Öğretmen tükenmişliği, mesleğini icra eden öğretmenlerde, işin gerektirdiği stres ve taleplere uzun süre maruz kalma sonucunda ortaya çıkan fiziksel, duygusal ve zihinsel bir yıpranma durumudur. Genel olarak, insanlarla yoğun ve doğrudan ilişki kurmayı gerektiren mesleklerde görülen bu durum, öğretmenlik mesleğinde sıklıkla karşılaşılan bir olgu olarak kabul edilmektedir.
Tarihsel Gelişim
Tükenmişlik kavramı ilk olarak 1974 yılında Herbert Freudenberger tarafından, gönüllü sağlık çalışanları arasında gözlemlediği yorgunluk, enerji kaybı, hayal kırıklığı ve güdülenme eksikliği gibi durumları tanımlamak için kullanılmıştır. Freudenberger, tükenmişliği "başarısızlık, yıpranma, enerji ve güç kaybı veya insanın iç kaynakları üzerinde karşılanamayan istekler sonucunda ortaya çıkan bir tükenme durumu" olarak tanımlamıştır.
Kavram, 1980'li yıllarda Christina Maslach ve Susan E. Jackson tarafından geliştirilerek sosyal bilimler alanında yaygınlık kazanmıştır. Maslach ve Jackson, tükenmişliği "bireyin yaptığı işe, hayata ve diğer insanlara karşı gösterdiği olumsuz tutumları kapsayan fiziksel ve zihinsel boyutlu bir sendrom" olarak ele almışlardır. Onların çalışmaları, tükenmişliğin ölçülmesine yönelik geliştirilen Maslach Tükenmişlik Envanteri (MTE) ile birlikte, kavramın ampirik olarak incelenmesine olanak sağlamıştır.
Kuramsal Yaklaşımlar ve Boyutları
Tükenmişlik üzerine yapılan çalışmalarda en yaygın kabul gören model, Maslach ve arkadaşlarının geliştirdiği üç boyutlu kuramsal yapıdır. Bu modele göre öğretmen tükenmişliği üç temel bileşenden oluşur.
Duygusal Tükenme (Emotional Exhaustion)
Tükenmişliğin merkezi ve en temel bileşeni olarak kabul edilen bu boyut, öğretmenin mesleğinin getirdiği duygusal yük nedeniyle kendisini aşırı yorgun, yıpranmış ve enerjisinin tükenmiş hissetmesi durumunu ifade eder. Duygusal kaynaklarının bittiğini hisseden öğretmen, ertesi gün işe gitme konusunda büyük bir endişe ve isteksizlik yaşayabilir. Bu durum, özellikle insanlarla yoğun ve yüz yüze etkileşimin zorunlu olduğu öğretmenlik gibi mesleklerde belirgin olarak görülür.
Duyarsızlaşma (Depersonalization)
Bu boyut, öğretmenin hizmet verdiği öğrencilere, velilere ve meslektaşlarına karşı alaycı, olumsuz ve duygudan yoksun bir tutum geliştirmesini içerir. Duygusal olarak tükenen birey, bir savunma mekanizması olarak kendisi ile hizmet verdiği kişiler arasına mesafe koyar ve onlara birer birey olarak değil, birer nesne gibi davranma eğilimi gösterebilir. Bu durum, kişinin çevresindeki insanların sorunlarına ve taleplerine karşı soğuk ve kayıtsız kalmasıyla sonuçlanır.
Düşük Kişisel Başarı Hissi (Reduced Personal Accomplishment)
Bu boyut, öğretmenin mesleğinde kendini yetersiz ve başarısız olarak algılaması durumudur. Birey, işiyle ilgili sorunların üstesinden gelemediğini, mesleğinde ilerleyemediğini ve hedeflerine ulaşamadığını düşünür. Bu durum, düşük moral, zayıf benlik algısı ve yaptığı işe karşı olumsuz bir değerlendirme geliştirme ile karakterizedir.
Öğretmen tükenmişliğine ilişkin bir diğer model ise Kyriacou ve Suttcliffe tarafından 1978'de önerilmiştir. Bu modele göre stres ve tükenmişlik, öğretmenin şu algılarının bir sonucudur: üzerindeki taleplerin fazla olduğuna inanması, bu talepleri karşılamakta zorluk çekmesi ve yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ruhsal ve fiziksel sağlığının tehlikeye girdiğini düşünmesi.
Tükenmişliğe Neden Olan Faktörler
Öğretmen tükenmişliği, bireysel, sosyal ve örgütsel olmak üzere bir dizi faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Yapılan araştırmalar, bu faktörleri iki ana grupta toplamaktadır.
Bireysel ve Sosyal Faktörler
Bu grupta yer alan faktörler, öğretmenin demografik özelliklerini ve kişisel yaşamını kapsar. Bunlar arasında yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim seviyesi, mesleki kıdem, kişilik özellikleri ve iş doyumu gibi değişkenler bulunmaktadır. Aile yapısı ve sosyal çevreden (arkadaşlar, meslektaşlar) alınan destek de tükenmişlik düzeyini etkileyen önemli sosyal faktörlerdendir. Ancak birçok çalışma, demografik değişkenlerin (cinsiyet, yaş, medeni durum, öğrenim durumu ve mesleki kıdem) öğretmenlerin tükenmişlik algıları üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmadığını göstermiştir.
Örgütsel ve Mesleki Faktörler
Öğretmenin çalıştığı kuruma ve mesleğin doğasına ilişkin bu faktörler, tükenmişlik üzerinde daha belirgin bir etkiye sahip olarak görülmektedir. Başlıca örgütsel ve mesleki faktörler şunlardır:
- İş Yükü ve Çalışma Koşulları: Aşırı iş yükü, kalabalık sınıflar, yetersiz materyaller ve kaynaklar, öğretmenlerin tükenmişlik yaşamasında etkili olan unsurlardır.
- Rol Belirsizliği ve Rol Çatışması: Öğretmenden beklenen görev ve sorumlulukların net olmaması veya birbiriyle çelişmesi, stres ve tükenmişliğe yol açabilmektedir.
- Öğrenci Davranışları: Öğrencilerin disiplin sorunları, derslere karşı ilgisizliği ve problemli davranışları, öğretmen tükenmişliğinin en sık belirtilen nedenleri arasında yer almaktadır.
- Sosyal Destek ve Yönetim: Okul yöneticilerinden ve meslektaşlardan algılanan sosyal desteğin yetersizliği, tükenmişliği artıran bir faktördür. Yöneticilerin sergilediği liderlik tarzı da bu süreçte belirleyicidir. Dönüşümcü ve etkileşimci liderlik tarzlarının tükenmişliği azalttığı, serbest bırakıcı (laissez-faire) liderliğin ise artırdığı yönünde bulgular mevcuttur.
- Ödül ve Takdir Eksikliği: Öğretmenlerin gösterdikleri çabanın ve başarılarının yeterince takdir edilmemesi veya ödüllendirilmemesi, çaba-ödül dengesizliği yaratarak tükenmişliğe zemin hazırlamaktadır.
- Teknoloji ve Mesleki Yeterlik: Bilgi toplumunda öğretmenlerden beklenen teknoloji okuryazarlığı becerilerindeki eksiklikler ve bu konuda yeterli hizmet içi eğitimin sağlanamaması, mesleki yetersizlik hissine ve dolayısıyla tükenmişliğe neden olabilmektedir. Öğretmenin mesleki yetkinlik inancı ile tükenmişlik düzeyleri arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır.
Ölçümü
Öğretmen tükenmişliğinin ölçümünde, alanyazında en yaygın olarak kullanılan araç, Maslach ve Jackson tarafından geliştirilen Maslach Tükenmişlik Envanteri'dir (Maslach Burnout Inventory - MBI). Envanterin, öğretmenler gibi eğitim alanında çalışan profesyoneller için geliştirilmiş olan Eğitici Formu (MTE-EF) bulunmaktadır.
Bu ölçek, tükenmişliğin üç boyutu olan "Duygusal Tükenme", "Duyarsızlaşma" ve "Kişisel Başarı"yı ölçen alt ölçeklerden oluşur. Envanter, C. Ergin (1992) tarafından Türkçeye uyarlanmış ve geçerlik-güvenirlik çalışmaları yapılmıştır. Puanlama sisteminde, Duygusal Tükenme ve Duyarsızlaşma alt ölçeklerinden alınan yüksek puanlar ile Kişisel Başarı alt ölçeğinden alınan düşük puanlar, yüksek tükenmişlik düzeyine işaret etmektedir.
Sonuçları ve Önlenmesi
Öğretmen tükenmişliği, bireysel ve örgütsel düzeyde çeşitli olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.
- Öğretmen Üzerindeki Sonuçları: Tükenmişlik yaşayan öğretmenlerde depresyon, kaygı, benlik saygısında düşüş gibi psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra iş doyumsuzluğu, güdülenme eksikliği ve mesleği bırakma düşüncesi görülebilir.
- Öğrenciler ve Eğitim Süreci Üzerindeki Sonuçları: Tükenen öğretmenler, öğrencilere karşı daha az sempatik ve daha mesafeli davranma eğilimindedir. Bu durum, sınıf iklimini olumsuz etkileyerek eğitim-öğretim kalitesinin düşmesine ve öğrencilerin akademik başarısının olumsuz etkilenmesine neden olur.
- Okul ve Toplum Üzerindeki Sonuçları: Öğretmen tükenmişliği, yalnızca okulla sınırlı kalmaz; yetiştirilen insan gücü aracılığıyla tüm toplumsal sektörleri dolaylı olarak etkileme potansiyeline sahiptir.
Tükenmişliğin önlenmesi, hem bireysel hem de örgütsel düzeyde müdahaleleri gerektirir. Önerilen bazı stratejiler şunlardır:
- Örgütsel Destek: Okul yöneticilerinin, öğretmenlere olumlu geri bildirim vermesi, sosyal destek sağlaması ve okulda pozitif bir çalışma atmosferi yaratması önemlidir.
- Mesleki Gelişim: Öğretmenlerin mesleki yeterliklerini artırmaya yönelik, özellikle teknoloji kullanımı ve sınıf yönetimi gibi konularda sürekli ve etkili hizmet içi eğitim programları düzenlenmelidir. Bu eğitimlerin çevrim içi platformlar aracılığıyla sunulması, zaman ve mekân kısıtlamalarını ortadan kaldırarak daha fazla öğretmene ulaşma imkânı tanıyabilir.
- Farkındalığın Artırılması: Özellikle mesleğe yeni başlayan öğretmen adaylarına, tükenmişliğin nedenleri, etkileri ve başa çıkma yolları hakkında bilgi verilerek farkındalık yaratılmalıdır.
- Sosyal Paylaşım Ortamları: Öğretmenlerin meslektaşlarıyla sorunlarını paylaşabilecekleri, dayanışma gösterebilecekleri ve yalnız olmadıklarını hissedebilecekleri fiziksel veya sanal (çevrim içi) ortamların oluşturulması, tükenmişlik duygusunun azaltılmasına yardımcı olabilir.

