Köken
Elâ kelimesi, Türkçede hem renk adı hem de edebî bir ünlem olarak iki farklı anlamda kullanılır. Bu iki kullanım biçimi, farklı kökenlere dayansa da günümüzde aynı biçimde telaffuz edilir. Renk anlamındaki elâ, Türkiye Türkçesindeki ala (“alaca, renkli”) sözcüğünden türemiştir. Zamanla ses incelmesiyle “elâ” biçimini almış ve özellikle “elâ göz” tamlamasında yerleşik bir kullanım kazanmıştır. Sarıya çalan açık kestane tonlarını ifade eder. Ünlem olarak kullanılan elâ ise Arapça elā (إلَا) sözcüğünden gelir ve “bak!”, “dikkat et!” anlamında kullanılır. Divan edebiyatında sıkça, mısra başında yer alarak söze dikkat çekmek amacıyla “elâ ey…” biçiminde görülür. Bu iki farklı kökten gelen sözcük, anlam ayrılığına rağmen biçimsel olarak Türkçede birleşmiş ve aynı ses yapısında yerleşmiştir.
Kullanım Alanları
Göz rengi tasvirinde kullanılır (en yaygın kullanım): Sarıya çalan açık kestane veya yeşilimsi kahverengi göz rengini tanımlar.
Şairane bir güzellik unsuru olarak: Özellikle edebiyatta ve halk şairliğinde, sevgilinin güzelliğini anlatırken göz rengine vurgu yapmak için tercih edilir.
Mecazî anlamda etkileyici bakış ya da duygusal yoğunluk belirtisi: Elâ göz, yalnızca bir renk değil, aynı zamanda derin bakışlı, duygulu veya anlam yüklü gözleri de simgeler.
İdeal güzellik kalıbının bir parçası: Klasik tanımlarda “elâ gözlü yar” ifadesiyle güzelliğin, cazibenin kalıplaşmış öğesi hâline gelmiştir.




