Çanakkale Türküsü, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli savunma cephelerinden biri olan Çanakkale Savaşları’nı konu alan halk müziği eserlerinden biridir. Anonimleşme sürecinde birçok varyantı ortaya çıkan türkü, Türkiye başta olmak üzere eski Osmanlı topraklarındaki farklı coğrafyalarda tespit edilmiş ve çeşitli müzikal biçimlerde icra edilmiştir. Eser, savaşın yarattığı trajik atmosferi, askerin vatan sevgisini ve halkın acılarını yansıtan sözleriyle millî hafızada önemli bir yer edinmiştir.
Çanakkale Türküsü'nün Türkiye'de en çok bilinen varyantı
Tarihî Arka Plan ve Kökeni
Çanakkale türküsünün ilk icra tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte mevcut akademik çalışmalar ve arşiv belgeleri, eserin Çanakkale Savaşları başlamadan önce dahi bilindiğine işaret etmektedir. 29 Eylül 1914 tarihli bir mektupta Osmanlı askerlerinin Çanakkale sokaklarında yürürken bu türküyü söyledikleri belirtilmiştir. Çanakkale Savaşı arifesinde Çanakkale Sultanisi'nde birinci sınıfa giden Seyfullah, mektubunda annesine şunları yazmıştır:
"Sevgili anneciğim, canımıza tak eden iki yıllık gurbet hayatından artık kurtuluyoruz. Sana ve aileme kavuşacağım için seviniyorum. Mektebimizi alıyorlar, hastane olacakmış, bizi de İstanbul’daki mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu da askerlik hizmetine gidiyorlar, büyük sınıflar da gönüllü yazılacaklarmış. Bugün Türkçe hocamız sınıfa geldi ama çok kalmadı, bize de veda etti. Bize zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılan hizmetten kutsî olduğunu söyledi. Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarında askerler geçiyor. 'Çanakkale içinde aynalı Çarşı, anne ben gidiyorum düşmana karşı' şarkısını söylüyorlar. At üstünde zabitler, top arabaları, mekkâre ve deve kervanları sokağımızı doldurdu. Harp olacakmış. İngilizce Fransız harp filoları boğazın dışında dolaşıyormuş, buralara bombardıman edeceklermiş. Bu bombardımanı görmek isterdim ama yakında Çanakkale’den ayrılacağız."【1】
Ayrıca Osmanlı dönemine ait nota yayıncısı Şamlı Selim’in 1915-16 yıllarında yayımladığı “Çanakkale Marşı” başlıklı nota, eserin Osmanlı askerî müziğiyle ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.
Melodik ve Edebî Yapısı
Türk halk müziği repertuvarında yer alan “Çanakkale İçinde” adlı türkü, en bilinen varyantını oluşturmaktadır. Kastamonu varyantı olarak adlandırılan bu versiyon, 14 Temmuz 1948'de Muzaffer Sarısözen ve ekibi tarafından Ankara Devlet Konservatuvarı adına derlenmiş ve daha sonra TRT repertuvarına alınmıştır.
Türkü, ağıt ve kahramanlık unsurlarını birleştiren bir yapıya sahiptir. Melodisi, geleneksel Türk halk müziği makamlarından Uşşak ve Hicaz dizileri üzerinde şekillenmiştir. Eserde, askerlerin savaş meydanındaki kahramanlıkları, vatan sevgisi ve halkın duyduğu acı, dramatik bir biçimde ifade edilmektedir.
Türkünün En Bilinen Varyantının Sözleri
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale köprüsü dardır geçilmez
Al kan olmuş suları bir tas içilmez
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyorum düşmana karşı
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi
Anneler babalar ümidi kesti
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım yan basa basa
Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde sıra söğütler
Altında yatıyor aslan yiğitler
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım başım selamet
Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet
Of gençliğim eyvah
Coğrafi Yayılımı ve Varyantları
Çanakkale Türküsü, Anadolu’nun yanı sıra Osmanlı mirası taşıyan Balkanlar ve Orta Doğu’daki birçok farklı kültürel coğrafyada da icra edilmiştir. Derlenen varyantlar arasında Osmanlı döneminin farklı müzik geleneklerinden etkilenen versiyonlar bulunmaktadır. Almanya’da Osmanlı ordusunda görev yapan Alman subaylar Karl Hadank (1919) ve Willi Heffening (1923), türküye dair notalar yayımlamıştır. Bu da eserin erken dönem varyantlarının farklı coğrafyalarda kaydedildiğini göstermektedir.
Çanakkale türküsünün Arnavutça versiyonu
Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Kosova ve Kerkük gibi bölgelerde, Çanakkale türküsünün farklı dillerde ve farklı müzikal formlarda icra edildiği belirlenmiştir. Özellikle Yunanca varyantlarında (örneğin “Mesa ston Tsanakale” adlı versiyon), türkü rebetiko tarzıyla uyarlanarak farklı bir müzikal yapıya bürünmüştür.
Çanakkale türküsünün Türkçe ve Yunanca versiyonları
Kültürel ve Müzikal Önemi
Çanakkale türküsü, sadece bir müzik eseri olmanın ötesinde Osmanlı’nın son dönemlerindeki millî mücadeleyi, halkın savaşla ilgili algısını ve hafızasını yansıtan kültürel bir sembol olarak değerlendirilir. Türk müziği ve halk kültürü açısından incelendiğinde eserin tarihî anlatıyı müzikal formlarla birleştirerek nesiller arası aktarımı sağlayan önemli bir araç olduğu görülmektedir.
Günümüzdeki Yeri
Türkü, günümüzde Türkiye'de ve eski Osmanlı coğrafyasındaki ülkelerde kültürel mirasın bir parçası olarak icra edilmeye devam etmektedir. TRT repertuvarında yer alan versiyonlar dışında, popüler müzik sanatçıları tarafından da yeniden düzenlenerek icra edilmektedir. Özellikle Çanakkale Zaferi’nin yıldönümlerinde ve millî anma günlerinde sıkça seslendirilen eserlerden biridir.
Çanakkale Türküsü, bir halk türküsü olmanın ötesinde, savaşın izlerini müzikal bir hafıza unsuru olarak taşıyan çok katmanlı bir kültürel mirastır. Anadolu’dan Balkanlar’a uzanan geniş coğrafyada farklı varyantlarla yaşatılmış, melodik yapısında ve güftelerinde yerel etkileşimler barındırarak zaman içinde zenginleşmiştir. Osmanlı ve modern Türkiye tarihinin müzikal anlatılarından biri olarak akademik çalışmalarda ve halk müziği icrasında önemini korumaktadır.

