KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

BlogGeçmiş
Blog
Avatar
Ana YazarSümeyra Uzun3 Kasım 2025 13:52

Gaziantep Gezi Rotası

fav gif
Kaydet
kure star outline

Ülkemizde UNESCO tarafından yaratıcı şehirler ağına dahil edilen bir şehir olduğunu biliyor muydunuz? Gaziantep öyle bir şehir ki tarih, kültür, coğrafya ve lezzet aynı potada erimiş durumda. Şehir merkezini bir günde gezmek mümkün ama iki gün ayırırsanız hem sindirerek gezer hem de yöresel tatları doyasıya deneyimleyebilirsiniz.

Şehrin Yapısı ve Ulaşım

Gaziantep’te restoranlar, hanlar ve tarihî yapılar şehrin merkezinde toplanmış durumda. Bu yüzden araca ihtiyaç duymadan, yürüyerek tüm önemli noktaları gezebilirsiniz. Sosyal medyada sıkça gördüğünüz restoranlar ve tarihî mekanların çoğu, halk arasında Kale Altı olarak bilinen bölgede bulunuyor. Bu da size büyük zaman kazandırıyor.


Merkezde Bir Sokak (Fotoğraf: Sümeyra Uzun)

Gezilecek Yerler

Gaziantep Kalesi

Şehrin tam kalbinde yer alan kale, görkemiyle sizi tarihin derinliklerine götürüyor. Temelinin Kalkolitik Dönem’e (yaklaşık 6000 yıl öncesine) dayandığı söyleniyor. Roma döneminde gözetleme kulesi olarak inşa edilmiş, Bizans İmparatoru Justinianus döneminde (MS 527–565) bugünkü hâlini almış. 12 kuleli dairesel yapısı dikkat çekici; Evliya Çelebi zamanında burç sayısının 36 olduğu kaydedilmiş. Sonraki dönemlerde Memlükler, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar tarafından onarılmış. 1989’da başlayan restorasyonlar sonrası ziyaretçilere açılmış. Biz gittiğimizde maalesef deprem sonrasında tahrip olduğu için tadilattaydı ama çevresi gezilmeye değer.


Gaziantep Kalesi (Fotoğraf: Sümeyra Uzun)

Şirvani Mehmet Efendi (İki Şerefeli) Camii

Kalenin hemen karşısında, küçük, mütevazı bir cami. Minaresi iki şerefeli olduğu için halk arasında bu isimle biliniyor. 1677’den önce, Hz. Hüseyin’in soyundan geldiğine inanılan Şirvani Seyit Mehmet Efendi tarafından yaptırılmış. Rivayete göre, cami yıkıldığında yeniden yapılabilmesi için temeline altın ve gümüş gömülmüş. Minberi kızaklı sistemle duvardaki bölmeye gizlenebiliyor.


Şirvani Mehmet Efendi (İki Şerefeli) Camii (Fotoğraf: Sümeyra Uzun)

Kurtuluş Camii

Kaleye yürüyerek yaklaşık 20 dakika mesafede. 1892’de Valide Meryem Kilisesi olarak inşa edilmiş; sonrasında hapishane olarak kullanılmış, ardından camiye dönüştürülmüş. Şehrin en büyük camilerinden biri. Gotik tarzda yapılmış bu yapı, taş işçiliğiyle öne çıkıyor Bir ton ağırlığındaki orijinal çanı şu anda Gaziantep Müzesi’nde sergileniyor. Cami namaz vakitleri dışında kilitli. Biz akşam namazı sonrasında gittiğimizde mescit tarafı kilitliydi. Avlusunda gezebilir, giriş kısmından caminin iç kısmına bakabilirsiniz. Tabii, siz namaz vakti gitmeyi ihmal etmeyin.


Kurtuluş Camii (Fotoğraf: Sümeyra Uzun)

Bakırcılar Çarşısı

Gaziantep’in ruhu diyebilirim. Ahşap kaplamalı dükkanlar arasında dolaşırken geçmişe yolculuk etmiş hissi yaşıyorsunuz. El emeği bakırlar, cezveler, tepsiler… Her şey ustalıkla işlenmiş. Küçük bir tavsiye: İlk girdiğiniz dükkandan alışveriş yapmayın, fiyat araştırması yapın ve mutlaka pazarlık edin. Nakit götürmeyi de unutmayın!

Almacı Pazarı

Bakırcılar Çarşısı’nın hemen devamında. 250 yıllık geçmişiyle şehrin en otantik pazarlarından biri. Eskiden ürünler tane ile satıldığı için Almacı adını almış. Burada baharat, kuruyemiş, pestil, şekerleme... Ne ararsanız var. Fiyatlar uygun, kalite yüksek. Tavsiyem: Yeşil badem şekerini mutlaka alın!

Hanlar

Şehir merkezinde pek çok tarihî han bulunuyor. Hepsi farklı bir konseptte ama genellikle içinde kafeler mevcut. Özellikle Bakırcılar Çarşısı’na varmadan sol tarafta kalan Yeni Han’a uğrayın. Çünkü içinde 500 yıllık bir mağara var! Şu anda kafe olarak kullanılıyor. Şehir içinde kalmış ve kafeye çevrilmiş bir mağarayı görmeden geçmeyin derim.


Gümrük Han (Fotoğraf: Sümeyra Uzun)

Zeugma Mozaik Müzesi

Merkezden biraz uzakta yer alıyor ama kısa bir taksi yolculuğuna kesinlikle değer. Müze tahmin ettiğimden çok daha büyük çıktı. Çingene Kız Mozaiği için ayrı bir oda ayrılmış; ses yalıtımlı koridordan geçip karanlık bir odada doğrudan mozaik ile karşılaşıyorsunuz. Müze 2 binadan oluşuyor, mozaiklerin arasında cam köprü üzerinde yürüyebiliyorsunuz. Sabah erken giderseniz kalabalığı biraz azaltabilirsiniz ama tur gruplarıyla karşılaşmak kaçınılmaz. Tavsiyem, müze içinde tur gruplarını takip edin. Onlar 2. kata Çingene Kız mozaiğine çıkmadan ilk siz çıkın ve sakinlikte mozaiği detaylı şekilde inceleyin. Müzede en sevdiğim taraf, mozaiklere istediğini kadar yaklaşabilmek. Diğer müzeler gibi mozaiklerin önünde setler yok. Rahatlık yakından tüm eserleri inceleyebilirsiniz.


Çingene Kız Mozaiği (Fotoğraf: Sümeyra Uzun)

Ne Yiyelim?

Şehir merkezinde kesin görmeniz gereken noktalar bunlar. Peki hocam biz ne yiyelim, aç mı kalalım soruların gelelim.


Gaziantep mutfağı bilinen aksine baharatları ile öne çıkmıyor. Yemeği en sade ve en lezzetli şekilde sunuyorlar. Şehrin atmosferi oksijen değil kebap dumanı üzerinde yükseliyor.


Kahvaltı için merkezde belli beyrancılar var. Bu çorbacı dükkanları genellikle sabah 5’te açılıyor. Hatta bu dükkanlardan bazılar sadece sabah 7’ye kadar hizmet veriyor. Düşünceleri ise “Beyran sabah içilir” mottosu üzerine. Yerli halk arasında aldığım duyuma göre bu çorbayı için hasta olmaz. Antioksidan bu diyorlar. Sizlere şu hikâyeyi anlatmadan geçmeyeyim: Zamanında Gaziantep’e bir yabancı özel hastane açılıyor. Gel zaman git zaman hastaneye hiç hasta gelmiyor. Yönetim durumu anlamayıp şehirde genel bir araştırma yaptığında halkın genel olarak mevsimsel hastalıklara yakalanmadığını görüyorlar. Bunu ise beyrana borçlu olduğunu söylüyor insanlar. Beyran tam olarak böyle bir çorba işte. Üç farklı çeşidi bulunuyor; sade, acılı -ki buna normal diyorlar- ve atom. Atomu içerseniz mideniz sizi o acı ile terk edebilir, ben buna inanıyorum. 


Antep denildiğinde ilk akla kebap ve ciğer gelse de Gaziantep’in en meşhur yemeklerinin tencere yemekleri olduğunu bilmekte fayda var. Şehirde bu yöresel lezzetleri iki konum yapıyor. Bunlardan biri Mutfak Sanatları Merkezi (MSM). Gaziantep Büyükşehir Belediyesine ait olan mekân, şehrin yöresel yemeklerini sunuyor. Mekân lezzet ve hijyen açısından on numara. Masaya gelen ekmekler bile ayrı bir deneyim! Kebap her yerde bulunur ama buraya gelmişken mutlaka yöresel ev yemeklerini deneyin.


Küçük bir not: Gaziantep’te aynı isimde farklı işletmeler olabiliyor. Öneri aldığınız mekânın konumunu mutlaka kontrol edin; aksi hâlde kendinizi bambaşka bir yerde bulabilirsiniz.


Kale etrafında güzel kebap ve et yemekleri yapan restoranlar mevcut. Bu mekânlarda kesinlikle küşleme ve patlıcan kebabı yemenizi tavsiye ederim. Aynı zamanda şehrin lahmacunları efsane. Lahmacunlar öyle bir iç harcı ile geliyor ki İstanbul’da bu iç harcı ile 3-4 lahmacun daha çıkarırlar. 


Baklava, katmer, künefe elbette efsane ama size kimsenin söylemediği bir lezzet söyleyeyim: Şekerli Böörek. Evet, yanlış duymadınız. Pideye benzeyen bu tatlının altında tuzsuz peynir, üzerinde şeker ve Antep fıstığı var. İsmini uzatarak söyleyin çünkü Antep’te öyle söyleniyor: Bööörek! Yiyin, sonra bana dua edin.

Son olarak, bir kahve molası için Tahmis Kahvesi’ne uğramayı unutmayın. 

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Blog İşlemleri

KÜRE'ye Sor