Edebi Harita
İskender Pala, romana girişini 1501 yılında Babaydar ve Kambercan ile yapmaktadır. Şah İsmail'in yeğeni olarak düşünülen Kamber Can 7-8 yaşlarındayken bütünüyle ailesi olarak gördüğü Babaydar’dan ayrılır. Hadım edilerek Safevî sarayına getirilmesi ve orada yaşadıkları, Aka Hasan’ı dostu olarak görmesi, Şah İsmail’in ikinci eşi olan Taçlı Hatuna köle olarak verilmesi ve sevgiyi araması romanın dramatik unsurlarından biridir. Ayrıca roman içerisinde Kızılbaşların Şah İsmail’i çok kutsal olarak görmesi, yüzünü görenlerin bayıldığı, çok nurlu bir yüze sahip olması gibi tasfirler de kullanılmıştır. Devamında ise Şah İsmail, Safevi Devleti’nin gücünü artırma ve Şiilik mezhebini yayma hedefiyle siyasi hamleler yaparken, kardeşlerine karşı büyük bir zafer elde etmiş ve Osmanlı tahtına yeni çıkan Yavuz Sultan Selim, vezirlerin yönetmeye çalıştığı imparatorluğunu tekrar düzene oturtup bir arada tutmak ve Safevi tehdidini bertaraf etmek için hazırlıklar yapmaktadır. Roman, Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’in sarayına Tebriz’e gidip satranç oynaması, Osmanlı ve Safevi liderlerinin ağır söylemler içeren mektuplaşmaları, sefer hazırlıkları ve iki tarafın ordularının Çaldıran Savaşı’nda karşılaşmasına kadar uzanan süreci detaylı bir şekilde işler.
Şah İsmail’in sağ kolu olan ve Kambercan’ı alan Aka Hasan’ın Hüseyin Can adında bir ikiz kardeşi vardır. Ancak bu Hüseyin Can ikizinin aksine Yavuz Sultan Selimin sağ koludur. Farklı taraflarda olsalar bile aralarındaki sevgi bağı asla kopmayıp, azalmamıştır. Aka Hasan ve Aka Hüseyin adlı ikiz kardeşlerin hikâyesi bu süreçte insani boyutu öne çıkarır; biri Osmanlı ordusunda, diğeri Safeviler safında yer alan kardeşler, tüm ayrılıklara rağmen aralarındaki bağı korumaya çalışır. Ancak Çaldıran savaşında karşı karşıya gelmeleriyle birlikte Hüseyin Hasan’ı öldürmek durumunda kalır. Kardeşini öldürdüğü için derin bir acı ve keder hisseden Hüseyin, Yavuz Sultan Selim’in yanından ayrılarak Şah İsmail’in tarafına geçer.
Romana göre Çaldıran Savaşı’na gelen tüm askerler karşı tarafın da Türk ve Müslüman olduğunu ve savaşmanın mantıksız ve acı verici olduğu söyleyip ağıtlar yakmaktadırlar. Çaldıran Savaşı’nda yenilen Şah İsmail ilk eşi ve oğlunun annesi olan Taçlı Begümü de alıp oradan kaçar ve ikinci eşi olan Bihruze Osmanlı’nın eline düşer. Bu hüzne dayanamayan Şah İsmail romana göre “hıtayi” olan mahlasını “hatayi” olarak değiştirmiştir. Bu süreç içerisinde de Sultan Selim, Yavuz lakabını almıştır.
Yavuz Sultan Selim, Bihruze’nin güzelliği karşısında eriyip bitse de Bihruze Türk ve Şah İsmail’in yani düşmanının eşi olduğu için onunla evlenmez ve aşka inancı olmayan Cafer Çelebi ile evlendirir. Taçlı Hatun'un Selim ve İsmail'in aşkını kazandığı güzel bir kadın olarak tasvir edilmesi, romanın dramatik yapısını destekler. Romanda Taçlı Hatun yani Bihruze’de gerçek, saf sevgiyi aramaktadır. Kölesi olan Kambercan’a, çocukluk aşkı Ömeri de Şah İsmaili de, Yavuz Sultan Selimi ve Kambercan’ın kendisini de sevdiğini söyler.
Romanın sonlarına doğru Yavuz Sultan Selim belinde bir çıban çıkması sonucu hayatını kaybeder ancak tahtta bu kadar kısa süre kalması ve yaşamının bu denli kısa olmasının sebebi babası ikinci Bayezid’in bedduasından dolayıdır. Yavuz Sultan Selim’in ölümünden dört yıl sonra da Şah İsmail ölür ve bunları kaldıramayan Bihruze de kısa süre sonra ölür. Son olarak roman Kambercan’ın kendisinin Şah İsmail’in yeğeni olduğunu öğrenmesiyle ve Bihruze’nin çocukluk aşkı olan Ömer’in Bihruze’nin mezarının başına gelmesiyle son bulur.
Nesnel Harita
1501-1524 yılları arasında Safevi Devleti, Şah İsmail’in önderliğinde kuruldu ve bu dönemde İran'da Şii İslam'ı resmi mezhep olarak kabul edildi. Şah İsmail, Safevi Tarikatı'nın lideri olarak Azerbaycan'da devletin temellerini attı ve Osmanlı İmparatorluğu ile sürekli bir rekabet içine girdi. 1514’teki Çaldıran Meydan Muharebesi'nde Osmanlılar zafer kazanarak Safevilerin Batı'ya genişlemesini engelledi. Bu dönemde Safeviler, dini ve kültürel alanda önemli reformlar gerçekleştirdi, özellikle Şii inançları İran'da egemen hale geldi. Osmanlı'da yaşayan Şii Türkmenler üzerinde etkili olmuş ve onları Osmanlı'ya karşı kışkırtmıştır. Bu durum, Osmanlı'nın Anadolu'daki merkezi otoritesini tehdit etmiş ve Yavuz Sultan Selim'i harekete geçirmiştir.
Yavuz Sultan Selim, Osmanlı tahtında 1512-1520 yılları arasında kısa ama etkili bir hükümdarlık dönemi geçirmiştir. Ondan önce Osmanlı Devleti büyük krizlerle karşı karşıya kalmıştır. Bunlardan biri babası ikinci Bayezid’in hasta olmasından dolayı yönetimi vezirlerine vermesi ve işin içerisine adam kayırmaların girmesi, bir diğeri de yaşanan taht kavgalarıdır. Bu dönemde Osmanlı Devleti'ni bölgesel, yönetim ve idari anlamda adımlar atmıştır. öncelikle doğuda Safevi Devleti'ne karşı Çaldıran Zaferi'ni (1514) kazanarak Doğu Anadolu'yu Osmanlı topraklarına katmışTIR. Ardından Turnadağ Savaşı (1515) ile Dulkadiroğulları Beyliği'ni Osmanlı'ya bağlayarak Anadolu Türk'ün siyasi birliğini tam anlamıyla kanıtladı. Yavuz Sultan Selim, güneydeki Mısır Seferi (1516-1517) ile Memlük Devleti'ni yıkmış, Suriye, Filistin, Mısır ve Hicaz topraklarını Osmanlı'ya kazandırmıştır. 1520 yılında Edirne’deyken de sırtında çıkan bir çıban yüzünden hayatını kaybetmiştir.
Edebi Harita ve Nesnel Harita Karşılaştırılması
Romanın edebi haritası, kurmaca unsurları öne çıkarırken, nesnel harita, gerçek tarihsel verilerle çalışır. Nesnel haritaya bakıldığında, Kamber Can'ın Şah İsmail'in yeğeni olduğuna dair herhangi bir tarihsel belge ya da kayıt bulunamamaktadır. Benzer bir şekilde Şah İsmail’in bir tane eşi vardır o da Taçlı Begüm yani Tahmasp’ın annesidir. Bihruze yani Taçlı Hatun kurgusal bir karakterdir ve nesnel haritada, Taçlı Hatun'un tarihsel bir kişilik olarak yer aldığına dair kanıt bulunmamaktadır. Çaldıran Savaşı gibi büyük tarihsel olaylar, nesnel haritada Osmanlı-Safevî çatışmasının dönüm noktalarından biri olarak kayıt altına alınırken, edebi haritada bu savaş, karakterlerin kişiselleşmiş dönemsel hikayelerinin bir parçası olarak ele alınır. Aka Hasan ve Hüseyin Can gibi karakterler de bu bağlamda önemlidir. Aka Hasan, Osmanlı tarafında, Hüseyin Can ise Safevî tarafında savaşır; bu ikiz kardeşlerin savaşta karşı karşıya gelmesi, edebi haritada dramatik bir unsur olarak işlenmişken, nesnel haritada bu çatışmanın bireysel hikayesi yer almaz. Savaştan sonra Şah İsmail’in mahlasını “hatayi” olarak değiştirmesi de herhangi bir tarihi kaynakta geçmez. Onun mahlası en başından beri “hatayi” dir. Herhangi bir değişiklik yoktur.
İkinci Bayezid’in de Yavuz Sultan Selim’e "Kılıcın keskin, ömrün az olsun Selim!" ya da Selim’in babasını göğsünden ittirerek yere düşürmesi de herhangi bir belgeyle kanıtlanamamıştır. Son olarak mektuplar için birbirlerine gönderilen elçilerin derisi yüzülerek kazanlarda kaynatılması, kafataslarından şarap içilmesi gibi konuların da verilerine ulaşılamamıştır.
Dolayısıyla, "Şah & Sultan" romanının edebi haritası, tarihsel olaylara sanatsal bir bakış sunarken, nesnel harita tarihsel gerçekliğin ışığında daha tarafsız ve belgeye dayalı bir yaklaşım sergiler.
Roman , Sosyolojik Analiz İçin Veri Kaynağı Olarak Kullanılabilir Mi?
Şah&Sultan romanı, Aka Hasan, Bihruze, Kambercan gibi kurgusal karakterlere oldukça yer vermiştir. Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim’in liderlik özellikleri, nasıl sert bir hükümdar oldukları benzer işkenceleri yaptıkları ya da Bihruze’nin sevgi ve merhamet konularıyla da ön plana çıkmış olması gibi bireysel konulara yer verilmişse de içerisinde barındırdığı tarihsel olaylarla, Çaldıran Savaşı’na kadar olan süreç ve savaşta olanlar, savaşın sonucunda ortaya çıkardığı durumlar, Yavuz Sultan Selim’im taht mücadeleleri, Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selimin Çekişmeleri, mezhep çatışmalarını içerisinde barındırması ve bunların nasıl olduğuna dair değinmesi konusunda bu roman sosyolojik analiz için bir veri kaynağı olarak kullanılabilir.