif bazik pH değerine (yaklaşık 11) sahiptir. Kimyasal olarak indirgen özellik gösterir ve özellikle klor, hipoklorit, nitrik asit gibi maddelerle tepkimeye girerek azot oksitleri oluşturabilir. Oksijen varlığında yanabilir ve genellikle sarımsı-yeşil alevle yanarak azot ve su buharı oluşturur.
Haber-Bosch Süreci
Amonyak üretiminde temel yöntem olan Haber-Bosch süreci, 20. yüzyıl başlarında Alman kimyagerler Fritz Haber ve Carl Bosch tarafından geliştirilmiştir. Bu süreç, azot (N₂) ve hidrojen (H₂) gazlarının yüksek sıcaklık ve basınç altında kimyasal tepkimeye girerek amonyak (NH₃) oluşturmasına dayanır. Reaksiyonun denklemi şu şekildedir:
Bu tepkime ekzotermik, yani ısı açığa çıkaran bir süreçtir. Dolayısıyla düşük sıcaklıklarda daha verimli olsa da, endüstriyel üretimde tepkimenin hızını artırmak amacıyla belirli bir sıcaklık aralığında gerçekleştirilmesi gereklidir. Bu nedenle işlem genellikle 400–500 °C sıcaklık ve 150–300 atmosfer basınç altında yürütülür.
Tepkimenin verimini artırmak için katalizör olarak genellikle demir (Fe) içeren sistemler kullanılır. Bu katalizör, reaksiyonun etkinliğini artırır ancak reaksiyona girmez; sadece süreci hızlandırır.
Haber-Bosch sürecinde kullanılan azot, doğrudan atmosferden elde edilir çünkü atmosferin yaklaşık %78’i azot gazıdır. Hidrojen gazı ise çoğunlukla metan buhar reformasyonu yöntemiyle sağlanır. Bu işlemde metan (CH₄), su buharı ile yüksek sıcaklıkta tepkimeye girerek hidrojen ve karbon monoksit üretir.
Kullanım Alanları
- Tarım ve Gübre Sanayii: Amonyakın en büyük kullanım alanı azotlu gübrelerin (amonyum nitrat, üre vb.) üretimidir. Bitkilerin büyümesi için gerekli azotu sağlar. Küresel amonyak üretiminin yaklaşık %80’i bu amaçla kullanılır.
- Endüstriyel Kimya ve Temizlik: Plastik, tekstil, boya, patlayıcı ve ilaç endüstrilerinde ara madde olarak kullanılır. Temizlik ürünlerinde yağ ve kir çözücü olarak görev yapar. Ayrıca endüstriyel soğutma sistemlerinde soğutucu gaz olarak da kullanılır.
- Enerji ve Taşımacılık: Son yıllarda yeşil amonyak kavramı, hidrojen taşıyıcısı olarak enerji sektöründe alternatif yakıt çözümlerinde önem kazanmıştır.
- Su Arıtma ve Çevre: Klor ile birlikte kloramin üretiminde kullanılır ve bu sayede içme suyu dezenfeksiyonunda rol oynar.
Biyolojik Rolü ve Önemi
Amonyak, protein metabolizması sonucu vücutta doğal olarak oluşur ve toksiktir. Karaciğer tarafından üreye dönüştürülerek idrarla atılır. Ancak vücutta birikmesi (hiperammonemi), karaciğer yetmezliği veya metabolik bozukluklar gibi durumlarda ciddi nörolojik sorunlara neden olabilir. Aynı zamanda toprak mikroorganizmaları için enerji kaynağıdır ve nitrifikasyon süreciyle bitkilerce kullanılabilir hâle gelir.
Çevresel Etkiler
Amonyak, doğrudan solunduğunda göz, burun ve solunum yollarını tahriş edebilir. Yüksek konsantrasyonlarda toksiktir. Özellikle tarımsal kaynaklı aşırı salınım, sucul ortamlarda ötrifikasyona neden olur ve bu da oksijen seviyelerini düşürerek balık ölümlerine yol açabilir.
Ayrıca NH₃, atmosferde diğer kirleticilerle (NOₓ, SOₓ) tepkimeye girerek ince partikül madde (PM2.5) oluşumuna katkı sağlar. Bu durum insan sağlığı ve hava kalitesi açısından risk oluşturur. Örneğin, EPA havadaki amonyak için 8 saatlik zaman ağırlıklı ortalama maruziyet sınırını 25 ppm olarak belirtirken; Avrupa Birliği içme suları için amonyak seviyesini 0,5 mg/L ile sınırlandırmaktadır.


