Karapınar Güneş Enerjisi Santrali (Karapınar GES), Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşüm sürecinde simgesel öneme sahip bir projedir. Konya ilinin Karapınar ilçesi sınırlarında yer alan bu tesis, ülkenin en büyük güneş enerji santrali olma özelliğini taşımaktadır.
Proje, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli kapsamında yürütülmüş ve ulusal enerji arz güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunmak amacıyla hayata geçirilmiştir. Geniş ölçeği, yerli üretim şartları ve teknoloji transferi gibi unsurlar sayesinde stratejik bir sanayi ve çevre yatırımı olarak konumlanmaktadır.

Karapınar Güneş Enerjisi Santrali'ne Ait Görsel (AA)
Kurulum ve Kapasite
Santral, yaklaşık 20 milyon metrekarelik geniş bir arazi üzerinde kurulmuştur. Bu alan, çölleşmeye eğilimli ve tarımsal faaliyetler açısından verimsiz bir bölge olarak belirlenmiş, dolayısıyla enerji üretimi için kullanılması ekolojik denge açısından da uygun bulunmuştur. Santralde kurulu olan yaklaşık 3 milyon 500 bin adet fotovoltaik panel, 1350 megavat pik (MWp) kurulu güce sahiptir. Bu kapasiteyle santral, yıllık ortalama 3 milyar kilovatsaat (kWh) elektrik üretme potansiyeline sahiptir. Üretilen bu miktar, yaklaşık 2 milyon hanenin yıllık elektrik tüketimine denk gelmektedir.
Paneller, Türkiye’de yerli üretim esasına göre kurulmuş olup, %70’in üzerinde yerli katkı hedefiyle gerçekleştirilmiştir. Panel teknolojileri, uluslararası standartlara uygun olarak Ar-Ge süreçleriyle desteklenmiş ve modül üretiminden hücre üretimine kadar entegre bir üretim modeli benimsenmiştir.
Yatırım ve İhale Süreci
Karapınar GES projesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2017 yılında başlatılan YEKA GES-1 ihalesi ile şekillenmiştir. İhale kapsamında yatırımcıya 15 yıl süreyle sabit fiyatla enerji alım garantisi verilmiş, bunun karşılığında yatırımcının da panel üretim tesisini Türkiye’de kurması ve belirli bir oranda yerli mühendis çalıştırması gibi koşullar getirilmiştir. İhaleyi kazanan firma, sadece güneş santralini kurmakla kalmamış, aynı zamanda entegre güneş paneli üretim fabrikası, Ar-Ge merkezi ve mühendislik kapasitesini de Türkiye’ye kazandırmıştır.
Bu ihale modeli, sadece enerji üretimi değil; teknoloji transferi, istihdam, sanayi altyapısı ve yerli üretim kapasitesinin artırılması gibi hedefleri içermesi bakımından Türkiye’de uygulanan ilk geniş kapsamlı model olmuştur.
Üretim ve Entegrasyon
Santralin üretim süreci kademeli olarak ilerlemiştir. İlk olarak 2020 yılında 4 megavatlık bir kapasite şebekeye bağlanmış ve test üretimleri başlatılmıştır. Ardından her ay düzenli olarak yeni panel grupları devreye alınarak kapasite artırılmıştır. Yaklaşık 3 yıl süren kademeli kurulum sürecinin sonunda, santral 2023 yılında tam kapasiteyle devreye alınmıştır.
Santralde üretilen elektrik doğrudan Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından işletilen ulusal enterkonnekte sisteme aktarılmakta, böylece ülke genelinde elektrik talebinin karşılanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu bağlamda, santral sadece bölgesel değil ulusal ölçekte enerji dengesine etki eden bir tesis konumundadır.

Karapınar Güneş Enerjisi Santrali'nin Elektrik Enerjisi Üretimine Ait Görsel (AA)
Geniş Ölçekli Yatırım Modeli ve Organizasyonel Yapı
Karapınar Güneş Enerjisi Santrali (Karapınar GES), yatırım modeli bakımından dünya genelinde öne çıkan büyük ölçekli güneş enerjisi projeleri arasında yer almaktadır. Tek bir yatırımcı tarafından kurulan bu tesis, proje geliştirme, finansman sağlama ve operasyonel uygulama süreçlerinin bir bütün olarak yürütülmesi yönüyle dikkate değerdir. Bu yapı, hem kurumsal kapasite hem de enerji projelerinde entegre yönetim becerisi açısından örnek teşkil etmektedir.
Karapınar GES’in özellikleri, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında yüksek ölçekli projeleri planlama, finansmanını sağlama ve uygulama kapasitesini göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu bağlamda proje, hem teknik yeterlilik hem de stratejik planlama örneği olarak ulusal ve uluslararası düzeyde referans niteliği taşımaktadır.
Çevresel ve Sosyal Etki
Santralin kurulumu öncesinde Karapınar bölgesi, çölleşme riski taşıyan, tarım dışı nitelikteki geniş bir düzlük alan olarak tanımlanmıştır. Proje kapsamında uygulanan çevre yönetimi planı, yalnızca enerji üretimine odaklanmamış, aynı zamanda ekosistem rehabilitasyonunu da içermiştir. Bu çerçevede yapılan çalışmalarla, santral alanının çevresinde rüzgâr bariyerleri, yeşil koridorlar ve doğal otlak alanlar oluşturulmuştur.
Özellikle bölgedeki toprak yapısının güçlendirilmesi, toprağın su tutma kapasitesinin artırılması ve yerel bitki örtüsünün yeniden kazanılması yönünde çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu sayede santral sahasının çevresinde tarım ve hayvancılık faaliyetlerine yeniden olanak tanıyan meralar oluşturulmuş, bölge sosyo-ekonomik yönden de desteklenmiştir. Projenin bu yönü, enerji üretimiyle birlikte sürdürülebilir arazi yönetimi açısından da önem taşımaktadır.


