Dünya Nüfus Günü, nüfus konularına dikkat çekmek, üreme haklarını desteklemek ve nüfus ile kalkınma arasındaki ilişkiyi vurgulamak amacıyla her yıl 11 Temmuz’da anılmaktadır. Bu gün, bireylerin istedikleri sayıda çocuk sahibi olabilmeleri ve genç nüfusun geleceğe dair planlama yapabilmesi için gerekli koşulların farkındalığını artırmayı hedeflemektedir.
Türkiye'de Doğurganlık (UNFPA)
Tarihçe
Dünya Nüfus Günü, 11 Temmuz 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından ilan edilmiştir. Bu tarih, dünya nüfusunun 5 milyara ulaştığı döneme denk gelmektedir. Bu gün, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (United Nations Population Fund-UNFPA) tarafından her yıl nüfusun önemi ve kalkınma içindeki rolüne ilişkin bilgilendirme ve farkındalık çalışmalarıyla anılmaktadır.
Amaç ve Önemi
Dünya Nüfus Günü’nün amacı, nüfus ile kalkınma arasındaki ilişkiyi açıklamak, üreme haklarını ve aile kurma özgürlüğünü desteklemek, ayrıca politika yapıcıların nüfus konularında veri temelli kararlar almasını sağlamaktır. Küresel ve ulusal nüfus değişimleri, sağlık, eğitim, sosyal ve ekonomik politikaları doğrudan etkilemektedir. Bireylerin istedikleri sayıda çocuk sahibi olabilmeleri için ekonomik ve sosyal hizmetlere erişimlerinin sağlanması, genç nüfusun geleceğe dair planlama yapabilmesi için gerekli koşullar arasında yer almaktadır.
Küresel Nüfus Eğilimleri
Dünya nüfusu tarih boyunca yavaş bir artış göstermiş, son iki yüzyılda önemli bir hız kazanmıştır. 2011 yılında 7 milyara ulaşan dünya nüfusu, 2021’de yaklaşık 7,9 milyar, 2030’da 8,5 milyar, 2050’de 9,7 milyar ve 2100’de 10,9 milyar olarak öngörülmektedir. Bu büyüme, üreme yaşına gelen kişi sayısındaki artış, kentleşme ve göç eğilimleri ile doğurganlık oranlarındaki değişikliklerle ilişkilidir. Küresel doğurganlık oranı 1950’lerden bu yana 5 çocuk seviyesinden 2,3 çocuğa gerilemiştir. 2050’de nüfusun, sabit kalması için gereken 2,1 çocuk düzeyine inmesi beklenmektedir.【1】
UNFPA 2025 raporuna göre, dünya genelinde her beş kişiden biri ekonomik ve sosyal engeller nedeniyle istedikleri sayıda çocuk sahibi olamamaktadır. Bu engeller arasında maliyetler, iş güvencesi eksikliği, barınma ve çocuk bakım giderleri, uygun eş bulamama ve gelecek kaygıları bulunmaktadır. Gençler özellikle bu engellerle karşılaşmakta üreme kararlarını etkileyen ekonomik sorunlar, cinsiyet eşitsizliği, sınırlı sağlık ve eğitim hizmetleri, iklim değişikliği ve çatışmalarla karşı karşıya kalmaktadır.【2】
Nüfus (Anadolu Ajansı)
Türkiye’de Nüfus ve Demografi
2024 yılı itibarıyla Türkiye nüfusu 85,7 milyon olarak hesaplanmış ve dünya sıralamasında 18. sırada yer almıştır. Türkiye nüfusunun toplam dünya nüfusuna oranı %1,0’dir. Toplam doğurganlık hızı 1,48 çocuk seviyesindedir. Türkiye’de ailelerin arzu ettiği çocuk sayısı sahip olunan çocuk sayısından yaklaşık iki kat fazladır. Türkiye’de çocuk nüfus oranı (0-17 yaş) %25,5 olup dünya ortalamasının altındadır ve AB üyesi ülkelerden yüksektir. Genç nüfus oranı (15-24 yaş) %14,9 ile dünya ortalamasının biraz altında ve AB ülkelerinden yüksek seviyededir. Yaşlı nüfus oranı (65 yaş ve üzeri) %10,6 olup, dünya ortalamasının üzerindedir ve AB ülkelerinin çoğundan düşüktür. Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi erkekler için 74,7 yıl, kadınlar için 80,0 yıl olarak ölçülmüştür.【3】
Küresel ve Bölgesel Karşılaştırmalar
2024 verilerine göre, çocuk nüfus oranı en yüksek olan ülkeler Orta Afrika Cumhuriyeti, Nijer, Somali ve Mali, en düşük olanlar ise Kore Cumhuriyeti, Japonya ve Singapur’dadır. Genç nüfus oranı en yüksek Suriye’de, en düşük Monako’da kaydedilmiştir. Yaşlı nüfus oranı en yüksek Monako’da, en düşük Katar’da görülmektedir. Toplam doğurganlık hızı en yüksek Çad, Somali ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti, en düşük Kore Cumhuriyeti, Singapur ve Ukrayna’dadır. AB ülkelerinde en yüksek doğurganlık hızı Bulgaristan, en düşük Malta’dadır.
Doğuşta beklenen yaşam süresi erkeklerde en yüksek Monako, en düşük Çad; kadınlarda en yüksek Monako, en düşük Nijerya’dadır. Türkiye’de erkek ve kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süresi dünya ortalamasının üzerinde, AB ülkelerinin çoğundan farklılık göstermektedir.【4】
Politika ve Sürdürülebilir Çözümler
Dünya Nüfus Günü, hükûmetler ve politika yapıcılar için bireylerin ve özellikle gençlerin istedikleri sayıda çocuk sahibi olabilmelerini etkileyen faktörleri anlamak ve uzun vadeli, sürdürülebilir çözümler geliştirmek için bir fırsat sunmaktadır. Üreme haklarını koruyan, cinsiyet eşitliğini teşvik eden ve ekonomik ve sosyal destek sağlayan politikalar bireylerin bilinçli ve özgür kararlar alabilmesine olanak tanımaktadır. Bu kapsamda konut desteği güvenli ve adil çalışma koşulları, ebeveynlik izinleri, kapsamlı üreme sağlığı hizmetleri ve güvenilir bilgiye erişim mekanizmalarının güçlendirilmesi önem taşımaktadır. Her ülke kendi demografik, sosyal ve ekonomik dinamiklerine uygun stratejilerle bireylerin arzu ettikleri aileleri kurmalarını desteklerken sürdürülebilir kalkınma hedeflerine de katkı sağlamaktadır.
Nüfus ve Ekonomik Kalkınma
Nüfus, tarihsel süreçte devletler için önemli bir kaynak olarak kabul edilmiştir. Toplumlar, tarımsal üretimden sanayi üretimine, savunma savaşlarından açık meydan muharebelerine kadar her dönemde nüfusun sağladığı avantajlardan yararlanmıştır. Nitelikli ve yeterli beşeri sermaye, ülkelerin mevcut kaynaklarını doğru, etkin ve verimli bir şekilde kullanmalarına imkân tanımakta ve ekonomik büyüme ile kalkınma açısından kritik bir rol oynamaktadır.
Ekonomik kalkınma, insanların sınırsız ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarla karşılamaya yönelik çabaların temel hedeflerinden biri olmuştur. Ülkelerin kalkınma düzeyi, kişi başına düşen millî gelirin yanı sıra, nitelikli insan gücünün oranıyla da belirlenmektedir. Eğitimli iş gücünün fazlalığı, ülkelerin hemen her alanda önemli kazanımlar elde etmesini sağlamaktadır.
Bu doğrultuda, kalkınmanın temel unsurları arasında yer alan ekonomi ve sağlık gibi faktörlerin yanı sıra, hatta bunların kaynağı konumunda bulunan eğitim, tüm ülkeler için kalkınmanın en önemli altyapı unsurlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Son yıllarda ise devletlerin gelişmişlik düzeyleri belirlenmesinde, ülke içinde bulunan yetişmiş kalifiye iş gücü oranı önemli bir gösterge olarak değerlendirilmektedir.