Evde sağlık hizmetleri, bireylerin hastane dışındaki yaşam alanlarında, özellikle kendi evlerinde, sağlık ekipleri tarafından sunulan tıbbi ve bakım odaklı sağlık hizmetlerini ifade eder. Bu hizmetler, koruyucu, tedavi edici, rehabilite edici ve gerektiğinde palyatif bakım unsurlarını içerebilir. Evde sağlık hizmetlerinin temel amacı; bireyin sağlık durumunun iyileştirilmesi, yaşam kalitesinin korunması veya artırılması, hastaneye başvuru ve yatış oranlarının azaltılmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü evde sağlık hizmetlerini, profesyonel sağlık çalışanları ya da eğitilmiş hasta bakıcılar tarafından hastanın evinde sağlanan bakım hizmetleri olarak tanımlamaktadır.
Tarihsel Gelişim
Dünya'da Evde Sağlık Hizmetleri
Evde sağlık uygulamaları Batı’da ilk olarak 19. yüzyıl sonlarında ev hemşireliği hizmetleri şeklinde başlamıştır. 1883’te ABD’de ev hemşireliği faaliyete geçerken, 1893’te Henry Street Nursing Settlement adlı kuruluş evde hemşirelik uygulamalarını kurumsallaştırmıştır. 1909 yılında ise Metropolitan Yaşam Sigortası Şirketi evde sunulan hizmetleri sigorta kapsamına almıştır. Bu gelişmelerle birlikte, evde sağlık hizmetleri hemşireliğin ötesine geçerek diğer sağlık profesyonellerini de kapsayan bütüncül bir yapıya kavuşmuştur.
Avrupa'da evde sağlık hizmetleri ilk olarak 1937’de Danimarka’da uygulanmış; Hollanda, İsveç ve İngiltere gibi ülkelerde devlet destekli hale gelmiştir. Almanya’da ise bu hizmetler devlet, belediyeler, STK’lar ve sigorta şirketlerinin iş birliğiyle sunulmaktadır.
Türkiye'de Evde Sağlık Hizmetleri
Türkiye’de evde sağlık hizmetlerinin tarihi 15. yüzyıla, Osmanlı dönemine kadar uzanır. Fatih Sultan Mehmet döneminde hekimlerin belirli günlerde kapı kapı dolaşarak hastaları ziyaret ettikleri belgelerle kayıt altına alınmıştır.
Cumhuriyet döneminde ise ilk yasal düzenleme 1930 yılında çıkarılan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile yapılmıştır. Bu düzenleme ev ziyaretleri ve evde doktor muayenesi gibi uygulamaları kapsamaktadır.
Modern anlamda evde sağlık hizmetleri, 10 Mart 2005 tarihli ve 25751 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Evde Bakım Hizmetleri Sunumu Hakkında Yönetmelik” ile resmiyet kazanmıştır. Bunu 2010 yılında yayımlanan “Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönerge” izlemiştir.
Hizmetin Yapısı ve Bileşenleri
Evde sağlık hizmetleri, multidisipliner bir ekip tarafından yürütülmektedir. Bu ekipte hekim, hemşire, fizyoterapist, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen, sağlık yöneticisi ve hasta nakil personeli yer alabilir. Sunulan hizmetler arasında hasta muayenesi, enjeksiyon, yara pansumanı, oksijen tedavisi, fizik tedavi uygulamaları, psikolojik destek, tıbbi cihaz desteği ve evde ağız-diş sağlığı hizmetleri bulunmaktadır. Türkiye’de bu hizmetler mobil ekipler, evde sağlık birimleri ve ağız-diş sağlığı ekipleri aracılığıyla sunulmaktadır.
Türkiye’de Mevzuat ve Kurumsal Yapı
Mevzuat Süreci
Evde sağlık hizmetlerinin Türkiye’de yasal bir zemine oturması 2005 yılına dayanmaktadır. 10 Mart 2005 tarihli ve 25751 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Evde Bakım Hizmetlerinin Sunumu Hakkında Yönetmelik", bu alandaki ilk düzenleyici metindir. Bu yönetmelik ile hizmetin kapsamı, uygulanma esasları ve hizmet sunan kurumların sorumlulukları belirlenmiştir.
Ardından, 1 Şubat 2010 tarihli makam onayıyla "Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönerge" yürürlüğe girmiştir. Bu yönerge, evde sağlık hizmetlerinin Sağlık Bakanlığına bağlı tüm kurum ve kuruluşlarca yürütülmesini öngörmüş ve başvuru, değerlendirme, hizmet kapsamı gibi konularda ayrıntılı hükümler getirmiştir.
En güncel mevzuat düzenlemesi ise 27 Şubat 2015 tarihli ve 29280 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan **“Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmelik”**tir. Bu düzenleme, hem hizmetin sunum biçimini hem de kurumlar arası koordinasyonun esaslarını tanımlamaktadır.

Evde Sağlık Hizmetlerini Temsil Eden Bir Görsel.(Pıxabay)
Hizmet Sunum Modelleri
Türkiye’de evde sağlık hizmetleri üç modelde yürütülmektedir:
- Aile Hekimleri Tarafından Sunulan Hizmetler: Aile hekimliği mevzuatı çerçevesinde yürütülür. Aile hekimleri, hastalarının ev ziyaretlerini ve gerekli sağlık hizmetlerini sağlar.
- Hastane Bünyesinde Kurulan Evde Sağlık Birimleri: Eğitim ve araştırma hastaneleri, devlet hastaneleri ve ağız-diş sağlığı merkezleri kapsamında faaliyet gösterir.
- Mobil Ekipler Aracılığıyla Sunulan Hizmetler: İl sağlık müdürlükleri tarafından oluşturulan ekipler özellikle kırsal ve taşra bölgelerde hizmet verir.
Hizmet Süreci ve Başvuru
Evde sağlık hizmeti talebi çeşitli yollarla gerçekleştirilebilir. Başvurular;
- 444 3 833 numaralı ulusal çağrı hattı,
- Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM) ya da Aile Hekimliği Birimleri (AHB),
- Hastaneden taburculuk sırasında hekim yönlendirmesiyle yapılabilir.
Yapılan başvurular il koordinasyon merkezinde değerlendirilir. Hastanın sağlık durumu, ikamet yeri ve hizmete ulaşılabilirliği göz önünde bulundurularak uygun birime yönlendirme yapılır. Ardından yerinde değerlendirme gerçekleştirilir ve hasta hizmet kapsamına alınır ya da ret kararı verilerek aile hekimine bilgi verilir.
Hizmetten Yararlanma ve Sonlandırma Kriterleri
Evde sağlık hizmetlerinden faydalanabilecek gruplar şu şekilde belirlenmiştir:
- Yatağa bağımlı hastalar,
- Terminal dönem kanser hastaları,
- İleri derecede kas hastalıkları,
- KOAH gibi kronik solunum hastaları,
- Fototerapi ihtiyacı olan yenidoğanlar,
- Ağız ve diş sağlığı hizmetine evde ihtiyaç duyan bireyler.
Hizmet aşağıdaki nedenlerle sonlandırılabilir:
- Hastanın iyileşmesi,
- Bakım ve tedavinin sağlık personeli gerektirmeyecek düzeye gelmesi,
- Hastanın veya vasisinin hizmetten çıkmak istemesi,
- Vefat durumu,
- Tedaviye uyumsuz davranışlar,
- İkamet yerinin değişmesi.
Hizmetlerin Kapsamı ve Sunulan Faaliyetler
2012–2017 yılları arasında Türkiye genelinde sunulan evde sağlık hizmetleri incelendiğinde şu uygulamalar öne çıkmaktadır:
- Hasta muayenesi (3.563.826 uygulama),
- Yara pansumanı (1.471.351 uygulama),
- Eğitim uygulamaları (1.438.282 uygulama),
- Kan alma işlemleri, enjeksiyon, mesane sondası takılması, psikolojik destek, fizik tedavi, EKG çekimi, rapor düzenlenmesi, ventilatör takibi gibi işlemler.
Evde kullanılmak üzere hastalara toplam 3.702 tıbbi cihaz tahsis edilmiştir. Bunlar arasında en yaygın olanlar fonksiyonlu hasta karyolası, havalı yatak, oksijen tüpü, pulse oksimetre, şeker ölçüm cihazı gibi destekleyici araçlardır.
Evde Sağlık Hizmetlerinin Finansmanı
Genel Çerçeve
Türkiye’de evde sağlık hizmetlerinin finansmanı, genel olarak sosyal güvenlik sistemi ve kamu kaynakları üzerinden sağlanmaktadır. Hizmetin finansal sürdürülebilirliği özellikle yaşlı nüfusun artışı ve kronik hastalıkların yaygınlaşması bağlamında daha da önem kazanmıştır. Hizmetlerden yararlanmak isteyen ancak Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kapsamı dışında kalan bireyler, belirli bir ücret ödeyerek hizmet alabilmektedir.
Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) Düzenlemeleri
1 Mart 2011 tarihinde Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamında yapılan değişiklikle, evde sağlık hizmetleri kapsamında uygulanan bazı tedavi ve malzeme giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmasına başlanmıştır. Bu kapsamda evde uygulanan enjeksiyonlar, pansumanlar, ilaçlar ve gerekli tıbbi malzemeler, hastaneye bağlı evde sağlık hizmetleri birimi aracılığıyla SGK’ya faturalandırılmak suretiyle ödenmektedir. Bu uygulamanın geçerli olabilmesi için hizmetin mutlaka ilgili sağlık kuruluşunun otomasyon sistemi üzerinden kaydedilmesi ve günübirlik tedavi kapsamında işlem görmesi gerekmektedir.
Uluslararası Finansman Modelleri ile Karşılaştırma
Dünya genelinde evde sağlık hizmetlerinin finansmanında üç temel yöntem öne çıkmaktadır:
- Genel Vergi Gelirleri: Özellikle İngiltere gibi Beveridge modeli uygulayan ülkelerde devlet bütçesinden karşılanmaktadır.
- Sosyal Sağlık Sigortası (Bismarck Modeli): Almanya gibi ülkelerde prim bazlı sosyal sigorta sistemleri yoluyla finansman sağlanmaktadır.
- Özel Harcamalar: Bazı ülkelerde bireylerin kişisel ödeme gücüne bağlı olarak hizmet satın alması söz konusudur.
Türkiye, genel vergi gelirleri ve sosyal sigorta uygulamalarını birlikte kullanan karma bir sistem benimsemektedir. Ancak gelişmiş ülkelere kıyasla evde bakım ve sağlık hizmetleri için oluşturulmuş bağımsız bir finansman yapısının henüz yeterince kurumsallaşmadığı görülmektedir.
Etik İlkeler ve Uygulama Sorunları
Etik İlkeler
Evde sağlık hizmetlerinin sunumunda tıp etiğine dair temel ilkeler dikkate alınmalıdır. Bunlar:
- Yararlılık (beneficence)
- Zarar vermeme (non-maleficence)
- Adalet (justice)
- Otonomi (autonomy)
- Gizlilik ve mahremiyet (confidentiality)
Hizmetin ev ortamında verilmesi, hasta ve aile mahremiyetinin özel olarak gözetilmesini zorunlu kılmaktadır.
Karşılaşılan Sorunlar
Evde sağlık hizmetlerinin uygulanabilirliğine ilişkin sorunlar dört ana başlık altında toplanabilir:
- İşleyiş ve Uygulama Sorunları: Hizmet süreçlerinin standardize edilmemesi, farklı kurumlar arası koordinasyon eksiklikleri.
- Kalite ve Standartlar: Hizmet sunumunun niceliksel değil niteliksel değerlendirilmesine yönelik mekanizmaların eksikliği.
- Ekonomik Sorunlar: Finansman kaynaklarının sürdürülebilirliği, sigorta sisteminin kapsamı ve kamu bütçesi ile sınırlılıklar.
- İnsan Kaynakları Sorunları: Yeterli ve nitelikli personel eksikliği, özellikle taşrada hizmet verecek uzman kadro temininde güçlükler.
Ek olarak, ev ortamının tıbbi müdahaleler için uygun olmaması, tıbbi cihaz kullanımındaki teknik hatalar ve hastaların sağlık personeliyle sürekli temas halinde olmamaları gibi uygulamaya dair sınırlılıklar da hizmet kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir.
Evde Sağlık Hizmetlerinin Avantajları ve Dezavantajları
Avantajlar
Evde sağlık hizmetleri, hem birey hem de sağlık sistemi açısından çok yönlü avantajlar sunmaktadır:
- Maliyet Etkinliği: Kurumsal sağlık hizmetlerine kıyasla daha düşük maliyetlidir. Gereksiz hastane yatışlarının önlenmesi sayesinde sağlık harcamalarında tasarruf sağlanır.
- Hasta Konforu ve Memnuniyeti: Hastanın kendi ev ortamında hizmet alması psikolojik rahatlık sağlar, hasta uyumu ve memnuniyetini artırır.
- Bireyselleştirilmiş Bakım: Hizmetin hastaya özel planlanması ve bireyin ihtiyaçlarına göre şekillenmesi mümkündür.
- Enfeksiyon Riskinin Azalması: Hastane ortamında edinilebilecek enfeksiyonların önüne geçilmiş olur.
- Aile Bütünlüğünün Korunması: Hasta yakınları, tedavi sürecine aktif katılım gösterir. Bu durum hem bakım sürecini destekler hem de aile bağlarını güçlendirir.
- Yaşam Kalitesinin Artması: Özellikle yaşlı, kronik hastalıklı veya terminal dönem hastalarda yaşam kalitesinin korunmasına katkı sağlar.
Dezavantajlar ve Sınırlılıklar
Buna karşın evde sağlık hizmetleri bazı risk ve kısıtlamalar da taşımaktadır:
- Tıbbi Otoritenin Zayıflaması: Ev ortamında sağlık personelinin otoritesinin tam sağlanamaması, tedavi sürecini olumsuz etkileyebilir.
- Hizmet Sürekliliğinde Güçlükler: Sağlık personelinin her zaman hastanın yanında olamaması, sürekli gözlem gerektiren vakalarda sorun yaratabilir.
- Ev Ortamının Uygun Olmaması: Tıbbi müdahaleler için gereken hijyen ve teknik altyapı koşullarının evlerde yeterli olmaması komplikasyonlara yol açabilir.
- Gizlilik İhlali Riski: Sağlık çalışanlarının ev ortamında bulunması, ailenin mahremiyetine müdahale olarak algılanabilir.
- Yanlış Uygulama Riski: Evde kullanılan cihaz ve ilaçların hasta ya da yakını tarafından hatalı kullanılması durumunda komplikasyon oluşabilir.
- Hastanın Psikolojik Durumu: Evde hizmet almak, bazı bireylerde “hastaneden ümit kesildiği” algısına neden olarak psikolojik olumsuzluk yaratabilir.
Genel Değerlendirme
Türkiye’de evde sağlık hizmetleri, hem mevzuat hem de uygulama açısından kurumsal bir temele oturtulmuş durumdadır. Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen hizmetler, aile hekimleri, hastaneler ve mobil ekipler tarafından sunulmaktadır. 2005 yılı sonrasında yönetmelik ve yönergelerle şekillenen sistem, özellikle yaşlı ve kronik hastalıklı bireylerin ihtiyaçlarına yönelik kapsamlı bir sağlık yaklaşımı ortaya koymaktadır. Bununla birlikte uygulamada karşılaşılan insan kaynağı, finansman, kalite ve koordinasyon sorunları hizmetin etkililiğini sınırlamaktadır. Uzun vadeli başarı için;
- Hizmet veren personelin eğitimi,
- Hizmet kalitesine dair standartların oluşturulması,
- Sağlık ve sosyal hizmetlerin entegrasyonu,
- Etkin bir izleme ve değerlendirme sisteminin kurulması
gibi iyileştirici önlemlerin alınması önem arz etmektedir. Evde sağlık hizmetleri, Türkiye’nin sağlık sistemi içerisinde tamamlayıcı ve destekleyici bir unsur olarak işlev görmekte; hasta odaklı, düşük maliyetli ve etkili bir alternatif sağlık hizmeti modeli sunmaktadır.


