Bilgi, insanlığın en değerli ve evrensel miraslarından biri olarak tarih boyunca bireysel zihnin sınırlarını aşarak toplumsal bir nitelik kazanmıştır. Üretildiği andan itibaren paylaşılmaya açık olan bilgi, toplumsal hafızanın oluşumunda, kültürlerin gelişiminde ve medeniyetlerin sürekliliğinde belirleyici bir rol üstlenmiştir. Bu süreçte kitap ve kütüphane, bilginin somutlaşması, korunması ve dolaşıma girmesi açısından temel araçlar olarak öne çıkar.
Bilginin Kamusal Niteliği
Bilgi, dile getirildiği andan itibaren kişisel olmaktan çıkarak kamusal bir nitelik kazanır. Onun dolaşıma girmesi; eğitim kurumları, bilimsel iletişim ağları, müzeler, laboratuvarlar, yazılı ve görsel medya, kamusal etkileşim alanları ve özellikle kütüphaneler aracılığıyla gerçekleşir. Bilginin anlamı ve işlevi, içinde geliştiği kültürel bağlamla şekillenir ve bu bağlamdan soyutlandığında eksik anlaşılır. Bilgi, toplumların ortak ürünü ve tüm insanlığın kullanımına açık evrensel bir değer olarak kabul edilir.【1】
Bilginin dolaşımı yatay ve dikey aktarım olmak üzere iki başlık altında incelenir. Yatay aktarım, tek bir kültür havzası içinde, farklı kültür havzaları arasında veya tamamen farklı medeniyetler arasında gerçekleşen bilgi hareketlerini kapsar. Dikey aktarım ise bilginin kütüphaneler, akademiler, müzeler, kahvehaneler ve benzeri toplumsal yapılar aracılığıyla nesiller arasında taşınmasını ifade eder. Her iki aktarım biçimi de bilginin evrenselleşmesine katkı sağlar.
Sözlü Kültürden Yazılı Kültüre ve Baskıya Geçiş
Bilgi, tarihsel süreçte farklı iletişim kanallarından geçerek günümüze ulaşmıştır. Sözlü kültür döneminde hikâye anlatımı, ezberleme teknikleri ve ritmik söyleyişler bilginin aktarımında önemli bir rol oynasa da doğrulama araçlarının eksikliği ve hafızaya bağımlılık bilginin güvenilirliğini zayıflatmıştır.【2】 Yazının ortaya çıkışıyla soyut düşünceler kalıcı bir forma kavuşmuş, bilgi elle tutulabilir, depolanabilir ve coğrafi sınırları aşabilir hale gelmiştir.
Mısır ve Mezopotamya’da papirüs ve kil tabletlerin depolanması, kütüphanelerin ilk örneklerini oluşturmuş; bu alanlar medeniyetlerin dış hafıza mekanları hâline gelmiştir. Zamanla el yazması kültürü gelişmiş, ancak metinlerin sürekli kopyalanması doğruluk sorunlarına yol açmıştır.【3】 Baskı tekniğinin yaygınlaşmasıyla metinlerin standartlaşması, geniş kitlelere ulaşması ve bilimsel doğrulamanın mümkün hâle gelmesi, bilgi üretiminde niteliksel bir sıçrama yaratmıştır.【4】

Kütüphane (Yapay Zekâ ile oluşturulmuştur.)
Kitabın, Kitap Kültürünün ve Kütüphanenin Gelişimi
Abbasi veziri Halid b. Bermek’in tomar yerine kapaklar arasında toplanmış sayfalardan oluşan kitap (codex) kullanımını benimsetmesi, kitap kültürünün dönüşümünde önemli bir aşamadır.【5】 Bu yenilik yalnızca fiziksel bir değişim değil, aynı zamanda yazı malzemeleri, kitap üretimi ve atıf geleneğinin gelişmesini de beraberinde getirmiştir. İslam dünyasında kitap üretimi ve telif, saygın bir uğraş olarak görülmüş; hattatlar, mücellitler ve müstensihler kitap kültürünün temel aktörleri olmuştur.【6】
Selçuklu Sultanı Alparslan’ın veziri Nizamü’l-Mülk tarafından kurulan Bağdat medresesi ve kütüphanesi, dönemin önde gelen entelektüel merkezlerinden biri olmuştur.【7】 Orta Çağ İslam devletlerinde hastane kütüphanelerinin ortaya çıkması ve İbnü’n-Nefis gibi âlimlerin bu kütüphanelere kitap bağışlaması, bilginin kurumsal dolaşımının güçlendiğini göstermektedir.【8】 Anadolu Selçuklu medreselerinde kütüphanelerin yaygın olması, bilginin eğitimle bütünleştiğine işaret eder.【9】
Osmanlı kütüphaneleri ise bu entelektüel mirasın devamı niteliğindedir. Savaşlar ve yıkımlar nedeniyle eserlerin büyük kısmı kaybolmuş olsa da günümüze ulaşan koleksiyonlar, bilgiye verilen değerin göstergesidir.
Kütüphane: Bilginin Dolaşım Merkezi
Kütüphaneler, bilginin yalnızca saklandığı değil, aynı zamanda kamusal dolaşıma girdiği merkezlerdir. Kitaplar aracılığıyla birbirini hiç tanımayan bireyler arasında zihinsel bir etkileşim alanı oluşur; böylece kütüphaneler yeni bilgi üretiminin gerçekleştiği istişare ve müzakere ortamlarını sağlar. Dil, kültür, din veya sınıf farkı gözetmeksizin bilgiye eşit erişim vadeden yapılar olarak toplumsal kalkınmaya katkıda bulunurlar.
Bilginin paylaşımı; yenilikçiliği teşvik eden, disiplinler arası çalışmaları destekleyen ve sosyal-ekonomik gelişimi hızlandıran bir unsurdur. Kütüphaneler, bilgiye dayalı toplumun inşasında merkezi bir role sahiptir. Dijital arşivler, veri tabanları ve yeni teknolojilerle bilginin sürekliliğini sağlayarak kültürel mirasın geleceğe aktarılmasına katkı sunarlar. Bilgi, paylaşılmadığı sürece eksik kalır. Kütüphaneler, bilginin korunması, yayılması ve toplumla buluşması açısından vazgeçilmez kurumlardır. Bilginin serbest dolaşımı, bireysel ve toplumsal ilerlemenin temel unsurlarından biridir. Bu nedenle kütüphanelerin desteklenmesi, yalnızca kültürel mirasa sahip çıkmak değil, aynı zamanda geleceğin inşasında bilgi temelli bir yaklaşımı benimsemektir.【10】


