logologo
fav gif
Kaydet
viki star outline
Avatar
Ana YazarAhmet TAŞAĞIL18 Nisan 2025 10:26
542 yılından itibaren tarihî kaynaklarda yer alan Göktürkler, 552'de bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Kurucuları Bumin kısa sürede ölünce onun yerine geçen Kara (İlci), Mukan ve Taspar kağanlar zamanında Karadeniz'den Kore'ye kadar olan sahayı kontrol altına aldılar. 582 yılında batı ve doğu olmak üzere ikiye bölündüler. Doğu Göktürk Kağanlığı 630 yılına, Batı Göktürk Kağanlığı 659'a kadar varlığını sürdürdü. Bağımsızlık 682'de İlteriş Kutluğ Kağan liderliğinde yeniden tesis edildi. Kardeşi Kapgan, yirmi dört yıl, sonra Bilge on sekiz yıl II. Göktürk Kağanlığı'nı başarıyla yönetti. Boy isyanlarına dış müdahaleler de eklenince 745 yılında kağanlık sona erdi. Asıl adı Türk Kağanlığı olan bu devlet dönemindeki yazıtlar sayesinde Türkçe'nin ilk hazineleri bulunabilmektedir. Diğer taraftan devlet teşkilatı, devletin sosyal yapısı, hukukî durumu, boy sistemi, kültürel kimliği açısından Göktürk dönemi Türk dünyası tarihinde önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Bu dönemde Türk adı açıkça millet ve devlet adı olarak görülmektedir.Bozkır Türk topluluklarının kendilerine has bir sosyal sistemleri vardı. Eski Türkler'de eğitim sistemi de bu sosyal sisteme bağlı olarak gelişmişti. Boy yapısı üzerine kurulu bu sosyal sistem bazı Türk kökenli topluluklarda XXI. yüzyıla kadar varlığını devam ettirdi. Yerleşik toplumlara göre oldukça farklı olan bu sistemi doğal olarak yaşanan coğrafî çevre ortaya çıkarttı. Hayatta kalmak ve mevcudiyetini devam ettirebilmek için her türlü iklim ve şartlara uyum sağlandı. Hayat, su kaynaklarına ve otlaklara göre belirlendi, hayvanları için ortamlar tercih edildi.Bu çerçevede ilk bilgiler Orta Asya tarih sahnesinde teşkilatlı bir toplum ve devlet olarak açık bir şekilde Asya Hunları'nın tarihinden edinilmektedir. Daha sonraki devirlerde kaydedilen birikim bu malumatı takip etmiştir.Bozkırlarda yaşayan Göktürkler'i meydana getiren boyların halkı aynı yerde sürekli ikamet etmezdi. Hayatlarının temel kaynakları olan su ve otlakları takip ederek yaşıyorlardı. Ekonomilerinin esası sığır, at, keçi, koyun ve deveden oluşan hayvan sürülerine dayanmaktaydı. Tarıma uygun bazı yerlerde ziraî faaliyet gerçekleştirdikleri, herkesin kendine ait toprağının bulunduğu da kaynaklarda bildirilmektedir. Moğolistan'ın çoğu bölgesinde ya da Gobi çölünde tarım yapmak mümkün değildi, ancak Altay dağları ve diğer yerlerde tarımla ilgili arkeolojik kalıntılar ve sulama kanalları keşfedilmiştir. Yine ilk zamanlarda iletişim söz ile sağlanırdı. Göktürkler'de erkek çocuklar yürümeye başladıklarında koyunlara binerek biniciliğe alıştırılır; avcılığı öğrenmek için de çeşitli hedeflere nişan alırlardı.Askerleri ise yay çekebilenler (gerebilenler) ya da güçlü zırhlı süvariler olarak nitelendirilmekteydi. Dolayısıyla askerî terbiye, eğitimin en önemli bölümünü oluşturuyordu. Gündelik yaşamda avcılık bir tür savaş eğitimi şeklinde değerlendirilse de savaş durumlarında ayrıca askerî eğitim yapılırdı. Uzun mesafeler için yay ve ok yakın için kama ve mızrak kullanırlardı. Kesin kazanacaklarını anladıklarında hızla sonuna kadar ilerlerler, zor durumda ise stratejik geri çekilme gerçekleştirirlerdi. Bu onların uyguladıkları bir savaş stratejisiydi.Sosyal hayatın eğitimi ile askerî eğitim iç içeydi. Dolayısıyla çocuklara henüz yürümeye başladıkları andan itibaren her iki eğitim birlikte verilirdi. Burada hayatta kalabilmek için donanım ve beceri kazanmak esas gayeydi. Bozkırlı Türkler'in dayandığı askerî sistemin sağlamlığı ve başarıları bu askerî sistemin nasıl işlediğine dair ayrıntılı bilgiler Göktürkler'in kuruluşundan itibaren Çin kaynaklarında anlatılır. Hun Hükümdarı Mete (Modu) Han'ın milattan önce 209 yılında kurduğu onlu askerî sistem Göktürk ordusu teşkilatına da model olmuştu. Bu sistem çağlar boyu hem Türk ordusuna hem de yabancı ordulara örnek olmuştur.Göktürk Kağanlığı 552 yılında kurulduğunda aynı sosyal ve askerî sistemi yani eğitimi askerî ve sosyal hayat olarak iç içe devam etti. Kağanlığa çok sayıda başarılar kazandıran Mukan (553-572), stratejileri, askerî işlerdeki başarısı, planlamacılığı sayesinde devletini büyütmüş, bütün Orta Asya'yı kaplayacak hale getirmişti. Mukan Kağan'ın üst düzey bir devlet yönetimi eğitimi aldığı da her şekilde belli olmaktadır. Kaynaklarda anlaşıldığına göre Göktürk dönemindeki sosyal yapı da Hunlar zamanında olduğu gibi askerî ve sosyal eğitimin iç içe verildiğini gösterir.Genel olarak taşlara kazınmış ya da oyulmuş eski Türk yazılarına baktığımızda bilge ve bilgelik kavramının çok ön planda olduğu görülür. Bundan dolayı birçok kağan ve devlet adamının unvanı bilgeydi. Bilgelik makamına yükselmek ve bu konuda kabul görmek için de bir eğitimin gerektiği muhakkaktı. Ünlü devlet adamı Tonyukuk da ürettiği stratejiler ile sağlam bir eğitim tecrübesinden geçtiğini kanıtlar. Dede Korkut ve Oğuz destanlarında anlatılan olay örgüleri içinde eğitimle ilgili çok değerli bilgiler bulmak mümkündür. Özellikle kahramanların eğitimi abartılarak anlatılır ki bu da bize diğer kişiler hakkında bilgi verir.Öte taraftan bazı Türk topluluklarının Budizm ve Maniheizm dinlerine girdikleri görülür. Bunların da adı geçen dinlerin öğretilerine göre eğitime tâbi tutuldukları bilinmektedir. Yine Türkler'in kullandıkları on iki hayvanlı takvimi zaman ve sayı hesabının yapıldığı ve bu alanda eğitimler verildiğinin işareti sayılır. Arabalarının kenarlarına deri eşyalar üzerine hesap yaptıkları da bildirilmiştir.Eski Türkler'in hayvanların bakımı veya tedavisi için kendilerini geliştirdikleri açıktır. Buradan hayvan eğitimi ve bakımı ayrı bir dalmış gibi değerlendirilebilir. Çok sayıda zanaat ürünü imal edilmesinden de zanaat ve sanat işini icra edenlerin bulunduğu anlaşılır. Dolayısıyla sanat ve zanaat eğitimi de vardır.Göktürk döneminde en dikkat çekici özelliklerden biri de Türkçe yazıtların dikilmesidir. Ülkede VI. yüzyıldan itibaren yüzlerce yazıt dikilmiş ve önemli kişilerin hatırasına binlerce balbal ve heykelin bulunduğu anıt alanları inşa edilmiştir. Bunlar arkeolojik ve mimari açıdan çok dikkat çekicidir. Orta Asya'nın çoğu yerinde bulunan anıt alanlarının en ünlüleri Kültigin (732), Bilge Kağan (735) ve Tonyukuk (725) için yapılanlardır. Yazıtların bulunması yazının öğretiminin bulunduğu ve eğitimde kullanımının yaygınlığını gösterir (bk. Göktürk Yazıtları).İslam öncesi dönemde bütün Türk kökenli topluluklarda olduğu gibi Göktürkler'de de eğitimin dayandığı temel prensipler şöyle değerlendirilebilir: İçinde bulundukları coğrafî ortam Türkler'de eğitimin hayatta kalma temeli üzerine kurulması sonucunu doğurmuştur. Geleneklerin çocukların eğitiminde çok etkili olduğu töreye bağlı bir biçimde eğitilmelerinden anlaşılmaktadır. Bozkır kültürünü sürdüren topluluklarda kurumsal bir eğitim yapısıyla karşılaşılmasa da Mani ve Buda gibi dinlere giren Türk halklarına adı geçen dinlerin ibadethanelerinde ve manastırlarında eğitim verildiği bilinmektedir. Yazılı kaynaklara bakıldığında daha çok öğretici hedeflerle eğitildikleri görülmektedir. Buradan insanlara yol gösteren ve doğru yolu işaret eden sonuçlar çıkarılabilir. İyilik, cömertlik, bilgelik, cesaret ve büyüklere saygı gibi değerler üzerinde durulur. Özellikle destanlarda söz konusu edilen alp tipine ve bilgeliğe çok önem verilir. Yine toplumun geleceği olarak görülen çocuklara çok değer verildiği için, eğitimlerine henüz yürümeye başladıkları anda başlandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte devlet kuruluşlarının en üst yapısında çok sıkı askerî ve sivil eğitim verildiği çok açıktır.
badge borderhover badge border
avatar
Türk Maarif Ansiklopedisi Kategorisi
Kurulları tarafından
onaylanmıştır.

GÖKTÜRKLER

Board Main İcon
Wiki Card Image
Göktürk Yazıtları olarak bilinen Orhun Yazıtları
Wiki Card Image
Doğu ve Batı Göktürk Kağanlıkları (TDTKA 58-59)

542 yılından itibaren tarihî kaynaklarda yer alan Göktürkler, 552'de bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Kurucuları Bumin kısa sürede ölünce onun yerine geçen Kara (İlci), Mukan ve Taspar kağanlar zamanında Karadeniz'den Kore'ye kadar olan sahayı kontrol altına aldılar. 582 yılında batı ve doğu olmak üzere ikiye bölündüler. Doğu Göktürk Kağanlığı 630 yılına, Batı Göktürk Kağanlığı 659'a kadar varlığını sürdürdü. Bağımsızlık 682'de İlteriş Kutluğ Kağan liderliğinde yeniden tesis edildi. Kardeşi Kapgan, yirmi dört yıl, sonra Bilge on sekiz yıl II. Göktürk Kağanlığı'nı başarıyla yönetti. Boy isyanlarına dış müdahaleler de eklenince 745 yılında kağanlık sona erdi. Asıl adı Türk Kağanlığı olan bu devlet dönemindeki yazıtlar sayesinde Türkçe'nin ilk hazineleri bulunabilmektedir. Diğer taraftan devlet teşkilatı, devletin sosyal yapısı, hukukî durumu, boy sistemi, kültürel kimliği açısından Göktürk dönemi Türk dünyası tarihinde önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Bu dönemde Türk adı açıkça millet ve devlet adı olarak görülmektedir.



Bozkır Türk topluluklarının kendilerine has bir sosyal sistemleri vardı. Eski Türkler'de eğitim sistemi de bu sosyal sisteme bağlı olarak gelişmişti. Boy yapısı üzerine kurulu bu sosyal sistem bazı Türk kökenli topluluklarda XXI. yüzyıla kadar varlığını devam ettirdi. Yerleşik toplumlara göre oldukça farklı olan bu sistemi doğal olarak yaşanan coğrafî çevre ortaya çıkarttı. Hayatta kalmak ve mevcudiyetini devam ettirebilmek için her türlü iklim ve şartlara uyum sağlandı. Hayat, su kaynaklarına ve otlaklara göre belirlendi, hayvanları için ortamlar tercih edildi.



Bu çerçevede ilk bilgiler Orta Asya tarih sahnesinde teşkilatlı bir toplum ve devlet olarak açık bir şekilde Asya Hunları'nın tarihinden edinilmektedir. Daha sonraki devirlerde kaydedilen birikim bu malumatı takip etmiştir.



Bozkırlarda yaşayan Göktürkler'i meydana getiren boyların halkı aynı yerde sürekli ikamet etmezdi. Hayatlarının temel kaynakları olan su ve otlakları takip ederek yaşıyorlardı. Ekonomilerinin esası sığır, at, keçi, koyun ve deveden oluşan hayvan sürülerine dayanmaktaydı. Tarıma uygun bazı yerlerde ziraî faaliyet gerçekleştirdikleri, herkesin kendine ait toprağının bulunduğu da kaynaklarda bildirilmektedir. Moğolistan'ın çoğu bölgesinde ya da Gobi çölünde tarım yapmak mümkün değildi, ancak Altay dağları ve diğer yerlerde tarımla ilgili arkeolojik kalıntılar ve sulama kanalları keşfedilmiştir. Yine ilk zamanlarda iletişim söz ile sağlanırdı. Göktürkler'de erkek çocuklar yürümeye başladıklarında koyunlara binerek biniciliğe alıştırılır; avcılığı öğrenmek için de çeşitli hedeflere nişan alırlardı.



Askerleri ise yay çekebilenler (gerebilenler) ya da güçlü zırhlı süvariler olarak nitelendirilmekteydi. Dolayısıyla askerî terbiye, eğitimin en önemli bölümünü oluşturuyordu. Gündelik yaşamda avcılık bir tür savaş eğitimi şeklinde değerlendirilse de savaş durumlarında ayrıca askerî eğitim yapılırdı. Uzun mesafeler için yay ve ok yakın için kama ve mızrak kullanırlardı. Kesin kazanacaklarını anladıklarında hızla sonuna kadar ilerlerler, zor durumda ise stratejik geri çekilme gerçekleştirirlerdi. Bu onların uyguladıkları bir savaş stratejisiydi.



Sosyal hayatın eğitimi ile askerî eğitim iç içeydi. Dolayısıyla çocuklara henüz yürümeye başladıkları andan itibaren her iki eğitim birlikte verilirdi. Burada hayatta kalabilmek için donanım ve beceri kazanmak esas gayeydi. Bozkırlı Türkler'in dayandığı askerî sistemin sağlamlığı ve başarıları bu askerî sistemin nasıl işlediğine dair ayrıntılı bilgiler Göktürkler'in kuruluşundan itibaren Çin kaynaklarında anlatılır. Hun Hükümdarı Mete (Modu) Han'ın milattan önce 209 yılında kurduğu onlu askerî sistem Göktürk ordusu teşkilatına da model olmuştu. Bu sistem çağlar boyu hem Türk ordusuna hem de yabancı ordulara örnek olmuştur.



Göktürk Kağanlığı 552 yılında kurulduğunda aynı sosyal ve askerî sistemi yani eğitimi askerî ve sosyal hayat olarak iç içe devam etti. Kağanlığa çok sayıda başarılar kazandıran Mukan (553-572), stratejileri, askerî işlerdeki başarısı, planlamacılığı sayesinde devletini büyütmüş, bütün Orta Asya'yı kaplayacak hale getirmişti. Mukan Kağan'ın üst düzey bir devlet yönetimi eğitimi aldığı da her şekilde belli olmaktadır. Kaynaklarda anlaşıldığına göre Göktürk dönemindeki sosyal yapı da Hunlar zamanında olduğu gibi askerî ve sosyal eğitimin iç içe verildiğini gösterir.



Genel olarak taşlara kazınmış ya da oyulmuş eski Türk yazılarına baktığımızda bilge ve bilgelik kavramının çok ön planda olduğu görülür. Bundan dolayı birçok kağan ve devlet adamının unvanı bilgeydi. Bilgelik makamına yükselmek ve bu konuda kabul görmek için de bir eğitimin gerektiği muhakkaktı. Ünlü devlet adamı Tonyukuk da ürettiği stratejiler ile sağlam bir eğitim tecrübesinden geçtiğini kanıtlar. Dede Korkut ve Oğuz destanlarında anlatılan olay örgüleri içinde eğitimle ilgili çok değerli bilgiler bulmak mümkündür. Özellikle kahramanların eğitimi abartılarak anlatılır ki bu da bize diğer kişiler hakkında bilgi verir.



Öte taraftan bazı Türk topluluklarının Budizm ve Maniheizm dinlerine girdikleri görülür. Bunların da adı geçen dinlerin öğretilerine göre eğitime tâbi tutuldukları bilinmektedir. Yine Türkler'in kullandıkları on iki hayvanlı takvimi zaman ve sayı hesabının yapıldığı ve bu alanda eğitimler verildiğinin işareti sayılır. Arabalarının kenarlarına deri eşyalar üzerine hesap yaptıkları da bildirilmiştir.



Eski Türkler'in hayvanların bakımı veya tedavisi için kendilerini geliştirdikleri açıktır. Buradan hayvan eğitimi ve bakımı ayrı bir dalmış gibi değerlendirilebilir. Çok sayıda zanaat ürünü imal edilmesinden de zanaat ve sanat işini icra edenlerin bulunduğu anlaşılır. Dolayısıyla sanat ve zanaat eğitimi de vardır.



Göktürk döneminde en dikkat çekici özelliklerden biri de Türkçe yazıtların dikilmesidir. Ülkede VI. yüzyıldan itibaren yüzlerce yazıt dikilmiş ve önemli kişilerin hatırasına binlerce balbal ve heykelin bulunduğu anıt alanları inşa edilmiştir. Bunlar arkeolojik ve mimari açıdan çok dikkat çekicidir. Orta Asya'nın çoğu yerinde bulunan anıt alanlarının en ünlüleri Kültigin (732), Bilge Kağan (735) ve Tonyukuk (725) için yapılanlardır. Yazıtların bulunması yazının öğretiminin bulunduğu ve eğitimde kullanımının yaygınlığını gösterir (bk. Göktürk Yazıtları).



İslam öncesi dönemde bütün Türk kökenli topluluklarda olduğu gibi Göktürkler'de de eğitimin dayandığı temel prensipler şöyle değerlendirilebilir: İçinde bulundukları coğrafî ortam Türkler'de eğitimin hayatta kalma temeli üzerine kurulması sonucunu doğurmuştur. Geleneklerin çocukların eğitiminde çok etkili olduğu töreye bağlı bir biçimde eğitilmelerinden anlaşılmaktadır. Bozkır kültürünü sürdüren topluluklarda kurumsal bir eğitim yapısıyla karşılaşılmasa da Mani ve Buda gibi dinlere giren Türk halklarına adı geçen dinlerin ibadethanelerinde ve manastırlarında eğitim verildiği bilinmektedir. Yazılı kaynaklara bakıldığında daha çok öğretici hedeflerle eğitildikleri görülmektedir. Buradan insanlara yol gösteren ve doğru yolu işaret eden sonuçlar çıkarılabilir. İyilik, cömertlik, bilgelik, cesaret ve büyüklere saygı gibi değerler üzerinde durulur. Özellikle destanlarda söz konusu edilen alp tipine ve bilgeliğe çok önem verilir. Yine toplumun geleceği olarak görülen çocuklara çok değer verildiği için, eğitimlerine henüz yürümeye başladıkları anda başlandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte devlet kuruluşlarının en üst yapısında çok sıkı askerî ve sivil eğitim verildiği çok açıktır.

Kaynakça

Akyüz, Yahya. Türk Eğitim Tarihi: M.Ö. 1000-M.S. 2019. Ankara 2019.
Arsal, Sadri Maksudi. Türk Tarihi ve Hukuk. İstanbul 1947.
Aydın, Erhan. Orhon Yazıtları. İstanbul 2017.
Kafesoğlu, İbrahim. Türk Millî Kültürü. İstanbul 1987.
Ögel, Bahaeddin. Türk Mitolojisi. Ankara 1994.
Taşağıl, Ahmet. Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları. İstanbul 2016.
a.mlf. Gök-Türkler. I-III, Ankara 2019.
a.mlf. Bozkırların İlk İmparatorluğu Hunlar. İstanbul 2020.
Tekin, Talat. Orhon Yazıtları. Ankara 1988.
Ahmet TAŞAĞIL, "GÖKTÜRKLER", Türk Maarif Ansiklopedisi, https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/gokturkler/#yazar-1 (16.04.2025).

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme
KÜRE'ye Sor