Füruğ Ferruhzad, (Farsça: فروغ فرخزاد, Forough Farrokhzad) 5 Ocak 1935 tarihinde İran’ın başkenti Tahran’da doğmuştur. Şair, yönetmen ve çevirmen olarak 1950’li ve 60’lı yıllarda üretim yapan Ferruhzad, çağdaş İran edebiyatında ve entelektüel sahasında ismi sıkça geçen figürlerden biri haline gelmiştir. Edebi ve sanatsal çalışmalarıyla dikkat çeken Ferruhzad, kısa süren yaşamı boyunca şiir, belgesel sinema ve edebi çeviri alanlarında çeşitli eserler vermiştir.
Çocukluğu ve Eğitimi
Ferruhzad, 5 Ocak 1935 tarihinde Tahran’da doğmuştur. Doğum günü, kimi kaynaklarda 29 Aralık 1934 olarak da geçmektedir. Babası Muhammed Ferruhzad, İran ordusunda görevli bir subaydır. Annesi Turan Veziri-Tabar’dır. Yedi kardeşli ailenin üçüncü çocuğudur.
Ferruhzad, ilköğretimini Tahran'da tamamladıktan sonra kız sanat okulunda eğitim almıştır. Bu okulda resim, el işleri ve bazı uygulamalı sanat dallarında eğitim görmüş, aynı zamanda şiir yazmaya başlamıştır.
Evlilik, Annelik ve Boşanma Süreci
Füruğ Ferruhzad, 16 yaşındayken (1951), kuzeni olan karikatürist ve hiciv yazarı Perviz Şapur ile evlenmiştir. Şapur, dönemin edebi çevrelerinde tanınan, entelektüel bir figür olarak bilinmektedir.
Bu birliktelikten 1952 yılında Kamyar adında bir oğlu dünyaya gelmiştir. Ancak çiftin ilişkisi, hem yaş farkı hem de kişilik çatışmaları nedeniyle sürdürülememiş ve 1954 yılında boşanmayla sonuçlanmıştır. O dönem İran Medeni Kanunu'na göre çocuğun velayeti babaya verilmiş, bu karar neticesinde Ferruhzad oğlundan ayrılmak zorunda kalmıştır.
Ferruhzad için bu dönem, yalnızca kişisel bir kırılma noktası değil, aynı zamanda edebi kariyerinde belirleyici bir başlangıç evresidir. Evli olduğu yıllarda, özellikle ev içi rollere hapsolma ve annelikle sınırlandırılan kadın kimliğiyle ilgili gözlemleri yoğunlaşmış; bu durum, erken dönem şiirlerinin tematik yapısını doğrudan etkilemiştir. Boşanmanın ardından maddi ve toplumsal baskılarla karşılaşan Ferruhzad, bir yandan bağımsız yaşam mücadelesi verirken, diğer yandan edebi üretimini daha görünür hale getirmeye başlamıştır.
Özel Yaşamının Anlatısına Olan Etkisi
1952 yılında yayımlanan ilk şiir kitabı Esir (Asīr), bu dönemin ürünü olup, kadının bireysel varoluş arayışı, evlilik kurumu içindeki sıkışmışlığı ve toplumun ahlaki yargılarıyla çatışma gibi temaları içerir. Dönemin baskın edebi anlayışı olan klasik ve biçimsel erkek egemen şiir diline karşı, ilk kez kadın öznesi üzerinden doğrudan bir sesle konuşan metinler, Ferruhzad’ı edebi çevrelerde tartışmalı ama dikkat çeken bir figür haline getirmiştir.
Şairin özellikle oğluyla kuramadığı ilişki, yıllar boyunca hem özel yaşamını hem de şiirsel ifadesini etkileyen sürekli bir izlek haline gelmiştir.
"Tutsak" adlı şiirinde yazdığı “Seni istiyorum ve biliyorum / asla koynuma alamayacağım” (تو را میخواهم و میدانم که هرگز به دامانم نمیگیری تو را) dizeleri, annelik ile bireysel özgürlük arasında yaşadığı ikilemi yansıtan örneklerden biridir.
Ayrıca bu dönemde Ferruhzad, İran’ın edebiyat çevrelerinde kadın olarak görünür olmanın zorluklarıyla da karşılaşmıştır. Yazdığı şiirlerde aşk, cinsellik, arzular ve anne kimliği gibi temaları açık bir dille işlemesi, onun muhafazakâr çevreler tarafından “aykırı” olarak görülmesine yol açmıştır. Dönemin bazı dergileri onun şiirlerini ahlaki gerekçelerle yayımlamaktan kaçınırken, diğer bazı edebi figürler ise onu "lümpen duyarlılık"la suçlamışlardır. Buna rağmen, şiirleri özellikle genç kadınlar ve modernleşen kentli okurlar arasında ilgi görmüştür.
Edebi Eserleri
1952 yılında “Esir” (Asir) adlı ilk şiir kitabı yayımlanmıştır. Bu kitabı 1956’da yayımlanan “Duvar” (Divār) ve 1958’deki “İsyan” (Esyān) adlı eserleri izlemiştir. Her iki kitap da, şairin bireysel deneyimlerinden ve kadın olmanın getirdiği sınırlamalardan hareketle şekillenmiş olup, dönemin muhafazakâr İran toplumuna karşı içerdiği dolaylı veya açık eleştirilerle dikkat çeker. Ferruhzad, bu dönemde toplumsal cinsiyet rollerine, evlilik kurumuna, anneliğe ve ahlaki normlara ilişkin gözlemlerini şiir diline taşımış; böylece özel olanın politik olduğu bir şiirsel alan inşa etmiştir.
Edebi Eserlerinin Biçimleri
Şiirlerin biçimsel özellikleri açısından bakıldığında, Ferruhzad’ın ilk dönem eserlerinde klasik İran şiirinde sıkça rastlanan çeharpare (dörtlük) nazım biçimiyle yazdığı görülür. Bununla birlikte, klasik aruz kalıplarını da yer yer kullanmakla birlikte, şiirsel ritim ve içerik arasında organik bir uyum arayışı içinde olduğu fark edilir. Dönemin “Yeni Şiir” (Şiʿr-e Now) hareketinden önce gelen bu metinlerde biçimsel olarak henüz tam bir kopuş olmasa da, içerik açısından geleneksel şiir söyleminin dışına çıkıldığı açıktır.
Sanatsal Çevresi ve Avrupa Seyahati
1958 yılında Avrupa’ya gerçekleştirdiği seyahat, Füruğ Ferruhzad’ın entelektüel gelişiminde önemli bir dönüm noktası olmuştur. İtalya’da geçirdiği bu süre zarfında İtalyanca öğrenmiş, klasik ve modern Batı sanatına daha yakından temas etme imkânı bulmuştur. Bu süreçte hem İtalyan edebiyatı ve sinemasını tanıma hem de çeviri çalışmaları yapma fırsatı elde etmiştir. Avrupa’da geçirdiği bu kısa süre, yalnızca dilsel bir edinim değil, aynı zamanda düşünsel bir genişleme ve estetik bakışının derinleşmesi açısından da belirleyici olmuştur.
İran’a dönüşünün hemen ardından, aynı yıl içinde yazar, çevirmen ve yönetmen İbrahim Gülistan ile tanışmıştır. Bu tanışma, Ferruhzad’ın sonraki yıllarda şiirsel ve sinemasal üretiminde etkili olan bir etkileşim alanı yaratmıştır. Gülistan’ın hem entelektüel donanımı hem de dönemin sanat çevreleriyle olan güçlü bağlantıları, Ferruhzad’ın daha üretken ve bağımsız bir sanat pratiği geliştirmesini mümkün kılmıştır. Aralarındaki ilişki kişisel düzeyde olduğu kadar, estetik ve düşünsel bir iş birliği niteliği de taşımıştır.
Bu dönemde Ferruhzad’ın yalnızca şiire değil, aynı zamanda sinema ve edebi çeviri alanlarına yöneldiği görülür. Gülistan Film Stüdyosu’nda çalışmaya başlamış, burada kısa metinler yazmış, senaryo taslakları üretmiş ve çeviriler yapmıştır. Ayrıca İngilizce ve Fransızca’dan çevirdiği bazı metinlerle edebi tercüme pratiğini derinleştirmiştir. Bu çeviri çalışmaları, hem şiir diline katkıda bulunmuş hem de onun dünya edebiyatıyla kurduğu etkileşimi güçlendirmiştir.
Füruğ Ferruhzad ve İbrahim Gülistan.
Sinema Faaliyetleri
1962 yılında Füruğ Ferruhzad, İran’ın kuzeybatısındaki Tebriz kenti yakınlarında yer alan Bâbak şehrinde bulunan bir cüzzam kolonisini konu alan Ev Karadır (Khane Siah Ast) adlı kısa metrajlı belgesel filmi çekmiştir. Film, Gülistan Film Stüdyosu’nun desteğiyle hazırlanmış, senaryosu ve yönetmenliği bizzat Ferruhzad tarafından üstlenilmiştir. Belgesel, yalnızca hastalığın fiziki belirtilerine değil, aynı zamanda toplumdan dışlanmış bu insanların gündelik yaşam pratiklerine, dini ritüellerine, çocukların eğitimine ve hayata tutunma çabalarına da odaklanmıştır.
Filmde klasik belgesel anlatısından farklı olarak, şiirsel bir kurgu yapısı benimsenmiş; yer yer Ferruhzad’ın kendi sesinden okuduğu şiirsel metinlere ve içsel monologlara yer verilmiştir. Görsel anlatımla lirik dilin iç içe geçtiği bu yapım, İran belgesel sinemasında estetik açıdan özgün bir örnek olarak kabul edilmiştir. Ev Karadır, yalnızca bir belgesel olarak değil, aynı zamanda dönemin politik ve toplumsal ikliminde görmezden gelinen bir gerçekliğe dikkat çeken kültürel bir müdahale niteliği taşımaktadır.
Film, 1963 yılında Almanya’nın Oberhausen kentinde düzenlenen Uluslararası Kısa Film Festivali'nde gösterilmiş ve burada Uluslararası Film Eleştirmenleri Ödülü (FIPRESCI)’ne layık görülmüştür.
Füruğ Ferruhzad ve set ekibi, "Ev Karadır" filminin setinden.
Belgeselin çekimleri sırasında Ferruhzad, kolonide yaşayan Hüseyin Mansur adlı bir çocuğu tanımış ve onunla özel bir bağ kurmuştur. Film tamamlandıktan sonra bu çocuğu evlat edinmiş; hayatının sonuna kadar onunla ilgilenmiştir. Bu olay, şairin toplumsal duyarlılığını yalnızca sanat yoluyla değil, aynı zamanda bireysel eylem düzeyinde de sürdürdüğünü gösteren önemli bir örnektir.
Ev Karadır, tematik derinliği, biçimsel özgünlüğü ve toplumsal duyarlılığıyla İran sinemasında entelektüel belgesel anlatının öncüllerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Film, aynı zamanda Ferruhzad’ın şiirsel bakış açısını sinema diline başarıyla aktardığı nadir örneklerden biridir.
Son Dönem Şiirleri ve Biçimsel Değişim
Ferruhzad’ın şiir anlayışında 1960 sonrası belirgin bir dönüşüm gözlenmiştir. “Bir Başka Doğuş” (Tavalod-i Digar, 1964) adlı derleme, onun yeni şiir anlayışını yansıttığı eserler arasında yer almaktadır. Bu dönemde geleneksel biçimlerden uzaklaşarak, Nima Yusiç’in öncülüğünü yaptığı Şiʿr-e Now (Yeni Şiir) anlayışına yönelmiştir. Serbest vezin kullanımı ve bireysel deneyimlerin soyut anlatımı bu dönemde yoğunluk kazanmıştır.
Ölümünden kısa süre önce yazdığı şiirlerden biri olan ve aynı zamanda 1964 tarihli dördüncü şiir kitabına da adını veren “Bir Başka Doğuş” (Tavallod-e Digar), şairin düşünsel ve şiirsel evriminin özeti niteliğindedir. Bu şiirde Ferruhzad, bireysel yalnızlığı bir tür içsel yeniden doğuşa dönüştürürken, benliğin karanlıktan aydınlığa geçişini de şiirsel bir arınma olarak sunar. Şiirden şu dizeler bu dönüşümün ve umudun ifadesi olarak dikkat çeker:
Benim bütün varlığım bir dua oldu
karanlıkta bir pencerenin önünde
bir pencere
gerçeğe uzanan ellerimin
yalnızlığını gösteren bir pencere
bir pencere, güneşin kalbinin doğduğu yerden
ve oradan gökyüzü mavi değil
ve oradan dünya aşk doludur.
(Orijinal haliyle:)
تمام هستی من
یک دعا بود
در سایهای از پنجرهای تاریک
پنجرهای
که انزوای دستانم را
به حقیقت پیوند میزد
پنجرهای
که از طلوع قلب خورشید
عبور میکرد
و آنجا آسمان آبی نبود
و آنجا زمین پر از عشق بود.
(Füruğ Ferruhzad, Bir Başka Doğuş)【1】
Ölümü, Mirası ve Edebiyattaki Yeri
Füruğ Ferruhzad, 13 Şubat 1967 tarihinde, Tahran’da geçirdiği bir trafik kazası sonucu yaşamını yitirmiştir. Ölüm anında yalnız olduğu ve kazanın, kullandığı otomobilin başka bir araca çarpmamak için yaptığı manevra sırasında duvara çarpmasıyla gerçekleştiği bildirilmiştir.
Ferruhzad, henüz 32 yaşındayken hayatını kaybetmiş; Tahran’daki Zahir-od-Dowleh Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Resmî kaynaklara göre, kaza tamamen talihsiz bir sürüş hatası sonucunda meydana gelmiştir. Ancak zamanla, özellikle edebiyat ve basın çevrelerinde ölümün "sıradan bir kaza" olup olmadığına dair bazı kuşkular dile getirilmiştir. Bazı tanıklıklar ve iddialar, kazanın olduğu gün Ferruhzad’ın psikolojik olarak huzursuz olduğu, hatta aracında emniyet kemeri takmadığı yönündedir. Kimilerine göre, şairin içinde bulunduğu ruhsal dalgalanma, kazanın bir tür “eylemsel kendilik imhası” olabileceği şüphesini doğurmuştur. Ancak bu görüş, ne ailesi ne de yakın çevresi tarafından doğrulanmış; dolayısıyla bu tür iddialar yalnızca spekülatif değerlendirmeler olarak kalmıştır.
Ferruhzad’ın ölümünden sonra 1973 yılında, geride bıraktığı yayımlanmamış şiirlerinden derlenen “İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına” (Bāvar Konim Be Āghāz-e Fasl-e Sard) adlı kitabı yayımlanmıştır. Bu kitap, onun olgunluk dönemine ait şiirlerini içerir ve özellikle “Bir Başka Doğuş” kitabıyla başlayan biçimsel ve tematik dönüşümün devamını yansıtır. Son dönem şiirlerinde yoğunlukla ölüm, boşluk, inanç, zaman ve varoluş gibi temalar öne çıkmakta; şiirsel dilinde daha yalın ama derinlikli bir anlatım tercih edilmektedir.
Günümüzde Füruğ Ferruhzad, İran edebiyatı ve modern dünya şiiri üzerine yapılan akademik çalışmalarda sıkça adı geçen, uluslararası düzeyde tanınan bir şair konumundadır.
Füruğ Ferruhzad'ın yapay zeka ile oluşturulmuş temsili çizim görseli.