KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Güncel Sanat

Kültür, Sanat Ve Spor+2 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline
Gemini_Generated_Image_5v8z6r5v8z6r5v8z.png

Güncel Sanat (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur)

Ortaya Çıkışı
1960'lar ve Sonrası (II. Dünya Savaşı Sonrası)
Odak Noktası
Kavram; Fikir ve Süreç
Temel Özellikler
DisiplinlerarasılıkMalzeme Çeşitliliğiİzleyici EtkileşimiSosyal ve Politik Duyarlılık
İlişkili Yaklaşımlar
Kavramsal SanatPerformansEnstalasyonİlişkisel EstetikDijital Sanat
Önemli Kuramcılar
Nicolas BourriaudTerry BarrettLarry Shiner

Güncel sanat, II. Dünya Savaşı sonrasında şekillenen ve özellikle 1960’lı yıllardan itibaren kurumsallaşan, geleneksel sanat normlarına yönelik eleştirel bir tutumla ortaya çıkan sanat anlayışını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Türkiye’deki sanat çevrelerinde bu kavram çoğu zaman “çağdaş sanat” ifadesiyle eş anlamlı olarak kullanılmakla birlikte, bazı eleştirmenler iki kavram arasında nüanslar bulunduğunu ve bu nedenle “güncel sanat” tanımının tercih edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Bu sanat yaklaşımı, modernizmin akımlara ve manifestolara dayalı katı yapılanmalarından uzaklaşarak, sanat disiplinlerinin birbirine geçtiği, malzeme olanaklarının giderek çeşitlendiği ve sanatın doğasına ilişkin sürekli olarak yeni tartışmaların üretildiği bir olguya işaret etmektedir.


Güncel sanat pratiği, resim ve heykel gibi geleneksel biçimlerin yanında enstalasyon, performans, video, fotoğraf ve dijital sanat gibi farklı ifade biçimlerini kapsar. Bu çeşitlilik, sanatçıların yalnızca estetik niteliklere değil, aynı zamanda dönemin sosyal, kültürel ve politik bağlamlarına da dikkat göstermelerini sağlamaktadır. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gelişen toplumsal hareketler, kimlik politikaları, çevre sorunları ve küresel adalet tartışmaları, güncel sanatın konu edindiği başlıca alanlar arasında yer almaktadır. Böylelikle sanat eserleri, yalnızca bireysel yenilikçiliğin ürünü olarak değil, aynı zamanda toplumsal söylemin ve eleştirinin bir parçası olarak konumlanmaktadır.


Güncel sanatın belirgin özelliklerinden biri, odağın estetik nesneden düşünceye ve kavramsal boyuta kaymasıdır. Bu bağlamda eserler, belirli bir fikri, konsepti ya da eleştirel yaklaşımı görünür kılmayı amaçlar. İzleyici, yalnızca pasif bir gözlemci olmaktan çıkarak, eserin anlamını yorumlama ve tamamlamada etkin bir rol üstlenir. Bu katılımcı konum, özellikle toplumsal meseleleri ele alan çalışmalarda daha da önem kazanmaktadır. Sanatçılar, gündelik nesnelerden yüksek teknoloji ürünlerine kadar geniş bir malzeme yelpazesinden yararlanarak, sanatsal ifade alanlarını sürekli olarak genişletmektedir.


Disiplinler arası yönelim, güncel sanatın en karakteristik unsurlarından biridir. Sanat, teknoloji, bilim, felsefe ve sosyoloji gibi farklı alanlar arasında kurulan ilişkiler, hem ifade biçimlerini hem de tartışma konularını çeşitlendirmektedir. Böylece güncel sanat, yalnızca estetik bir üretim alanı değil, aynı zamanda çağdaş toplumun dinamiklerini yansıtan, sorgulayan ve bu dinamikler üzerinde düşünsel bir etki oluşturmaya çalışan kültürel bir pratik olarak öne çıkmaktadır.

Temel Özellikler

Güncel sanat, tek bir tanım içine sığdırılması zor olan, çok yönlü ve dinamik bir yapıya sahiptir. Modernizmin belirli kurallar ve manifestolar etrafında şekillenen, sonu genellikle “-izm” ile biten akımlarına kıyasla, güncel sanatta böylesi katı sınırlamalar bulunmamaktadır. Bu nedenle, onu tek bir eğilim veya ortak bir manifesto üzerinden değil, farklı dönemlerde ortaya çıkan duyarlılıklar, söylemler ve uygulama biçimleri üzerinden değerlendirmek daha doğru bir yaklaşımdır. Güncel sanatın temelinde, sanatın tarihsel olarak yerleşik hâle gelmiş kurallarını, estetik ölçütlerini, üretim pratiklerini ve piyasa mekanizmalarını sorgulama eğilimi yatar.

Güncel sanatın ayırt edici özellikleri birkaç ana başlık altında toplanabilir.

Disiplinlerarasılık

Güncel sanat; resim, heykel ve fotoğraf gibi klasik sanat disiplinlerinin ötesine geçerek, enstalasyon (yerleştirme), performans sanatı, video sanatı, dijital sanat, arazi sanatı ve sokak sanatı gibi çok sayıda pratiği bünyesinde barındırır. Bu pratikler yalnızca birbirinden bağımsız olarak kullanılmakla kalmaz; kimi zaman aynı eserde iç içe geçerek melez formlar oluşturur. Sanatçılar, disiplinler arasındaki sınırları esneterek ya da ortadan kaldırarak, yeni ifade olanakları araştırır ve böylece sanatın biçimsel çeşitliliğini artırır.

Kavram Odaklılık

Güncel sanatın bir diğer önemli özelliği, eserin fiziksel görünümünden veya estetik niteliklerinden çok, ardındaki düşünce ve kavramsal çerçevenin ön plana çıkmasıdır. Bu yaklaşımda sanat eseri, tek başına görsel bir nesne olmaktan ziyade, belirli bir fikrin veya eleştirel bakışın taşıyıcısı olarak değerlendirilir. Sanatçı, bu süreçte izleyiciyi yalnızca eseri görmekle yetinmeyip, aynı zamanda onun sunduğu entelektüel bağlama dair düşünmeye, sorgulamaya ve diyalog kurmaya davet eder.

İzleyici Etkileşimi

Birçok güncel sanat eseri, izleyicinin katılımı olmadan tamamlanmış sayılmaz. İzleyicinin fiziksel ya da düşünsel katılımı, eserin anlamını pekiştiren bir unsur olarak görülür. Bu durum, Fransız küratör ve sanat kuramcısı Nicolas Bourriaud’nun geliştirdiği “ilişkisel estetik” kavramıyla açıklanmıştır. İlişkisel estetik, sanatın yalnızca bireysel bir ifade alanı değil, aynı zamanda insanlar arası karşılaşmaların, toplumsal bağların ve diyalogların kurulduğu bir ortam olduğunu vurgular. Böylece eser, toplumsal etkileşim üzerinden değer kazanır.

Sosyal ve Politik Duyarlılık

Güncel sanatçılar, yaşadıkları dönemin sorunlarına ve gündemlerine duyarlıdır. İnsan hakları ihlalleri, göç olgusu, kimlik politikaları, küreselleşmenin etkileri, iklim değişikliği, toplumsal eşitsizlikler ve teknolojik gözetim sistemleri gibi temalar, güncel sanatın en çok işlediği konular arasında yer alır. Bu nedenle güncel sanat, estetik bir üretim alanı olmanın ötesinde, zaman zaman bir aktivizm biçimi veya toplumsal eleştiri aracı olarak da işlev görür.

Malzeme Çeşitliliği

Güncel sanatın bir başka belirgin özelliği, kullanılan malzemelerin çeşitliliğidir. Boya, tuval, mermer ve bronz gibi geleneksel malzemelerin yanı sıra, gündelik yaşamdan alınmış nesneler, endüstriyel atıklar, insan bedeni, ışık, ses, hareketli görüntü ve dijital veriler de sanatın araçları hâline gelmiştir. Bu durum, sanat ile gündelik yaşam arasındaki sınırların belirsizleşmesine katkıda bulunur ve “sanat eseri” kavramının kapsamını sürekli olarak genişletir.

Küreselleşme ve Güncel Sanat

1990’lı yıllardan itibaren küreselleşmenin ivme kazanması, güncel sanatın yönelimlerini ve kurumlarını önemli ölçüde etkilemiştir. Küreselleşme, yalnızca ekonomik ve siyasi alanlarda değil, kültürel üretim ve dolaşım süreçlerinde de belirleyici bir faktör hâline gelmiştir. Antropolog Marc Augé’nin “yok-yerler” (non-places) olarak adlandırdığı kimliksiz, geçişken ve anonim mekânların —havaalanları, otoyollar, alışveriş merkezleri gibi— artış göstermesi, sanatın da benzer bir dolaşım ve anonimleşme sürecine girmesiyle paralellik göstermektedir. Bu dönem, sanat eserinin yalnızca estetik ve düşünsel bir nesne olmaktan çıkıp küresel ölçekte alınıp satılabilen bir meta hâline gelmesini hızlandırmıştır. Eserlerin piyasa değerleri, kimi zaman sanatsal değerlerinin önüne geçerek, sanat piyasasında yeni bir hiyerarşi oluşturmuştur.


Bu bağlamda güncel sanat, 20. yüzyılın sonundan itibaren küresel bir ağın içinde yeniden tanımlanmıştır. Eleştirmen Rafet Arslan’ın vurguladığı üzere, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte küresel sermaye, özellikle Doğu Bloku ve Balkanlar gibi bölgelerde yeni kültürel pazarlar keşfetmiştir. Bu bölgelerde fon mekanizmaları aracılığıyla desteklenen sanat ortamı, kimi zaman “hızlandırılmış” bir güncel sanat sahnesinin doğuşunu beraberinde getirmiştir. Bu süreç, yerel ve otantik olarak kabul edilen kültürel öğelerin küresel bir estetik anlayışla harmanlandığı, ancak aynı zamanda kimlik politikalarının ve siyaseten doğruluk eksenli etik yaklaşımların öne çıktığı bir yapıyı da beraberinde getirmiştir.


Türkiye de bu sürecin dışında kalmamış, 1990’lardan itibaren küreselleşmenin etkisiyle kendi güncel sanat ortamını biçimlendirmeye başlamıştır. Yerli sermayenin küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketlerle kurduğu ilişkiler, sanat kurumlarına ve etkinliklerine yön vermiştir. İstanbul Bienali gibi uluslararası ölçekli organizasyonlar, Türkiye’nin güncel sanat sahnesini küresel dolaşımın bir parçası hâline getirmiştir. Bunun yanında, özel müzelerin kurulması, sanat fuarlarının düzenlenmesi ve bağımsız sanat inisiyatiflerinin ortaya çıkması, küreselleşmenin oluşturduğu sanat piyasasıyla doğrudan bağlantılıdır.


Bu yeni yapı, sanatın üretim, sergileme ve dolaşım biçimlerini köklü şekilde değiştirmiştir. Bienaller, uluslararası sergiler, sanat fuarları ve küresel müzeler, yalnızca sanat eserlerinin sergilendiği mekânlar değil, aynı zamanda küresel ağın en önemli aktörleri olarak öne çıkmıştır. Böylelikle güncel sanat, yerel bağlamlardan beslenmeye devam etse de uluslararası düzeyde dolaşıma giren, çok katmanlı bir pratik hâline gelmiştir.


Güncel Sanat

Güncel Sanat Galerisi (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur.)

Türkiye’de Güncel Sanat

Türkiye’de güncel sanatın gelişimi, ülkenin sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümleriyle yakından ilişkilidir. 1950’lerden itibaren hızla değişen kentleşme dinamikleri, sanayileşme süreci ve teknolojik yenilikler, sanatçıların ifade biçimlerinde de yeni arayışlara yol açmıştır. Ancak asıl ivme, 1990’lar ve 2000’lerde küresel sanat dünyasıyla entegrasyonun güçlenmesiyle kazanılmıştır. Bu dönemde açılan özel müzeler, yeni nesil sanat galerileri, bağımsız sanat inisiyatifleri ve düzenli hâle gelen uluslararası bienaller, Türkiye’de güncel sanatın hem üretim kapasitesini hem de ulusal ve uluslararası görünürlüğünü artırmıştır.

Kurumlar ve Mekânlar

Türkiye’de güncel sanatın kurumsallaşmasında, farklı şehirlerde açılan müzeler, sanat merkezleri ve araştırma kurumları belirleyici olmuştur. İstanbul, bu alanda öncü konumda bulunmakla birlikte, Ankara, İzmir, Mardin ve Bayburt gibi kentlerde de önemli oluşumlar görülmektedir.


İstanbul Modern: 2004 yılında kurulan İstanbul Modern, Türkiye’nin ilk modern ve güncel sanat müzesi olarak tanımlanmaktadır. Müze, 2023 yılında Renzo Piano tarafından tasarlanan yeni binasına taşınmış ve çağdaş müzecilik anlayışını yansıtan mimarisiyle öne çıkmıştır. Koleksiyon sergilerinin yanı sıra güncel teknolojileri sanatla buluşturan süreli sergileriyle uluslararası ölçekte tanınırlık kazanmıştır.


Arter: Vehbi Koç Vakfı’na bağlı bir kurum olan Arter, 2019’da Dolapdere’deki yeni binasında faaliyete geçmiştir. Sürekli koleksiyon sergilemek yerine, vakıf koleksiyonunu kavramsal ve küratöryel çerçeveler etrafında şekillenen uzun süreli sergiler aracılığıyla izleyiciyle buluşturur. Böylece güncel sanatta deneysel ve araştırmacı bir yaklaşım sunar.


Salt: Beyoğlu ve Galata’da faaliyet gösteren Salt, yalnızca bir sergileme mekânı değil, aynı zamanda araştırma, arşivleme ve kamusal programlara odaklanan bir kurumdur. Türkiye’de kavramsal sanatın geçmişine ışık tutan kapsamlı sergilere ev sahipliği yapmış, Gülsün Karamustafa, İpek Duben ve Handan Börüteçene gibi sanatçıların üretimlerini arşiv boyutuyla görünür kılmıştır.


Pera Müzesi: Suna ve İnan Kıraç Vakfı’na bağlı Pera Müzesi, geleneksel sanat koleksiyonlarının yanı sıra uluslararası alanda tanınmış güncel sanatçıların sergilerine yer vermektedir. Grayson Perry ve Etel Adnan gibi sanatçıların kişisel sergileri, müzenin geleneksel ile güncel olanı bir araya getiren yaklaşımını göstermektedir.


Baksı Müzesi: Bayburt’ta Prof. Dr. Hüsamettin Koçan tarafından kurulan Baksı Müzesi, bir “eko müze” modeli olarak öne çıkar. Yerel halkın dokuma, çömlekçilik gibi geleneksel üretimlerini güncel sanat pratikleriyle buluşturarak bölgedeki göçü azaltmayı ve sanatsal üretimi teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Bienaller ve Etkinlikler

Bienaller, Türkiye’de güncel sanatın uluslararası dolaşıma girmesinde en önemli araçlardan biridir. Bu etkinlikler, sanatçıların üretimlerini uluslararası küratörler ve izleyicilerle buluştururken, aynı zamanda Türkiye’nin küresel sanat haritasındaki konumunu güçlendirmektedir.


İstanbul Bienali: 1987’den bu yana düzenlenen İstanbul Bienali, dünyanın önde gelen güncel sanat etkinlikleri arasında yer almaktadır. İki yılda bir gerçekleştirilen bienal, dünyanın farklı coğrafyalarından sanatçıları, küratörleri ve sanat profesyonellerini bir araya getirerek İstanbul’u uluslararası sanat dünyasında önemli bir merkez hâline getirmiştir.


Mardin Bienali: 2010 yılında başlatılan Mardin Bienali, şehrin kültürel ve tarihsel dokusunu güncel sanatla ilişkilendirerek bölgeye yeni bir sanatsal perspektif kazandırmayı hedeflemektedir. Yerel halkla uluslararası sanatçılar arasında bir etkileşim alanı oluşturması açısından dikkat çekicidir.


Çanakkale ve Kommagene Bienalleri: Anadolu’nun farklı bölgelerinde düzenlenen bu bienaller, bulundukları şehirlerin tarihsel ve kültürel bağlamlarını güncel sanatla buluşturmaktadır. Böylece sanatın merkezî şehirler dışına yayılmasına ve bölgesel ölçekte yeni sanat ortamlarının oluşmasına katkı sağlamaktadır.

Uluslararası Önemli Sanatçılar

Güncel sanat, küresel ölçekte birbirinden farklı estetik ve kavramsal yaklaşımları bir araya getirir. Sanatçılar, üretimleri aracılığıyla yalnızca estetik kaygılara değil, aynı zamanda toplumsal, politik, kültürel ve bireysel meselelere de odaklanırlar. Bu bağlamda öne çıkan isimler, güncel sanatın küresel dilinin oluşumunda belirleyici rol oynamıştır.


Ai Weiwei (d. 1957): Çinli sanatçı, aktivist ve entelektüel bir figür olan Ai Weiwei, sanatın toplumsal işlevini öne çıkarır. Çalışmalarında göçmen krizleri, ifade özgürlüğü, devlet baskısı ve insan hakları gibi evrensel sorunlara dikkat çeker. Geleneksel Çin seramiklerini kırma ya da boyama gibi yöntemlerle dönüştürdüğü eserleri, tarihsel mirasın yeniden yorumlanması ve güncel politik eleştirinin bir araya gelişini temsil eder. Sanat pratiği, aktivizmle doğrudan bağlantılıdır ve bu nedenle sıklıkla politik tartışmaların merkezinde yer alır.


Yayoi Kusama (d. 1929): Japon sanatçı Kusama, puantiyeler, tekrarlayan desenler ve ayna kullanımıyla tanınır. “Infinity Mirror Rooms” enstalasyonları, izleyiciyi sınırsız mekân algısıyla baş başa bırakır. Kusama’nın üretimleri, kendi zihinsel sağlık deneyimlerinden beslenir; halüsinasyonlarını sanatın bir parçasına dönüştürerek bireysel psikolojiyi evrensel bir deneyim alanına taşır. Eserleri, birey ve toplum arasındaki ilişkilere dair sorgulamalar yapar.


Olafur Eliasson (d. 1967): Doğa olaylarını sanatın konusu hâline getiren Eliasson, ışık, sis, su ve renk kullanımıyla duyusal deneyimler üretir. The Weather Project (2003, Tate Modern) adlı enstalasyonu, hem bireysel hem de kolektif algıya hitap eden çalışmalardan biridir. Sanatçı, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularına da odaklanarak doğa-insan ilişkisini yeniden düşünmeye davet eder.


Marina Abramović (d. 1946): Performans sanatının öncü isimlerinden Abramović, bedeni hem bir araç hem de bir sınır alanı olarak kullanır. Çalışmalarında dayanıklılık, acı, zaman ve izleyici katılımı gibi konuları araştırır. The Artist is Present (2010, MoMA) performansında sanatçı, günler boyunca sessizce oturmuş ve izleyicilerle bakışarak karşılıklı bir deneyim oluşturmuştur. Bu performans, sanatçı-izleyici ilişkisini dönüştüren örneklerden biri olarak kabul edilir.


Damien Hirst (d. 1965): İngiliz sanatçı Hirst, 1990’larda “Young British Artists” (YBA) grubunun en tanınmış isimlerinden biridir. Formaldehit içinde sergilenen hayvanları ve ilaç dolaplarıyla bilinir. Çalışmaları, ölüm, tüketim kültürü, bilimsel estetik ve piyasa ilişkileri üzerine tartışmalar açar. Hirst, sanat piyasasında rekor satışlara ulaşarak sanatın ekonomik boyutunun tartışılmasına katkıda bulunmuştur.


Jeff Koons (d. 1955): Amerikan sanatçı Koons, kitsch estetiğini ve popüler kültürün ikonlarını sanat dünyasına taşır. Paslanmaz çelikten üretilmiş ve parlak renklerle kaplanmış “Balloon Dog” heykelleri, sanat ve tüketim arasındaki ilişkiyi sorgular. Koons’un çalışmaları, sanatın “yüksek kültür” ve “popüler kültür” arasındaki sınırlarını tartışmaya açması bakımından önemlidir.


Anish Kapoor (d. 1954): Hint asıllı Britanyalı sanatçı Kapoor, boşluk, yüzey, mekân ve algı üzerine kurulu anıtsal ölçekli heykelleriyle bilinir. Chicago’daki “Cloud Gate”

adlı eseri, kamusal alandaki sanatın yeni bir şekilde deneyimlenmesini sağlamıştır. Kapoor, aynı zamanda pigment, taş ve metal gibi farklı malzemeleri kullanarak heykelin biçimsel ve kavramsal olanaklarını genişletmiştir.


Cindy Sherman (d. 1954): Amerikalı sanatçı Sherman, fotoğraf temelli çalışmalarıyla tanınır. En bilinen serisi “Untitled Film Stills” (1977–1980), sanatçının farklı kadın rollerine bürünerek kurgusal sahneler oluşturduğu otoportrelerden oluşur. Sherman, bu yöntemle toplumsal cinsiyet, kimlik, temsil ve medya tarafından oluşturulan kadın imajlarını eleştirir. Fotoğrafı bir “kendini temsil aracı” olarak kullanarak, sanatın öznesi ile nesnesi arasındaki sınırları belirsizleştirir.


Bruce Nauman (d. 1941): Amerikalı sanatçı Nauman, heykel, video, neon enstalasyon ve performans gibi birçok disiplini kullanır. Çalışmalarında beden, mekân, dil ve algı ilişkilerini araştırır. Neon yazılarla ürettiği eserleri, hem mizahi hem de provokatif bir dille toplumsal eleştiriler içerir. Nauman’ın üretimleri, güncel sanatın disiplinler arası yönünü güçlü bir şekilde yansıtır.


Tracey Emin (d. 1963): “Young British Artists” grubunun bir diğer önemli ismi olan Emin, kişisel deneyimlerini sanatın merkezine taşır. En bilinen eserlerinden biri olan My Bed (1998), sanatçının dağınık yatağını bir sanat eseri olarak sergilemesiyle gündeme gelmiştir. Çalışmaları, cinsellik, kadın bedeni, travma ve kişisel anılar gibi temaları açık biçimde işler. Emin’in sanatında öznel deneyim, kamusal alanda tartışmaya açılan bir konu hâline gelir.


Shirin Neshat (d. 1957): İranlı sanatçı Neshat, fotoğraf, video ve film çalışmalarıyla tanınır. Özellikle kadın kimliği, İslam kültürü, göç ve iktidar ilişkileri üzerine odaklanır. Siyah beyaz fotoğraf serileri, kadın bedenine yazılmış Farsça şiirlerle, birey ile toplumsal yapı arasındaki gerilimi görünür kılar. Neshat’ın çalışmaları, hem bireysel hem de kültürel kimlik tartışmalarına küresel ölçekte katkı sunar.

Kaynakça

Antwi, Emmanuel. “The Unintended Consequences of Normalisation: Analysing the Long–Term Negative Effects of Artistic Practices That Normalise Abnormalities.” Journal of Fine and Studio Art 12, no. 1 (Ocak–Haziran 2025): 1–13. Erişim Tarihi: 6 Eylül 2025. https://academicjournals.org/journal/JFSA/article-full-text-pdf/373F9FF73126.

Chen, Feiran. “A Case Study in Participatory Environmental Art.” Highlights in Art and Design 7 (27 Eylül 2024): 62–65. Erişim Tarihi: 6 Eylül 2025. https://doi.org/10.54097/df74w925.

De la Calleja, Elsa, ve Roberto Zenit. “Fractal Dimension and Topological Invariants as Methods to Quantify Complexity in Yayoi Kusama's Paintings.” arXiv, 2020. Erişim Tarihi: 6 Eylül 2025. https://arxiv.org/abs/2012.06108.

İstanbul Modern. “History.” İstanbul Modern Sanat Müzesi. Erişim Tarihi: 6 Eylül 2025. https://www.istanbulmodern.org/en/corporate/history.

Ponzanesi, Sandra. "The Art of Dissent: Ai Weiwei, Rebel with a Cause.” Culture, Citizenship and Human Rights, 2019. 215-236. Erişim Tarihi: 6 Eylül 2025. https://doi.org/10.4324/9780429198588.

Suma, K. V., S. Chandran, ve T. S. Sathyanarayana Rao. “The Princess of Polka Dots: Using Art as a Medium to Cope with Hallucinations.” Indian Journal of Psychiatry 60, no. 1 (Ocak–Mart 2018): 156–158. Erişim Tarihi: 6 Eylül 2025. https://doi.org/10.4103/psychiatry.IndianJPsychiatry_149_18.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarÖmer Said Aydın21 Temmuz 2025 07:59
KÜRE'ye Sor