Her şey, teknolojiye olan ilgimiz ve su altının gizemli dünyasına duyduğumuz merakla başladı. 2024 yılı sonlarında, TEKNOFEST İnsansız Sualtı Sistemleri Yarışması’na katılma fikriyle yola çıktık. Sadece yarışmak değil; üretmek, gelişmek ve derinliklere iz bırakmak istiyorduk.
Takımımızın adını da buradan aldık: Rize Deneyap ROV Takımı. Çünkü biz bu yolculuğa Karadeniz’in kıyısından, Rize’den çıktık. Bu şehrin enerjisini, emeğini ve ruhunu projemize yansıttık.
Farklı alanlardan gelen ama ortak bir heyecana sahip gençler olarak bir araya geldik. Mekanik, elektronik, yazılım ve tasarım gibi pek çok alanda bilgimizi ve emeğimizi birleştirdik. Takım ruhu, üretme azmi ve araştırma aşkı bu projede bizi bir arada tuttu.
Dragut: Derinliklerin Komutanı
Projeye isim verirken tarihten ilham aldık. Cesaretiyle denizlere damga vurmuş, Osmanlı donanmasının unutulmaz kaptanlarından Turgut Reis’in lakabını taşıyan Dragut, bizim su altı keşif sistemimizin adı oldu.
Dragut artık sadece bir araç değil; sabrımızın, emeğimizin ve vizyonumuzun adı. Onu oluştururken su altı koşullarına dayanıklı, manevra kabiliyeti yüksek ve görev odaklı bir sistem tasarlamayı hedefledik. Gövdesinden elektronik devresine, yazılımından sızdırmazlığına kadar her ayrıntıyı özenle planladık ve test ettik.
Bu Projeyle Ne Amaçladık?
Amacımız yalnızca bir yarışmaya katılmak ya da derece almak değildi. Biz, bu projeyle birlikte üretmenin, öğrenmenin ve gelişmenin gücünü keşfetmek istedik. Aynı zamanda ülkemizin yerli ve milli teknoloji vizyonuna katkı sunmayı, kendi potansiyelimizi ortaya koymayı amaçladık.
Kısıtlı imkânlarla ama büyük bir inançla yola çıktık. Ve başardıkça gördük ki; gençler isterse çok şey yapabilir. Bu proje, hayal ile gerçeğin birleştiği noktada doğdu.
Yarışma Bize Ne Kattı?
TEKNOFEST İnsansız Sualtı Sistemleri Yarışması, gerçek mühendislik problemleriyle birebir yüzleştiğimiz bir alan oldu. Yarışma kapsamında:
- Sualtı rotasında ilerleme,
- Engel algılama ve çarpışmalardan kaçınma,
- Nesne bulma ve taşıma gibi görevler üstlenmemiz beklendi.
Biz de bu görevler için hem teknik bilgi birikimimizi geliştirdik hem de ekip içi iş birliğimizi güçlendirdik. Her hatada öğrendik, her başarıda daha iyisini hedefledik.
Yarışma Süreci: Emek, Sabır ve Azim
Bu süreç birkaç haftalık değil; aylarca süren bir sabır, azim ve ekip çalışması gerektiren bir maratona dönüştü. Üç temel aşamada ilerledik:
1. Teknik Yeterlilik Dosyası
İlk aşamada, takım olarak projeye teknik açıdan ne kadar hazır olduğumuzu gösterdik. Sistem tasarımı, planlamamız ve görev stratejilerimizi detaylı şekilde anlattık.
2. Kritik Tasarım Raporu
Bu aşamada artık Dragut’un tüm detaylarını sunduk: tasarım çizimleri, kullanılan malzemeler, elektronik sistemler, kontrol algoritmaları ve güvenlik önlemleri… Her birini belgelerle destekleyerek sunduk.
3. Görev Videoları ve Sistem Tanıtımı
Ve sıra geldi en heyecan verici aşamaya: suya iniş. Dragut’u test havuzuna indirdik, görevleri uygulamalı olarak gerçekleştirdik ve hepsini kayıt altına aldık. Hatalar oldu, çözdük. Yeniden denedik. Sonunda Dragut, görevleri başarıyla tamamladı ve bize gurur dolu anlar yaşattı.
Neden Bu Kadar Önemliydi?
Çünkü bu sadece bir yarışma değil; aynı zamanda geleceğimizi inşa ettiğimiz bir öğrenme süreciydi. Burada kazandığımız şeyler yalnızca teknik bilgi değil; ekip ruhu, çözüm odaklı düşünme, disiplinli çalışma ve inançla yürümeyi öğrenmekti.
Ve en önemlisi: Kendi ellerimizle, kendi şehrimizde, kendi hayalimizle ortaya koyduğumuz yerli bir sistemi Türkiye’ye sunabilmenin onuruydu.
Biz hâlâ her testte, her görevde Dragut suya indiğinde gözlerimizi onun ardından bırakıyoruz. Çünkü o bizim hayalimizin vücut bulmuş hâli.

