Abdurrahim Karakoç (1932–2012), Türk halk şiirinde hece ölçüsünü kullanarak yazdığı şiirlerle tanınan bir şairdir. Hiciv, toplumsal eleştiri ve aşk temaları şiirlerinde öne çıkan başlıca konulardır. Şiirleri Türkiye’de çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış, birçoğu da bestelenerek halk müziği repertuarına girmiştir ve şiir, zamanla çeşitli sanatçılar tarafından bestelenmiş ve özellikle Musa Eroğlu’nun yorumu sayesinde geniş kitlelere ulaşmıştır. Bu süreçte halk tarafından benimsenmiş, sözlü kültürde yer edinmiştir. Dolayısıyla Mihriban, hem yazılı kültüre ait bir şiir hem de halk müziği repertuarında yer alan çağdaş bir türkü niteliği taşımaktadır.
Mihriban şiiri ilk olarak 1960’lı yıllarda yazılmıştır. 1965 yılında yayımlanan “Hasan’a Mektuplar” adlı şiir kitabında yer almıştır. Şiir, hece ölçüsüyle yazılmıştır ve halk şiiri biçiminde kaleme alınmıştır.
Şiirin dili sadedir. Aşk teması işlenmiştir. “Mihriban” şiirinin dizelerinde geçen kişi, şairin verdiği bilgiye göre gerçek bir kişi değildir; bu isim sembolik olarak seçilmiştir.
Mihriban (Yedi Güzel Adam)
Şiirin Kaynağı ve Yazılış Süreci
Şairin aile üyelerinden yeğeni Oğuz Karakoç tarafından aktarılan bilgiye göre, Abdurrahim Karakoç gençlik döneminde bir kişiye ilgi duymuştur. Bu kişiyle doğrudan mektuplaşmak yerine, yaşadığı şehirde yayımlanan gazetelere şiir göndererek iletişim kurmuştur. Şairin kendi ifadelerine göre, bu kişiyle aralarında romantik bir ilişki yaşanmıştır ancak bu kişiyle ilgili isim ve diğer kişisel bilgiler kamuya açıklanmamıştır. Karakoç’un açıklamasına göre “Mihriban” ismi, bahsi geçen kişiye ait değildir. Şair bu ismi “sembolik bir ad” olarak seçtiğini ifade etmiştir.
Karakoç’un ifadesine göre, şiir olarak yayımladığı bir metinde aşk ilişkisinin sona erdirilmesine yönelik bir vurgu yapmıştır. Ardından, ilgili kişiden gelen dolaylı bir tepki üzerine ikinci bir şiir yazılmıştır. Bu şiir, “Unutursun Mihriban’ım” başlığıyla yayımlanmıştır. Bu şiir de aynı şekilde hece ölçüsüyle yazılmıştır ve “Mihriban” şiiriyle benzer tematik öğeler taşımaktadır. İki şiir, hem şiir kitabında hem de halk müziği repertuarında birlikte değerlendirilmiştir.
Mihriban (Fikriyat)
Şiirin Bestelenmesi ve Yaygınlaşması
Şiir ilk olarak 1970’li yıllarda bestelenmiştir. İlk bestecisi Zekeriya Bozdağ olarak bilinmektedir. Daha sonra, türkü formuna uygun yeni bir besteyle Musa Eroğlu tarafından seslendirilmiştir. Eroğlu’nun yaptığı bu yorum, şiirin Türkiye genelinde tanınmasına ve popülerleşmesine katkı sağlamıştır.
Şiirin farklı sanatçılar tarafından da seslendirildiği bilinmektedir. Selda Bağcan tarafından yapılan bir yorum sonrası, şiirin sözleriyle ilgili telif ihtilafı yaşanmış, konu hukuki boyuta taşınmıştır. Karakoç’un şiirin yazarı olduğuna dair tarihsel ve yayınsal kanıtlar net olduğundan, telif Karakoç adına tescil edilmiştir.
“Mihriban” şiiri, yazılı ve sözlü kaynaklara göre, şair Abdurrahim Karakoç tarafından 1960’lı yıllarda yazılmıştır. Şiirde yer alan “Mihriban” ismi, şairin kendi açıklamasına göre gerçek bir kişiye ait olmayıp sembolik olarak seçilmiştir. Şiir, hece ölçüsüyle yazılmış olup aşk temasını işler. Şiir zamanla bestelenmiş, özellikle Musa Eroğlu’nun yorumu ile yaygınlık kazanmıştır.
Mihriban (Musa Eroğlu)
Biçim ve Özellikleri
Mihriban, biçimsel açıdan hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirdir. Karakoç, geleneksel Türk halk şiiri geleneğini sürdürerek bu şiirinde 11’li hece ölçüsünü kullanmıştır. Nazım birimi olarak dörtlük tercih edilmiştir. Bu yapı, halk şiirinin en çok kullanılan kalıplarından biri olan koşma formunu yansıtır. Şiirin biçimsel bütünlüğü, ölçü ve kafiye yapısının düzenli kullanımıyla sağlanmıştır.
Şiirin dili, yalın, duru ve halkın anlayabileceği sadeliktedir. Karakoç, halk edebiyatı geleneğinde görülen, Arapça ve Farsça unsurlardan arındırılmış sade Türkçeyi benimsemiştir. Mihriban şiiri, anlaşılır ve akıcı bir dille kaleme alınmış olup halkın kolaylıkla ezberleyebileceği bir yapıya sahiptir. Bu dil tercihleri, şiirin hem yazılı hem de sözlü kültürde yaygınlık kazanmasına katkı sağlamıştır.
Şiirin temel teması aşktır. Mihriban, bireysel bir sevda hikâyesine dayanmakla birlikte, anlatım tarzı sayesinde aşk temasını genelleştirilebilir ve evrensel kılmıştır. Şiir, karşılıksız ya da gerçekleşemeyen bir aşkın bıraktığı izleri, içsel bir sorgulamayla ifade eder. Bu yönüyle eserde özlem, ayrılık, unutulma korkusu gibi temalar da işlenmiştir.
Şiirde kullanılan imgeler, halk şiiri geleneğinde sıkça rastlanan imgelerden farklı olarak yenilikçi nitelik taşır. Özellikle “Lambada titreyen alev üşüyor” gibi ifadeler, geleneksel halk şiirine yeni anlatım olanakları kazandırmıştır. Bu imgeler, somut gözlemlere dayalı olmakla birlikte, aşkın içsel yönünü soyut ifadelerle aktarmayı başarmıştır. Anlatım teknikleri bakımından şiir, kişisel duygu yoğunluğunu ön planda tutan lirik bir yapı sergiler.
“Mihriban” ismi, şiirde geçen kişinin gerçek adı değildir. Şairin açıklamalarına göre bu isim, söz konusu kişiye özel olarak verilmiş sembolik bir addır. Karakoç, şiirdeki kişinin adını açıklamayıp “Bu şifre çözülmeyecek” demek suretiyle, aşkın bireysel boyutunu anonimleştirerek herkesin bir Mihriban’ı olabilir fikrini ortaya koymuştur. Bu yaklaşım, şiirin evrensel bir temsil gücü kazanmasına neden olmuştur.

