25 Zilkade 1286 (26 Şubat 1870) tarihinde Mekke’de doğdu. Ailesi Delhi’den gelerek Mekke’ye yerleşmiştir. Küçük yaşta hıfzını tamamlayan Abdüssettâr Hanefî fakihi Abbas b. Ca‘fer b. Sıddîk, Mekke’nin Hanefî müftüsü Abdurrahman b. Abdullah Serrâc, Şâfiî müftüsü Ahmed b. Zeynî Dahlân ve Muhammed Hakkī b. İbrâhim en-Nâzelî gibi muhaddislerle bazı Şâfiî ve Hanbelî âlimlerinden ilim tahsil etti. Daha sonra Medine’ye giderek Abdülkādir b. Ahmed et-Tarablûsî, Ca‘fer b. İsmâil el-Berzencî, Medine Mâlikî müftüsü Muhammed ed-Desûkī ve Şâfiî müftüsü Osman b. Abdüsselâm ed-Dağıstânî gibi âlimlerin derslerine katıldı. Öğrenimini tamamlamak amacıyla Tâif’e ve ardından Hindistan’a, 1914’te Mısır’a gitti, burada bir süre kalıp Mekke’ye döndü. İlmî seyahatleri sırasında çok sayıda kitap istinsah etti, hazırlayacağı biyografiler için bilgi topladı. Bu arada özellikle âlimlerin hocalarından okudukları eserler ve aldıkları icâzetlerden bahseden risâleleri istinsah etti.
Fıkıh, hadis ve tarih ilimlerinde yoğunlaşan, hadis alanındaki bilgisiyle tanınan Dihlevî yazdığı biyografik eserlerle şöhret kazandı. Mescid-i Harâm’da talebelerine Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’ini okuttu, hadis terimleri ve tefsir ilmine dair dersler verdi. Dihlevî’nin XVIII. yüzyıldaki ihyâ hareketleri esnasında yoğun tartışmalara konu olan sahih hadisle amel ve bir mezhebe intisap gibi hususlarda yapılan tartışmaların etkisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Hanefî mezhebine mensup bir âlim olan Dihlevî, mezhebin görüşüne muhalif sahih hadislere ulaşılması halinde bu rivayetlerle amel edilmesi gerektiğini savunmakta ve bunu mezhebine aykırı bir tutum saymamaktadır. Sahip olduğu hadis senedleriyle verdiği icâzetlerde hoca-talebe ilişkisi içerisinde ilmî irtibatlarının Abdullah b. Sâlim el-Basrî gibi Haremeyn muhaddislerinin önde gelen simalarına ve Şah Veliyyullah ed-Dihlevî’ye kadar gittiği görülür. Mezhep geleneğine karşı çıkmamakla birlikte sahih hadislerle amel edilmesi düşüncesi Dihlevî ve takipçilerinin temel görüşlerindendir.
Senedli hadis rivayetine gösterilen ilgi XVIII. yüzyılda yeniden önem kazanmaya başladı ve bu faaliyet ihyâ hareketlerinin hususiyetlerinden biri haline geldi. İsnad konusu hadis âlimleri tarafından gerek hadis usulü gerekse ricâl kitaplarında ele alınsa da bu konuda müstakil kitaplar da yazıldı ve bir literatür ortaya çıktı. Aʿẕebü’l-mevârîd adlı eserinde söz konusu çalışmaların bir listesini veren Abdüssettâr ed-Dihlevî ayrıca müselsel hadisleri kendisine ulaşan senedleriyle bir araya getiren risâleler kaleme aldı. Onun hazırladığı biyografi kitapları XX. yüzyılda özellikle Hicaz bölgesinde yaşayan âlimlerin hayatları hakkında önemli kaynaklardır. Ṭabaḳātü’l-meẕâhibi’l-erbaʿa adlı eseri fukaha tabakatı türünden çok, bir biyografi çalışması olarak değerlendirilebilir. Fukaha tabakatı bir mezhebe yön veren isimlerin faaliyetlerini incelemeyi hedeflerken bu eserde dört mezhebin merkez simalarının hayatına dair bilgiler bir araya getirilmiştir. Abdüssettâr ed-Dihlevî Mekke’de vefat etti. Çok sayıda kitap ihtiva ettiği belirtilen kütüphanesi vefatından sonra Harem-i Şerîf Kütüphanesi’ne nakledilmiştir.
Eserleri. Tarih ve Biyografi: Feyżü’l-meliki’l-müteʿâlî bi-enbâʾi evâʾili’l-ḳarni’s̱-s̱âlis̱ ʿaşer ve’r-râbiʿ ʿaşer ʿale’t-tevâlî (çoğunluğu Hicazlı olmak üzere Şam, Mısır, Irak ve Hint bölgelerinde XIII [XIX] ve XIV. [XX.] yüzyıllarda yaşayan âlimlerin biyografilerinin yer aldığı bir eserdir [nşr. Abdülmelik b. Abdullah b. Dehîş, I-III, Mekke 1429/2008]); Ezhârü’l-besâtîni’ṭ-ṭayyibeti’n-neşr fî ẕikri aʿyâni külli ʿaṣr (eserde XIV. [XX.] asra kadar tanınmış şahısların biyografileri mevcuttur [Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 2757]); en-Necmetü’z-zâhire fî efâḍıli’l-miʾeti’l-ʿâşire (Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 2898); Serdü’n-nuḳūl (menḳūl) fî terâcimi’l-fuḥûl (Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 2822-2823); Süllemü’l-vüṣûl ile’l-ʿulemâʾi’l-fuḥûl (Dihlevî’nin isnad ilminin öneminden, hadise dair icâzetini aldığı eserlerle hocalarından bahsettiği on iki varaklık bir risâledir [Melik Suûd Üniversitesi Ktp., nr. 1244]); Nes̱rü’l-meʾâs̱ir fî men edraktü mine’l-ekâbir (ders okuduğu hocalarının biyografilerini içeren, onlardan okuduğu eserlerden de bahseden bir çalışmadır [Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 810]); Muḳaddime fi’n-neseb (Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 2876); Tuḥfetü’l-aḥbâb fî beyâni ittiṣâli’l-ensâb (Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 2777); es-Silsiletü’ẕ-ẕehebiyye fi’ş-şecereti’l-ḥucbiyye (Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 3427/4, 3500, 3530/3); Mevâʾidü’l-fażl ve’l-kerem li-terâcimi ehli’l-Ḥarem (Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 2777); Vülâtü Mekke baʿde’l-Fâsî (Takıyyüddin el-Fâsî’nin Şifâʾü’l-ġarâm bi-aḫbâri’l-Beledi’l-ḥarâm adlı eserinin zeylidir [Kahire 1956]); Nüzhetü’l-enẓâr ve’l-fiker fîmâ meḍâ mine’l-ḥavâdis̱ ve’l-ʿiber min hübûṭi Âdem Ebi’l-beşer; Ṭabaḳātü’l-ḳurrâʾ; Ṭabaḳātü’l-meẕâhibi’l-erbaʿa; Ṭabaḳātü’l-üdebâʾ.
Diğer Eserleri: es-Silsâlü’r-raḥîḳu’l-aṣfâ fî taḫrîci eḥâdîs̱i’n-nebiyyi’l-Muṣṭafâ (I-VI, Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 1040-1045). Nûrü’l-ümme bi-taḫrîci Keşfi’l-ġumme adıyla da anılan eser Abdülvehhâb eş-Şa‘rânî’nin dört mezhebin kaynak olarak kullandığı hadislere senedlerini belirtmeden yer verdiği Keşfü’l-ġumme ʿan cemîʿi’l-ümme’deki rivayetlerin tahrîcidir. Aʿẕebü’l-mevârîd fî bernâmeci kütübi’l-esânîd (Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 4203, 4204, 4205), Refʿu’l-estâri’l-müsdele fî ẕikri baʿżi’l-eḥâdîs̱i’l-müselsele (Mektebetü’l-Haremi’l-Mekkî, Umumi, nr. 4272), el-İnṣâf fî ḥükmi’l-iʿtikâf, el-Âyâtü’l-ʿaẓîmetü’l-bâhire fî miʿrâci Seyyidi’d-dünyâ ve’l-âḫire, Cevâhirü’l-uṣûl fî (ilâ) ıṣṭılâḥi ʿilmi’r-Resûl, ʿİddetü’l-müselselât, Feyżü’l-meliki’l-muġīs̱ fî müselselâti düreri’l-ḥadîs̱, Îḳāzü’l-ġaflân ve selvetü’l-iḫvân fî ḳırâʾati’l-mevâʿiẓ fî receb ve şaʿbân ve ramażân.