Otonom Kara Aracı, bir diğer adıyla İnsansız Kara Aracı (İKA), üzerinde insan varlığı olmadan yerle temas hâlinde çalışan bir araç olarak tanımlanır. Bu araçlar, uzaktan bir operatör tarafından kontrol edilebilen (uzaktan kumandalı) veya insan müdahalesi olmaksızın çevresini algılayıp kararlar alarak görevleri yerine getirebilen (otonom) olmak üzere iki ana sınıfa ayrılır. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, özellikle son otuz yılda, basit radyo kontrollü makinelerden yapay zekâ destekli otonom sistemlere doğru bir evrim geçirmişlerdir. Otonom bir aracın işlevselliği, kendi kendini harekete geçiren ve düzenleyen sensörler, yazılımlar ve kontrol sistemleri gibi birçok teknolojinin entegrasyonunu gerektirir. Bu sistemler, hem askerî hem de sivil alanlarda giderek artan bir öneme sahiptir.

Otonom Kara Aracı (Yapay Zeka İle Hazırlanmıştır.)
Tarihçe
İnsansız kara araçlarının askerî alandaki ilk uygulamaları 19. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ancak modern anlamdaki gelişmeler 20. yüzyılda başlamıştır. 1928 yılında Elmer E. Wikersham, hedefe patlayıcı göndermeyi amaçlayan bir İKA için patent almıştır. Bu tasarım prototip aşamasında kalsa da siper savaşları için alternatif bir çözüm arayışını yansıtmaktadır.
1930'lu yıllarda Sovyetler Birliği, başka bir tanktan radyo sinyalleriyle uzaktan kontrol edilen ve makineli tüfekle donatılmış Teletank'ı geliştirmiştir. Bu araçlar, Finlandiya'ya karşı yapılan Kış Savaşı'nda (1939-1940) ve İkinci Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde kullanılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler, Matilda II piyade tankının radyo kontrollü bir versiyonu olan ve "Kara Prens" olarak da bilinen aracı geliştirmiştir. Bu tank, gizlenmiş tanksavar silahlarını ateşlemek veya yıkım görevlerini yerine getirmek için tasarlanmıştır. 1942'de Alman ordusu, yıkım operasyonları için GOLIATH adı verilen paletli bir İKA kullanmıştır. Bir kontrol kablosuyla yönlendirilen bu küçük araç, 100 kg'a kadar patlayıcı taşıyabiliyordu. Ancak yüksek üretim maliyeti, düşük hızı (yaklaşık 11,5 km/s) ve zayıf zırhı gibi nedenlerle tank imhası gibi görevlerde beklenen başarıyı gösterememiştir.
Gerçek anlamda otonom araçlar üzerine araştırmalar, 1960'lı yılların sonlarında Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilen SHAKEY projesiyle başlamıştır. Stanford Araştırma Enstitüsünde geliştirilen SHAKEY; TV kamerası, ultrasonik mesafe sensörleri ve dokunmatik sensörlerle donatılmış, merkezi bir bilgisayara radyo bağlantısıyla bağlı olarak navigasyon ve keşif görevleri yapabilen bir mobil robottu. 1983'te DARPA, Otonom Kara Aracı (ALV) programını başlatmış ve bu program kapsamında geliştirilen araçların hızı 1990 yılında 80 km/s'ye ulaşmıştır. 1980'lerin ortalarında ise ABD Deniz Piyadeleri tarafından Uzaktan Kumandalı Araç (TeleOperated Vehicle - TOV) geliştirilmiştir. Basra Körfezi Savaşı (1990-1991) sırasında, bazı M-60 tankları telerobotlara dönüştürülerek mayın temizleme görevlerinde kullanılmıştır. 2000'li yıllarda Honda tarafından geliştirilen insansı robot ASİMO, alandaki bilgi birikimine önemli katkılar sağlamıştır.
Teknoloji ve Çalışma Prensibi
Otonom kara araçları, çevrelerini algılamak, verileri işlemek ve hareket etmek için karmaşık bir teknoloji altyapısı kullanır. Bu süreç üç ana aşamada incelenebilir: algılama, planlama ve kontrol.
Algılama: Aracın çevresindeki dünyayı "görmesini" sağlayan sensörler bu aşamanın temelini oluşturur. Bu sensörler arasında şunlar bulunur:
- Lidar (Light Detection and Ranging): Lazer ışınları gönderip yansımalarını analiz ederek çevrenin hassas, üç boyutlu bir haritasını oluşturur.
- Radar (Radio Detection and Ranging): Radyo dalgaları kullanarak nesnelerin mesafesini, hızını ve yönünü tespit eder. Özellikle kötü hava koşullarında etkilidir.
- Kameralar: Şeritleri, trafik işaretlerini, yayaları ve diğer araçları tanımak için görsel veri sağlar.
- Ultrasonik Sensörler: Yakın mesafedeki engelleri tespit etmek için ses dalgalarını kullanır ve genellikle park manevralarında kullanılır.
- Atalet Ölçüm Birimi (IMU): Aracın yönünü, hızını ve maruz kaldığı kuvvetleri ölçerek konum takibine yardımcı olur.
- GPS/GNSS: Küresel konumlandırma sistemleri aracılığıyla aracın coğrafi konumunu belirler.
Planlama ve Karar Verme: Sensörlerden toplanan veriler, aracın merkezi işlem biriminde birleştirilir ve analiz edilir. Bu aşamada yapay zekâ algoritmaları devreye girer. Araç, bu verileri kullanarak statik ve hareketli engelleri tespit eder, yolun şeklini ve şeritleri tahmin eder ve kendi konumu, hızı gibi durumlarını hesaplar. Bu bilgilere dayanarak güvenli bir rota planlar ve sollama, şerit değiştirme veya durma gibi kararlar alır. Askerî uygulamalarda yapay zekâ, hedef tespiti, sınıflandırma ve önceliklendirme gibi görevleri de üstlenebilir.
Kontrol ve Hareket: Planlama aşamasında alınan kararlar, aracın mekatronik birimlerine iletilir. Bu birimler, direksiyon, gaz ve fren sistemlerini kontrol ederek aracın fiziksel hareketini sağlar. Bu süreç, insan-makine arayüzü (HMI) aracılığıyla sürücünün veya operatörün sistemi denetlemesine ve gerektiğinde müdahale etmesine olanak tanır.
Otonomi Seviyeleri
Otonom sürüş teknolojisi, Uluslararası Otomotiv Mühendisleri Birliği (SAE) tarafından belirlenen altı seviyeli bir standartla sınıflandırılır. Bu seviyeler, otomasyonun derecesini ve sürücünün sorumluluklarını tanımlar.
- Seviye 0 (Sürüş Otomasyonu Yok): Sürücü, tüm sürüş görevlerinden tamamen sorumludur. Araçta otomatik sistem bulunmaz.
- Seviye 1 (Sürücü Yardımı): Sistem, direksiyon veya hızlanma/yavaşlama gibi tek bir sürüş görevine yardımcı olabilir. Adaptif hız sabitleyici bu seviyeye bir örnektir. Sürücü diğer tüm görevleri yerine getirir.
- Seviye 2 (Kısmi Sürüş Otomasyonu): Sistem, hem direksiyon hem de hızlanma/yavaşlama görevlerini aynı anda üstlenebilir. Ancak sürücü, sürüş ortamını sürekli olarak izlemeli ve her an kontrolü devralmaya hazır olmalıdır.
- Seviye 3 (Şartlı Sürüş Otomasyonu): Araç, belirli koşullar altında (örneğin, otoyolda trafik sıkışıklığı) tüm sürüş görevlerini üstlenebilir. Sürücünün sürekli olarak yolu izlemesi gerekmez, ancak sistem talep ettiğinde kontrolü devralmaya hazır olmalıdır.
- Seviye 4 (Yüksek Sürüş Otomasyonu): Araç, belirli bir coğrafi alan veya kullanım durumu (örneğin, kampüs içi servis) içinde tüm sürüş görevlerini insan müdahalesi olmadan gerçekleştirebilir. Bu koşulların dışına çıkıldığında sistem çalışmayabilir.
- Seviye 5 (Tam Sürüş Otomasyonu): Araç, bir insanın sürebileceği her türlü yol ve çevre koşulunda tüm sürüş görevlerini tamamen kendi başına yerine getirebilir. Bu seviyede insan sürücüye ihtiyaç yoktur.
Kullanım Alanları
Otonom kara araçları, askerî ve sivil olmak üzere geniş bir yelpazede kullanılmaktadır.
Askerî Uygulamalar
Askerî alanda İKA'lar, tehlikeli görevlerde personelin can güvenliğini sağlamak ve birliklere kuvvet çarpanı etkisi yaratmak amacıyla kullanılır. Başlıca görevleri şunlardır:
- Keşif, Gözetleme ve İstihbarat (KGI): Düşman hatlarının ilerisinde veya tehlikeli bölgelerde bilgi toplamak.
- Ateş Desteği: Üzerlerine entegre edilen silah sistemleriyle düşman hedeflerini etkisiz hâle getirmek. Bu tür sistemlerde ateş etme kararı genellikle "insan döngüde" (human-in-the-loop) prensibiyle bir operatör tarafından verilir.
- Lojistik Destek: Muharebe sahasındaki birliklere mühimmat, erzak ve teçhizat taşımak.
- Mayın ve El Yapımı Patlayıcı (EYP) Tespiti/İmhası: Riskli bölgelerde güvenli bir şekilde temizlik yapmak.
- Diğer Görevler: Taktik aldatma, istihkam keşfi, haberleşme rölesi ve yaralı tahliyesi gibi çok çeşitli görevlerde kullanılabilirler.
Türkiye'de savunma sanayii firmaları tarafından geliştirilen çeşitli İKA'lar bulunmaktadır.
Bunlardan bazıları şunlardır:
- Gölge Süvari: FNSS tarafından M113 platformu üzerine geliştirilen, modüler ve çok amaçlı bir İKA ailesidir. Ateş desteği, keşif ve lojistik gibi görevleri otonom olarak yerine getirebilir.
- BARKAN: Otonom devriye ve lider takibi gibi özelliklere sahip, üzerine silah sistemi veya robotik kol gibi farklı faydalı yüklerin entegre edilebildiği çok amaçlı bir araçtır.
- ASLAN: Keşif, gözetleme ve hedef tespiti yapabilen, otonom veya uzaktan komuta edilebilen bir İKA'dır.
- HANÇER: Yapay zekâ destekli hedef tanıma ve önceliklendirme yeteneklerine sahip, zorlu arazi koşulları için tasarlanmış orta sınıf bir İKA'dır.
- FEDAİ: Özellikle meskûn mahal operasyonları için geliştirilmiş, personelin önünden giderek keşif yapan ve tehditleri bertaraf edebilen hafif bir İKA'dır.
Otonom Askeri Kara Aracı Barkan (Defensehere English)
Sivil Uygulamalar
Sivil alanda otonom teknolojiler, ulaşım, lojistik ve endüstriyel otomasyon gibi alanlarda devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Otonom araçların sivil hayattaki başlıca avantajları arasında trafik kazalarını azaltma, yaşlılar ve engelliler için hareket kabiliyetini artırma ve trafik akışını optimize etme yer alır. Otomatik vale park sistemleri, otoyol pilotları ve trafik sıkışıklığı asistanları gibi teknolojiler, tam otonom sistemlere geçişin ilk adımlarını oluşturmaktadır. Ayrıca, gaz kaçağı tespiti veya tehlikeli madde taşıma gibi özel endüstriyel görevler için de otonom robotlar geliştirilmektedir.
Otonom Araç Cybercab (Tesla)
Hukuki ve Etik Meseleler
Otonom araçların yaygınlaşması, beraberinde önemli hukuki ve etik sorunları da getirmektedir. Bir kaza durumunda sorumluluğun kime ait olacağı en temel tartışma konusudur. Sorumluluk; aracın üreticisi, yazılımı geliştiren programcı, aracın sahibi, o anki kullanıcısı (sürücü) veya teknik denetimden sorumlu kurumlar arasında paylaştırılabilir. Aracın kendisinin bir tüzel kişilik olarak kabul edilip cezai sorumluluğa sahip olup olamayacağı da tartışılmaktadır, ancak mevcut hukuk sistemlerinde bir makinenin kast veya kusur yeteneği olmadığı için bu yaklaşım genel olarak mümkün görülmemektedir. Almanya, ABD, Japonya ve Türkiye gibi birçok ülke, otonom araçların yasal çerçevesini oluşturmak için düzenlemeler üzerinde çalışmaktadır.

