Robinson Büyüme Modeli (Robinson Growth Model), özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümeyi açıklamaya çalışan bir modeldir. Model, aynı zamanda İngiliz iktisatçı Joan Robinson tarafından geliştirilmiş olup, büyüme teorisine katkı sağlamıştır. Bu modelde ekonomik büyüme, sermaye birikimi, teknolojik gelişme ve iş gücü büyüklüğü gibi faktörler üzerinde durulmaktadır.
Robinson Büyüme Modeli'nin Özellikleri
- Teknolojik Gelişme ve Sermaye Birikimi: Robinson'un modelinde, ekonomik büyüme öncelikle teknolojik gelişmeye ve sermaye birikimine dayanır. Sermaye birikimi, üretim kapasitesinin artmasına, daha verimli üretim süreçlerinin kullanılmasına olanak tanır.
- Verimlilik Artışı: Modelde, teknoloji ve sermaye artışıyla birlikte verimlilik artışı da önemli bir rol oynar. Sermayenin arttığı bir ekonomi, genellikle daha fazla üretim yapabilen ve daha verimli iş gücü kullanabilen bir yapıya kavuşur.
- Gelir Dağılımı: Robinson Büyüme Modeli, gelir dağılımının ekonomik büyüme ile nasıl ilişkilendiğini de inceler. Gelirin adil bir şekilde dağılmaması, büyümenin sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyebilir. Bu noktada, Robinson'un modeli genellikle eşitlikçi bir gelir dağılımı vurgular.
- İçsel Büyüme: Model, dışsal faktörlerden ziyade içsel faktörlere dayalı bir büyüme anlayışını benimser. Yani, ekonomik büyüme dışa bağımlı değil, içsel dinamiklerle (örneğin sermaye birikimi ve iş gücü verimliliği) sağlanır.
- İş Gücü ve Sermaye İlişkisi: Modelde, iş gücü artışı ile sermaye birikimi arasındaki ilişki de önemli bir rol oynar. Sermaye, iş gücünün verimli çalışabilmesi için gerekli olan araç ve gereçleri sağlar. Sermaye birikiminin artması, iş gücünün daha verimli kullanılmasını sağlar.
- Durağan Durum: Robinson Büyüme Modeli'nde, ekonominin büyümesi zamanla durağan bir hale gelebilir. Bu durağan duruma ulaşılabilmesi için, sermaye birikimi oranı ile iş gücü büyüme oranının uyum içinde olması gerekmektedir. Eğer bu oranlar dengede olmazsa, ekonomik büyüme ya hızlanır ya da yavaşlar.
- Büyümenin Sınırlı Olması: Model, büyümenin sınırlı olabileceğini öne sürer. Çünkü, sermaye birikimi belli bir seviyeye ulaşınca, artan sermaye getirisi düşebilir ve bu da büyümenin hızını etkileyebilir.

