Reggio Emilia yaklaşımı, çocukların öğrenme süreçlerinde aktif rol aldığı, meraklarından ve ilgilerinden yola çıkan, proje tabanlı ve sanatla bütünleşmiş bir erken çocukluk eğitimi felsefesidir. İtalya'nın Reggio Emilia kentinde doğan bu yaklaşım, çocuğu yetenekli, potansiyeli yüksek ve kendi öğrenme sürecinin yönlendiricisi olarak kabul eden bir anlayış üzerine kuruludur.
Reggio Emilia: İş birliğiyle yaratmak (Yapay Zeka ile Oluşturulmuştur)
Tanım ve Temel Felsefe
Reggio Emilia, geleneksel eğitim modellerinden ayrılarak yapılandırmacı bir eğitim anlayışını temel alır. Bu yaklaşıma göre çocuk, bilgiyi pasif bir şekilde alan boş bir levha değil, kendi hareketleri ve sosyal etkileşimleri sonucunda bilgiyi aktif olarak inşa eden bir bireydir. Loris Malaguzzi'nin kuramsal çerçevesini oluşturduğu yaklaşım, John Dewey, Jean Piaget, Lev Vygotsky ve Jerome Bruner gibi kuramcıların görüşlerinden etkilenen bir sosyal yapılandırmacılık anlayışını yansıtır.
Yaklaşımın temelinde, "doğuştan sosyal, zeki ve meraklı bir çocuk" imgesi yer alır. Bu felsefeye göre çocuk, büyüme sürecinde eskimiş ve kalıplaşmış kurallar, yetişkin merkezli davranış kalıpları ve geleneksel eğitim metotlarından oluşan bir "duvar" ile karşılaşır. Eğitim sürecinin amacı, çocuğun bu duvarı kendi kendine aşmasını sağlayacak ortamı ve desteği sunmaktır. Çocukların öğrenmeye aşırı istekli ve kendi eğitimlerini oluşturma kapasitesine sahip bireyler olduğu kabul edilir.
Öğrenme, çocukların fikirlerini başkalarına sergilemesi yoluyla gerçekleşir. Malaguzzi'nin "çocuğun yüz dili" olarak adlandırdığı bu ilke, çocukların kendilerini konuşma, yazma, resim, heykel, dramatik oyun gibi çok sayıda sembolik yolla ifade etmesini içerir.
Tarihsel Gelişim
Reggio Emilia yaklaşımının kökenleri, İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden hemen sonra, 1945 yılı baharına dayanmaktadır. Bu dönemde, İtalya'nın kuzeyindeki Reggio Emilia kenti yakınlarında bulunan Villa Cella köyünde bir grup kadın, çocukları için bir okul inşa etme girişimini başlatmıştır. Alman askerlerinin geri çekilirken bıraktığı bir tank ve birkaç kamyonu satarak elde ettikleri gelirle ve kendi emekleriyle okulu inşa etmeyi hedeflemişlerdir. Bu girişim, "bizim çocuklarımız da zengin insanların çocukları kadar zekidir" düşüncesiyle şekillenmiştir.
Genç bir öğretmen olan Loris Malaguzzi, bu girişimi duyarak köye gitmiş ve kadınların okul inşa etme çabalarına tanık olmuştur. Ailelerin daveti üzerine bu harekete katılan Malaguzzi, yaklaşımın pedagojik lideri haline gelmiştir. Malaguzzi, devlet okullarındaki öğretmenlik görevinden ayrılarak Roma'da psikoloji eğitimi almış ve Reggio Emilia'ya döndüğünde belediyenin psikolojik danışma merkezinde çalışmaya başlamıştır. Bu süreçte, aileler tarafından kurulan küçük okullarda yüksek motivasyonlu öğretmenlerle birlikte çalışarak yaklaşımın felsefi temellerini atmıştır.
Bu hareket zamanla Reggio Emilia şehrine yayılmış ve 1968 yılında İtalyan hükümetinin okul öncesi eğitimi destekleme kararı almasıyla kurumsallaşmıştır. Bugün Reggio Emilia Belediyesi, çok sayıda okul öncesi eğitim kurumunu ve çocuk yuvasını desteklemektedir. 1991 tarihli bir rapora göre, şehirdeki çocukların büyük bir bölümü bu okullardan faydalanmaktadır ve bu çocukların yaklaşık yarısı belediyeye bağlı kurumlara devam etmektedir.
Eğitim Ortamı: "Üçüncü Öğretmen"
Reggio Emilia yaklaşımında eğitim ortamı, öğretmen ve çocuğun ardından "üçüncü öğretmen" olarak kabul edilir ve öğrenme sürecinde merkezi bir rol oynar. Ortam, sadece fiziksel çevreyi değil, aynı zamanda sosyal ilişkileri de kapsar. Okullar, çocukların hayal gücünü ve yaratıcılığını destekleyecek şekilde tasarlanır.
Piazza
Her okulun merkezinde, tüm sınıfların açıldığı ve çocuklarla yetişkinlerin gün içinde bir araya geldiği "Piazza" adı verilen geniş bir ortak alan bulunur. Bu alan, sosyal etkileşimi ve topluluk hissini güçlendirmek amacıyla tasarlanmıştır.
Şeffaflık ve Düzen
Sınıflar, birbirlerinden cam bölmelerle ayrılarak şeffaflık ve gözlem imkânı sağlar. Ortam genellikle ılık ve sakin renklerde, ahşap döşemeli ve sadedir. Çocukların çalışmalarını, projelerin fotoğraflarını ve öğrenme süreçlerini yansıtan dokümanları sergilemek için duvarlar ve panolar aktif olarak kullanılır.
Atelier ve Atelierista
Her okulda, stüdyo ve laboratuvar karışımı olan ve "Atelier" adı verilen bir sanat atölyesi bulunur. Bu atölyede, sanat öğretmeni olarak görev yapan ve projelerin sanatsal ifadesine destek olan "Atelierista" adlı bir uzman çalışır. Atölyeler, kil, boya, kalemler, doğal ve geri dönüştürülmüş malzemeler gibi zengin sanat materyalleriyle donatılmıştır.
Malzemeler
Okullarda plastik veya ucuz oyuncaklara nadiren rastlanır. Bunun yerine ahşap, doğal ve geri dönüştürülebilir malzemeler tercih edilir. Aynalar, çocukların kendilerini farklı açılardan gözlemlemelerini ve kimlik algılarını geliştirmelerini desteklemek için tavan ve duvarlarda kullanılır.
Dokümantasyon
Öğrenme sürecini görünür kılmak için dokümantasyon yaygın olarak kullanılır. Bu, çocukların proje sırasındaki çalışmalarını, diyaloglarını ve düşüncelerini içeren fotoğraflar, videolar, ses kayıtları ve metinlerden oluşur. Dokümantasyon, öğretmenlerin, çocukların ve ailelerin öğrenme sürecini yeniden gözden geçirmesine, derinlemesine düşünmesine ve yorumlamasına olanak tanır.
Öğretmen ve Çocuğun Rolü
Yaklaşımda, öğretmen ve çocuk arasındaki roller geleneksel eğitimden farklılaşır. İlişki, karşılıklı saygı ve iş birliği temelinde kurulur.
Öğretmenin Rolü
Öğretmen, bilgiyi aktaran bir otorite değil, çocuklarla birlikte öğrenen bir araştırmacı, bir rehber ve bir "pusula" olarak görülür. Öğretmenin temel görevleri şunlardır:
- Çocukların ilgilerini ve teorilerini keşfetmek için sorular sormak ve onları gözlemlemek.
- Keşif ve problem çözme için zengin ortamlar ve materyaller sağlamak.
- Öğrenme sürecini belgelemek (dokümantasyon) ve bu belgeleri çocuklar ve ailelerle paylaşarak yansıtma yapmalarını sağlamak.
- Çocukların iş birliği içinde çalışmasını ve fikirlerini tartışmasını teşvik etmek.
- Okul içinde hiyerarşik bir yapı bulunmaz; okulun tüm eğitim kadrosu, aşçı ve diğer görevliler de planlama süreçlerine dahil edilir.
Çocuğun Rolü
Çocuk, öğrenme sürecinin başkahramanıdır (protagonist). Yetenekli, becerikli ve kendi kendini yönetebilen bir birey olarak kabul edilir. Çocuğun rolü şunları içerir:
- Bilgiyi kendi deneyimleri ve etkileşimleri yoluyla yapılandırmak.
- Fikirlerini ve teorilerini çeşitli sembolik diller aracılığıyla ifade etmek.
- Öğretmenle ve akranlarıyla iş birliği içinde çalışarak problemler için çözüm yolları üretmek.
- Kendi öğrenme sürecini yönlendirmek ve kararlar almak.
Eğitim Programı ve Projeler
Reggio Emilia yaklaşımında önceden hazırlanmış, yapılandırılmış bir müfredat bulunmaz. Program, çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre şekillenen, esnek ve dinamik bir yapıya sahiptir. Öğrenme süreci, "proje" adı verilen derinlemesine araştırmalar etrafında organize edilir.
Projeler
Projeler, bir konunun çocuklar tarafından uzun veya kısa süreli olarak derinlemesine incelenmesidir. Projelerin konuları, çocukların veya öğretmenlerin sorularından, bir olaydan ya da bir deneyimden ortaya çıkabilir.
Proje Süreci
Proje çalışmaları sırasında çocuklar gözlem yapar, tartışır, taslaklar hazırlar, çizimler ve modeller yapar, dramatik oyunlar oynar ve uzmanlarla görüşmeler gerçekleştirir. Bu süreç, çocukların girişimcilik, sorumluluk, karar verme ve araştırma yapma becerilerini geliştirir.
Bütünleşik Öğrenme
Projeler; fen, matematik, dil ve sanat gibi farklı disiplinleri doğal bir şekilde bir araya getirir.
Değerlendirme
Çocuklar geleneksel testler veya notlarla değerlendirilmez. Bunun yerine, öğrenme süreçlerini ve ürünlerini içeren dokümantasyonlar, portfolyolar ve öğretmenlerin gözlemleri aracılığıyla gelişimleri takip edilir ve bu bilgiler ailelerle düzenli olarak paylaşılır.

