KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Köktürk Alfabesi

Genel Kültür+2 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline
Kullanıldığı Dönem
6.-10. yüzyıllar arası
Kullanıldığı Coğrafya
Orta AsyaOrhon VadisiYenisey BölgesiDoğu Türkistan
Yazı Yönü
Sağdan sola
Harf Sayısı
38 temel işaret (bazı yazıtlarda 38-40 arasında)
Alfabeye Verilen Diğer Adlar
Göktürk AlfabesiOrhon AlfabesiEski Türk Runik Yazısı

Köktürk alfabesi, 8. yüzyılda Orta Asya’da Köktürkler tarafından geliştirilmiş, 38 temel harften oluşan ve taş üzerine kakma tekniği ile sağdan sola doğru yazılan eski bir Türk alfabesidir.

Alfabenin Adlandırılması

Bu alfabenin harfleri, eski İskandinav runik yazısındaki harflere benzediğinden, Batılı Türkologlar tarafından bu yazı sistemine “Eski Türk Runik Yazısı” adı verilmiştir. Türkçe kaynaklarda ise genellikle “Köktürk Alfabesi” ya da “Orhun Alfabesi” olarak anılmaktadır.


Akar’a göre Orhun adlandırmasının, yalnızca Orhun çevresinde bulunan yazıtları temsil etmesi halbuki yazıtların bulundukları alanın Moğolistan’la sınırlandırılamayacak kadar geniş olması sebebiyle yeterli olmadığını ifade etmektedir. Bu harflerin Runlardan önce hüküm süren başka topluluklarda da görüldüğünü belirterek Run adlandırmasının da yeterli olamayacağını söylemektedir.【1】 


Literatürde Köktürk alfabesi için yaygın olarak "Göktürk" adı kullanılmakla birlikte Prof. Dr. Ali Akar ve Prof. Dr. Mehmet Ölmez gibi bazı araştırmacılar Köktürk adlandırılmasını tercih etmektedir. Bu iki kullanım arasındaki fark esasen okuyuş farklılığından ibarettir.


Köktürk Alfabesi (TDV İslam Ansiklopedisi)

Alfabenin Kökeni

Köktürk yazısı, ünlüleri göstermede sınırlı olsa da ünsüz ve hece işaretleri bakımından oldukça zengin bir fonetik sistem olarak değerlendirilmektedir. Bu alfabenin menşei konusunda çeşitli tartışmalar bulunmakla birlikte, araştırmacıların önemli bir bölümü yazının nihai biçimini Türklerin etkisiyle kazandığı görüşündedir. Alfabenin kökenine dair öne çıkan başlıca yaklaşımlar şunlardır:


Bu yaklaşımların ilki, A. O. Heikel’in temsil ettiği Run kuramıdır. Bu görüş Türklerin alfabeyi İskandinav kökenli Runlardan almış olabileceğini ileri sürmektedir.


Küçük Asya kuramı ise O. Donner tarafından savunulmuş ve Köktürk harflerinin Anadolu’nun Likya, Fenike ve Hitit gibi alfabe geleneklerinden türemiş olabileceği düşüncesine dayandırılmıştır.


Aramî kuramı, ilk olarak W. Thomsen tarafından ortaya atılmıştır. Thomsen başlangıçta harflerin Aramî ya da Pehlevî yazısından doğduğunu belirtmiş ancak daha sonra Soğd alfabesi uzmanı Gauthiot ile birlikte bu yazının Soğd kökenli olduğu fikrine yönelmiştir.


Bir diğer yaklaşım da Türk-Aramî kuramıdır. Bu kuram, N. D. Sokolov tarafından geliştirilmiş ve harflerin Aramî asıllı olmakla birlikte Türkler tarafından millîleştirilerek taş yazıtlarda kullanılan bir alfabe hâline geldiği savunmuştur.


Türk damgaları kuramı ise N. A. Artistov ve N. G. Mallitskiy gibi birçok araştırmacı tarafından desteklenmiş; bu görüşe göre Köktürk alfabesi, eski Türk boy damgalarının zamanla fonetik bir işaret sistemine dönüşmesiyle ortaya çıkmıştır.


Ayrıca Rus arkeolog Savenkof, alfabenin biçimsel özelliklerinin şamanist ritüellerdeki figürleri hatırlattığını, bu figürlerin stilize edilerek harf niteliği kazanmış olabileceğini ileri sürmüştür. Ahmet Caferoğlu da bu düşünceyi desteklemiştir. Ona göre Yenisey Yazıtları’nda görülen 159 kadar ideogram, Orhun bölgesinde 38 harften oluşan fonetik bir alfabeye dönüşmüştür.【2】  

Alfabenin Tarihî Bağlamı ve Kullanım Alanı

Köktürkçe, yazılı belgelerle günümüze ulaşabilmiş en eski Türk lehçesidir. Bu ad, özellikle 8. yüzyılın ilk yarısında, İkinci Türk Kağanlığı (682–744) döneminde, bugünkü Moğolistan topraklarında konuşulmuş olan eski Türk lehçesini ifade eder. Bu Türkçe, büyük olasılıkla Birinci Türk Kağanlığı (550–630) döneminde aynı bölgede konuşulan eski Türkçenin devamıdır.


İkinci Türk Kağanlığı’nın yıkılmasının ardından aynı bölgede kurulan Uygur Kağanlığı (744–840) döneminden kalma yazıtların dili de bu lehçeyle büyük ölçüde aynıdır. Benzer biçimde, 9.–10. yüzyıllara tarihlenen Yenisey yazıtları ile Doğu Türkistan’da bulunan runik yazılı metinlerin dili de Köktürkçeyle farklılık göstermez.


Bu yazılı mirasın vücuda getirilmesinde kullanılan temel yazı sistemi Köktürk alfabesi olmuştur. Köktürkçe yazılmış en eski Türk yazıtlarında yer alan bu alfabe, Türklerin bilinen en eski alfabesidir. Bu alfabe, çoğunlukla dik ve eğik çizgilerin çeşitli biçimlerde birleştirilmesiyle oluşturulmuş harflerden meydana gelir. Bazı harflerde eğri çizgiler de görülmekle birlikte, yatay çizgiler oldukça azdır. Alfabe, Köktürklerin siyasi, toplumsal ve kültürel hayatını yansıtması bakımından büyük önem taşır.

Köktürk Harflerinin Çözümlenmesi

Köktürk Alfabesi, Türk dilinin bilinen en eski yazılı örneklerini sunmaktadır ve Türklerin tarihî, kültürel ve dilsel mirasının anlaşılmasında temel bir kaynaktır. Ayrıca dilin gelişiminde önemli bir simgedir. Bu önemin bilim dünyasında fark edilmesi, yazılı örneklerin gün yüzüne çıkarılmasıyla mümkün olmuştur.


1889 yılında Nikolay M. Yadrintsev başkanlığında Moğolistan’a düzenlenen ilmî sefer sırasında Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları keşfedilmiştir. Yazıtların batı cephelerinde yer alan Çince metinler ve kitabelerin hacimli yapısı, araştırmacıların çözüm çalışmalarına önemli bir zemin hazırlamıştır.


Bu dönemde iki bilim insanı ön plana çıkmıştır: Wilhelm Radloff ve Vilhelm Thomsen. Her iki araştırmacı da yazının yönü, harf sistemi ve dil özelliklerini çözümlemeye yönelik yoğun çalışmalar yürütmüştür. Thomsen, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarındaki benzer metinleri karşılaştırarak yazının sağdan sola yazıldığını tespit etmiştir. En sık kullanılan işaretlerin ünlüleri temsil ettiğini fark ederek bunlardan bazılarını doğru biçimde çözümlemiş, daha sonra metinlerde sık tekrarlanan ifadelerin kişi adları olabileceği varsayımıyla incelemelerini derinleştirmiştir. Çince metinlerde geçen Türk adlarıyla yazıtları karşılaştıran Thomsen, “Teŋri (Tanrı)”, “Türk” ve “Kül Tigin” gibi kelimeleri doğru biçimde okuyarak yazı sistemin temelini çözmüştür. Bu keşif, Köktürk alfabesinin yapısını ortaya koymuş ve yazıtların Türklere ait olduğunu kesin biçimde kanıtlamıştır.


Thomsen, 15 Aralık 1893 tarihinde düzenlenen bir bilimsel toplantıda yazıtlardaki harfleri çözdüğünü açıklamış ve çözüm yöntemini duyurmuştur. Aynı dönemde Radloff da benzer bulgulara ulaşmış, özellikle ünlü işaretleri konusunda Thomsen’le paralel sonuçlar elde etmiştir. Ancak yazının tam anlamıyla çözülmesi Thomsen’in çalışmasıyla mümkün olmuştur.


Radloff, harflerin çözümünde Thomsen’in gerisinde kalmasına rağmen ilk neşirleri kendisi yapmıştır. 1894’te önce Kül Tigin Yazıtı’nı ve sonra Koşo-Çaydam yazıtlarını üç fasikül hâlinde neşretmiştir. Thomsen ise yazıyı çözdükten sonra metinlerin yayımına başlamış, ancak basım sürecindeki gecikmeler nedeniyle eserini 1896’da ancak yayımlayabilmiştir. Thomsen’in bu titiz ve kapsamlı yayımı, sonraki araştırmalarda temel başvuru kaynağı olmuştur. 

Yazının Biçimsel Özellikleri

Köktürk yazısı, taş üzerine kakma tekniğiyle genellikle sağdan sola doğru yazılırdı. Ancak bazı Yenisey yazıtlarında satırların soldan sağa doğru yazıldığı da görülmüştür, bu durumlarda harfler ters yönde kazınmıştır.


Bu alfabenin en belirgin örnekleri, özellikle Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtlarında görülür. Kül Tigin ve Bilge Kağan’da 38 harften oluşan fonetik özellikli bir alfabe ile karşılaşılmaktadır. Tonyukuk yazıtında ise diğer iki yazıttan farklı olarak her biri yalnızca bir kez kullanılan iki hece işareti (“aş” ve “baş” işaretleri) yer almakta olup bu işaretlerle birlikte alfabenin toplam harf sayısı 40’a ulaşmaktadır. Orhun yazıtlarında kullanılan bu alfabenin dört harfi ünlü işaretleridir ve her biri ikişer ünlüyü göstermektedir: a/e, ı/i, o/ö, u/ü. Buna rağmen alfabedeki ünsüz işaretleri ile Türkçenin ünlü uyumu, ünlülerin yanlış okunmasını önlemektedir. Geriye kalan harflerin yaklaşık 20’si ikili ünsüz işaretleridir. Bunlar hece işaretleri gibidir: /ab/, /eb/; /ad/, /ed/; /ag/, /eg/; /ak/, /ek/; /al/, /el/;/an/, /en/; /ar/, /er/; /as/, /es/; /at/, /et/; /ay/, /ey/. Alfabede bunlardan başka yuvarlak ünlü hecelerle kurulan iki harf ve düz dar ünlülerle kurulan heceleri gösteren iki harf daha vardır. Bunlar /ok, uk, ko, ku/ ve /ök, ük, kö, kü/ ile /ık, kı/ ve /iç, çi/ harfleridir. Bazı sessiz harfler için ise sadece bir işaret vardır. Bunlar ise /ç/, /m/, /ŋ/, /ñ/, /p/, /ş/ ve /z/ harfleridir. Bunlar ünlü ayırt etmeksizin kullanılan harflerdir. Alfabenin üç tane de birleşik ünsüz işareti vardır. Bu harfler çift ünsüzler olarak da bilinmektedir: /lt/, /nç/, /nt/. Bunlara Tonyukuk yazıtında bir kez kullanılmış olan /çi/ harfini de eklemek gerekmektedir.


Bunlara ek olarak Yenisey yazıtlarında ve runik yazılı Irk Bitig’de de Köktürk alfabesinde yer almayan birkaç harf daha bulunmaktadır. 


Köktürk alfabesinin kullanıldığı metinlerin cümle yapısında Sanskritçe, Soğdça gibi yabancı dillerin tesiri görülmemektedir. Dinî hayata ilişkin söz varlığı neredeyse tamamen Türkçedir. Din dışı alanda ise sınırlı sayıda Çince ödünçlemeye rastlanmaktadır. 

Kaynakça

Akar, Ali. Türk Dili Tarihi. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2021.

 

Anadolu Ajansı. “Türk Tarihininin Işığı Tonyukuk Yazıtları.” Anadolu Ajansı. Erişim Tarihi: 14 Kasım 2025. https://www.aa.com.tr/tr/pg/foto-galeri/turk-tarihininin-isigi-tonyukuk-yazitlari

 

Caferoğlu, Ahmet. Türk Dili Tarihi I. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1970.

 

Ercilasun, Ahmet Bican. Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi. 20. baskı. Ankara: Akçağ, 2019.

 

Tekin, Talat. Orhon Türkçesi Grameri. Yay. Haz. Mehmet Ölmez. 2. baskı. İstanbul: Kitap Matbaası, 2003.

 

Tekin, Talat. Orhon Yazıtları: Kül Tigin, Bilge Kağan, Tunyukuk. 2. baskı. İstanbul: Simurg, 1998.

 

Tekin, Talat. Tunyukuk Yazıtı. Ankara: Simurg, 1994.

 

Yüce, Nuri. "TÜRK", TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim Tarihi: 14 Kasım 2025. https://islamansiklopedisi.org.tr/turk#7-yazi

Dipnotlar

[1]

Ali Akar. Türk Dili Tarihi. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2021, s. 103-104. 

[2]

Ali Akar. Türk Dili Tarihi. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2021, s.104.

Ahmet Caferoğlu. Türk Dili Tarihi I. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1970, s. 120-123. 

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarTuğçe Kabakcı14 Kasım 2025 11:29
KÜRE'ye Sor