Jean-Paul Sartre’ın ilk romanı olan Bulantı (La Nausée), 1938 yılında Fransa’da Éditions Gallimard tarafından yayımlanmıştır. Roman, Sartre’ın varoluşçuluk felsefesini edebi bir biçimde sunduğu eserlerinden biridir.
Konu
Bulantı, hayali bir Fransız sahil kenti olan Bouville’de yaşayan tarihçi Antoine Roquentin’in içsel çözümlemelerini aktaran bir günlük formunda yazılmış romandır. Roquentin, bir baronun biyografisini yazma amacıyla kente yerleşmiş olsa da zamanla gündelik hayatın sıradanlığına ve eşyalara karşı duyduğu tuhaf tiksintiyle baş etmeye başlar. Bu tiksinti, yalnızca fiziksel bir rahatsızlık değil, aynı zamanda varoluşun kendisine duyulan bir tepki ve bireyin gerçekliğe dair yaşadığı bir çöküştür. Roquentin, nesnelere, kendi bedenine, çevresindeki insanlara ve tarihe karşı yabancılaşır. Bu süreçte geçmişle olan bağı kopar, gelecek anlamsızlaşır ve yalnızca şimdiki an kalır. Bu bilinç durumu “bulantı” olarak adlandırılır. Roman boyunca Roquentin’in gözlemleri, sıradan nesnelere ve varlığa dair giderek artan tiksintiyle doludur. Bu duygu, varoluşun yalın ve açıklanamaz bir şekilde "orada oluşu"nu fark etmesiyle birlikte yoğunlaşır.
Yazım Süreci ve Yayın Tarihi
Sartre, Bulantı romanını 1932 ile 1936 yılları arasında yazmıştır. İlk başta "Melancholia" adını verdiği bu eseri, Nouvelle Revue Française dergisine sunmuş ancak reddedilmiştir. 1937 yılında, derginin yayıncısı Gaston Gallimard tarafından kabul edilen eser, 1938 yılında La Nausée adıyla yayımlanmıştır.
Tür ve Tema
Varoluşçuluk ve Anlamsızlık
Sartre’ın varoluşçuluk felsefesine göre insan, önce var olur, sonra kendini tanımlar. Bulantı bu düşüncenin edebi bir anlatımıdır. Roquentin’in yaşadığı "bulantı", varoluşun özsüzlüğü ve anlamdan yoksun oluşunun sonucudur.
Bireysel Özgürlük ve Sorumluluk
Romanda insanın özgürlüğü, hem bir armağan hem de bir lanet gibi gösterilir. Kişi, hayatına kendi anlamını vermek zorundadır ve bu özgürlük, bireyin tüm eylemlerinden sorumlu olması anlamına gelir.
Yabancılaşma ve Tiksinti
Roquentin’in eşyalara, kendi bedenine ve sosyal yaşama karşı hissettiği yabancılaşma, modern insanın dünyayla olan ilişkisindeki kopukluğu temsil eder.
Zaman ve Bellek
Geçmişin güvenli yapısı yıkıldıkça, karakter için yalnızca belirsiz bir şimdi kalır. Roman, geçmişin yeniden yapılandırılamazlığını ve zamanın akışına duyulan güvensizliği de işler.
Sanat ve Yaratım
Romanın sonunda Roquentin, anlamı dış dünyada değil, sanatsal yaratımda bulabileceğini fark eder. Bu farkındalık, romanın nihilizmi aşan tek çıkış kapısıdır.
Türkçe Baskıları ve Yayıncılar
Bulantı romanı, Türkçeye birkaç kez çevrilmiştir. Kitabın ilk Türkçe baskısı, 1988 yılında Can Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Daha sonra, farklı yayınevleri tarafından da basımları gerçekleştirilmiştir.
Edebi ve Felsefi Etkileri
Bulantı, yayımlandığı dönemde edebi çevrelerde büyük yankı uyandırmıştır. Sartre’ın varoluşçuluk felsefesini edebi bir biçimde sunması, eserin felsefi düşünceye katkı sağlamıştır. Roman, bireyin özgürlüğü ve varoluşsal sorgulamaları üzerine derinlemesine bir bakış sunar.
Günümüzdeki Yeri ve Önemi
Bulantı, günümüzde de varoluşçuluk felsefesini anlamak isteyen okuyucular için önemli bir başvuru kaynağıdır. Eser, Sartre’ın felsefi düşüncelerini edebi bir biçimde sunmasıyla, hem edebiyat hem de felsefe alanında kritik bir yere sahiptir.


