Kashiwazaki-Kariwa Nükleer Enerji Santrali, Japonya’nın ana adası Honşu’nun batı kıyısında, Niigata Eyaleti sınırları içinde yer almaktadır. Tesis, adını aldığı Kashiwazaki kenti ile komşu Kariwa köyünün kıyı şeridine yayılan geniş bir alan üzerinde kurulmuştur. Santral, Japon Denizi’ne bakan sahil şeridinde konumlanmış olup, soğutma suyu temini açısından denizle doğrudan ilişkili bir altyapıya sahiptir. Coğrafi konumu, hem deniz kaynaklı riskleri (tsunami, fırtına dalgaları) hem de Japonya’nın yüksek sismik aktivitesini dikkate alan bir tasarım anlayışını zorunlu kılmıştır. Bu nedenle tesisin fiziksel yerleşimi, rakım, kıyı hatları ve koruyucu yapılar birlikte ele alınarak planlanmıştır.
Santral sahasının toplam yüzölçümü yaklaşık 4,2 kilometrekaredir (420 hektar) ve bu büyüklük, tesisi kurulu güç bakımından dünyanın en büyük nükleer enerji santrallerinden biri hâline getirmektedir. Tesis, yedi reaktör ünitesinden oluşmakta ve toplam kurulu elektrik gücü 8,212 gigavat seviyesindedir. Bu kapasite, milyonlarca hanenin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek ölçekli bir üretim potansiyeline karşılık gelmektedir. Santral, Japonya’nın enerji arz güvenliği, ekonomik istikrarı ve sera gazı emisyonlarının azaltılması hedefleriyle ilişkili stratejik bir unsur olarak konumlandırılmaktadır. Ülkenin fosil yakıt ithalatına bağımlılığını azaltma çabaları bağlamında da bu büyüklükte bir tesisin sistem içindeki rolü önem taşımaktadır.
Kashiwazaki-Kariwa, Japonya’nın nükleer elektrik üretim altyapısının sembolik tesislerinden biri olarak görülmektedir. Bu konum, yalnızca kurulu güç ve fiziksel büyüklük gibi nicel göstergelerle değil, aynı zamanda tesisin işletme tarihçesi, geçirdiği deprem deneyimleri ve Fukushima Daiichi kazası sonrasındaki güvenlik tartışmalarındaki yeriyle de ilişkilidir. Santral, bir yandan yüksek kapasiteli üretim potansiyeli ile öne çıkarken, diğer yandan güvenlik, düzenleyici denetim ve yerel toplumsal kabul konularındaki tartışmaların merkezinde yer almaktadır. Bu ikili yapı, tesisi hem Japon enerji politikasında hem de nükleer güvenlik tartışmalarında kritik bir referans noktası hâline getirmiştir.

Kashiwazaki-Kariwa Nükleer Enerji Santrali (TEPCO)
Kuruluş Süreci, Reaktörler ve Teknik Özellikler
Kashiwazaki-Kariwa Nükleer Enerji Santrali’nin inşa süreci 1970’lerin sonlarında başlatılmış ve yaklaşık yirmi yıllık bir döneme yayılmıştır. Tesisin ilk ünitesi için inşaat çalışmaları 1978 yılında başlamış, bunu 1980’li yıllar boyunca diğer ünitelerin yapımı izlemiştir. Birinci ünite 1985 yılında ticari işletmeye alınmış, sonraki üniteler 1990’lı yıllar boyunca kademeli olarak devreye girmiştir. Yedinci ve son ünitenin devreye alınması 1997 yılına kadar uzanan bir süreci ifade etmektedir. Böylece santral, 1978–1997 arasında kademeli olarak tamamlanan, Japon nükleer programının uzun soluklu ve büyük ölçekli projelerinden biri olarak ortaya çıkmıştır.【1】
Tesis, kaynar sulu reaktör (BWR) ve gelişmiş kaynar sulu reaktör (ABWR) teknolojilerini bir arada barındırmaktadır. Reaktör ünitelerinin bir kısmında klasik BWR tasarımları, diğer kısmında ise daha yeni nesil ABWR tasarımları kullanılmaktadır. Bu reaktörler, uranyum dioksit (UO₂) yakıt elemanları ile çalışmakta ve her biri için ayrı türbin binaları, kontrol odaları ve yardımcı sistemler bulunmaktadır. Reaktör basınç kapları, güvenlik kaplamaları ve baskılama havuzları gibi ana bileşenler, Japonya’nın yüksek sismik aktivitesi göz önünde bulundurularak güçlendirilmiş tasarım kriterlerine göre inşa edilmiştir. Kontrol çubuklarının sayısı, yakıt demeti düzenleri ve basınç kaplarının boyutları, her bir ünite için ayrıntılı mühendislik hesaplarına dayanmaktadır.
Santralin genel yerleşim planında, reaktör binaları, türbin binaları, yüksek gerilim şalt sahaları, acil durum yönetim merkezi, tatlı su rezervuarı ve çeşitli destek altyapıları belirli bir hiyerarşi içinde düzenlenmiştir. Yüksek gerilim şalt sahası, dış şebeke ile bağlantıyı sağlayarak hem reaktörlerin ürettiği elektriğin ulusal şebekeye aktarımından hem de acil durumlarda dış beslemenin tesise iletilmesinden sorumludur. Tesis, acil durum dizel jeneratörleri, mobil gaz türbini jeneratörleri ve farklı rakım seviyelerine yerleştirilmiş güç araçları ile çok katmanlı bir elektrik besleme kurgusuna sahiptir. Ayrıca yangın bariyerleri, lojistik yollar, kontrol binaları ve bakım alanları, hem güvenlik hem de işletme sürekliliğini destekleyecek biçimde konumlandırılmıştır.【2】
İşletme Tarihi, Depremler ve Fukushima Sonrası Durum
Kashiwazaki-Kariwa Nükleer Enerji Santrali’nin işletme geçmişi, Japonya’nın nükleer enerjiye bakışındaki dalgalanmaları yansıtan bir çizgi izlemektedir. Santral, 1980’ler ve 1990’lar boyunca ülkenin elektrik üretiminde önemli bir paya sahip olacak şekilde işletilmiş, yüksek kapasite kullanım oranları ile öne çıkmıştır. Tesisin ekonomik açıdan cazibesi, yüksek çıkış gücü ve yakıt verimliliği gibi faktörlerle desteklenmiş, yerel yönetimler için vergi gelirleri ve istihdam olanakları anlamına gelmiştir. Ancak santral, zaman içinde hem doğal afetler hem de nükleer güvenlik tartışmaları nedeniyle uzun süreli duruşlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle işletme süresi, teorik tasarım ömrüne kıyasla kesintili bir seyir izlemiştir.
Temmuz 2007’de meydana gelen Chūetsu Açık Deniz Depremi, santralin tarihindeki dönüm noktalarından biri olmuştur. Deprem sırasında dört reaktör faal durumdayken otomatik olarak devre dışı kalmış, tesiste yangın ve sınırlı seviyede radyasyon sızıntısı gibi olaylar rapor edilmiştir. Bu olay, santralin sismik dayanımı ve ekipman yerleşimi hakkında kamuoyunda ve düzenleyici kurumlarda yeni soru işaretleri doğurmuştur. Deprem sonrasında, reaktörlerin yeniden devreye alınması öncesinde kapsamlı incelemeler ve güçlendirme çalışmaları yürütülmüştür. Buna rağmen, söz konusu olay santralin kamuoyu nezdindeki algısında belirgin bir kırılma yaratmış ve daha sonraki tartışmalar için bir referans noktası hâline gelmiştir.
2011’deki Büyük Doğu Japonya Depremi ve bunu izleyen tsunami sonucunda Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’nde yaşanan ciddi kazalar, Japon nükleer sektörünün tamamında olduğu gibi Kashiwazaki-Kariwa’nın geleceğini de derinden etkilemiştir. Fukushima’daki erimeler ve hidrojen patlamaları sonrası, Japonya’daki reaktörlerin büyük çoğunluğu gibi Kashiwazaki-Kariwa üniteleri de uzun süreli olarak durdurulmuştur. Bu süreç, nükleer güvenlik düzenlemelerinin köklü biçimde gözden geçirilmesini, yeni standartların kabulünü ve mevcut santrallerin bu standartlara uyum için kapsamlı teknik yatırımlar yapmasını beraberinde getirmiştir. Kashiwazaki-Kariwa, bu dönemde hem teknik yükseltmelerin odağında olmuş hem de yeniden başlatma tartışmalarının sembolik örneklerinden biri hâline gelmiştir.

Kontrol odası (TEPCO)
Güvenlik Önlemleri, Sismik ve Tsunami Koruması
Fukushima Daiichi kazasının ardından Japonya’da yürürlüğe konan daha sıkı düzenlemeler, özellikle tsunami ve elektrik kesintisi senaryolarına karşı ek güvenlik katmanlarının oluşturulmasını zorunlu kılmıştır. Kashiwazaki-Kariwa’da yapılan analizler, tesisi etkileyebilecek en büyük tsunami dalgasının yaklaşık 6,8 metreye kadar ulaşabileceğini göstermiştir. Bu öngörü çerçevesinde, sahil hattında 15 metre yüksekliğe ulaşan deniz duvarı inşa edilmiştir. Alçakta bulunan 1–4 numaralı üniteler önünde çelik donatılı beton bariyerler, daha yüksek kotta yer alan 5–7 numaralı üniteler tarafında ise toprak setlerle desteklenen ek koruma hatları oluşturulmuştur. Böylece, hem birincil hem ikincil savunma hatları üzerinden, olası bir tsunaminin doğrudan tesis binalarına ulaşması engellenmeye çalışılmıştır.
Olası elektrik kesintisi senaryolarına karşı da çok katmanlı bir güç besleme sistemi yapılandırılmıştır. Yüksek rakımlara yerleştirilen mobil gaz türbini jeneratörleri, acil durumlarda reaktörlerin ve soğutma sistemlerinin elektrik ihtiyacını karşılayacak şekilde konumlandırılmıştır. Bunun yanı sıra, tesiste dizel jeneratörler, taşınabilir jeneratör araçları ve alternatif şalt bağlantılarıyla yedekli bir yapı kurulmuştur. Soğutma suyunun sürekliliğini sağlamak amacıyla yaklaşık 20 bin metreküp kapasiteli bir tatlı su rezervuarı inşa edilmiş, bu rezervuar hem reaktör çekirdekleri hem de kullanılmış yakıt havuzlarının soğutulmasında yedek kaynak olarak planlanmıştır. Ayrıca, yangın pompaları ve su püskürtme sistemleri, gerektiğinde doğrudan reaktör binalarına harici su temin edebilecek şekilde kurgulanmıştır.
Fukushima’da meydana gelen hidrojen patlamaları, reaktör binalarında hidrojen birikimi ve radyasyon salımının yönetimi konusunu gündeme taşımıştır. Bu doğrultuda Kashiwazaki-Kariwa’da reaktör binalarına, hidrojen konsantrasyonunun tehlikeli seviyelere yükselmesini önlemeye yönelik katalitik sistemler yerleştirilmiştir. Ayrıca, basınç altında gaz boşaltımını mümkün kılan filtreli havalandırma sistemleri, atmosfere salınan radyoaktif partikül yoğunluğunu azaltacak şekilde tasarlanmıştır. Tesisin çeşitli bölümlerinde su geçirmez kapılar, güçlendirilmiş drenaj hatları ve sızdırmaz geçiş noktaları kullanılarak sel ve su basması riskleri azaltılmaya çalışılmıştır. Bu teknik önlemler, “derinliğine savunma” yaklaşımının saha bazındaki karşılıkları olarak değerlendirilmiştir.【3】
Güvenlik İhlalleri, Düzenleyici Denetim ve Yeniden Başlatma Tartışmaları
Kashiwazaki-Kariwa’nın yeniden devreye alınması sürecinde teknik yükseltmeler kadar güvenlik kültürü, kimlik doğrulama ve fiziksel koruma önlemleri de tartışmaların merkezine yerleşmiştir. 2010’lu yılların ikinci yarısında, tesisin 6 ve 7 numaralı ünitelerinin yeni güvenlik standartlarına uyum sağladığı ve yeniden başlatma için teknik şartları karşıladığı yönünde değerlendirmeler yapılmıştır. Bununla birlikte, özellikle 2020 ve 2021 yıllarında ortaya çıkan güvenlik ihlalleri, sürecin seyrini belirgin biçimde değiştirmiştir. Yetkisiz bir kişinin çalışan kimlik kartı kullanarak santralin merkezi kontrol odasına girebildiğinin tespit edilmesi ve sızma tespit sistemlerinin uzun süre devre dışı kalmış olması, düzenleyici kurumun sert tepki göstermesine neden olmuştur. Bu bulgular, tesisin yalnızca teknik güvenlik standartlarıyla değil, aynı zamanda organizasyonel ve operasyonel güvenlik kültürüyle de değerlendirilmesine yol açmıştır.
Japonya Nükleer Düzenleme Kurumu (NRA), söz konusu güvenlik açıkları nedeniyle Kashiwazaki-Kariwa’daki yakıt faaliyetlerini durduran bir yaptırım kararı açıklamıştır. Bu karar çerçevesinde, yeni uranyum yakıtın tesise getirilmesi, reaktörlere yakıt yüklenmesi ve yeniden başlatma hazırlıkları askıya alınmıştır. Kurum, özellikle nükleer malzemenin fiziksel korunması, erişim kontrol sistemlerinin güvenilirliği ve izinsiz giriş tespit mekanizmalarının işlerliği konusunda ilave düzeltici önlemler talep etmiştir. Bu süreçte, santrali işleten şirket çeşitli teknik ve idari iyileştirmeler gerçekleştirdiğini, personel eğitimleri ve prosedür güncellemeleri yaptığını kamuoyuna açıklamıştır. Düzenleyici makam ise, bu önlemlerin sahadaki uygulama düzeyini izlemeye devam etmiştir.【4】
İlerleyen dönemde, güvenlik yönetimi sisteminde sağlandığı belirtilen iyileşmeler sonucu, NRA’nın yakıt faaliyetlerini tamamen engelleyen düzeltici eylem emrini kaldırdığı açıklanmıştır. Böylece, teorik olarak santrale yeni yakıt taşınmasının ve reaktörlere yakıt çubuğu yüklenmesinin önündeki en önemli düzenleyici engel giderilmiştir. Bununla birlikte, tesisin fiilen ne zaman ve hangi üniteler üzerinden yeniden devreye alınacağı, yalnızca teknik ve düzenleyici şartlara değil, yerel yönetimlerin ve bölge halkının onay süreçlerine de bağlı hâle gelmiştir. Santral, bu anlamda Japonya’da nükleer enerjinin geleceği, güvenlik algısı ve kamuoyu desteği arasındaki dengenin en görünür sınama alanlarından biri olarak öne çıkmaktadır.
Yerel Topluma ve Japon Enerji Politikalarına Etkileri
Kashiwazaki-Kariwa Nükleer Enerji Santrali, bulunduğu bölge açısından yalnızca bir enerji üretim tesisi değil, aynı zamanda önemli bir ekonomik aktör niteliğindedir. Tesis doğrudan binlerce kişiye istihdam sağlamakta, bakım, inşaat ve hizmet sektörleri üzerinden dolaylı istihdam ve gelir etkileri yaratmaktadır. Yerel bütçelerde, nükleer yakıt vergileri, tesisle bağlantılı emlak ve gelir vergileri ile ulusal hükümetten alınan çeşitli sübvansiyon ve hibeler dikkat çekmektedir. Kashiwazaki ve Kariwa yerel yönetimlerinin bütçelerinde santral kaynaklı gelirlerin kayda değer bir paya sahip olduğu, bazı yıllarda toplam gelirlerin önemli bir kısmının doğrudan veya dolaylı olarak tesisle bağlantılı olduğu belirtilmektedir. Bu durum, santral faaliyetlerinin geleceğine ilişkin siyasi ve toplumsal tartışmaları karmaşık hâle getirmektedir.
Santral faaliyetlerinin uzun süreli durdurulması, bölgedeki ekonomik ve demografik eğilimler üzerinde de etkili olmuştur. Yerel ticaret bölgelerinde dükkân kapanmaları, hizmet sektöründe daralma ve genç nüfusun bölgeden ayrılması gibi olgular rapor edilmiştir. Kashiwazaki’nin nüfusunun 2010–2020 arasında belirgin ölçüde azaldığı, yaş ortalamasının yükseldiği ve benzer eğilimlerin Kariwa köyü için de geçerli olduğu ifade edilmektedir. Bu tablo, reaktörlerin yeniden devreye alınmasına yönelik siyasi tercihlerde istihdam ve ekonomik canlanma argümanlarının güçlü bir yer edinmesine yol açmıştır. Buna karşılık, nükleer güvenlik ve olası kaza riskleri nedeniyle bölgedeki tüm kesimlerin aynı yönde tutum almadığı, kamuoyu yoklamalarında temkinli ya da karşıt görüşlerin de varlığını sürdürdüğü görülmektedir.
Japonya’nın genel enerji politikası açısından bakıldığında, Kashiwazaki-Kariwa’nın geleceği, ülkenin nükleer enerjiyi enerji karması içinde hangi düzeyde konumlandıracağı sorusuyla doğrudan bağlantılıdır. Fosil yakıt ithalatını azaltma, sera gazı emisyonlarını düşürme ve 2050 yılı için öngörülen karbon nötrlüğü hedefleri, nükleer enerjiyi yeniden gündeme taşıyan unsurlar arasında yer almaktadır. Bu çerçevede, büyük kapasiteli ve modernize edilmiş nükleer santrallerin yeniden devreye alınması, enerji arz güvenliği ve iklim politikaları arasındaki dengeyi kurma çabalarının bir parçası hâline gelmiştir. Kashiwazaki-Kariwa, teknik kapasitesi, geçirdiği dönüşüm süreci ve güvenlik gündemiyle, bu tartışmaların en somut örneklerinden biri olarak öne çıkmakta; nükleer enerjinin Japonya’daki geleceği üzerine yürüyen politik, teknik ve toplumsal değerlendirmelerin merkezinde yer almaktadır.


