Konjenital sifiliz, Treponema pallidum bakterisinin anneden fetüse transplasental yolla (plasenta yoluyla) bulaşması sonucu ortaya çıkan ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu durum, hamilelik sırasında tedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi edilen sifilizli annelerin bebeklerinde görülür. Konjenital sifiliz, erken ve geç dönem olarak ikiye ayrılır ve tedavi edilmediği takdirde ciddi fiziksel, nörolojik ve gelişimsel bozukluklara yol açabilir. Hastalık, önlenebilir olmasına rağmen, özellikle gelişmekte olan ülkelerde halk sağlığı açısından önemli bir sorun teşkil etmektedir.
Konjenital Sifilizin Etiyolojisi ve Epidemiyolojisi
Konjenital sifilizin etkeni olan Treponema pallidum, annenin kan dolaşımından plasenta yoluyla fetüse geçer. Bu bulaşma, genellikle annenin primer, sekonder veya erken latent sifiliz evrelerinde gerçekleşir. Annenin enfeksiyonunun süresi ve tedavi durumu, fetüsün enfeksiyon riskini belirler. Özellikle hamileliğin ikinci yarısında bulaşma riski daha yüksektir.
Konjenital sifiliz, dünya genelinde özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde yaygındır. Yetersiz prenatal bakım, sifiliz tarama programlarının eksikliği ve tedaviye erişimdeki zorluklar, hastalığın yaygınlığını artıran faktörlerdir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), konjenital sifilizi önlenebilir bir hastalık olarak kabul etmekte ve hamilelik sırasında erken tarama ve tedavinin önemini vurgulamaktadır.
Klinik Bulgular ve Semptomlar
Konjenital sifiliz, erken ve geç dönem olarak ikiye ayrılır. Her iki dönem de farklı klinik bulgularla karakterizedir.
Erken Konjenital Sifiliz
Erken konjenital sifiliz, doğumdan sonraki ilk iki yıl içinde ortaya çıkar. Bu dönemdeki bulgular şunları içerir:
- Deri lezyonları: Makülopapüler döküntüler, veziküller ve büller görülebilir. Özellikle avuç içi ve ayak tabanlarında döküntüler yaygındır.
- Mukozal tutulum: Burun tıkanıklığı (snuffles), burun akıntısı ve ağız içinde ülserler görülebilir.
- Hepatosplenomegali: Karaciğer ve dalak büyümesi sık görülür.
- Lenfadenopati: Lenf düğümlerinde şişme olabilir.
- Kemik tutulumu: Osteokondrit (kemik ve kıkırdak iltihabı) ve periostit (kemik zarı iltihabı) sık görülen bulgulardır.
- Hematolojik bulgular: Anemi, trombositopeni ve lökositoz görülebilir.
- Nörolojik tutulum: Menenjit, hidrosefali ve nöbetler gibi ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Geç Konjenital Sifiliz
Geç konjenital sifiliz, iki yaşından sonra ortaya çıkar ve tedavi edilmeyen erken konjenital sifilizin devamıdır. Bu dönemdeki bulgular şunları içerir:
- Hutchinson triadı: Hutchinson dişleri (üst kesici dişlerde deformite), interstisyel keratit (kornea iltihabı) ve işitme kaybı.
- Kemik deformiteleri: Kılıç kını tibia (tibianın ön yüzünde kavislenme), çökük burun kökü (saddle nose) ve kafatası deformiteleri.
- Nörolojik bulgular: Zeka geriliği, nöbetler ve paralizi gibi nörolojik komplikasyonlar görülebilir.
Tanı Yöntemleri
Konjenital sifilizin tanısı, klinik bulgular, laboratuvar testleri ve annenin sifiliz öyküsüne dayanarak konulur. Tanıda kullanılan yöntemler şunlardır:
- Serolojik testler: Annede ve bebekte Treponema pallidum’a karşı oluşan antikorların tespiti için kullanılır. Non-treponemal testler (VDRL, RPR) ve treponemal testler (FTA-ABS, TPHA) tanıda önemlidir.
- Direkt mikroskopi: Lezyonlardan alınan örneklerde karanlık alan mikroskopisi veya floresan antikor testleri ile Treponema pallidum görülebilir.
- Görüntüleme yöntemleri: Kemik tutulumunu değerlendirmek için radyografi kullanılır.
- BOS incelemesi: Nörosifiliz şüphesi varsa, beyin omurilik sıvısı (BOS) analizi yapılır.
Tedavi Yaklaşımları
Konjenital sifilizin tedavisinde, parenteral penisilin (kristalize penisilin veya prokain penisilin) birinci basamak ilaçtır. Tedavi süresi ve dozu, hastalığın şiddetine ve klinik bulgulara göre belirlenir. Penisilin alerjisi olan hastalarda alternatif tedaviler (sefalosporinler veya makrolidler) düşünülebilir, ancak bu ilaçların etkinliği sınırlıdır.
Tedavi sırasında, Jarisch-Herxheimer reaksiyonu (ateş, titreme ve hipotansiyon gibi semptomlar) gibi yan etkiler görülebilir. Bu nedenle, tedavi sırasında hastanın yakından izlenmesi önemlidir. Ayrıca, annenin ve bebeğin takibi, enfeksiyonun kontrol altına alınması ve komplikasyonların önlenmesi açısından kritiktir.


