Köken
Emare kelimesi, Türkçeye Arapça “amāra(t)” (أمارة) sözcüğünden geçmiş olup, bu sözcük “belirti, iz, işaret” anlamına gelir ve Arapçada “amara” (أمر) “buyurmak, emretmek” fiilinden faʿāla(t) vezniyle türetilmiş bir ism-i merredir..
Kullanım Alanları
- Dil ve Edebiyat: Klasik Türk edebiyatı metinlerinde, anlatımda belirti, işaret veya ipucu anlamlarında kullanılmıştır. Duyguların, düşüncelerin ya da psikolojik durumların dışavurumu olarak tasvirlerde yer alır. Roman, hikâye, şiir ve anı türlerinde bireysel ya da toplumsal durumlara dair sezgisel veya gözlemsel izlenimleri ifade etmek için tercih edilmiştir.
- Hukuk: Ceza hukuku ve diğer hukuk dallarında, "emare" terimi, doğrudan delil niteliğinde olmayan ancak suç veya hukuki olayın varlığına işaret eden dolaylı kanıtları tanımlamak için kullanılır.
- Tıp ve Psikoloji: Bir hastalık ya da psikolojik durumun başlangıcına veya varlığına işaret eden gözlemlenebilir belirtileri ifade eder.
- Felsefe ve Bilgi Kuramı: Bilgi felsefesi ve mantıkta, "emare" kavramı, doğruluğu kesin olmayan ancak bir olgunun veya yargının doğruluğuna işaret eden göstergeler veya işaretler anlamında kullanılır.
- Günlük Dil ve Eski Kullanım: Modern Türkçede "emare" sözcüğü artık daha az kullanılmakta, yerini çoğunlukla "belirti" kelimesine bırakmıştır. Ancak tarihî metinlerde ve bazı teknik alanlarda hâlâ karşılaşılabilir. Örnek: "Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Bu kullanımda "emare", psikolojik durumun fiziksel bir belirtisi olan yüz ifadelerini tanımlamak için kullanılmıştır.





