Köken
Ruh kelimesi, Arapça rūḥ (رُوح) sözcüğünden Türkçeye geçmiştir ve temel anlamları arasında “nefes, soluk, esinti” gibi fiziksel çağrışımların yanı sıra “can, manevi öz, ilahi varlık” gibi soyut ve metafizik içerikler de yer alır. Bu kelime, Aramice/Süryanice rūḥ ve İbranice rāoḥ gibi aynı anlama gelen semitik kökenli sözcüklerle eş kökenlidir. Felsefe tarihinde ise, bu sözcüğün karşılığı olarak Eski Yunancada pneûma ve Latincede spiritus terimleri kullanılmış; her iki dilde de “nefes” ile “can” arasında kurulan ilişki dikkat çekmiştir.
Kullanım Alanları
- Teoloji ve Tasavvuf: İnsanın bedenine üflenen özü, ölümle bedenden ayrılan ebedi cevher olarak tanımlanır.
- Felsefe: İnsan varlığının bilinçli, düşünen ve maddeden bağımsız yönünü ifade eder; akıl, tin ve nefs kavramlarıyla ilişkilendirilir.
- Psikoloji ve Duygusal Anlatım: Kimi zaman “ruh hali” ya da “ruhsal çöküntü” gibi terimlerle bireyin içsel durumu tanımlanır.
- Sanat ve Mimarlık: Eserlerin taşıdığı duygusal ya da estetik derinliği betimlemek için “ruhu var” ya da “ruhsuz” gibi sıfatlarla kullanılır.
- Dil ve Edebiyat: Soyutlama, mecaz ve simge yoluyla insanın iç dünyasını, özünü ya da varoluşsal yönünü anlatmak için yer bulur.
- Koku ve Esans: Arapça kökenindeki anlamıyla bağlantılı olarak, bazen güzel koku ya da hafif esinti anlamında eski metinlerde geçer.




