Çift başlı kartal, kökenleri Orta Asya ve Mezopotamya'ya dayanan, kadim çağlardan itibaren farklı coğrafyalarda ve kültürlerde görülen, sembolik anlamlar barındıran önemli bir ikonografik motiftir. Bu figür, tarih boyunca birçok medeniyet tarafından benimsenmiş ve güç, kudret, hâkimiyet, koruyuculuk gibi çeşitli anlamlarla yüklü bir sembol hâline gelmiştir.
Kökeni ve Erken Dönemde Anlamları
Kartalın genel olarak gökyüzünün hâkimi ve sonsuzluğun sembolü olarak kabul edilmesi, çift başlı kartal figürünün de temelini oluşturur. Bu motifin izleri Mezopotamya, Mısır, Anadolu, İran, hatta Amerika ve Uzak Doğu gibi geniş bir coğrafyada kurulan eski çağ medeniyetlerinde bulunmuştur. Özellikle Avrasya sanatı içinde sıklıkla kullanılan bir sembol olması, farklı topluluklar arasında tinsel etkileşime işaret etmektedir.
Türk kültüründe ise, Gök Tanrı inancıyla derin bir bağlantısı vardır. Eski Türk topluluklarında kartalın, Tanrı'nın kendisi, elçisi veya temsilcisi olduğuna inanılırdı. Bu bağlamda, kartal figürü gücü, kuvveti, kudreti, hâkimiyeti, otoriteyi, asaleti ve koruyucu ruhu temsil eden kültürel bir değer ve simge olarak yorumlanmıştır.
Çift başlı kartalın ise bu anlamları daha da derinleştirdiği düşünülmüştür. Gökleri koruyan Gök Tanrı'nın bekçisi olarak, yer altı ve yer üstünü, gece ve gündüzü, doğu ve batıyı, yani zıtlıkları da bir arada temsil ettiği kabul edilmiştir. Ayrıca birleşmiş iki kartalın gücünü, kuşların koruyucusu ve atası olduğunu simgelediği belirtilmiştir. Orta Asya'da nazarlık, tılsım, aydınlık ve güneş sembolü olarak da kullanılmıştır. Eski Türk toplumlarında çift başlı kartalın gök gürlemeleri, yıldırım ve şimşekleri meydana getirdiğine inanılmış, bu da figürün kutsal sayılmasına yol açmıştır.
Çift Başlı Kartal Görseli (Yapay zekâ ile Oluşturulmuştur)
Türklerde Kullanımı
Türklerde, Müslümanlığı kabul ettikten ve Anadolu'ya geldikten sonra dahi Şaman inancının etkisi devam etmiştir. Bu durum, Anadolu'da mimari yapılaşma başladığında taş işlemeciliğinde hayvan figürleri, bitkisel motifler, rumi desenleri ve efsanevi hayvan figürlerinin birlikte kullanılmasına yol açmıştır. Bu figürlerin, bu dünya ile öte dünya arasındaki bağı temsil ettiği düşünülmüştür.
Çift başlı kartal, çeşitli Türk toplulukları tarafından sevilerek kullanılmış ve buna sembolik anlamlar yüklenmiştir. İslamiyet'in kabul edilmesinden sonra Karahanlı döneminde de kartalın yüklenmiş olduğu anlamlar aynen devam etmiş; hükümdarlık ve alplık (kahramanlık) sembolü olarak da kabul edilmiştir. Kartalın mevsimleri de değiştirdiğine inanılmıştır; kanatlarını bir kez çırptığında buzların eriyeceği, iki kez çırptığında ise ilkbaharın geleceği inancı mevcuttu.
Dede Korkut hikâyelerinde kartal, iyiliği, özgürlüğü ve yiğitliği sembolize eder. Kaşgarlı Mahmut'un eserinde de kartal ve diğer avcı kuşların sembolizmine işaret edilmiştir. Kartal, bazen ölümsüzlüğün sembolü olarak da düşünülmüştür.
Anadolu Selçuklularında Çift Başlı Kartal Figürü
Anadolu Selçuklu Devleti, çift başlı kartal figürünü en belirgin şekilde kullanan Türk devletlerinden biridir. Selçuklu mimarisinde, taş işlemeciliğinde, çinide, halı dokumacılığında ve metal işlemeciliğinde bu figür sıkça karşımıza çıkar. Selçuklu yapıları olan surlarda, cami ve medreselerde, saraylarda koruyucu güç, hâkimiyet sembolü ve kötü güçlerden koruyucu olarak kullanılmıştır.
Müslüman olan Anadolu Türkleri, kartalı bir dinî simge olarak görmemişlerdir. Bu nedenle dinî mimaride, camilerinin dış cephelerinde kartalı süsleme elemanı olarak kullanmaktan çekinmemişlerdir. Kartallar değişik şekillerde tasvir edilmişlerdir. Bazen kulaklı, bazen kafalarında ibik benzeri bir çıkıntı ile, genellikle nokta veya daire şeklinde gözlere sahip olarak betimlenmişlerdir.
Anadolu Selçuklu döneminde kullanılan çift başlı kartal figürünün neden iki başa sahip olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bunlar arasında Türk sanatındaki simetri tutkusunun bir yansıması veya koruyucu ya da egemen olan iki ruhun, iki iktidarın birleşerek gücünü iki kez artırdığını temsil etmesi düşüncesi öne çıkmaktadır. Ayrıca sanat eserlerinde simetrik olarak uygulanışının da önemli bir etken olduğu belirtilir.
Selçuklu hükümdarlarının çadırlarında da savaşlardan sonra zafer işareti olarak dikilen ve hükümdarlık sembolü olan çift başlı kartal, birçok alanda kendine yer bulmuştur. Kimi yerde tek başına kullanılmış, kimi yerde ise özellikle hayat ağacı, aslan, ejder ve nar motifleriyle birlikte kompozisyonlar oluşturmuştur. Selçuklu çağında çifte kartal armaları, yalnızca bir tılsım işaretine dönüşmüşlerdir.
Evrensel Anlamları ve Literatürdeki Yeri
Kartal, tarih boyunca aslandan sonra güç, kudret ve asaletin timsali olarak görülen hayvanlar arasında yer almıştır. Bu nedenle neredeyse her toplumda hükümdarla kartal arasında bir ilişki kurulmuştur. Ömer Hayyam'ın Nevruzname adlı eserinde, kartala ayırdığı bölümde, bu konuya işaret edilir. Kartalın büyüklüğünün, asalet ve temizliğinin padişahlara benzediği ve onun diğer hayvanlardan ayrılan muhteşem bir görkeme sahip olduğu ifade edilir.