1935 yılında Balıkesir’in Bandırma ilçesinde doğan Mustafa Uğur Derman, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türk hat, ebru ve kitap sanatlarının araştırılması, öğretilmesi ve belgelenmesi alanlarında etkinlik göstermiş bir sanatkâr, akademisyen ve kültür adamıdır. Doğumundan kısa süre önce babası Mehmed Celâleddin’i kaybetmiş, çocukluk yıllarını eczacı olan dedesi Osman Derman’ın himayesinde geçirmiştir. Annesi Nâzıme Hanım’dır. İlk ve ortaöğrenimini Bandırma’da tamamladıktan sonra 1948 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’un Üsküdar semtine taşınmıştır. Bu çevre, onun kültürel ve sanatsal ilgilerinin yönlenmesinde belirleyici olmuştur.
1953 yılında Haydarpaşa Lisesinden mezun olmuştur. Burada edebiyat öğretmeni Mahir İz’in etkisiyle Osmanlı kültürüne, Arapça ve Farsça şiire, klasik Türk edebiyatına yönelmiştir. İz’in derslerinde işlediği beyitler, klasik Osmanlı yazı kültürünün incelikleriyle Derman’ın ilgisini derinleştirmiştir. Bu yıllarda Mahir İz’in edebî bilgisi ve Osmanlıca’ya hâkimiyeti, Derman’ın ilerleyen dönemde yazı sanatlarına yönelmesinde büyük bir etken olmuştur.
Uğur Derman (AA)
Eğitim ve Sanat Öğrenimi
Uğur Derman, lise eğitimini tamamladıktan sonra ailesindeki üçüncü eczacı olmak üzere İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Eczacılık Okuluna girmiştir. 1960 yılında buradan mezun olmuştur. Ancak üniversite yıllarında bilimsel eğitimin yanı sıra sanat alanında da kendisini geliştirmiştir. 1955 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin emekli hocalarından, “Hezârfen” lakabıyla tanınan Hattat Necmeddin Okyay’a talebe olmuştur. Okyay’dan ta‘lîk hattını öğrenmiş, aynı zamanda ebru, cilt, âhar ve mürekkep yapımı gibi gelenekli Osmanlı kitap sanatlarının tümünde bilgi edinmiştir. 1960 yılında ta‘lîk hattından icazet almıştır.
Sanat eğitiminde yalnızca Necmeddin Okyay değil, dönemin diğer büyük ustaları da etkili olmuştur. Hattat Macid Ayral, Halim Özyazıcı ve Prof. Dr. Süheyl Ünver’den dersler almış, bu sanatkârlarla uzun yıllar süren dostluklar kurmuştur. Okyay’dan yazı ve ebru öğrenirken, Ünver’den Osmanlı sanat tarihine dair akademik disiplin, Macid Ayral ve Halim Özyazıcı’dan ise üslup ve estetik anlayış kazanmıştır. 1957 yılında Necmeddin Okyay’ın yönlendirmesiyle Süheyl Ünver ile tanışmış ve onun Tıp Tarihi Enstitüsündeki çalışmalarına katılmıştır. Ünver’in Amerika’da bulunduğu yıllarda Derman’la mektuplaşmaları devam etmiş, bu mektuplar daha sonra kitaplaştırılmıştır.
Meslek ve Kurumsal Görevleri
Eczacılık öğrenimini tamamladıktan sonra 1963–1978 yılları arasında İstanbul Gümüşsuyu’nda serbest eczacılık yapmıştır. Aynı dönemde Osmanlı hat ve kitap sanatlarına ilişkin araştırmalarını sürdürmüştür. 1977 yılında Fethi Gemuhluoğlu’nun vefatı üzerine Türkpetrol Vakfı’nın yönetimini devralmış, bu görevi 2006 yılına kadar sürdürmüştür. Vakıf bünyesinde düzenlenen kültür faaliyetleri, klasik sanatların tanıtılması ve korunması yönünde önemli adımlar atmıştır.
1981 yılından itibaren İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)’da sanat danışmanlığı yapmış, Türk hat sanatının uluslararası düzeyde tanıtılmasına katkıda bulunmuştur. 1985–2006 yılları arasında Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde “Türk Kitap Sanatları Tarihi” derslerini yürütmüştür. 1997 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Senatosu tarafından fahrî profesör (Prof. h.c.) unvanı verilmiştir.
Bilimsel ve Sanatsal Çalışmaları
Uğur Derman, 1961 yılından itibaren Osmanlı kültürü, hat ve kitap sanatlarına ilişkin konferanslar vermiştir. Bu alanlarda yayımladığı makale, ansiklopedi maddesi ve tebliğlerin sayısı 500’ü aşmıştır. Türk Hat Sanatı’nın tarihsel gelişimi, üslup farklılıkları ve klasik dönem hattatlarının eserleri üzerine yaptığı araştırmalar, sanat tarihinin temel kaynakları arasında yer almıştır. Türk hat sanatının tanıtımı için Kültür Bakanlığı tarafından Kahire (1976), Cidde (1980), Chicago (1987) gibi merkezlere; IRCICA aracılığıyla Bağdat (1988), Kuveyt (1992), İslamabad (1994), Kahire (1997) ve Tunus (1997) şehirlerine gönderilmiştir.
Uğur Derman, TDV İslâm Ansiklopedisi için 82 madde veya madde bölümü kaleme almıştır. “Âhar”, “Hat”, “Tuğra”, “Murakka‘”, “Medresetü’l-Hattâtîn”, “Hilye” ve “Besmele” gibi hat sanatına dair terimler üzerine hazırladığı bu maddeler, İslam sanatları literatüründe temel başvuru metinleri arasına girmiştir.
Eserleri
Derman’ın kitap, makale ve ansiklopedi çalışmalarını kapsayan toplam neşriyatı beş yüzü aşmıştır. Bunlardan yirmi beş kadarı müstakil eserdir. Başlıca kitapları arasında “Medeniyet Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli” (Ankara 1974, 1989), “Türk Sanatında Ebru” (İstanbul 1977), “Türk Hat Sanatının Şaheserleri” (İstanbul 1982), “İslâm Kültür Mirasında Hat Sanatı” (İstanbul 1992), “Letters in Gold” (New York 1998), “Calligraphies Ottomanes” (Paris 2000), “Siegel des Sultans” (Berlin 2001), “Doksandokuz İstanbul Mushafı” (İstanbul 2010), “Medresetü’l-Hattâtîn Yüz Yaşında” (İstanbul 2015) ve “Ömrümün Bereketi” dizisi (2011–2021) yer almaktadır.
Ayrıca “Harflerin Aşkı” (2014), “Türk Hat San’atından Seçmeler” (2017) ve “Hilye-i Hâkânî” (2021) adlı eserleri, hat sanatının estetik yönünü tarihsel kaynaklarla birleştiren niteliktedir. Süheyl Ünver ile mektuplaşmalarını içeren “Gurbetnâme” ve “Defternâme” adlı kitapları da klasik sanat anlayışının aktarımında önemli belge niteliği taşımaktadır.
Sanat Görüşü ve Düşünsel Yaklaşımı
Uğur Derman, sanat anlayışında “klasiği soysuzlaştırmamak” kavramını merkezde tutmuştur. Ona göre klasik sanatlar, geçmişin biçimlerini tekrarlamak değil, onlardan ilham almakla yaşatılabilir. XVI. yüzyılın Osmanlı sanat anlayışını erişilemez bir mükemmeliyet dönemi olarak değerlendirmiş, Batı etkisiyle gelen rokoko ve barok tarzlarının Türk estetiğini bozduğunu belirtmiştir. Derman’a göre Türk-İslam sanatkârı, “yaratma” kavramından uzak durarak Tanrı’nın yarattığını üsluplaştırma yoluna gitmiş, bu da İslam sanatına özgü tevazu anlayışını doğurmuştur.
Sanat eserlerinde ve eğitim faaliyetlerinde usta-çırak geleneğinin korunması gerektiğini vurgulamıştır. Hocasız sanat öğretiminin mümkün olmadığını, gelenekli sanatlarda meşk usulünün bilgi aktarımında belirleyici olduğunu savunmuştur. Aynı görüşü tıp eğitimi üzerine de uyarlayarak “hocasız tıp fakültesi olmaz” ifadesini kullanmıştır.
Ödülleri ve Tanınmaları
Uğur Derman, kültür ve sanat alanındaki hizmetlerinden dolayı çeşitli ödüllerle onurlandırılmıştır. 2009 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne, aynı yıl Elginkan Vakfı Türk Kültürü Araştırma Ödülü’ne, 2010 yılında ise UNESCO tarafından “Yaşayan Kültür Hazinesi” unvanına layık görülmüştür.
Aile Hayatı ve Kişisel Yaşamı
Uğur Derman, 1965 yılında tezhip sanatçısı ve sanat tarihçisi Prof. Dr. Fatma Çiçek Derman ile evlenmiştir. Nikâh şahitliklerini hocaları Necmeddin Okyay ve Süheyl Ünver yapmıştır. Çiftin üç çocuğu vardır.
Hayatının önemli bir kısmını Üsküdar’da geçirmiş, bu semti “İstanbul’un ruhunu taşıyan yer” olarak tanımlamıştır. İstanbul’un eski yapısını ve dilini korumaya büyük önem vermiş, Türkçenin sadeleştirme politikalarıyla zayıfladığını, Osmanlı Türkçesinin ise kültürel hafızanın anahtarı olduğunu ifade etmiştir.
Akademik Katkıları
TDV İslâm Ansiklopedisi dışında, Derman’ın kaleme aldığı makaleler ve tebliğler, hat sanatının teknik, terminolojik ve tarihî yönlerini sistematik biçimde incelemiştir. “Hat”, “Tuğra”, “Âhar” ve “Medresetü’l-Hattâtîn” gibi maddeler, onun sanat tarihine yaklaşımını yansıtan örneklerdendir. Bu çalışmalar, İslam estetiğinin kavramsal çerçevesini açıklayan önemli kaynaklar arasında yer almıştır.
Uğur Derman, Osmanlı kitap sanatlarının yaşayan temsilcisi olarak klasik estetiği modern dönemde sürdürmüş bir sanat ve kültür adamıdır. Hocalarından devraldığı bilgi birikimini akademik kurumlara taşımış, aynı zamanda yazılı kültür ve sanat mirasının belgelenmesinde önemli rol oynamıştır. Eserleriyle hat sanatının tarihsel sürekliliğini sağlamış, konferanslarıyla bu mirasın gelecek nesillere aktarılmasına öncülük etmiştir.
Türk kültür tarihindeki yeri, yalnızca hattat veya araştırmacı kimliğiyle değil, aynı zamanda geleneği çağdaş eğitim kurumlarıyla buluşturabilen bir öğretici olarak belirginleşmiştir. Bugün de hat, ebru ve kitap sanatlarının kurumsal öğretilmesinde onun yöntem ve metinleri temel başvuru kaynakları arasında yer almaktadır.