Dilimin Ucunda Fenomeni (İng. Tip-of-the-Tongue, TOT), bir bireyin aşina olduğu bir kelimeyi o an için tam olarak hatırlayamamasına rağmen, kelimeye dair anlam ve biçim olarak benzer kelimeleri veya kelimenin bazı özelliklerini anımsayabildiği zihinsel bir durumu ifade eder. Bu durum, geçici bir kelime bulma problemi olup, kişinin kelimeyi bildiğine dair güçlü bir his taşımasıyla karakterizedir.
Tanım
Dilimin Ucunda (TOT) durumu, bir kelimeye dair bilginin varlığı ile o kelimeyi geri çağırmadaki başarısızlığın bir araya gelmesiyle tanımlanır. Bilginin varlığı, ya sonunda kelimenin başarılı bir şekilde hatırlanmasıyla ya da hatırlama başarısız olduğunda ek bir öğrenme olmaksızın kelimeyi tanıma eylemiyle kanıtlanır. Bu durumdaki bireyler, hedef kelimeyi tam olarak üretemeseler de, kelimenin ilk harfi, hece sayısı ve birincil vurgunun yeri gibi bazı fonolojik ve yapısal özelliklerine dair kısmi bilgiye sahip olabilirler. Bu kısmi bilgiye erişim "genel hatırlama" (generic recall) olarak adlandırılır. TOT durumu, konuşma üretim sürecindeki bir aksaklığa işaret eder ve özellikle leksikal erişimin (sözcük seçimi) başarıyla tamamlandığı ancak fonolojik kodlamanın (kelimenin ses yapısının etkinleştirilmesi) tam olarak yapılamadığı bir aşamada ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Tarihsel Gelişim
Dilimin ucunda deneyimine dair en eski bilinen tanımlamalardan biri William James tarafından 1893 yılında yapılmıştır. James, bu durumu, "içinde bir boşluk olan, ancak sadece bir boşluk olmayan; son derece aktif bir boşluk"【1】 olarak nitelemiş ve unutulan ismin bir tür hayaletinin zihinde belirdiğini, kişiyi belirli bir yöne çektiğini ve yaklaştığı hissini verip sonra tekrar kaybolduğunu betimlemiştir.
Fenomenin sistematik olarak incelenmesi daha sonraki yıllarda başlamıştır. Doğal olarak meydana gelen TOT durumlarına ilişkin ilk sistematik kayıtlar tutulmuş olsa da fenomenin kontrollü bir laboratuvar ortamında incelenebilir hale gelmesi Roger Brown ve David McNeill'in 1966 yılındaki çalışmasıyla mümkün olmuştur. Bu çalışmada, katılımcılara düşük frekanslı kelimelerin tanımları okunarak yüzlerce TOT durumu tetiklenmiş ve bu anlarda bireylerin hedef kelimenin özelliklerini şans düzeyinin üzerinde bir doğrulukla bildikleri deneysel olarak kanıtlanmıştır.
Fenomenin Özellikleri
TOT durumundaki bireyler, hedef kelimeye tam olarak erişemeseler de, o kelimeyle ilgili çeşitli bilgilere erişebilirler. Bu erişim, genel hatırlama olarak kavramsallaştırılır ve iki ana biçimde ortaya çıkar: kısmi hatırlama ve soyut biçim hatırlama.
- Kısmi Hatırlama (Partial Recall): Bireyler genellikle hedef kelimenin bir bölümünü, örneğin bir veya birkaç harfini, bir hecesini veya bir ekini hatırlayabilirler. Özellikle kelimenin başındaki ve sonundaki harflere dair bilgi, ortasındaki harflere göre daha erişilebilirdir. Yapılan bir çalışmada, katılımcıların TOT durumundayken hedef kelimenin ilk harfini %57 oranında doğru tahmin ettikleri görülmüştür. Benzer şekilde, katılımcıların ürettiği sese benzer kelimelerin (SS kelimeleri) %49'u hedef kelimeyle aynı başlangıç harfine sahipti.
- Soyut Biçim Hatırlama (Abstract Form Recall): Bu durumda, kelimenin harf harf kimliği olmasa da, hece sayısı veya birincil vurgunun yeri gibi soyut yapısal özellikleri hatırlanabilir. Deneylerde, hedef kelimenin hece sayısına ilişkin tahminlerin %57 oranında doğru olduğu saptanmıştır. Benzer şekilde, üretilen sese benzer kelimelerin %48'i hedef kelimeyle aynı hece sayısına sahipti.
- Hedefe Yakınlık ve Doğruluk: Bireyin hedefe ne kadar yakın olduğu, sahip olduğu bilginin doğruluğu ile ilişkilidir. Hatırlama ile sonuçlanan TOT durumlarındaki bireylerin, tanıma ile sonuçlanan durumlara göre hedef kelime hakkında daha doğru bilgi ürettikleri saptanmıştır.
Kuramsal Yaklaşımlar
TOT fenomenini açıklamak üzere çeşitli kuramsal modeller öne sürülmüştür. Bu yaklaşımlar genel olarak iki ana kategoriye ayrılabilir: engelleme temelli modeller ve kısmi aktivasyon temelli modeller.
Engelleme Hipotezi (Blocking Hypothesis)
Bu hipotez, TOT durumunun, hedefe fonolojik olarak benzeyen ve "araya giren" (interloper) olarak adlandırılan bir kelimenin, doğru kelimeye erişimi aktif olarak engellemesiyle ortaya çıktığını öne sürer. Bu görüşe göre zihne gelen yanlış kelime, sadece bir yan ürün değil, aynı zamanda hatırlama başarısızlığının temel nedenidir. Yapılan ilk deneylerde, katılımcılara hedef kelimenin tanımından sonra fonolojik olarak ilişkili bir ipucu sunulduğunda, ilişkisiz ipuçlarına kıyasla daha fazla TOT durumu yaşandığı raporlanmıştır.
Kısmi Aktivasyon/Erişim Modelleri
Bu modeller, TOT durumunu bir engellemeden ziyade, hedef kelimenin başarılı bir şekilde üretilmesi için gerekli olan aktivasyon eşiğine ulaşamaması olarak açıklar. Bu çerçevede öne çıkan iki temel hipotez bulunmaktadır:
İletim Eksikliği Hipotezi (Transmission Deficit Hypothesis - TDH)
Özellikle yaşlanma bağlamında geliştirilen bu hipotez, kelime üretiminin, bir kelimenin anlamsal temsili (lemma) ile fonolojik temsili (ses birimleri) arasındaki bağlantılar aracılığıyla gerçekleştiğini varsayar. Bu bağlantıların gücü kullanım sıklığı, son kullanım zamanı ve yaşlanma gibi faktörlere bağlı olarak zayıflayabilir. TOT durumu, bu bağlantıların hedef kelimenin ses yapısını tamamen etkinleştirecek kadar güçlü olmadığı durumlarda ortaya çıkar.
Ket Vurma (Engelleme) Eksikliği Hipotezi (Inhibition Deficit Hypothesis - IDH)
Bu hipotez, yaşa bağlı bilişsel gerilemelerin temelinde, ilgisiz veya rakip bilgileri baskılama yeteneğindeki bir azalmanın yattığını öne sürer. Dil üretimi bağlamında bu, yaşlı yetişkinlerin hedef kelimeyle rekabet eden alternatif kelimeleri etkin bir şekilde bastıramadığı ve bu durumun TOT'lara yol açtığı anlamına gelir.
Yaklaşımların Değerlendirilmesi
Bu iki temel görüşü karşılaştırmayı amaçlayan daha sonraki deneyler, engelleme hipotezinin aksine sonuçlar ortaya koymuştur. Bu çalışmalarda, fonolojik olarak benzer ipuçlarının hedef kelimenin geri çağrılmasını engellemek yerine kolaylaştırdığı bulunmuştur. Bu sonuç, kısmi aktivasyon hipotezini desteklemektedir çünkü ilişkili ipucu, zaten kısmen aktif olan hedef kelimeye ek aktivasyon sağlayarak geri çağrılmasına yardımcı olmuştur. İlk çalışmalardaki engelleme etkisinin ise kullanılan belirli kelime ve tanımların doğasında var olan zorluklardan kaynaklanmış olabileceği sonucuna varılmıştır.
Uygulama Alanları ve İlgili Durumlar
TOT fenomeni, normal bilişsel süreçlerin yanı sıra yaşlanma ve çeşitli nörolojik durumlar bağlamında da incelenmiştir.
- Yaşlanma: TOT durumlarının sıklığının normal yaşlanma süreciyle birlikte arttığı tutarlı bir bulgudur. Yaşlı yetişkinler, genç yetişkinlere göre daha fazla TOT deneyimler ve özellikle özel isimleri (kişi, yer adları) hatırlamada orantısız bir zorluk yaşarlar. Bu artış, İletim Eksikliği Hipotezi çerçevesinde, dil üretim sistemindeki bağlantıların yaşam boyu kümülatif olarak zayıflamasıyla açıklanmaktadır.
- Afazi: TOT fenomeni, afazinin farklı türleri arasında ayrım yapmada bir araç olarak da kullanılmıştır. Yapılan bir çalışmada, kelime bulma başarısızlığı yaşayan afazili bireylerin, hedef kelimeye dair örtük bilgilerinin afazi türüne göre belirgin şekilde değiştiği gösterilmiştir. Örneğin, kondüksiyon afazili bireyler, hatırlayamadıkları kelimelerin ilk harfini ve hece sayısını Wernicke ve anomik afazili bireylere göre anlamlı derecede daha iyi tahmin edebilmişlerdir.
- Patolojik Yaşlanma (Alzheimer Hastalığı ve Hafif Bilişsel Bozukluk): Özel isimleri hatırlamadaki başarısızlıklar, Alzheimer hastalığının (AD) ve öncülü kabul edilen Hafif Bilişsel Bozukluğun (HBB) erken ve ayırt edici belirtilerinden biri olarak kabul edilir. AD hastalarında görülen TOT artışının, sadece fonolojik erişimdeki bir bozulmadan değil, aynı zamanda anlamsal bilginin kendisindeki bir erozyondan da kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu nedenle, özel isimlere yönelik TOT'ların analizi, normal yaşlanmayı patolojik düşüşten ayırmada potansiyel bir belirteç olarak görülmektedir.