Bengal Kıtlığı, 1769–1773 yılları arasında Britanya Doğu Hindistan Şirketi’nin (East India Company – EIC) idaresi altındaki Bengal bölgesinde meydana gelen geniş çaplı bir açlık felaketidir. 1770 yılı, kıtlığın doruk noktası olarak kabul edilir. Olay, Güney Asya tarihindeki en yıkıcı sosyo-ekonomik felaketlerden biri olarak değerlendirilmektedir. Kıtlık yalnızca doğal koşullardan değil, aynı zamanda sömürge yönetiminin uyguladığı ekonomik ve idari politikaların sonuçlarından da kaynaklanmıştır.
Kıtlığın Nedenleri
Doğal Faktörler
Kıtlığın en temel doğal nedeni, 1769 yılından itibaren bölgede yaşanan şiddetli kuraklık ve muson yağmurlarının kesilmesidir. Bengal’in pirinç üretimine dayalı tarımsal sistemi, düzenli yağışlara bağımlıydı ve kuraklık nedeniyle pirinç ekimi ciddi oranda azalmıştır. Bu durum, kırsal nüfusun büyük kısmını doğrudan gıda kıtlık ve açlık riskiyle karşı karşıya bırakmıştır. Kuraklığın etkisi, özellikle küçük köylülerin ve geçimlik tarımla uğraşan ailelerin yaşam koşullarını hızlı bir biçimde kötüleştirmiştir.
İdari ve Ekonomik Faktörler
1770 Bengal Kıtlığı’nın ikinci boyutu, sömürgeci idari ve ekonomik uygulamalar ile ilgilidir. 1765 yılında EIC’nin Bengal’de diwani yetkisini【1】 almasının ardından, şirket vergi toplama sisteminde köklü değişikliklere gitmiştir. Vergi oranları oldukça yüksek tutulmuş ve köylüler, mahsullerinin büyük bir kısmını devlete vermek zorunda kalmıştır. Bu durum, köylülerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli gıdayı kendileri için saklamalarını engellemiştir.
Buna ek olarak, gıda ticaretinin serbest bırakılması ve şirketin pirinç stoklamasına ve ihracatına izin vermesi, yerel piyasalarda fiyatların hızla yükselmesine yol açmıştır. Küçük köylülerin ve zanaatkârların satın alma gücü önemli ölçüde azalmış, ekonomik dayanıklılıkları büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Vergi borçlarının ertelenmemesi ve tahsilat baskısının devam etmesi, birçok üreticinin iflasına ve topraklarını terk etmesine neden olmuştur.
Kapsam ve Etkiler
Bengal Kıtlığı, Bengal’in yanı sıra Bihar ve Orissa bölgelerini de etkileyerek geniş bir coğrafyada açlığa yol açmıştır. Tahminlere göre bölge nüfusunun yaklaşık üçte biri yaşamını yitirmiştir. Ölüm nedenleri, doğrudan açlıkla bağlantılı olduğu kadar, açlığa bağlı olarak hızla yayılan salgın hastalıklar (veba, çiçek hastalığı, kolera) nedeniyle de artmıştır. Tarım alanlarının büyük bir kısmı ekilmeden kalmış ve yerel ekonomide çöküş yaşanmıştır.
Kıtlık, ekonomik yıkımın ötesinde toplumsal dokuda kalıcı kırılmalara neden olmuştur. Köylüler ve işçiler arasında yoğun göç hareketleri başlamış, insanlar Bengal dışındaki bölgelere sığınmak zorunda kalmıştır. Kırsal topluluklardaki geleneksel sosyal dayanışma mekanizmaları çökmüş, yardım ve paylaşım ağları işlevsiz hâle gelmiştir. Halkın büyük kısmı, Doğu Hindistan Şirketi ve yerel idarecilere karşı tepki göstermiştir. Bu sosyal kırılma, ilerleyen dönemlerde Bengal’de kolonyal yönetim karşıtı hareketlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
Şirket Politikaları ve Tepkiler
Doğu Hindistan Şirketi, kıtlığın ilk döneminde yardım ve müdahale politikaları uygulasa da bunlar kıtlığın boyutuna kıyasla yetersiz kalmıştır. Sağlanan gıda yardımları yalnızca sınırlı sayıda bölgeye ulaşmış ve vergi muafiyeti ya da tahsilat ertelemesi uygulanmamıştır. Bazı araştırmalar, kıtlık süresince şirket gelirlerinin artış gösterdiğini kaydetmektedir. Kıtlık sona erdikten sonra şirket yönetimi, gelir toplama sisteminde sınırlı reformlara gitmiş; ancak bu düzenlemeler, kıtlığın ortaya çıkardığı toplumsal ve ekonomik çöküşü telafi etmekte yetersiz kalmıştır.
Uzun Vadeli Sonuçlar
1770 Bengal Kıtlığı, Hindistan tarihindeki ilk büyük kolonyal ekonomi kaynaklı felaketlerden biri olarak kabul edilir. Tarım verimliliği, uzun yıllar boyunca toparlanamamış, büyük nüfus kaybı yerel iş gücünde ciddi eksiklikler yaratmıştır. Bölgenin ekonomik gücü zayıflamış ve dış ticaret dengesi bozulmuştur. EIC’nin politikaları, yerel halk tarafından sömürücü olarak değerlendirilmiş ve İngiliz yönetimine yönelik eleştiriler artmıştır. Bengal’deki sosyal yapının yeniden inşası onlarca yıl devam etmiş, toplumsal dayanışma ve yerleşim düzeni ancak uzun vadede yeniden şekillenebilmiştir.



