Benjamin Lee Whorf (1897–1941), dilin düşünce süreçlerini ve gerçeklik algısını biçimlendirdiğini ileri süren görüşleriyle tanınan Amerikalı dilbilimci ve antropologdur. Kimya mühendisliği eğitiminin ardından Yale Üniversitesinde Edward Sapir’in öğrencisi olarak dilbilim alanına yönelmiş; özellikle Hopi, Maya ve Aztek dilleri üzerine yaptığı incelemelerle dil, kültür ve düşünce arasındaki ilişkiyi irdelemiştir. Her dilin kendi konuşurlarına özgü bir dünya görüşü sunduğu yönündeki varsayımı, daha sonra “Sapir–Whorf Hipotezi” olarak adlandırılan dilsel görelilik kuramının temelini oluşturmuştur.
Hayatı ve Eğitimi
Benjamin Lee Whorf, 24 Nisan 1897’de Amerika Birleşik Devletleri’nin Massachusetts eyaletine bağlı Winthrop kentinde doğmuştur.
B. Lee Whorf, küçük yaşlardan itibaren çizim, kimya ve fotoğrafçılığa ilgi duymuş; bu ilgiler daha sonra teknik düşünme ve gözlem yeteneğini geliştirmesinde etkili olmuştur. Ortaöğrenimini Winthrop Lisesinde tamamladıktan sonra Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde (MIT) kimya mühendisliği eğitimi almış ve 1918 yılında mezun olmuştur. Ardından Hartford Yangın Sigorta Şirketinde stajyer olmuştur. Yangın önleme mühendisliği gibi yeni bir alanda, terfi alarak hızla yükselmiştir.
Whorf, 1920'lerin başlarında İncil’i daha iyi anlayabilmek için İbranice öğrenmeye başlamıştır. Bundan sonra bir dilin, onu kullanan kültürleri etkileyebilecek niteliklerine olan ilgisi, Whorf’u Maya, Aztek ve Hopi dilleri gibi başka dilleri de incelemeye yöneltmiştir.
1931'de, ünlü dilbilimci Edward Sapir, B. Whorf'un lisansüstü öğrencisi olarak kaydolduğu Yale Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak görev almayı kabul etmişti. Burada E. Sapir, B. Whorf'u Hopi dilini öğrenmeye teşvik etmiş ve B. Whorf, sonunda Hopi dilini öğrenmiştir. B. Lee Whorf, E. Sapir'den aldığı derslerden sonra dilbilim ve antropoloji dergileri için makaleler yazmaya başlamıştır. Hem sigortacılık işini yürüterek hem de dilbilim alanında yaptığı çalışmalarla hayatını sürdürmüştür.
Akademik Kariyeri ve Çalışmaları
B. Lee Whorf, sigortacılık alanındaki mesleki yükümlülüklerini yerine getirirken aynı zamanda yoğun bir yazınsal üretkenlik sergilemiş ve yaşamını sürdürmüştür. 1937–1938 akademik yılında Yale Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak görev yapmıştır. Dilbilim alanındaki fikirleri geniş bir ilgiyle karşılanmıştır. Bununla birlikte, çok çeşitli disiplinlerde sahip olduğu entelektüel birikim ancak ölümünden sonra tam anlamıyla ortaya çıkmıştır. Whorf; yerçekimi, varoluş kavramı, renk algısı, ağaç ve bitki yapısı, reddettiği evrim teorisi ve rüyalar üzerine de yazılar kaleme almıştır. Ayrıca, İncil’deki Yaratılış Kitabı’nın özgün bir çevirisini gerçekleştirmiştir.
Benjamin Lee Whorf, 1930’lu yıllardan ölümüne kadar fikirlerini yayımlamak için çalışmıştır. Hopiler üzerine yazdığı makalelerde, Hopilerin dil bilgisinin altında evrene dair nasıl bir anlayışın yattığını göstermektedir. Hopilerin büyük ölçüde uzamla ilgilendiğini, Hint-Avrupa dillerinin ise zamansal kaygıları önemsediğini göstermektedir. Böyle bir yönelimin farklı toplumların örgütlenmesinde nasıl tespit edilebileceğini gözlemleyen B. Lee Whorf, seslerin ve dil bilgilerinin davranışa yansıyışı hakkında bazı sonuçlara ulaşmıştır. B. Lee Whorf, 1944’te yayınlanan “The Relation of Habitual Thought and Behavior to Language” (Alışılmış Düşünce ve Davranışın Dille İlişkisi) adlı makalesinde, bir dilin söz dizimi, dil bilgisi ve karakteristik düşünce yapısının, konuşanların içinde var oldukları evreni kavrama biçimlerini nasıl belirlediğini detaylı bir biçimde ifade etmiştir.
B. Lee Whorf’un yazdığı onlarca makale, ölümünden sonra Language, Thought and Reality (Dil, Düşünce ve Gerçeklik) (1956) adlı kitapta yayınlanmıştır. Whorf’un makaleleri ise bugün Yale Üniversitesi Kütüphanesinde bulunmaktadır.
Dil, Kültür ve Düşünce İlişkisine Yaklaşımı
Yale Üniversitesinden Edward Sapir'in öğrencisi olan Benjamin Lee Whorf, temelde E. Sapir'in fikirlerine bağlı kalmasına rağmen bir farkla E. Sapir’den ayrılmaktadır. B. Lee Whorf, dilin düşünceyi belirlemekten ziyade onu şekillendirdiğini savunmuştur.
Bir dilin yapısının, o dili konuşan kişinin düşünme biçimlerini belirlediği hipotezi, ilk olarak 18. yüzyılda Alman bilim adamları Johann Gottfried von Herder ve Wilhelm von Humboldt tarafından ortaya atılmıştır. Bu düşünceye göre, farklı dillerin yapıları, o dilleri konuşanların dünyayı farklı şekillerde algılamalarına yol açmaktadır. Daha sonra Sapir – Whorf Hipotezi olarak adlandırılacak olan kültür ve dil denklemini ortaya koyan bu hipotez, temelde Sapir'in fikirlerinden geliştirilmiştir.
Whorf’a göre dil, düşüncenin biçimlenmesinde etkin bir role sahiptir. İnsan, gerçekliği dil aracılığıyla kavramakta; dolayısıyla her dil, kendi konuşurlarına özgü bir dünya görüşü sunmaktadır. Dillerin yapısal farklılıkları, bireylerin çevrelerini algılayış biçimlerini de farklılaştırmaktadır. Kültür ve dilin birbirini şekillendirdiği görüşünü savunan B. Lee Whorf’a göre, düşüncenin kendisi dilde mevcuttur. O, her dilin, kişilerin yalnızca iletişim kurmasını sağlamakla kalmayan aynı zamanda doğayı analiz eden, akıl yürütmelerini ve bilincin evini inşa eden kategorilerin ve biçimlerin kültürel olarak belirlendiği geniş bir sistem olduğunu savunmaktadır. Biz insanların da bu sistemin içinde doğayı parçalara ayırdığımızı, onu kavramlar hâlinde düzenlediğimizi ve onlara anlamlar yüklediğimizi belirtmektedir.
Dil, düşünce ve kültür arasındaki bu tür karşılıklı ilişkiler üzerine yapılan çalışmalar, dilsel görelilik teorisinin temelini oluşturmuş ve bu teorinin "Sapir-Whorf Hipotezi" veya "Whorfçu Hipotez" olarak adlandırılmasına yol açmıştır. Hipoteze göre kültür, dili şekillendirdiği kadar, dil de kültürü ve düşünme biçimini belirler. Whorf, dillerin dünyayı farklı biçimlerde sınıflandırdığını ve her birinin gerçekliği kendine özgü bir biçimde yapılandırdığını öne sürmüştür. Onun görüşlerinin çoğu, ölümünden sonra yaygınlaşmıştır.
Ölümü ve Mirası
Benjamin Lee Whorf, 26 Temmuz 1941'de 44 yaşındayken Wethersfield, Connecticut’taki evinde kanserden ölmüştür. Bu nedenle giderek artan şöhretini pekiştiremeye ömrü yetmemiştir. Ancak ölümünden sonra fikirleri geniş yankı uyandırmış; özellikle 1956’da John B. Carroll tarafından yayımlanan Language, Thought and Reality adlı derleme, Whorf’un dilsel görelilik görüşlerinin sistematik biçimde tanınmasını sağlamıştır.
Daha sonra Noam Chomsky'nin dilbilimsel çalışmaları nedeniyle Whorf'un görüşleri bir süre önemini yitirse de 20. yüzyılın sonlarında yeniden değerlendirilmiş; George Lakoff, John Lucy ve Penny Lee, Lera Boroditsky gibi araştırmacılar tarafından çağdaş dilbilim, bilişsel psikoloji ve kültürel çalışmalar alanlarında geliştirilmiştir.






