KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti

fav gif
Kaydet
kure star outline

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti, Mondros Mütarekesi sonrasında terhis edilen yedek subayların yaşadığı ekonomik ve toplumsal mağduriyetlere çözüm arayışıyla 1918 yılı sonunda İstanbul’da kurulmuştur. Cemiyet, üyelerinin hukuki haklarını savunmayı, eğitim ve istihdam taleplerini duyurmayı ve örgütlü dayanışma yoluyla kamuoyu oluşturmayı amaçlamıştır.

Kuruluş Süreci ve Cemiyetin Amaçları

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Mondros Mütarekesi gereğince ordudan terhis edilerek İstanbul’a dönen yedek subayların girişimiyle kurulmuştur. Bu gençlerin büyük kısmı Darülfünun öğrencisiydi ve savaş sonrası İstanbul’un işgal altında oluşu ile birlikte ciddi ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarla karşı karşıya kalmışlardı. İlk olarak 30 Aralık 1918’de “İhtiyat Zabitleri Postası” adlı bir dergi çıkararak seslerini duyurmaya çalışan bu grup, kısa süre içinde örgütlü bir yapı kurma ihtiyacı duymuş ve fiilen Kasım 1918 de, resmen ise 11 Ocak 1919 tarihinde İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti'ni kurmuştur.


Cemiyetin kuruluşundaki temel amaç, harp sonrası görevden ayrılmış ikinci sınıf yedek subayların hukuki haklarını savunmak, eğitimlerine devam etmelerini sağlamak, kamuda istihdam edilmelerini talep etmek ve geleceklerini güvence altına almaktı. Cemiyetin hazırladığı nizamnamenin 2. maddesinde bu amaç açık biçimde “bilumum ikinci sınıf ihtiyat zabitlerinin sıyanet-i hukukuyla maddi ve manevi terfiye-i ahval ve temin-i istikballeri” olarak ifade edilmiştir. Cemiyet, bu hedefleri gerçekleştirmek için çeşitli toplantılar düzenlemiş, hükümete taleplerini sunmuş ve İstanbul’da işsiz kalan yedek subaylar için çözüm yolları aramıştır. 

Teşkilat Yapısı ve Üyelik

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti, kuruluşundan kısa süre sonra kurumsal bir yapıya kavuşmuş ve iç işleyişini belirlemek amacıyla bir nizamname hazırlamıştır. Cemiyetin yönetimi üç ana organdan oluşmaktaydı: Heyet-i İdare, Heyet-i Umumiye ve Divan Heyeti. Heyet-i İdare, cemiyetin günlük işlerini yürüten yürütme organıydı; bir başkan ile dört üyeden oluşuyordu. Bu üyelerden biri katip, biri temsilci, biri muhasebeci olarak görev yapıyordu.


Muhasebeci aynı zamanda hükümetle ve dış ilişkilerle ilgili işlemleri yürütmekle görevliydi. Heyet-i Umumiye, cemiyetin genel kuruluydu ve üç ayda bir toplanarak kararlar alıyordu. Divan Heyeti ise cemiyetin güvenlik ve iç düzeninden sorumluydu. Bu yapı, cemiyetin hem etkin biçimde yönetilmesini hem de üyeleri arasında düzenli iletişim kurulmasını sağlıyordu.


Cemiyetin üyeleri ikiye ayrılıyordu: Asli üyeler ve fahri üyeler. Asli üyeler, doğrudan ikinci sınıf yedek subaylardan oluşuyordu. Fahri üyelik ise sembolik destek sağlayan kişilere veriliyordu. Bu kapsamda cemiyetin fahri başkanlığı Şehzade Abdurrahim Efendi tarafından kabul edilmişti.


Kuruluşun ilk aylarında cemiyete 400’ü aşkın üye kaydolmuştur. İlerleyen dönemde cemiyetin yönetiminde çeşitli değişiklikler olmuş; başkanlık ve heyet üyeliklerine yeni isimler getirilmiştir. Ayrıca cemiyetin resmi yayın organı olan İhtiyat Zabitleri Postası gazetesinin sahibi ve müdürü, cemiyetin Divan Heyeti üyelerinden Cemil Reşit Bey olmuştur.

İlk Faaliyetler, Talepler, Yayın Organları ve Basın Faaliyetleri

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti, henüz resmen kurulmadan önce bile İstanbul’a dönen yedek subaylar tarafından çeşitli faaliyetlerle kendini göstermeye başlamıştır. Savaşın ardından terhis edilen bu gençlerin karşı karşıya kaldığı sosyal ve ekonomik sorunlar, onları örgütlü hareket etmeye itmiş; ilk adım olarak seslerini duyurmak için 30 Aralık 1918 tarihinde İhtiyat Zabitleri Postası adlı bir gazete çıkarılmıştır. Bu yayın organı, cemiyetin hem iç iletişimini sağlamak hem de kamuoyuna taleplerini duyurmak açısından önemli bir araç olmuştur.


Cemiyetin ilk toplantıları, fiili kuruluş tarihinden hemen sonra Kasım 1918’de yapılmış; bu toplantılarda üyeler, savaş sonrası yaşadıkları mağduriyetleri gündeme getirmiştir. Cemiyetin öne çıkan talepleri arasında şunlar yer almıştır:


1. Devletin kendilerini kamuda istihdam etmesi,


2. Eğitimi yarım kalanların öğrenimine devam edebilmesi,


3. Öğretmenlik yapabilecek seviyede olanların doğrudan atanması,


4. Askerlikte görev almış gençlerin çeşitli kamu hizmetlerinde (toprak, maden, ulaşım, nakliyat gibi sektörlerde) değerlendirilmesi.


Bu talepler, bir bildiriyle dokuz madde halinde toplanmış ve cemiyetin nizamnamesinde de yansıtılmıştır. Ayrıca savaşta hayatını kaybeden yedek subaylar anısına bir İhtiyat Zabitleri Abidesi dikilmesi önerisi de gündeme gelmiş, bunun için aralarında para toplayarak somut bir hatıra oluşturmak istemişlerdir.


Cemiyet, basını hem örgütlenme hem de savunma aracı olarak kullanmıştır. Özellikle Türk Genci dergisi ve Hadisat, Tasvir-i Efkar, Alemdar gibi gazetelerde yayımlanan yazılar sayesinde kamuoyunda dikkat çekmeyi başarmıştır. Bu yayınlar, yedek subayların vatanseverliğini ve savaş sırasındaki fedakarlıklarını vurgularken, aynı zamanda devlete yönelik taleplerini haklı kılan bir zemin oluşturmaya çalışmıştır.

Türk Ocağı ile İlişkiler, Siyasi Faaliyetler ve Hükümet Tepkisi

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti’nin kuruluş sürecinde en büyük kurumsal desteği Türk Ocağı sağlamıştır. Cemiyetin ilk toplantıları, Türk Ocağı’nın Beyazıt’taki merkez binasında gerçekleştirilmiş, burada zabitlere maddi ve manevi destek sağlanmıştır. Bu yakın ilişki, cemiyetin milliyetçi kimliğini pekiştirmiş ve kamuoyunda dikkat çekmesine neden olmuştur. Ancak bu ilişki, siyasi çevreler tarafından farklı yorumlanmış; cemiyet, dönemin iktidarına muhalif bir oluşum gibi görülmeye başlanmıştır.


Cemiyetin üyeleri arasında, özellikle İstanbul’un işgali sonrasında gelişen milli direnişi destekleyen çok sayıda genç bulunmaktaydı. Bu gençler, cemiyetin yalnızca bir yardım örgütü olmasından öte, milli bir duruşun temsilcisi haline gelmesini sağlamaya çalışmışlardır. Bu tavır, kısa sürede cemiyeti İstanbul Hükümeti'nin dikkatine sunmuş ve resmi makamlar, bu faaliyetleri takip etmeye başlamıştır.


Harbiye Nezareti, henüz resmi olarak askerlikle ilişkisi kesilmemiş olan yedek subayların cemiyet çatısı altında siyasi faaliyet yürütmesini sakıncalı bulmuş; Askeri Ceza Kanunu’na atıfla, siyasi cemiyet ve toplantılara katılan subaylara hapis cezası uygulanacağını hatırlatmıştır. Bununla birlikte, dönemin İstanbul Polis Müdürü Esat Bey, bazı cemiyet üyelerini çağırarak tabancalarını teslim etmelerini istemiş; ancak üyelerden Nahit Bey, güvenliksizlik ortamında bu talebin kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. Esat Bey’in bu cevaba karşılık verdiği, “Ben hükümet adına söylüyorum” ifadesi, cemiyetin üzerinde dolaylı bir baskı kurulmak istendiğini göstermektedir.


Cemiyetin Türk Ocağı’yla ilişkisi, dönemin siyasi partilerinden Hürriyet ve İtilaf Fırkası tarafından şüpheyle karşılanmış; cemiyetin İttihatçı olduğu yönünde suçlamalar yapılmıştır. Bu çerçevede bazı gazeteler aracılığıyla kamuoyunda karalama kampanyaları başlatılmıştır. Dönemin tanıklarından İsmail Hakkı Sunata, hatıratında, cemiyetin Türk Ocağı’nı merkez olarak kullanmasının, iktidar partisi tarafından düşmanca karşılandığını ve bu sebeple baskıların arttığını belirtmiştir.

İşgallere Karşı Tepki ve Mitingler

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti, kuruluş amacının ötesine geçerek İstanbul’un ve Anadolu’nun işgali karşısında aktif bir milli direniş sergilemiştir. Özellikle 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunan ordusu tarafından işgali, cemiyet üyeleri için bir dönüm noktası olmuş; bu olayın hemen ardından gerçekleşen protesto eylemlerinde cemiyet öncü roller üstlenmiştir.


17 Mayıs 1919 tarihinde Darülfünun’da yapılan öğrenci toplantısına cemiyet üyeleri de katılmış, bazı üyeler Rum asıllı öğrencilerin salondan çıkarılmasını teklif etmiş, bu da büyük tartışmalara yol açmıştır. Toplantı sonrasında, yedek subaylar ve öğrenciler İzmir işgaline karşı derslere katılmama kararı alarak boykot başlatmışlardır.


18 Mayıs’ta yapılan ikinci toplantıda cemiyet üyeleri yine Darülfünun Konferans Salonu’nda toplanmış, burada Dr. Besim Ömer (Akalın) ve Akil Muhtar (Özden) gibi isimlerin konuşmaları sonrasında İtilaf Devletleri’ne protesto telgrafı çekilmesi kararlaştırılmıştır. Toplantıda İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti adına konuşan bir temsilci, “aç, sefil, kör, topal kalan zabitler karşısında hiç meyus olmayan ordu mensuplarının vatan için ölmeye hazır olduğu” yönünde ifadelerde bulunmuştur.【1】 


19 Mayıs 1919 günü gerçekleşen Fatih Mitingi, cemiyetin kitlesel direnişin örgütlenmesindeki etkisini açıkça ortaya koymuştur. Cemiyet üyeleri mitingin hazırlık sürecinde görev almış, halkı alana toplamak için ilanlar dağıtmış ve Türk Ocağı ile iş birliği içinde miting organizasyonunu yürütmüştür. Miting günü, halkın Saraçhane’ye toplanmasında İhtiyat Zabitleri’nin yönlendirmesi etkili olmuştur.

Anadolu’ya Geçiş ve Milli Mücadele Katkısı

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti, kuruluşundan itibaren yalnızca bir yardımlaşma örgütü olarak değil, aynı zamanda İstanbul’un işgaline karşı tepki gösteren milliyetçi bir oluşum olarak faaliyet göstermiştir. İzmir’in işgali ve İstanbul’daki protesto mitinglerine aktif katılımının ardından, cemiyetin birçok üyesi giderek şekillenen Anadolu’daki Milli Mücadele hareketine fiili destek vermeye başlamıştır.


Sadrazam Damat Ferit Paşa döneminde İstanbul’da artan baskılar ve İtilaf Devletleri’nin cemiyet üzerindeki denetimi, üyeleri daha somut adımlar atmaya yöneltmiştir. Bu dönemde cemiyet üyeleri, Anadolu’ya geçmek için çeşitli gizli kanallar kullanmaya başlamış, İstanbul’dan farklı bölgelere dağılmışlardır. Bu geçişler, hükümetin dikkatini çekmiş ve Dahiliye Nezareti tarafından takibe alınmıştır.


Cemiyetin doğrudan kurumsal olarak Anadolu’ya taşınması söz konusu olmasa da, birçok üyesi Milli Mücadele saflarına katılarak bölgesel direniş örgütlerinde veya düzenli ordu içinde görev almıştır. Bu yönüyle İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti, İstanbul'da doğup Anadolu'da varlığını fiilen sürdüren önemli bir milliyetçi gençlik hareketinin kaynağı olarak değerlendirilebilir.

Kaynakça

Öncü, Ali Servet. “İstanbul’da Mütareke Dönemi Yedek Subay Teşkilatlanmaları.” A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, no. 40 (2009): 341-355. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/33457.


Üçer, Sırrı. "Mütarekenin İlk Günlerinde Yedek Subaylar Neden Örgütlendiler?," Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar , sa.14, 53-71, 2012. https://avesis.yildiz.edu.tr/yayin/f6b45ba8-3ae1-4c0c-8890-fa57071fc63d/mutarekenin-ilk-gunlerinde-yedek-subaylar-neden-orgutlendiler.

Dipnot

[1]

Öncü, Ali Servet. “İstanbul’da Mütareke Dönemi Yedek Subay Teşkilatlanmaları.” A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, no. 40 (2009), s. 347.

Ayrıca Bakınız

Yazarın Önerileri

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarDenizcan Taşci3 Haziran 2025 19:44
KÜRE'ye Sor