Ateş karıncası (Solenopsis invicta), Güney Amerika kökenli, istilacı ve son derece saldırgan bir karınca türüdür. İlk olarak Paraguay, Brezilya ve Arjantin sınırlarının birleştiği bölgelerde doğal olarak gözlemlenmiş olan bu tür, 20. yüzyılın başlarından itibaren Amerika Birleşik Devletleri'ne, oradan da diğer kıtalara yayılmıştır. ABD'ye 1930'larda deniz yolu ile ithal edilen tarım ürünleri aracılığıyla geldiği tahmin edilmektedir. Tür, zamanla başta ABD’nin güneydoğu eyaletleri olmak üzere Çin, Tayvan, Japonya, Güney Kore ve Avustralya gibi farklı iklim ve coğrafyalara da uyum sağlayarak yayılmıştır. 2001 yılında Avustralya'nın Queensland bölgesinde varlığı resmen tespit edilmiş ve bu tarihten itibaren ciddi eradikasyon programları başlatılmıştır.

Kırmızı Ateş Karıncası (aa)
Biyolojik özellikler
Ateş karıncaları, sosyal organizasyon yapısı açısından iki ana koloni tipine ayrılır: monogin (tek kraliçeli) ve poligin (çok kraliçeli) koloniler. Monogin kolonilerde kraliçeler tekil olarak koloniyi yönetir ve çiftleşme uçuşlarından sonra yeni bölgelerde koloni kurmak üzere 5 kilometreye kadar uçabilirler. Poligin kolonilerde ise birden fazla kraliçe aynı yuvada bir arada yaşar ve üreme yetisine sahiptir. Bu yapı, koloninin hem içgüdüsel koordinasyonunu artırır hem de karıncaların "budding" adı verilen yer değiştirme davranışı ile koloniyi adım adım genişletmelerine olanak tanır.
Bir ateş karıncası kolonisi içinde binlerce işçi karınca bulunur. Dişi işçiler gıda toplama, koloni savunması ve larvaların bakımı gibi görevleri üstlenir. Koloni, kraliçeler dışında erkek bireyler de üretir, ancak bu bireyler yalnızca çiftleşme amacıyla yaşar ve ardından ölürler. Kraliçeler üreme kapasitesine eriştiklerinde günde 1.500–5.000 yumurta bırakabilir ve ortalama yaşam süreleri 6–7 yıl arasında değişebilir. Bir kraliçenin hayatı boyunca ürettiği birey sayısı milyonları bulabilir. Bu yoğun üretim kapasitesi, türün çevresel koşullara hızla uyum sağlamasına ve kısa sürede geniş alanlara yayılmasına neden olur.
Ateş karıncalarının en dikkat çekici özelliklerinden biri, kolektif davranış yetenekleridir. Bir koloni içerisindeki bireyler arasında karmaşık bir iletişim ağı bulunur. Feromonlar aracılığıyla haberleşen bireyler, yiyecek arama, savunma ve yuva onarımı gibi görevleri koordineli bir şekilde yerine getirirler. Taşkın gibi afet durumlarında karıncaların kendi vücutlarını kullanarak oluşturdukları “sal” yapıları, türün çevresel strese karşı verdiği evrimsel tepkilerin dikkat çekici bir örneğidir.
Yayılma ve Habitat Tercihi
Ateş karıncaları, habitat seçiminde açık ve sık sık rahatsız edilen alanları tercih eder. Doğal ormanlık alanlardan çok tarım alanları, çimenlik parklar, bahçeler, golf sahaları, okul ve oyun alanları, inşaat sahaları, çöp toplama merkezleri ve yolların kenarları gibi insan etkisinin yoğun olduğu ortamlar yayılmaları için oldukça elverişlidir. Bu özellikleri nedeniyle insanlarla temas ihtimalleri yüksek alanlarda yoğunlaşırlar.
Toprak altında 2 metreye kadar inebilen, yüzeyde ise 30 cm yüksekliğe ulaşabilen höyük tipi yuvalar inşa ederler. Bu yuvalar genellikle korunaklı bölgelerde ve güneşe açık zeminlerde konumlandırılır. Yuvalarının etrafında 20 metreye kadar yayılan yer altı tünelleri, işçi karıncaların gıda ararken hızlı hareket etmelerine ve tehlike anında hızla koloniye dönmelerine olanak sağlar.
Yayılmaları hem doğal hem de insan etkisiyle gerçekleşir. Monogin kolonilerdeki kraliçeler rüzgâr yardımıyla 10 km’ye kadar uçabilirken, poligin koloniler ise karadan “budding” yöntemiyle kısa ama yoğun yayılma gerçekleştirir. Ayrıca insan faaliyetleri sonucunda çim, fide, toprak, peyzaj malzemeleri, hayvan yemi ve inşaat malzemeleriyle taşınarak uzun mesafelere ulaşabilirler. Bu nedenle taşımacılık, peyzaj işleri, tarım ve yapı sektörleri ateş karıncalarının yayılması açısından yüksek risk taşıyan alanlardır.

Ateş Karıncası Kümesi (bilimgenç)
Halk Sağlığına Etkisi
Ateş karıncalarının insan sağlığı üzerindeki etkileri oldukça ciddidir. Koloniye tehdit algıladıklarında veya gıda ararken temasa geçtiklerinde saldırganlaşarak çok sayıda bireyle toplu halde sokabilirler. Sokma sırasında çeneleriyle cilde tutunarak abdominal bölgedeki iğneleriyle alkaloid içerikli toksik zehir enjekte ederler. Bu zehir, ciltte birkaç saat içinde içi irin dolu ağrılı kabarcıkların oluşmasına neden olur.
Sokmaya bağlı lokal semptomlar arasında yanma hissi, kızarıklık, kaşıntı ve kabarıklık bulunur. Ancak daha hassas bireylerde sistemik alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Anaflaktik şok riski taşıyan bireylerde solunum sıkıntısı, bilinç kaybı ve tansiyon düşüklüğü görülebilir. Bu tür durumlar hayati tehlike arz eder ve acil tıbbi müdahale gerektirir. Epinefrin oto-enjektörü taşıması gereken bireyler için ateş karıncaları önemli bir tehdit kaynağıdır.
ABD'deki epidemiyolojik çalışmalarda ateş karıncalarının soktukları kişilerin %30 ila %89’u arasında değişen oranlarla toplumun geniş kesimlerini etkilediği tespit edilmiştir. Sokulan bireylerin %1 ila %2’si tıbbi yardım gerektiren hipersensitivite gösterir. Avustralya gibi henüz yayılımın sınırlı olduğu bölgelerde bile gelecekte yılda 140.000 tıbbi vaka ve 3.000 anaflaksi vakası olabileceği öngörülmektedir.
Ekonomik ve Tarımsal Etkiler
Ateş karıncalarının ekonomik etkileri birçok sektörü doğrudan ve dolaylı olarak etkiler. Hayvancılıkta özellikle sığırların göz, burun ve ağız çevresini hedef alarak körlük, enfeksiyon ve solunum yolu tıkanıklıklarına neden olabilirler. Yeni doğmuş buzağılar gibi zayıf bireylerde ölümle sonuçlanan vakalar bildirilmiştir. Ayrıca yemliklerdeki gıdaları istila ederek hayvanların beslenmesini engellerler ve hayvanlar strese bağlı kilo kaybı yaşar.
Tarımda ise pamuk, mısır, ayçiçeği, yer fıstığı, patates ve turunçgiller dahil olmak üzere 50’den fazla üründe verim kayıplarına yol açtıkları bilinmektedir. Ekipmanların bozulması, sulama sistemlerinin tıkanması, işçilik maliyetlerinin artması gibi nedenlerle üreticiler önemli ekonomik kayıplar yaşar.
Ayrıca enerji, ulaşım ve iletişim altyapılarına zarar verdikleri de belgelenmiştir. Elektrik dağıtım kutularında yuva yapan ateş karıncaları kısa devreye, yangına ve cihaz arızalarına neden olabilir. Özellikle havaalanı pist ışıkları ve trafik sistemleri gibi güvenliğin ön planda olduğu alanlarda risk faktörü oluştururlar.
Turizmde de olumsuz etkileri vardır. Açık hava etkinliklerinin yapıldığı parklar, plajlar, kamp alanları ve spor tesisleri gibi yerlerde karıncalarla temas riski, ziyaretçi sayısında azalma ve gelir kaybı yaratabilir. ABD’de yapılan bir çalışmada, istilaya uğramış bölgelerde turistlerin %30’a yakınının açık hava aktivitelerinden kaçındığı rapor edilmiştir.

Tarlada Ateş Karıncası Yuvası(ncstate)
Adlandırma
Ateş karıncalarının bilimsel adı Solenopsis invicta’dır. “Invicta” Latince’de “yenilmemiş” veya “fethedilememiş” anlamına gelir ve türün dayanıklılığını ifade eder. “Red imported fire ant” (kırmızı ithal ateş karıncası) olarak İngilizce literatürde anılır. “Imported” ifadesi bu türün doğal yaşam alanı dışına insanlar tarafından taşınarak yerleştiğini, “fire” ise sokmasının oluşturduğu şiddetli yanma hissini temsil eder. Bu adlandırma, istilacı özelliğini ve insanlarla temasındaki tehdit seviyesini doğrudan yansıtır.
Mücadele Yöntemleri ve Eradikasyon Girişimleri
Ateş karıncalarına karşı mücadelede en yaygın yöntem, yem bazlı kimyasal kontroldür. Mısır irmiği ve soya yağı karışımı yemlere insektisit veya böcek gelişim düzenleyicileri (IGR) eklenerek uygulanır. IGR içeren yemler, kraliçelerin hormonal yapısını bozar ve koloni içerisinde üremenin durmasını sağlar. Ancak bu etki yavaş gerçekleştiğinden, aynı alana 6 haftalık aralıklarla 4 ila 6 kez uygulama yapılması gerekir.
Daha hızlı etki isteyen durumlarda toksik etkili yemler tercih edilir. Bu yemler, işçileri öldürerek kraliçenin bakımını aksatır ve böylece koloni çöküşe uğrar. Her iki yöntemin de etkili olabilmesi için yemlerin doğru zamanda, yeterli yoğunlukta ve sistematik olarak uygulanması gerekir. Uygulamalar hava araçları ile geniş alanlara yayılabileceği gibi, hedefli yer uygulamaları da yapılabilir.
Avustralya’da 2001’den bu yana yürütülen ulusal eradikasyon programı, 2017 yılında başlatılan On Yıllık Plan ile daha sistematik ve kapsamlı hâle getirilmiştir. Uçakla yaygın yemleme, yer temelli izleme, uzaktan algılama teknolojileri ve toplum katılımı desteklenerek, karıncaların sadece Güneydoğu Queensland bölgesiyle sınırlı kalması sağlanmıştır. Programın başarıya ulaşması hâlinde, bu çaba dünya çapındaki en büyük istilacı karınca eradikasyon operasyonu olacaktır.
Ateş karıncası, biyolojik yapısı, üreme kapasitesi, davranışsal zekâsı ve insan etkisiyle kolay yayılabilme potansiyeliyle 21. yüzyılın en tehlikeli istilacı türlerinden biridir. Sağlık, tarım, altyapı ve doğal yaşam üzerinde çok yönlü tehdit oluşturan bu türle mücadele yalnızca kimyasal değil, aynı zamanda idari, sosyal ve bilimsel boyutları olan çok paydaşlı bir süreçtir. Erken tespit, hızlı müdahale, halkın bilinçlendirilmesi ve ulusal düzeyde koordinasyon, başarılı eradikasyonun temel yapıtaşlarıdır. Ateş karıncası tehdidine karşı sürdürülebilir mücadele, sadece yerel değil, küresel ölçekte çevresel ve ekonomik dengeyi korumanın da anahtarıdır.


