Nahıl övme, Nevşehir’in özellikle Ürgüp ve civar köylerinde uygulanan geleneksel bir düğün ritüelidir. Bu gelenek, evlenecek olan erkeğin uğurunun açılması, toplum içindeki saygınlığının artması ve yeni hayatına uğurlu başlaması dileğiyle icra edilmektedir. Genellikle çarşambayı perşembeye bağlayan gece yapılan “güvey donatma” töreni kapsamında gerçekleştirilir.
Nahıl, ortalama 1,5–2 metre yüksekliğinde bir tahta iskeletten oluşur. Bu iskelet, grafon kâğıtlarıyla süslenir; düz, bükümlü, çiçek şekilli motiflerle görsel açıdan zengin bir hale getirilir. Nahılın üzerine, erkeğin geleceğinin parlak olması inancına dayanarak dört mum yerleştirilir. Tarihsel uygulamalarda bu süslemelere balmumundan veya gerçek kuşlar ve meyveler de eklenmiştir.
Ritüel Süreci
Nahıl, gündüzden hazırlanarak gece damadın (güveyin) yanına getirilir. Mumları yakılır. Ardından “övme” adı verilen törensel söyleyiş gerçekleştirilir. Bu kısımda bağlama, klarnet ve keman eşliğinde Mahfi Baba’ya ait özel bir ezgi söylenir. Sözler nahılın güzelliğini, sembolik anlamlarını ve damadın geleceğiyle olan bağını vurgular. Ezgi tamamlandığında damat, nahılın dibine para atar. Güveyin arkadaşları da onu bu eylemden “kurtarmak” için aynı şekilde para atar; toplanan bu paralar, nahılı hazırlayan kişiye verilir. Nahıl daha sonra gerdek odasına yerleştirilir ve düğün süresince orada kalır.
Sözcüğün Kökeni ve Sembolik Anlamı
Nahıl kelimesi, Arapça “nahl” kökünden gelir ve “hurma ağacı” anlamındadır. Bu ağaç, tarih boyunca bereket, doğurganlık ve cinsellik sembolü olarak değerlendirilmiştir. Frig ve Hitit dönemlerinde yılın belirli dönemlerinde yapılan dinsel törenlerde de benzer simgeler taşındığı bilinmektedir. Bu gelenekte nahıl, damadın erkekliğini; üzerindeki meyve figürleri ise kadının doğurganlığını temsil eder. Tarihçi Hammer’a göre Osmanlı dönemindeki nahıllar, eski Yunan ve Roma düğün ritüellerinin (phallaphoros, flammeum, Fescennia ezgileri) yerli bir uyarlaması olarak düşünülebilir.
Tarihsel Arka Plan ve Saray Düğünlerindeki Yeri
Nahıl geleneği sadece halk düğünlerinde değil, Osmanlı saray düğünlerinde de gösterişli bir unsur olarak karşımıza çıkar. Evliya Çelebi, 17. yüzyılda İstanbul’daki nahilci esnafını detaylı biçimde tanımlamış; beş kişiden oluşan bu zanaatkâr topluluğunun İstanbul’un çeşitli noktalarında dükkânlarının bulunduğunu ve pirlerinin Meyser-i Ezherî olduğunu belirtmiştir.
Saray düğünlerinde kullanılan nahıllar çok daha görkemlidir. Boyları 9 ila 25 metreye kadar çıkabilen bu yapılar, değerli taşlarla, gümüşlerle, altın kaplamalarla bezenmiştir. Süleymaniye minaresi biçiminde yapılan, her biri yüzlerce kişinin taşıdığı bu nahıllar, zaman zaman sokaklara sığmadığı için evlerin saçakları veya cumbaları yıktırılmak zorunda kalınmıştır. Bu süslemeler arasında anka kuşları, balmumu toplar, inci dizileri ve turkuaz taşlar yer almıştır. Saray düğünlerindeki büyük nahılların maddi değeri on binlerce altına ulaşabilmiştir.
Yapısal Özellikler
Nahılların gövdesi genellikle kavak veya demir iskeletten yapılır. Katmanlar hâlinde yükseltilen bu yapıların her katında altın veya gümüş yaldızla parlatılmış süsler bulunur. Büyük nahılların taşınabilmesi için altta direkler ve taşıma kolları yer alır. Taşıma sırasında devrilmeyi önlemek için halatlarla desteklenir.
Nahıl Övme Geleneği (TRT Avaz)
Günümüzdeki Durumu
Nahıl övme geleneği, günümüzde Nevşehir’in bazı köylerinde hâlâ canlı bir şekilde sürdürülmektedir. Ancak şehir merkezlerinde ve modern düğünlerde bu tür ritüellerin etkisi büyük ölçüde azalmıştır. Nahıl yaptırma geleneği evlilikte kız tarafına; sünnet düğünlerinde ise sünnet çocuğunun ailesine aittir. Nahıllar, evin önüne yerleştirilir ve "mum alması" adı verilen törenle taşınır.