KÜRE LogoKÜRE Logo
BlogGeçmiş
Blog
Avatar
Ana YazarBeyza Nur Türkü18 Mayıs 2025 13:28

Evrenin Sırları: Enerji, Titreşim ve Ses

Genel Kültür+1 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline
"Eğer evrenin sırlarını öğrenmek istiyorsanız enerji, titreşim ve frekans yasalarına kafa yormalısınız." - Nikola Tesla


Tesla'nın bu sözünü【1】  yalnızca bilimsel olarak değil, aynı zamanda varoluşsal bir çağrı olarak da değerlendirebiliriz. Evreni anlamak için yalnızca gözlerimizi veya kulaklarımızı değil; frekanslarımızı da açmalıyız. Çünkü evrenin dili madde değil, titreşimdir.


Aslında bu söz yalnızca galaksilerin, atomların ya da ışığın değil; insan yaşamının da derin mekanizmasını da açıklamaktadır. Modern fizikte kabul gören en temel gerçek şudur: Evrenin her bir noktası enerji içerir.


Einstein'ın ünlü denklemi E = mc2, maddenin aslında yoğunlaşmış bir enerji kümesi olduğunu ifade etmektedir. Yani, bir taş parçasından yıldızlara, bir yapraktan düşüncelere, bedenimize ve kelimelere kadar her şeyin temelinde enerji taşıdığı anlamına gelir. Bu enerji ise sürekli bir dönüşüm halindedir. Katı görünen cisimler bile atom düzeyinde sürekli titreşim halindedir.


Bir başka değişle; evrende hiçbir şey gerçekten durağan değildir. Bu yalnızca fiziksel bir gerçek değil, aynı zamanda felsefi bir bakış açısı doğurur: Hayatta hiçbir şey sabit değildir, her şey bir akış ve değişim halindedir. Fizikte bu durum enerjinin korunumu yasası ile açıklanır. Maneviyatta ise insanın yaratılışına işlenmiş "hareket etme, arayışta olma" kodudur. Bu duruma, Kur'an'da İnşirah Suresi 7.ayette【2】 şöyle değinilmiştir:


"Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul." (7, İnşirah)


Bu ayet sadece dini bir öğüt değil, aynı zamanda evrenin titreşim yasasının da temsilcisidir. İnsan, bir işte sebat edip tamamladıktan sonra yeni bir amaca yönelerek hareket halini, yani varoluşsal frekansını sürdürmelidir. Çünkü durağanlık, fiziksel, ruhsal veya zihinsel olsun, doğaya aykırıdır. Evrensel yasalar bile devamlı devinim üzerinedir.


İnsan, her harekette bir titreşim, her titreşimde bir niyet, her niyette bir kader yaratır.


Enerji varsa hareket de vardır. Hareket varsa titreşim vardır.


Her atom, her molekül hatta her hücre belirli bir frekansta titreşir. Bu titreşimler, fiziksel yapıları, etkileşimleri, canlı organizmaları etkiler. Örneğin, kalp hücreleri bir ritimle çalışır, beyin dalgaları ise bilinç durumunu belirleyen elektromanyetik titreşimlerdir.


Doğa bu titreşimlere kulak verir. Arılar çiçeklerin frekansını tanır. Kristaller belirli frekanslarda titreşerek elektromanyetik etkiler yayar. İnsan bedeni ise bu titreşimlerin hem alıcısı hem vericisidir. Titreşimler, insan için evrenle arasındaki bir köprü görevi görür.


Titreşimin ölçülebilir hali ise frekanstır. Frekans, saniyede gerçekleşen titreşim sayısıdır ve her şeyin bir frekansı vardır. Bu noktada frekans, evrenin dili haline gelmektedir.


Düşüncelerimizin, duygularımızın bile bir frekansı vardır. Sevgi, şükran, huzur, neşe, aşk gibi duygular vücutta denge ve uyum yaratır. Kalp ritmini düzenler, sinir sistemi üzerinde sakinleştirici etkisi vardır. Beyin ve kalp frekanslarını senkronize eder. Elektromanyetik alanımızı genişletir ve tutarlılık sağlar. Bu nedenle bu duygulara "yüksek frekanslı" denir. Hem titreşim anlamında düzenlidir hem de başkalarıyla rezonansa girmeye daha elverişlidir.


Korku, öfke, kıskaçlık, kaygı gibi düşünceler ise bedende stres tepkisi yaratır. Kortizol gibi stres hormonlarını artırır, kalp ritmini bozar, beyinle kalp arasında uyumsuzluk oluşturur, elektromanyetik alan daralır ve titreşim bozulur. Bu duygulara ise "düşük frekanslı" denir. Sadece olumsuz hissettirmelerinden dolayı değil, aynı zamanda fizyolojik olarak bozuk, dağınık ve düşük titreşimli elektromanyetik tepkilere yol açmalarından ötürü.


Duyguların frekansları, hem kişinin ruh halini hem de bedensel sağlığını doğrudan etkiler. Ayrıca bu frekanslar ortam enerjisini, başka insanlarla olan rezonansı ve duaların, niyetlerin etkisini de belirler. Yani, hangi duyguda daha çok kalırsan o frekansta titreşirsin. O frekans, çektiğin olayları, etkilendiğin insanları ve hatta sağlık durumunu etkiler. 


Masaru Emoto yaptığı su deneyinde,【3】  suya yöneltilen pozitif ya da negatif kelimelerin, müziklerin, duyguların su kristallerinin yapısını değiştirdiğini kanıtlamıştır. Dolaylı yoldan, insan bedeninin %70'i sudan oluştuğuna göre, çevremizle frekans düzeyindeki etkileşimimiz, düşündüğümüzün çok daha ötesindedir yorumunu yapmak da mümkündür.


Başka bir deyişle, ağzımızdan çıkan her söz bir ses dalgasıdır. Ses dalgaları havada titreşim yaratır; ancak bunun etkileri yalnızca kulakla sınırlı kalmaz. Emoto'nun deneyinde olduğu gibi, bu aslında vibrasyonel iletişimdir. Örneğin, "Ben yapamam" demek, sadece bir düşünce değil, bir enerji yayımıdır. Nöronlar bu frekansı kaydeder. Beyin, bu düşük frekansı destekleyecek verileri arar. Sözler düşünceyi, düşünceler davranışı, davranışlar kaderi şekillendirir. Bu döngüye psikolojide "kendini gerçekleştiren kehanet" denir; fizikte ise "rezonans uyumu".


Peki, her şey enerji ise ve her enerji belirli bir frekansta titreşiyorsa; o zaman biz kimiz? Hangi frekansta titreşiyoruz? Hangi duygular, düşünceler veya ortamlar bizim frekansımızı yükseltiyor veya düşürüyor?


Günümüz insanı, bilgi çağının ortasında hangi yöne gideceğini bilememiş; teknolojinin, çağın, uygarlığın, gelişimin ortasında boğulurken bazı sorularının yanıtını aramayı unutmuştur. Oysa hangi müziği dinlediğimiz, hangi düşünceleri tekrar ettiğimiz, kimlerle vakit geçirdiğimiz, doğayla ne kadar temas ettiğimiz gibi küçük görünen tercihler titreşim alanımızı etkiliyor.


Belki de Tesla'nın kastettiği sır tam da burada saklıdır: Evreni anlamak için onu gözlemlemek yetmez, onunla aynı frekansta titreşmek gerekir. Enerji, titreşim ve frekans...Bu üçlü farkındalığın da kapısını aralamaktadır. Bu durum tasavvufta "Kalbini temizle, halin değişsin" olarak tercüme edilmektedir.


Evrenin sırlarını anlamak için önce kendimizi dinlemeliyiz. Çünkü biz de evrenin bir parçası, bir frekansı, bir dalgası ve bir titreşimiyiz.


Ve belki de asıl sır, içimizde attığı halde dinlemeyi unuttuğumuz o titreşen sessizliktir.

Kaynakça

Tesla, Nikola. Aforizmalar. İstanbul: Zeplin Yayınevi, 2018. s. 53.


“İnşirah Suresi Meali.” Diyanet İşleri Başkanlığı. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2025. Erişim adresi.


Emoto, Masaru. The True Power of Water: Healing and Discovering Ourselves. New York: Simon and Schuster, 2005. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2025. Erişim adresi.

Dipnotlar

[1]

Nikola Tesla. Aforizmalar. Zeplin Yayınevi, 2018. Sayfa 53.

[2]

İnşirah Suresi Meali, Diyanet İşleri Başkanlığı. Erişim Adresi.

[3]

Emoto, Masaru. The true power of water: Healing and discovering ourselves. Simon and Schuster, 2005. Erişim Adresi.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Blog İşlemleri

KÜRE'ye Sor