Gagauz Türkleri, Doğu Avrupa’da, özellikle Moldova Cumhuriyeti’nin güneyinde yer alan Gagauz Yeri (Gagauziya) adlı özerk bölgede yoğun olarak yaşayan, Türk kökenli olup Ortodoks Hristiyan inancını benimsemiş nadir etnik topluluklardan biridir.
Gagauz Türkleri başta Moldova olmak üzere; Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Gürcistan, Azerbaycan, Türkiye, Yunanistan, Estonya, Litvanya gibi çok sayıda ülkeye dağılmıştır.
Moldova’da özellikle Komrat, Çadır-Lunga ve Vulcănești gibi yerleşim yerlerinde yaşayan Gagauzlar, 1994 yılında Moldova Parlamentosu tarafından kabul edilen yasa ile "Gagauziya Özerk Bölgesi" altında özerklik statüsü kazanmışlardır.
Gagauzlar, tarih boyunca farklı siyasi ve kültürel otoritelerin (Bizans, Osmanlı, Rusya, Sovyetler Birliği, Romanya) egemenliği altında yaşamalarına rağmen kapalı köy yapısı, geleneksel yaşam tarzı, dil ve inanç birlikteliği ile özgün kimliklerini muhafaza etmişlerdir. Ortodoks Hristiyan inancı ile Türk etnik kökenini bir arada barındırmaları, onları Balkanlar ve Karadeniz çevresi etnik yapıları içinde özel bir yere yerleştirir.
Ukrayna'da Yaşayan Gagauz Türkleri (AA)
Köken ve Etnogenez
Gagauz Türklerinin etnik kökeni, akademik çevrelerde uzun süredir tartışılan ve çok yönlü analizlere konu olan bir meseledir. Gagauzlar, günümüzde Doğu Avrupa’da yaşayan az nüfuslu fakat tarihsel ve kültürel açıdan zengin bir Türk topluluğudur. Bu topluluğun kökeniyle ilgili yaklaşımlar, tarihsel belgeler, halk anlatıları, dil verileri ve siyasi-sosyal ilişkiler temel alınarak şekillenmiştir.
Gagauz Türkleri Belgeseli (TRT Avaz)
Oğuz-Türkmen Köken Teorisi
Gagauzların kökeni hakkında en güçlü ve yaygın görüş, onların Orta Asya kökenli Oğuz Türklerinden türediği yönündedir. Gagauz etnoniminin “Gök Oğuz” ifadesinden türediği, etimolojik ve tarihsel kaynaklara dayandırılmaktadır. Bu görüşü savunan araştırmalar, Gagauzların, Oğuzların bir kolu olan Uz Türkleri ile doğrudan ilişkili olduğunu vurgular. Oğuzların XI. yüzyılda Karadeniz’in kuzeyine göç ettiği ve bu süreçte Hristiyanlığı benimseyen bazı boyların Gagauz kimliğiyle anılmaya başlandığı tahmin edilmektedir.
Ayrıca XV. yüzyıla ait Türkçe yazılmış tarihî metinler olan Saltıknâme ve Selçuknâme, Oğuz boylarının Balkanlara ve Doğu Avrupa’ya göç süreçlerini anlatırken Gagauzların tarihsel varlığına dair ipuçları sunar. Bu metinlerde yer alan anlatılardan hareketle, Gagauzların Batı Oğuzları arasında yer aldığına dair değerlendirmeler yapılmaktadır.
Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Bulgar Etkileri
Gagauz etnogenezi, yalnızca Oğuz kökeniyle sınırlı kalmayıp Peçenek, Kuman-Kıpçak ve hatta eski Bulgar unsurlarının etkisini de taşımaktadır. Bu boyların, özellikle Balkanlara ve Karadeniz’in kuzeyine yaptıkları göçler sırasında Oğuz boylarıyla karıştıkları ve zamanla ortak bir etnik yapı oluşturdukları düşünülmektedir.
Bu etkileşim, dil ve folklor unsurlarında izlenebilmektedir. Örneğin bazı Gagauz yer adlarında, Kuman ve Peçenek izleri görülmektedir. Ayrıca Gagauzların geçmişte Karadeniz’in kuzeyinde ve Dobruca’da uzun süre yaşamış olmaları, bu halklarla teması güçlendirmiştir.
Hristiyanlaşma Süreci ve Bizans Etkisi
Gagauzların etnik ve kültürel şekillenmesinde belirleyici unsurlardan biri de Ortodoks Hristiyanlığı benimsemeleri olmuştur. Uz, Peçenek ve Oğuz boylarının XI. yüzyılda Balkanlara inişi sırasında Bizans İmparatorluğu ile temasa geçtikleri ve bu süreçte Bizans’ın misyonerlik faaliyetleriyle Hristiyanlaştıkları ifade edilmektedir.
Gagauzların Ortodoks mezhebini tercih etmiş olmaları, onları Katolik Macar veya Latin unsurlarından farklılaştırmış ve Bizans kültürel çevresine dâhil olmalarına yol açmıştır. Dobruca ve Balkan coğrafyasındaki bu dinî dönüşüm, Gagauz kimliğinin ayrışmasında kilit bir rol oynamıştır.
Hristiyanlaşma, Gagauzlar için yalnızca bir din değiştirme süreci değildir. Gagauzlar için yeni bir kimlik inşası ve kültürel adaptasyonun başlangıcı olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte Türk dili, gelenekleri ve kolektif hafızaları korunarak özgün bir Hristiyan Türk kimliği oluşturulmuştur.
Araştırmalar Işığında Etnogenez Tartışmaları
Gagauzların etnik kökeni üzerine yapılan akademik tartışmalar, bazı farklı yorumları da içermektedir. Örneğin bazı araştırmacılar Gagauzları Bulgar veya Yunan kökenli bir halk olarak tanımlamış ancak bu görüşler gerek dilsel gerek kültürel verilerle geniş ölçüde çürütülmüştür. Günümüzde hâkim yaklaşım, Gagauzların Türk kökenli bir halk olduğu yönündedir.
Bununla birlikte Gagauz etnogenetik yapısı göçler, dinî dönüşümler, siyasi egemenlikler ve yerel halklarla temas gibi çok katmanlı süreçlerin ürünü olarak şekillenmiştir. Osmanlı, Bizans ve Çarlık Rusyası gibi farklı siyasal yapıların etkisi, Gagauz kimliğini hem pekiştirmiş hem de dönüştürmüştür.
Bugün Gagauzlar, Ortodoks inancını benimsemiş, Oğuz Türkçesi konuşan ve tarihî olarak Balkanlar-Besarabya hattında kimliğini oluşturan bir Türk topluluğu olarak tanımlanabilir. Bu çok yönlü etnogenez, Türk dünyası ve Balkanlar için önemli bir kültürel zenginlik olarak değerlendirilmektedir.
Gagauz Kültürü Belgeseli (Yunus Emre Enstitüsü)
Tarihsel Gelişim
Orta Çağ’daki Göç Hareketleri ve İlk Yerleşimler
Gagauz Türklerinin tarihsel kökeni, Orta Çağ’da Karadeniz’in kuzey bozkırlarında başlayan göçlerle şekillenir. Özellikle 11. yüzyılda Uz ve Peçenek gibi Oğuz boylarının Balkanlara yönelmesi, Gagauz kimliğinin ilk aşamalarını oluşturmuştur. Bu göçler, Bizans İmparatorluğu’nun sınır politikaları ve kuzeyden gelen baskılarla ivme kazanmıştır.
Bizans, sınır hattını koruyabilmek için göçebe Türk boylarını Balkanlara yerleştirmiştir. Uzların önemli bir kısmı Dobruca bölgesine yerleşmiş ve burada Bizans misyoner faaliyetleri neticesinde Ortodoks Hristiyanlığını kabul etmişlerdir. Bu dönüşüm yerleşik yaşam, tarım ve idari yapıya geçiş gibi sosyoekonomik sonuçlar da doğurmuştur. Bu dönemde oluşan karma etnik yapı (Uz, Peçenek, Kuman) zamanla Gagauz kimliğinin etnik temelini oluşturmuştur. Slav ve Bizans etkileriyle şekillenen bu yapı, Gagauzların hem Türk dili ve kimliğini hem de Ortodoks inancını bünyesinde barındıran özgün bir topluluk olarak gelişmesini sağlamıştır.
Osmanlı Döneminde Gagauzlar
15. yüzyıldan itibaren Gagauzlar, Osmanlı idaresi altındaki Dobruca ve çevresinde yaşamaya devam etmişlerdir. Osmanlı yönetimi altında, millet sistemi çerçevesinde “gayrimüslim zimmi” statüsü ile tanınmışlar ve özgürce dinî hayatlarını sürdürebilmişlerdi.
Osmanlı dönemi, Gagauzlar açısından iki temel özellik taşır:
- Göreli Dinî Özgürlük: Ortodoks mezhebine mensup Gagauzlar, kiliselerini koruyabilmiş ve patrikhaneye bağlı kalmışlardır. Bu, kimlik sürekliliği açısından önemlidir.
- Kırsal Yerleşim: Gagauzlar genellikle kırsal alanlarda, küçük köy yapıları içinde yaşayıp tarım ve hayvancılıkla geçinmişlerdir. Yerleşim yerlerinin dağınık ve küçük ölçekli olması, toplumsal yapılarının dış etkilere karşı daha korunaklı olmasına yol açmıştır.
Ancak 18. yüzyılda artan Osmanlı-Rus savaşları, Balkanlardaki Hristiyan toplulukların yaşamını zora sokmuş, bu da Gagauzlar için yeni bir göç sürecini tetiklemiştir.
19. Yüzyılda Balkanlardan Baserabya’ya Göç
1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Rusya’nın Balkanlar üzerindeki nüfuzu artınca, Gagauzlar da Rusya’nın göç politikalarından etkilenmişlerdir. Çarlık Rusyası, Ortodoks kimliği taşıyan halklara “doğal müttefik” olarak baktığından, Gagauzları Baserabya’ya yerleşmeye teşvik etmiştir.
1812’de Baserabya’nın Rusya tarafından ilhakı sonrasında göçler yoğunlaşmış ve Gagauzlar Çadır (Çadır-Lunga), Komrat, Orak, Beşalma gibi köylere yerleşmiştir. Bu bölgelerde tarım kolonileri kurarak toprağa bağlı bir yaşam sürmeye başlamışlardır.
Yerleşim süreci sırasında Gagauzlar kiliseler, okullar ve dinî yapılar inşa etmiş; böylece dinlerini ve dillerini koruyabilmişlerdir. Bu göç aynı zamanda onları Müslüman Osmanlı dünyasından Ortodoks Slav-Rus dünyasına geçiren bir kırılma noktası olmuştur.
Sovyetler Birliği Dönemi: Kimlik Politikaları ve Asimilasyon
1917 Bolşevik Devrimi sonrası kurulan Sovyetler Birliği, çok uluslu yapıyı denetlemek için katı bir merkezîleşme politikası benimsemiştir. Gagauzlar bu süreçte etnik olarak tanınmayan bir topluluk hâline gelmiş, resmî belgelerde “Moldovalı” ya da “Rus” olarak kaydedilmişlerdir.
Bu dönemde:
- Gagauz dili eğitim sisteminden tamamen çıkarılmış, eğitim dili olarak sadece Rusça ve Moldovca (Romence) kullanılmıştır.
- Yerel basın, millî edebiyat ve dinî pratikler yasaklanmış; dinî yapılar ya kapatılmış ya da devlet kontrolüne alınmıştır.
- Gagauzlar, Sovyet ideolojisine entegre edilmeye çalışılmış ve seküler, sosyalist bireyler olarak kimlikleri yeniden inşa edilmeye çalışılmıştır. Ancak tüm bu baskılara rağmen Gagauz dili ev ortamında yaşatılmış, folklorik pratikler içerisinde korunmuştur.
Moldova Cumhuriyeti’nde Özerklik Süreci (1994 Sonrası)
1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Moldova bağımsız olmuştur ancak bu yeni yapıda etnik grupların kimlikleri ve talepleri hızla gün yüzüne çıkmıştır. Gagauzlar kendi dil, kültür ve siyasi yapılarını yeniden tanımlamak için örgütlenmişlerdir.
1994 yılında Moldova Parlamentosu, özerklik yasasını kabul ederek “Gagauz Yeri (Gagauziya)” adlı özerk bölgenin kurulmasını resmîleştirmiştir. Bu yasa ile:
- Gagauzlar kendi meclislerini oluşturmuş,
- Seçimle iş başına gelen bir başkan belirleme hakkı kazanmışlardır.
- Gagauz Türkçesi, resmî dil statüsü elde etmiş; eğitim, medya ve kamu kurumlarında kullanılmaya başlanmıştır.
Moldova Anayasası’na göre Moldova’nın egemenliği bozulmadıkça Gagauzlar bu statüyü koruyacaktır. Ancak anayasal olarak da güvence altına alınmış bir hüküm uyarınca, Moldova'nın bağımsızlığının ortadan kalkması hâlinde Gagauzlar kendi siyasi statülerini belirleme hakkına sahip olacaklardır. Bu gelişme, Gagauzlar için sadece bir siyasi hak kazanımı değil, tarihsel olarak bastırılmış bir kimliğin resmen tanınması anlamına gelmektedir. Günümüzde Gagauziya, Moldova sınırları içinde en örgütlü özerk yapılardan biri olma özelliğini sürdürmektedir.
Gagauz Dili
Gagauz Türkçesinin Sınıflandırılması ve Dil Özellikleri
Gagauz Türkçesi, Batı Oğuz lehçeleri içerisinde sınıflandırılan bir Türk dilidir. Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Türkmen Türkçesi ile yapısal yakınlıklar taşır. Bulgarca, Rumence ve özellikle Rusçadan alınmış çok sayıda kelime barındırır.
Fonetik özellikleri, ses uyumları bakımından Türkiye Türkçesine oldukça benzerken; morfolojik yapısı eklemeli bir sistem gösterir. İsim ve fiil çekimleri, çoğunlukla Oğuz grubu kurallarına göre işler. Ancak uzun süreli Slav etkileşimi nedeniyle özellikle sözcük dağarcığında kültürel ve din temalı Slavca terimler de yerleşik hâle gelmiştir.
Gagauz Türkçesi, aynı zamanda ağız çeşitliliği de gösterir; Komrat, Çadır-Lunga ve Vulcanesti gibi bölgelerde konuşulan varyantlar arasında telaffuz ve kelime seçimi farklılıkları görülür.
Gagauzya Başkanı İrina Vlah'ın Anadille İlgili Düşünceleri (GAGAUZ TÜRKLERİ)
Sözlü Kültür
Gagauz halk kültürü, sözlü gelenek üzerine inşa edilmiştir. Masallar, efsaneler, dua metinleri, atasözleri, bilmeceler gibi pek çok halk bilgisi ürünü Gagauzların kolektif hafızasına, toplumsal değerlerine ve dünya görüşüne dair bilgi verir.
Yazılı Edebiyat: Mihail Çakır ve Metinleşme Süreci
Gagauz yazılı kültürünün temelleri, 20. yüzyıl başında Mihail Çakır tarafından atılmıştır. Çakır, hem din adamı hem de halk kültürü derlemecisi kimliğiyle Gagauz kültürünü kayıt altına almış, 1904’te “Gagauzların Tarihi” adlı eseriyle bir ilke imza atmıştır.
Bu eser:
- Gagauzların kökeni, dinî dönüşümü ve sosyal yapısını belgeleyen ilk sistematik çalışmadır.
- Dualar, vaazlar, atasözleri, masallar gibi türlerin hem sözlü hem yazılı formunu içerir.
- Gagauz yazı dilinin nasıl inşa edilmesi gerektiğine dair erken bir rehberdir.
Bu çabanın ardında, bir Gagauz ulus bilinci oluşturma arzusu ve Hristiyan Türk kimliğinin korunması amacı yatmaktadır.
Alfabe Reformları
Gagauzlar, uzun süre alfabesiz bir halk olarak varlık göstermiştir. 1957 yılında Sovyet otoriteleri tarafından Kiril alfabesi resmî olarak Gagauz dili için kabul edilmiştir. Bu durum, dili ilk defa sistemli biçimde yazıya dökme imkânı sağlamış ancak alfabe aracılığıyla ideolojik kontrol de kurulmuştur.
1993 yılında Moldova'da özerkliğin ilanından sonra Latin alfabesine geçiş kararı alınmış, 1996 yılı itibarıyla yeni alfabe okullarda kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye Türkçesi esas alınarak hazırlanan bu alfabe, TİKA ve TÜRKSOY’un desteğiyle eğitsel materyallere dönüştürülmüş ve öğretmen eğitimi programları hayata geçirilmiştir.
Latin harfleriyle yazılan Gagauzca:
- Kültürel aidiyetin Türk dünyasına bağlanmasını,
- İnternet ve dijitalleşme sürecinde görünürlük kazanmasını,
- Diaspora topluluklarında anadilin yaşatılmasını kolaylaştırmıştır.
Günümüzde Dilin Kullanımı ve Kültürel Aktarım
Gagauz Türkçesi bugün, resmen Moldova Cumhuriyeti tarafından tanınan üç dilden biridir. Gagauz Yeri Özerk Bölgesi’nde:
- Resmî yazışmalarda Gagauz Türkçesi kullanılabilir.
- Okullarda Gagauz dili okutulmaktadır ancak öğretim dili hâlen çoğunlukla Rusçadır.
- Yerel medya, gazete, radyo ve televizyonlarda Gagauz Türkçesi yaygındır.
- Anadil Bayramı ile genç kuşaklara Gagauzca bilinci verilmeye çalışılmaktadır.
Bununla birlikte genç kuşakta:
- Gagauzcayı aktif kullanma oranı düşmektedir.
- Aile içi iletişimde Rusçanın hâkimiyeti artmaktadır.
- Üniversite eğitimi gören bireylerde anadil bilinci zayıflamaktadır.
Bu durum, kültürel aktarımda boşluklar yaratmakta ancak yerel yönetimler, TİKA gibi kurumlar ve diaspora faaliyetleriyle bu boşluğun kapatılması hedeflenmektedir.
Gagauzca Dersi Veren Öğretmen (Gagauz Bilim)
Gagauzların Din ve İnanç Sistemi
Ortodoks Hristiyanlık İnancı ve Tarihsel Süreç
Gagauzlar, Türk halkları arasında Ortodoks Hristiyanlık inancını benimseyen ender gruplardan biridir. Bu durum, onları hem Türk dünyasında hem de Balkan-Slav halkları arasında sınır kimliğine sahip bir topluluk hâline getirmiştir.
Tarihsel olarak Gagauzların Bizans etkisi altında Hristiyanlaştığı kabul edilir. Balkanlarda özellikle 10–12. yüzyıllarda yaşanan Hristiyanlaştırma politikaları, Oğuz asıllı Türk boylarını da etkilemiş; bu süreçte Peçenek ve Kuman (Kıpçak) unsurlarının da katılımıyla ortaya melez bir kültürel yapı çıkmıştır.
Gagavuzlar, Moldova ve Bulgaristan başta olmak üzere yaşadıkları bölgelerde Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne değil, Rus Ortodoks Kilisesi’ne bağlı kalmışlardır. Bu tercih, dinî öğretiler ve siyasi yakınlık açısından Rusya ile olan bağlarını kuvvetlendirmiştir.
Din ile Etnik Kimlik İlişkisi
Gagauzların dinî inanç yapısı, yalnızca teolojik bir bağlılık olarak değil, etnik aidiyetin temel taşlarından biri olarak işlev görmektedir. Gagavuz olmak Türkçe konuşmak ve Ortodoks olmak anlamına gelir. Bu iki unsur, bir arada bulunduğunda “tam kimlik” hissi oluşmaktadır.
Gagauzlar, diğer Türk topluluklarına kıyasla dinî kimliklerini daha belirgin ve kurumsal biçimde yaşatırlar. Hristiyanlık, bir asimilasyon aracı değil, aksine kültürel koruyuculuk ve kimlik muhafazası sağlayan bir unsur olarak değerlendirilir.
Gagauzca İlahi (ChrisTurk)
Kilise Yapıları ve Kurumsallaşma
Gagauzların yaşadığı bölgelerde genellikle taş yapılardan inşa edilmiş küçük kiliseler mevcuttur. Bu kiliseler, sadece ibadet alanı değildir. Gagauzlar için cemaatin buluşma noktasıdır. Düğün, vaftiz, cenaze gibi geçiş ritüellerinin sahnelendiği merkezlerdir. Kolektif kararların alındığı mekânlar olarak işlev görür.
Ruhban sınıfı, köy topluluğu içinde büyük saygı görür ancak manastır geleneği güçlü değildir. Gagavuzlar genellikle köy kiliseleri etrafında örgütlenmişlerdir.
Bayramlar, Ritüeller ve Kutsal Figürler
Gagavuzların dinî yaşamı, Ortodoks Hristiyanlığın yıl içindeki kutsal günlerine uyumlu olarak şekillenirken bu bayramlar aynı zamanda Türk halk kültürüyle iç içe geçmiş geleneksel uygulamaları da içermektedir. Dinî takvim, toplumsal yaşamın düzenleyici ritmini oluşturur; bayramlar toplumsal dayanışmanın, kuşaklar arası aktarımın ve kimlik inşasının da temel taşıdır.
Paştalık (Paskalya)
Gagavuzların en önemli dinî bayramı olan Paştalık, Ortodoks Paskalyasıdır. Bu bayram, Hristiyan dünyasında Hz. İsa’nın dirilişini simgelerken Gagauz kültüründe yeniden doğuşun, doğanın uyanışının ve toplumsal birliğin sembolü hâline gelmiştir.
Paştalık'tan önceki hafta oruç tutulur (Büyük Oruç), bu dönem boyunca et, süt ve hayvansal ürünler tüketilmez.
Paştalık sabahı, herkes en yeni giysileriyle kiliseye gider. Gece yarısı yapılan diriliş ayininde mumlar yakılır, Hz. İsa’nın dirilişi kutlanır. Ayinden sonra evlere dönülerek boyanmış kırmızı yumurtalar tokuşturulur. Bu kırmızı yumurtalar kanı ve dirilişi temsil eder. Paştalık çöreği (kulîç), her evde özel tarifle hazırlanır ve komşulara dağıtılır.
Bayramın üçüncü günü, ölülerin ruhları anılır. Mezarlık ziyareti yapılır, dualar okunur ve yemekler paylaşılır. Bu gelenek “ölülere bayram” adıyla da anılır ve geçmişle bağın güçlendiği bir ritüeldir.
Krăciun (Noel)
Gagauzlar, Krăciun adıyla anılan Noel’i 24 Aralık gecesi kutlarlar. Hz. İsa’nın doğumu anısına yapılan bu kutlamalar, aynı zamanda kış mevsiminin gelişi, ev içi birlik ve paylaşımın yoğunlaştığı bir zaman dilimidir.
Noel arifesinde evler temizlenir, yeni yıl öncesi manevi ve fiziksel arınma gerçekleştirilir. Çocuklar şarkılar eşliğinde ev ev dolaşır, Noel şarkıları (colindă) söyler ve hediyeler toplar.
Ağaç süsleme geleneği kentli kesimlerde yaygındır; kırsalda ise süslemeler daha geleneksel sembollerle (buğday başakları, renkli kurdeleler) yapılır.
Bayram yemeği, uzun orucun ardından gelen etli ve tatlı yemeklerle zenginleşir. Kuzu eti, bal, cevizli çörekler, mămăligă (mısır lapası) sofralarda baş köşeyi alır.
Hram (Köy Bayramı / Aziz Günü)
Hram, Gagauz köylerinin dinî bayramıdır. Her köyün koruyucu azizi vardır ve Hram günü o azize adanmıştır. Bu gün kilisede özel ayinler düzenlenir, toplu dualar okunur.
Ayinden sonra kamuya açık toplu yemekler (açık hava sofraları) hazırlanır; kurbanlar kesilir, ortak kazanlarda pişirilen yemekler tüm köye dağıtılır.
Köy meydanında müzik yapılır, halk oyunları oynanır, şarkı yarışmaları düzenlenir. Bu günler aynı zamanda başka şehirlerde yaşayan Gagauzların köylerine dönüş yaptığı kolektif anlardır.
Aile Temalı Bayramlar: Anneler ve Babalar Günü
Gagauzlar, modern dönemde seküler gibi görünen bazı bayramları da dinî çerçeve içinde anlamlandırmışlardır. Tatălor ziua (Babalar Günü) ve Mămălor ziua (Anneler Günü) bu yönüyle dikkat çeker. Bu günlerde çocuklar ebeveynlerine dua eder, ellerini öper ve hayır duası alır. Kilisede aile bütünlüğü için dualar edilir. Annesi ya da babası vefat etmiş bireyler mezarlığa gider, hayır yemeği dağıtır ve geçmiş kuşakları anma fırsatı bulur.
Bu bayramlar, Ortodoks inancının aile yapısını koruyucu bir işlev gördüğünü göstermektedir.
Kutsal Figürler
Gagauz kültüründe pek çok aziz ve azize kutsaldır. Fakat bunlardan en bilinenleri Aziz Nikola (Nicolae) ve Aziz Gheorghe (Georgios) olarak bilinir.
Aziz Nikola, denizcilerin ve çocukların koruyucusudur. Yoksullara yardım eder, mucizeleriyle tanınır. Onun adına düzenlenen bayramlarda yoksullara yardım edilir, çocuklara hediyeler dağıtılır.
Aziz Gheorghe, ejderha öldüren savaşçı figürüyle tanınır. Baharın gelişiyle ilişkilendirilir ve tarım sezonunun açılış duası onun günüyle yapılır.
Bu azizler, Gagauz toplumunda yalnızca teolojik değil, aynı zamanda ahlaki rol modelleri ve toplumsal değer taşıyıcıları olarak görülürler.
Ritüellerin Sözlü Kültüre Etkisi: Dua Geleneği ve Örnekleri
Gagauz Türklerinde dua, kültürel aktarımın da temel ögesidir. Hem bireysel hem de toplu düzlemde icra edilen dualar, topluluğun ruhsal aidiyetini pekiştirirken dil, estetik ve ahlak kalıplarını da kuşaktan kuşağa aktarır.
Mihail Çakır ve Dua Derlemeleri
Gagauz entelektüel yaşamının öncü ismi Mihail Çakır, dua metinlerinin derlenmesi ve yayımlanmasında önemli bir rol oynamıştır. 1907 yılında basılan "Kısa Dua Kitabı" adlı eserinde yer alan dualar, hem Hristiyan öğretiye hem de Türk halk duası geleneğine uygun biçimde düzenlenmiştir. Bu dualar Gagauz Türkçesiyle yazılmıştır. Sade, içten ve gündelik yaşamla bağlantılı ifadeler içerir. Teolojik dogmalardan çok yaşam pratiğine yönelik temenniler, af dilekleri ve hayır duaları öne çıkar. Dualarda Tanrı ile kişi arasındaki ilişki, doğrudan ve aracısızdır. Bu yönüyle İslami halk duası geleneğine yakınlık taşır.
Duaların Tematik Yapısı
Gagauz duaları belli başlı yaşam evreleri ve doğa olayları etrafında kümelenmiştir:
Doğum duaları: Çocuğun sağlıklı, dindar ve hayırlı olması için edilir.
Evlilik duaları: Gelin-damat için huzur, sadakat ve verimlilik temennisinde bulunulur.
Ölüm duaları: Ölen kişinin affı, ruhunun huzur bulması ve geride kalanların tesellisi için edilir.
Hastalık, kıtlık, yağmur gibi doğa olaylarına yönelik dualar: Hristiyan içerikli olmasına rağmen, halk inancıyla yoğrulmuş pragmatik özellikler taşır.
Duaların yapısı çoğunlukla melodik ve ritmiktir. Kolay ezberlenebilecek şekilde yapılandırılmıştır. “Tanrım, sen büyüksün”, “senin elindedir” gibi temalar tekrarlarla pekiştirilir. Ağızdan ağıza aktarılır. Özellikle büyükanneler aracılığıyla öğretilir.
Günümüzde Dinî Pratiklerin Durumu
Gagauz Yeri Özerk Bölgesi ve Moldova genelinde Ortodoks Hristiyanlık, hâlen Gagavuz kimliğinin temel taşlarından biridir. Ancak bu dindarlık biçimi zaman içinde dönüşüme uğramıştır. Gagauzya’da kilise yapıları hâlâ aktif durumdadır. Köylerde küçük şapellerin yanı sıra merkezî kiliselerde pazar ayinleri yapılmaktadır. Din adamları genellikle yerel halktan seçilen, Ortodoks eğitimi almış kişilerden oluşur. Mihail Çakır’ın kurduğu Gagauz kilise yapısı, bugün bağımsız bir patriklik değil, Moldova Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olarak çalışmaktadır.
Genç kuşaklar arasında kilise katılımı azalmıştır, dinî pratikler daha çok ritüel ve gelenek düzeyinde devam etmektedir. Göç, kentleşme ve eğitim gibi faktörler bireysel inancı daha özel bir alana taşımış, kamusal görünürlüğünü azaltmıştır. Buna rağmen dini bayramlarda (özellikle Paştalık ve Hram’da) kiliseye dönüşler gözlenmektedir. Bu da dinin, sadece inanç değil, kültürel bağ kurucu bir işlev gördüğünü ortaya koymaktadır.
Dinin Aile İçi Aktarımı ve Eğitim
Dinî değerler daha çok anneler, büyükanneler ve yaşlılar aracılığıyla ev içi sohbetlerde aktarılmaktadır. Bazı köylerde kilise ve okul iş birliğiyle din dersleri verilmekte, özellikle dua ezberletilerek geleneksel metinler yaşatılmaktadır. Bu uygulamalar, dilin ve inancın birlikte korunmasını hedefler. Dinî metinlerdeki Gagauz Türkçesi, aynı zamanda ana dil öğretimi işlevi de görmektedir.
Gagauz Halk Kültürü
Gagauz Kültürünü Yansıtan Reklam (Bülent Pakman)
Geçiş Ritüelleri
Doğum
Gagauz halk kültüründe doğum, topluluğun geleceğine yönelik umutların somutlaştığı kutsal bir geçiş evresidir. Yeni doğan çocuğa genellikle büyük ebeveynlerin isimleri verilerek soya ve ailevi bağa vurgu yapılır. Doğum sonrası kutsal suyla (genellikle kilisede kutsanmış su) yapılan temsili yıkama, Hristiyanlıkla harmanlanmış Türk geleneklerini gösterir.
Evlilik
Evlilik, çok aşamalı törenlerle kutlanan önemli bir geçiş ritüelidir. "Yoldaşlık" (nişan) merasiminden başlayarak düğün süreci boyunca evlenecek çiftin her iki ailesi de aktif olarak sürece katılır. Geleneksel olarak damadın ailesi gelin evine “tandır ekmeği” ve “ev yapımı şarap” getirir. Düğün alayı eşliğinde yapılan gelin çıkarma ritüeli, dualar ve kilise nikâhıyla birleşir.
Gagauz Düğünü (Türk Kültürü ve Sanat Ajansı)
Ölüm
Ölüm sonrası üç, yedi ve kırkıncı gün anmaları düzenlenir; bu durum kadim Türk kültürünün izlerini taşırken mezarlık ziyaretleri ve dualar Ortodoks Hristiyanlıkla uyumludur. Merhumun ardından “harman yemeği” verilmesi topluluk ruhunu pekiştirir ve ölen kişinin anısını canlı tutar.
Geleneksel Giyim
Geleneksel Giyimleri ile Dans Eden Gagauzlar (GAGAUZ TURKLERI)
Kadın Giyimi
Gagauz kadınlarının giyim tarzı, geleneksel işlevsellik ile sembolik anlatımı birleştiren bir yapıya sahiptir. Başlıca unsurlar şunlardır:
Başörtü ve Yazma: Kadınlar başlarını genellikle ince kumaşlardan yapılmış işlemeli yazmalarla örter. Yazmalar, örtünmenin ve kadınlık kimliğinin bir nişanesi olarak görülür. Renkler evli-bekâr ayrımına göre değişir; evli kadınlar daha koyu, genç kızlar ise canlı tonlar tercih eder.
Gömlek (Koşulya): Gagavuz kadın gömlekleri genellikle beyaz ketenden üretilir ve kollar, yakalar ile etek uçlarında kırmızı, siyah ve mavi renkli geleneksel işlemeler yer alır. İşlemeler sadece estetik değil, aynı zamanda koruyucu ve tılsımsal nitelikler taşır. Bu desenlerin kökeni Türkistan’a kadar uzanan Türk motif geleneğine dayandırılır.
Etek ve Elbise: Kadınlar, içte “podyuvnik” (astarlı etek), dışta ise işlemeli ve bol etekler giyer. Giyim, bedeni gizleyecek şekilde kat kat biçimlendirilmiştir.
Kuşak: “Poyas” adı verilen bele sarılan kuşaklar, evli kadınlar için vazgeçilmezdir. Kuşaklar yalnızca kıyafeti tamamlamakla kalmaz; doğurganlık, bereket ve aileye bağlılığın da bir simgesidir.
Ayakkabı ve Aksesuarlar: Geleneksel ayakkabılar “çarıki” olarak bilinir ve deriden yapılır. Kadınlar ayrıca inci, boncuk ve metal parçalarla süslenmiş kolyeler ve küpeler takarlar.
Erkek Giyimi
Gagauz erkeklerinin giyim tarzı, gündelik yaşamın fiziksel gereklerine uygun olmakla birlikte, geleneksel kimliğin taşıyıcısı olarak da önemli bir yer tutar:
Gömlek ve Pantolon: Erkekler genellikle beyaz keten gömlek giyer. Gömleklerin yakaları, kadın gömleklerindeki gibi işlemelerle süslenir. Gömlek altına “pantolon” veya “şalvar” benzeri bol kesimli giysiler tercih edilir.
Yelek ve Ceket: Üzerine yün kumaştan dikilen işlemeli yelek veya soğuk mevsimlerde yün ceket giyilir. Yelek, erkekliğe geçişin simgesel bir parçasıdır.
Kalpak ve Başlık: Erkekler başlarına kışın kuzu derisinden yapılan “kalpak” takar. Kalpak, erkek olgunluğunu ve toplumsal saygınlığı simgeler.
Kuşak ve Ayakkabı: Erkekler de tıpkı kadınlar gibi geniş dokuma kuşaklar bağlar. Ayakta yine “çarıki” kullanılır.
Kumaş, Teknik ve Motif Kullanımı
Gagavuz geleneksel giyimi, yerel üretimle elde edilen doğal kumaşlara dayanır. En yaygın malzemeler şunlardır:
Keten (lnyane): Gömlek ve başörtüsünde kullanılır.
Yün: Soğuk iklime karşı koruma sağlar; yelek, çorap ve ceketlerde görülür.
Deri: Çarıki ve kuşaklarda temel malzemedir.
İşlemeler, çoğunlukla geometrik ve doğa temalı motifler içerir. Bu motiflerin anlamı kolektif bilinçte şekillenmiştir. Su damlası hayatı, sekiz köşeli yıldız Türk kozmolojisini, haç ise Hristiyan inancını simgeler.
Giyim, Gagauz topluluğunda bireyin kimliğini belirlemede güçlü bir araçtır. Gagauz kadın ve erkekleri yaş, medeni durum, dinî aidiyet gibi sosyal katmanları giyimle dışa vurur.
Düğünlerde, cenazelerde ve bayramlarda belirli kıyafet kodlarına uygun giyinirler. Kıyafetlerin işlemeleri, kolektif hafızada aktarılan mitolojik anlatılarla ilişkilidir.
Gagauz Mutfağı
Gagauz halkının kırsal yaşama dayalı geleneksel yaşam tarzı, mutfak kültürüne de yansımış; tarıma, hayvancılığa ve mevsimsel döngülere bağlı yemek pratikleri gelişmiştir. Gagavuz yemeklerinde tahıllar (özellikle mısır ve buğday), süt ürünleri (yoğurt, peynir, kaymak), et ürünleri (özellikle kuzu ve domuz eti) ve sebzeler yoğun olarak yer alır. Köylerde genellikle kendi ürettikleri süt ve et ürünleri kullanılır. Ev yapımı yoğurt ve peynirin yanı sıra fermente süt içecekleri günlük tüketimde yaygındır. Et tüketiminde ise özellikle özel günlerde kuzu eti tercih edilir. Bunun yanında ev yapımı sucuk ve salam gibi ürünler de hazırlanır.
Kavurma Yapan Gagauz (Телерадиокомпания ATV Комрат, Гагаузия)
Öne Çıkan Yemekler
Mamaliga: Mısır unundan yapılan bu yemek, Romanya mutfağında da görülen polentaya benzer ancak Gagauz kültüründe daha yoğun kıvamda ve peynir veya kaymakla servis edilmesiyle farklılaşır. Yoksul yemeklerinden biri olarak geçmişte önemli bir yer tutsa da bugün kültürel sembol hâline gelmiştir.
Sarma (sarmale): Asma veya lahana yaprağına sarılan pirinçli veya etli harçla hazırlanan sarma, özellikle düğünlerde ve bayramlarda vazgeçilmezdir.
Placinta: Peynirli, patatesli ya da elmalı iç harçlarla yapılan ince hamurlu börek türüdür. Hem gündelik tüketimde hem de kutlamalarda sunulur.
Borş: Pancarla yapılan, ekşi tatlı dengesi olan çorba türüdür. Ukrayna mutfağındaki varyantlara benzese de Gagauzlar arasında kendi varyantları vardır.
Bayramlara Özgü Yiyecekler
Gagavuz mutfağında bayramlar, özel yemeklerle kutlanır.
Paştalık (Paskalya): En önemli bayramlardan biri olan Paskalya'da “paskalya çöreği” olarak bilinen, şekerli ve baharatlı hamur işleri hazırlanır. Bu çörekler genellikle haç şeklinde süslenir ve kutsanarak dağıtılır. Ayrıca kırmızıya boyanmış yumurtalar, yeniden doğuşun ve dirilişin simgesi olarak öne çıkar.
Krăciun (Noel): Yılın en önemli kutlamalarından olan Noel’de kızartılmış et yemekleri, ev yapımı şaraplar ve bol çeşitli mezeler hazırlanır.
Hram (Aziz Günü): Her köyün koruyucu azizini anmak üzere düzenlenen bu törensel günlerde toplu yemekler yapılır; özellikle kuzu çevirme ve çeşitli tatlılar sofraları süsler.
Şarap Kültürü
Gagauzlar arasında ev yapımı şarap üretimi, sadece içki kültürü olarak değil, aynı zamanda kolektif üretim pratiği olarak da yaşatılır. Üzüm yetiştiriciliği, aileler için önemli bir ekonomik ve kültürel faaliyettir. Özellikle bağ bozumu zamanları, topluluk açısından hem ekonomik hem de ritüelistik anlam taşır.