Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), Türkiye yargı sisteminde devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmak üzere kurulmuş özel yetkili mahkemelerdir. İlk olarak 1961 Anayasası döneminde, 1973 yılında 1773 sayılı Kanun’la oluşturulan bu mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla 1976’da kaldırılmış, ancak 1982 Anayasası ile yeniden düzenlenerek 1984’ten 2004’e kadar faaliyet göstermiştir【1】 . DGM’ler, özellikle 1980 askeri darbesi sonrası dönemde, terörle mücadele, askeri casusluk ve devlete karşı işlenen suçlar gibi konuları hızlı ve etkin şekilde yargılamak amacıyla yeniden yapılandırılmıştır. Askeri hakimlerin mahkeme heyetlerinde yer alması ve bireysel hakların ikinci planda kalması, bu mahkemelerin eleştirilmesine yol açmıştır. 2004 yılında, Avrupa Birliği (AB) uyum süreci kapsamında yapılan anayasa değişikliğiyle DGM’ler kaldırılmış, yerlerine özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kurulmuştur.【2】
Kuruluş ve İlk Dönem (1973-1976)
Devlet Güvenlik Mahkemeleri, 1961 Anayasası’na 1699 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle Türk yargı sistemine girmiştir. 26 Haziran 1973’te kabul edilen 1773 sayılı “Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun” ile DGM’ler kurulmuştur【3】 . Bu mahkemeler, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, hür demokratik düzene ve anayasada belirtilen Cumhuriyet niteliklerine karşı işlenen suçlara bakmakla görevlendirilmiştir. 1773 sayılı Kanun’un 2. maddesi, DGM’lerin hangi illerde ve kaç tane kurulacağına, yargı çevrelerinin belirlenmesine ve gerektiğinde kaldırılmasına Adalet Bakanı’nın teklifiyle Bakanlar Kurulu’nun karar vereceğini düzenlemiştir. Mahkeme heyetleri, birinci sınıfa ayrılmış hakimler ve askeri hakimler arasından atanacak başkan, asıl ve yedek üyeler ile Cumhuriyet savcılarından oluşuyordu.
1773 sayılı Kanun’un görev alanına giren suçlar, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125-141, 146-157, 161, 163 (birinci, ikinci ve üçüncü fıkralar), 168, 169, 171 ve 172. maddelerinde yazılı suçlar ile diğer belirli maddelerdeki suçları kapsamaktaydı. Ayrıca, toplantı ve gösteri yürüyüşleri, grev ve lokavt, dernekler ve ateşli silahlar hakkındaki kanunlarda belirtilen suçlar ile devlete ait haberleşme araçlarına karşı işlenen hırsızlık suçları da DGM’lerin yetkisine verilmiştir. Kanun, bu suçlara iştirak edenlerin, sıfat veya memuriyetlerine bakılmaksızın DGM’lerde yargılanacağını belirtmiştir.
Ancak, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adına Genel Sekreter Orhan Eyüboğlu, 1773 sayılı Kanun’un 2, 5, 9, 13, 23 ve 25. maddelerinin Anayasa’nın çeşitli maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açmıştır. CHP’nin gerekçeleri arasında, mahkemelerin kuruluş ve yargı çevrelerinin Bakanlar Kurulu’na bırakılmasının Anayasa’nın 136/1 ve 144/4. maddelerine; atamalarda sadece hakimler arasından seçim yapılmasının 136/3. maddesine; suçların tanımında sübjektif takdir yetkisi bırakılmasının 33, 79 ve 136/2. maddelerine; DGM’lere görev üstünlüğü tanınmasının 32 ve 136. maddelerine; ve hakim reddi usulünün 31, 32 ve 136. maddelerine aykırılığı yer almıştır.
Anayasa Mahkemesi, 6 Mayıs 1975’te (E. 1974/35, K. 1975/126) Kanun’un 1 ve 6. maddelerini iptal etmiş, bu maddelerin iptaliyle diğer maddelerin uygulama imkanı kalmadığı için tüm kanunu iptal etmiştir【4】 . İptal kararı, 24 Haziran 1975’te (E. 1973/34, K. 1975/168) teyit edilmiş ve DGM’ler 11 Ekim 1976’da kaldırılmıştır.
1982 Anayasası ve Yeniden Kuruluş (1984-2004)
DGM’ler, 1982 Anayasası’nın 143. maddesiyle yeniden düzenlenmiştir. 16 Haziran 1983’te kabul edilen 2845 sayılı “Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun” ile DGM’ler, 1 Nisan 1984’te Ankara, Diyarbakır, Erzincan, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya ve Malatya’da göreve başlamıştır【5】 . 1982 Anayasası’nın 143. maddesi, DGM’lerin devletin bölünmez bütünlüğüne, hür demokratik düzene ve Cumhuriyetin niteliklerine karşı işlenen suçlara bakacağını belirtmiş; sıkıyönetim ve savaş hali hükümlerini saklı tutmuştur. Mahkeme heyetleri, bir başkan, iki asıl ve iki yedek üye, bir savcı ve yeteri kadar savcı yardımcısından oluşuyordu. Başkan, bir asıl ve bir yedek üye ile savcı, birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılar arasından; bir asıl ve bir yedek üye ile savcı yardımcıları ise askeri hakimler arasından atanmaktaydı. Atamalar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından dört yıllık sürelerle yapılıyor, süresi bitenler yeniden atanabiliyordu.
DGM’lerin görev alanına giren suçlar, 1980 askeri darbesi sonrası dönemde özellikle terörle mücadele, askeri casusluk ve devlete karşı işlenen suçlarla sınırlıydı. Mahkemeler, hızlı ve etkin yargılama yapmayı amaçlamış, ancak bireysel haklar ve özgürlüklerin ikinci planda kalması eleştirilmiştir. Askeri hakimlerin heyetlerde yer alması, mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda tartışmalara yol açmıştır. DGM kararları, temyiz için Yargıtay’a götürülebiliyordu. Sıkıyönetim ilan edilen bölgelerde, DGM’ler kanunla belirlenen esaslara göre Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’ne dönüştürülebiliyordu.
Kaldırılma Süreci ve Sonrası
DGM’ler, 2004 yılında Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında yapılan anayasa değişikliğiyle kaldırılmıştır. 18 Haziran 1999’da 4388 sayılı Kanun’la 1982 Anayasası’nın 143. maddesinde yapılan değişiklik, askeri hakimlerin DGM heyetlerinden çıkarılmasını sağlamış; başkan, üyeler ve savcıların yalnızca birinci sınıfa ayrılmış sivil hakim ve savcılardan atanması hükme bağlanmıştır【6】 . Ancak, DGM’lerin yapısal sorunları ve insan hakları ihlali iddiaları, AB müzakereleri sırasında eleştiri konusu olmuştur. 7 Mayıs 2004’te kabul edilen 5170 sayılı Kanun’la 1982 Anayasası’nın 143. maddesi yürürlükten kaldırılarak DGM’ler tamamen kaldırılmıştır【7】 . DGM’lerin yerine, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kurulmuş; bu mahkemeler, DGM’lerin görev alanına giren suçlara bakmaya devam etmiştir.
Hukuki ve Toplumsal Tartışmalar
DGM’ler, görev yaptıkları dönemde hem hukuki hem de toplumsal açıdan tartışılmıştır. 1973-1976 döneminde, CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu, mahkemelerin kuruluş ve işleyişinin anayasal ilkelere aykırı olduğunu ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesi’nin 1975’teki iptal kararı, DGM’lerin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına zarar verebilecek düzenlemeler içerdiğini göstermiştir. 1984-2004 döneminde ise askeri hakimlerin varlığı, mahkemelerin sivil yargıdan ziyade sıkıyönetim mahkemelerine benzetilmesine neden olmuştur. DGM’lerin hızlı yargılama amacı, adil yargılanma hakkı ve savunma hakları üzerinde olumsuz etkiler yaratmış; bu durum, özellikle siyasi davalarda eleştirilmiştir. AB uyum süreci, DGM’lerin kaldırılmasında belirleyici olmuş; ancak, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin de benzer eleştirilere maruz kalması, Türkiye’de özel yetkili yargı kurumlarının yapısal sorunlarını gündemde tutmuştur .


