logologo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Model Tabanlı Yazılım Mühendisliği

Bilişim Ve İletişim Teknolojileri+1 Daha
fav gif
Kaydet
viki star outline

Model Tabanlı Yazılım Mühendisliği (Model-Based Software Engineering, MBSwE), yazılım geliştirme sürecinde modelleri merkeze alarak tasarım, analiz, doğrulama ve geçerleme faaliyetlerini yürüten, geleneksel belge odaklı yaklaşımlara alternatif bir yöntemdir. 21. yüzyılda mühendislik sistemleri, gerek yazılım gerekse donanım boyutunda giderek daha büyük ölçekli ve karmaşık bir yapıya ulaşmaktadır. Bu karmaşıklık, sistemlerin tasarım ve geliştirilme süreçlerinde doğruluk, izlenebilirlik, kalite güvencesi ve disiplinler arası uyum gibi alanlarda önemli güçlükler doğurmaktadır.


Yeni bir ürün geliştirmek, özellikle gömülü ve güvenlik kritik sistemlerde, uzun, yinelemeli ve hata riski yüksek bir süreçtir. Sistem tasarım döngüsü, farklı ayrıntı ve kesinlik düzeylerinde bir dizi analiz ve sentez aşamasına dayanır. Bu nedenle, sistem mühendisliği yöntemlerinin model tabanlı yaklaşımlarla bütünleştirilmesi, doğruluk ve süreklilik açısından kritik bir önem taşımaktadır.


Karmaşık sistemlerin doğurduğu ihtiyaçlar, Model Tabanlı Sistem Mühendisliği (Model-Based System Engineering, MBSE) kavramının ortaya çıkmasına yol açmıştır. MBSE, sistemin yaşam döngüsü boyunca gereksinimlerin belirlenmesi, mimarinin oluşturulması, doğrulama ve geçerleme işlemlerinin yürütülmesi ve sürekli iyileştirme faaliyetlerinin yapılmasında modellerin sistematik bir şekilde kullanılmasını öngörmektedir. Uluslararası Sistem Mühendisliği Konseyi (INCOSE), Model Tabanlı Sistem Mühendisliğini "kavramsal tasarım aşamasında başlayan ve geliştirme süreci boyunca devam eden; sistem gereksinimleri, tasarım, analiz, doğrulama ve geçerleme faaliyetlerini desteklemek için modellemenin resmileştirilmiş uygulaması" olarak tanımlamaktadır.【1】 


Bu yaklaşımın yazılım mühendisliği alanına uyarlaması ile birlikte, Model Tabanlı Yazılım Mühendisliği (MBSwE) ve onun uygulama yöntemlerinden biri olan Model Tabanlı Tasarım/Test (MTT) gelişmiştir. Bu yöntemler, yazılım geliştirme süreçlerinde gereksinimlerin erken doğrulanmasına, simülasyon yoluyla tasarım kararlarının değerlendirilmesine, otomatik kod üretimiyle geliştirme süresinin kısaltılmasına ve doğrulama-geçerleme faaliyetlerinin yaşam döngüsünün her aşamasına yayılmasına imkan sağlamaktadır. Böylece yazılım ve sistem mühendisliğinde kalite, güvenilirlik ve izlenebilirlik artarken, geliştirme maliyetleri ve hata oranları azalmaktadır.

Model Tabanlı Sistem Mühendisliği

Model Tabanlı Sistem Mühendisliği (MBSE), sistem mühendisliğinde belgeler yerine modelleri merkeze alan ve tüm yaşam döngüsü boyunca bu modelleri sistematik biçimde kullanan bir metodoloji olarak tanımlanmaktadır. MBSE'nin temel özelliği, sistemin farklı disiplinler tarafından ele alınan çok boyutlu bileşenlerinin tek bir modelleme ortamında bütünleştirilmesidir. Böylece sistemin davranışı, yapısı, gereksinimleri ve kısıtları tek bir "doğruluk kaynağı" (single source of truth) üzerinden yönetilebilmektedir. Bu bütünleşik yapı, belgelere dayalı geleneksel yaklaşımlarda sık karşılaşılan tutarsızlıkların ve bilgi kayıplarının önüne geçmektedir.


MBSE'ye duyulan ihtiyaç, özellikle modern sistemlerin artan karmaşıklığı ve disiplinler arası bağımlıklıkların yoğunlaşmasıyla açıklanabilir. Bu yöntem, sistem mühendisliği uygulamalarında giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Öncelikle karmaşıklığın yönetimine katkı sağlamakta, çok bileşenli ve çok disiplinli sistemlerde farklı alt sistemlerin etkileşimlerini düzenli ve izlenebilir biçimde tanımlamaktadır. Bunun yanı sıra, model tabanlı simülasyonlar aracılığıyla olası tasarım kararlarının sonuçlarının daha erken aşamalarda öngörülebilmesine olanak vererek analiz ve tahmin yeteneğini artırmaktadır. Ayrıca, alternatif çözümler arasında sistematik karşılaştırma yapılmasına imkân tanıyarak tasarım kararlarının desteklenmesini sağlamaktadır. Gereksinimlerin doğrulanması ve tasarımın geçerlenmesi süreçlerini yaşam döngüsünün erken safhalarına taşıması ise doğrulama ve geçerleme faaliyetlerini daha etkili kılmaktadır. Son olarak, tüm paydaşların aynı model üzerinden ortak bir anlayış geliştirmesini sağlayarak iletişim ve işbirliğini güçlendirmektedir.


MBSE, sistem mühendisliğinin farklı aşamalarında ve çok çeşitli alanlarda uygulanmaktadır. Sistem mimarisinin tanımlanması, işlevsel ve yapısal modelleme, risk analizi, güvenlik ve siber güvenlik değerlendirmeleri, simülasyon tabanlı optimizasyon ve sürekli iyileştirme faaliyetleri bu alanlara örnek verilebilir. Özellikle havacılık ve uzay sektörlerinde MBSE'nin giderek artan şekilde benimsenmesi de oldukça dikkat çekicidir. NASA'nın yayımladığı raporlarda da MBSE'nin, karmaşık uzay sistemlerinin geliştirilmesinde endüstri ve kamu kurumları tarafından stratejik bir yöntem olarak benimsendiği vurgulanmaktadır.

Model Tabanlı Yazılım Mühendisliği

Model Tabanlı Yazılım Mühendisliği (Model-Based Software Engineering, MBSwE), yazılım geliştirme sürecinde modelleri merkeze alarak tasarım, analiz, doğrulama ve geçerleme faaliyetelerini gerçekleştiren bir metodolojidir. Bu yaklaşım, belge odaklı yazılım mühendisliği yöntemlerinden farklı olarak, yazılımın yapısal ve davranışsal bileşenlerini tek bir modelleme ortamında bütünleştirmeyi amaçlar. MBSwE'nin temel motivasyonu, artan yazılım karmaşıklığının yönetilmesi, geliştirme sürecinin hızlandırılması ve kalite güvencesi mekanizmalarının güçlendirilmesidir.


MBSwE çoğunlukla otomatik kod üretimi (auto-generated code) ile birlikte ele alınmaktadır. Otomatik kod üretimi, modellerden doğrudan kaynak kod türetilmesini sağlayarak, tasarım ile uygulama arasındaki tutarsızlıkların azaltılmasına katkıda bulunur. Bununla birlikte, bu teknolojilerin faydaları kadar sınırlılıkları da bulunmaktadır. Literatürde, model tabanlı yazılım mühendisliği ve otomatik kod üretiminin yazılım kalitesi üzerindeki etkilerine dair deneysel çalışmaların azlığı dikkat çekicidir. Bu durum, yöntemin teorik olarak vaat ettiği avantajların pratikte ne ölçüde gerçekleştiği konusunda daha fazla araştırma gerekliliğini ortaya koymaktadır.


MBSwE'nin uygulanamasına ilişkin bir örnek, NASA'nın bir görevinde kullanılan uçuş yazılımıdır.【2】  Bu görevde yazılım, hem elle yazılmış kodlardan hem de iki farklı model tabanlı yaklaşım üzerinden üretilen otomatik kodlardan oluşmuştur: durum diyagramlarına dayalı yaklaşım ve komut ve telemetri verilerini içeren sözlük tabanlı yaklaşım.


Görev yazılımının yaklaşık %18'i otomatik üretilmiş, %56'sı yeni geliştirilmiş ve geri kalan kısmı yeniden mühendislikten geçirilmiş ya da tekrar kullanılmıştır. Bu dağılım, model tabanlı yöntemlerin tek başına değil, geleneksel yazılım geliştirme yöntemleriyle birlikte hibrit bir yapıda uygulandığını göstermektedir.

Nesneye Yönelik Paradigma: UML ve OCL

MBSwE'nin gelişiminde nesneye yönelik paradigma ve UML (Unified Modeling Language) önemli bir rol oynamaktadır. UML, yazılımın farklı yönlerini modellemek için standart bir görsel dil olarak yayın biçimde kullanılmaktadır. Ancak, UML özellikle anlamsal tanımlama (semantik boşluk) noktasında yetersiz kalmaktadır. Çözümleme safhasında kullanılan ilişkilerin (örneğin kalıtım), tasarım safhasında farklı anlamlar taşıması bu boşluğun en belirgin göstergesidir.


UML Diyagramlarında Anlamsal Boşluğu Anlatan Görsel (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur)

Bu sorunu gidermek amacıyla UML ile birlikte kullanılan OCL (Object Constraint Language), biçimsel kısıtların ifade edilmesini sağlar. OCL, sözdizimsel olarak güçlü bir araç olmasına rağmen, yazılım geliştiriciler arasında geniş çaplı bir yaygınlık kazanmamış ve UML kitaplarında sınırlı biçimde ele alınmıştır. Bu durum, semantik sorunlarını yazılım geliştirme sürecinde halen kritik bir engel olduğunu göstermektedir.

Model Odaklı Mühendislik ile İlişkisi

MBSwE, daha geniş bir çerçeve olan Model Odaklı Mühendislik (Model Driven Engineering, MDE) paradigması içerisinde değerlendirilebilir. MDE, kod odaklı geliştirme anlayışından model odaklı geliştirmeye geçisi ifade eder ve yazılım mühendisliğinde "anlanmsal devrim" olarak görülmektedir. Bu paradigma, geliştiricilerin problem çözme deneyimlerini önceden tanımlanmış modeller üzerine yansıtarak, yazılımın kalitesini ve sürdürülebilirliğini artırmayı hedefler. Ancak, MDE'nin biçimselleştirme ve otomasyon hedefleri, semantik ve sözdizimsel tipler arasındaki uyumsuzluklar nedeniyle kimi zaman kesintiye uğramaktadır. UML sembollerinin süreç boyunca farklı anlamlarda kullanılabilmesi, otomasyon hedefini zayıflatan önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır.

Model Tabanlı Tasarım ve Test

Model Tabanlı Tasarım ve Test (MTT), yazılım ve gömülü sistem geliştirme sürecinde gereksinimlerden doğrulama ve geçerlemeye kadar tüm aşamaların merkezine modelleri yerleştiren bir metodolojidir. Geleneksel yöntemlerde gereksinimler genellikle metinsel belgeler aracılığıyla ifade edilirken, MTT'de bu gereksinimler "çalıştırılabilir gereksinim modelleri (GGM)" şeklinde oluşturulur. Böylelikle gereksinimler erken safhalarda doğrulanabilir hale gelir ve paydaşlar arasında yanlış yorumlama veya iletişim eksikliğinden kaynaklanabilecek hatalar önemli ölçüde azaltılır.


MTT, yalnızca yazılım geliştirmeyi hızlandıran bir araç değil, aynı zamanda sistemin işlevsel doğruluğunu yaşam döngüsünün başından itibaren güvence altına alan bir yaklaşım olarak öne çıkar. Bu yönüyle, doğrulama ve geçerleme (verification and validation, V&V) süreçlerini sürecin sonuna bırakan geleneksel yaklaşımlara kıyasla daha etkin ve bütünleşik bir yapı sunar.

Süreç Fazları

Gereksinim Toplama ve Analizi

Bu fazda, sistem gereksinimleri yalnızca belgeler aracılığıyla değil, aynı zamanda çalıştırılabilir modeller aracılığıyla ifade edilir. Gerçeklenebilir Gereksinim Modeli (GGM) sayesinde gereksinimlerin erken doğrulaması yapılır, paydaşlarla iletişim daha net ve tutarlı hale gelir, manuel hazırlanması gereken pek çok doküman otomatik olarak GGM'ye dayalı şekilde üretilebilir.

Tasarım

Gereksinim fazının çıktısı olan GGM, tasarım fazına doğrudan girdi sağlar. Bu aşamada sistem mimarisi, arayüzler, işlevler ve prosedürler modelleme araçları ile ifade edilir. Tasarım modelinin doğruluğu, simülasyonlar veya sürekli prototipleme yöntemleriyle sınanır. Standartlaşmış tasarım kurallarının uygulanması, modellerin basit, okunabilir ve tekrar kullanılabilir olmasını sağlar. Ayrıca, gerçek dünyadaki süreçleri taklit eden öngörü (plant) modelleri oluşturularak tasarımın gerçeklenebilirliği artırılır.

Gerçekleme

Tasarım modelleri, otomatik kod üretim araçları aracılığıyla çalıştırılabilir kaynak koda dönüştürülür. Bu aşamada kod değişikliklerinin doğrudan kod üzerinde değil, model üzerinde yapılması esas alınır. Ayrıca kod üretimi, entegrasyonu ve inşasının otomatize edilmesi geliştirme sürecinin tutarlılığını artırır. Platform bağımsız kod üretimine olanak sağlayan araçların, örneğin Embedded Coder gibi çözümlerin tercih edilmesi ise sürecin esnekliğini güçlendirir. Böylelikle manuel kodlama süresince ortaya çıkabilecek tutarsızlıklar ortadan kaldırılır ve geliştirme süresi önemli ölçüde kısaltılır.

Doğrulama ve Geçerleme

MTT’nin en önemli katkılarından biri, doğrulama ve geçerleme faaliyetlerinin yalnızca sürecin sonunda değil, yaşam döngüsünün tüm aşamalarına yayılmasıdır. Gerçeklenebilir Gereksinim Modeli (GGM) ile başlayan bu süreç, Döngüde Yazılım Testi, Döngüde İşlemci Testi ve Döngüde Donanım Testi gibi aşamalarda devam eder.


Model Tabanlı Tasarımda Doğrulama ve Geçerleme İş Akışı (Umut Durak)

Bu yöntemler, model ile kod arasındaki uyumun ve sistem bütünlüğünün sürekli olarak sınanmasını sağlar. Hata tespit edilmesi durumunda süreç tasarım modeline geri dönülerek tekrarlanır; başarı sağlandığında ise entegrasyon ve hedef donanım testleri tamamlanarak sistemin doğruluğu güvence altına alınır.

Kaynakça

Canpolat, M., ve U. Durak. “Model Tabanlı Sistem Simülasyon Yazılımı Geliştirme.” 6. Ulusal Yazılım Mühendisliği Sempozyumu, Ankara, 2012. Erişim Adresi.


Egesoy, A., ve Y. Topaloğlu. "Yazılım Geliştirmede Anlam Sorunları ve Model Güdümlü Yaklaşım". 4.Ulusal Yazılım Mühendisliği Sempozyomu, İzmir. Erişim Adresi.


Goseva-Popstojanova, Katerina, Timothy Kyanko, ve Nnamdi Nkwocha. “Benefits and Challenges of Model-Based Software Engineering: Lessons Learned Based on Qualitative and Quantitative Findings.” In 2019 IEEE 30th International Symposium on Software Reliability Engineering (ISSRE), 413–23. IEEE, 2019. Erişim Adresi.


Karayazı, T., Y. B. Varol, S. Koçak, ve R. Temel. "Model Tabanlı Sistem Mühendisliği Tekniklerini Kullanarak Uygulama Yazılım Mimarisi Tasarlanması: Dış Işıklandırma Grubu ve Kısa Far Özelliği Üzerine Vaka Çalışması". FEV Türkiye, İstanbul. Erişim Adresi.


Monjezi, V., A. Kumar, G. Tan, A. Trivedi, ve S. Tizpaz-Niari. “Causal Graph Fuzzing for Fair ML Software Development.” In Proceedings of the 2024 IEEE/ACM 46th International Conference on Software Engineering: Companion Proceedings, 402–3. April 2024. Erişim Adresi.


Shevchenko, Nataliya. “An Introduction to Model-Based Systems Engineering (MBSE).” Software Engineering Institute, Carnegie Mellon University, 2020. Erişim Adresi.

Dipnotlar

[1]

Karayazı, T., Varol, Y. B., Koçak, S., & Temel, R. "Model Tabanlı Sistem Mühendisliği Tekniklerini Kullanarak Uygulama Yazılım Mimarisi Tasarlanması: Dış Işıklandırma Grubu ve Kısa Far Özelliği Üzerine Vaka Çalışması". 2023. İstanbul. Erişim Adresi.

[2]

Goseva-Popstojanova, K., Kyanko, T., & Nkwocha, N. "Benefits and challenges of model-based software engineering: Lessons learned based on qualitative and quantitative findings." In 2019 IEEE 30th International Symposium on Software Reliability Engineering (ISSRE) (pp. 413-423). IEEE. (2019, October). Erişim Adresi.

Ayrıca Bakınız

Yazarın Önerileri

Bilgisayar Destekli Yazılım Mühendisliği (CASE)

Bilgisayar Destekli Yazılım Mühendisliği (CASE)

Bilişim Ve İletişim Teknolojileri +1
Yazılım Mühendisliği

Yazılım Mühendisliği

Teknoloji Ve Mühendislik +2

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarBeyza Nur Türkü2 Eylül 2025 06:18
KÜRE'ye Sor