Zenginlik bazen bir umutla gelir; dostça uzatılan bir kartvizitte, içten bir gülümsemeyle sunulan yatırım önerisinde ya da iyi giyimli birinin “yalnızca sana özel bir fırsat” diye fısıldadığı cümlede. Oysa bu umut, çoğu zaman ayakları üzerine değil, başkalarının omuzları üzerine inşa edilir. İşte bu sebeple saadet zinciri yalnızca bir finansal tuzak değil, aynı zamanda insan ruhunun kırılgan noktalarını hedef alan bir yanılsama sistemidir.
Tanım, Tarihçe ve Hukuki Çerçeve
Saadet zinciri, kamuoyunda genellikle hızlı kazanç vadeden ama sürdürülebilir olmayan sistemleri tanımlamak için kullanılır. Teknik anlamda iki yapıya işaret eder: Ponzi düzeni ve piramit yapı. Ponzi sisteminde, mevcut yatırımcılara ödemeler yeni gelen yatırımcılardan sağlanan parayla yapılır. Piramit yapıda ise katılımcılar sisteme yeni üyeler katarak kazanç sağlarlar. Her iki sistem de yeni kaynak girişi azaldığında çökmeye mahkumdur.
Bu yapıların tarihsel kökeni 19. yüzyıla kadar uzansa da, Charles Ponzi’nin 1920'lerdeki uygulaması sistemin adını ve ününü belirleyen örnek olmuştur. Ponzi, posta pulu alım satımı üzerinden yüksek getiri vaat ederek binlerce Amerikalıyı dolandırmıştır. Sistem çöktüğünde elde kalan değer yalnızca birkaç dolarlık posta pulu olmuştur. Daha yakın tarihte ise Bernard Madoff’un 65 milyar dolarlık yatırım sahtekârlığı, bu yapının modern dünyada nasıl bir etki yaratabileceğini gözler önüne sermiştir.
Türkiye’de 1990’lı yıllardan itibaren bu tür yapılarla karşılaşılmış, özellikle “Titan” isimli sistem binlerce kişiyi mağdur etmiştir. Bu tür uygulamalara karşı hukuki önlem olarak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 80. maddesi piramit satış sistemlerini açıkça tanımlayarak yasaklamıştır. Yasaya göre, sisteme katılım sağlayanların kazançları, diğer kişilerin de sisteme aynı şekilde katılması şartına bağlıysa, bu sistem yasadışıdır. Kurulması, yayılması ve teşvik edilmesi yasaktır.
İnsan Niçin Kanar?
Saadet zincirine katılım yalnızca bilgisizlikle açıklanamaz. İnsanlar bazen sorgulamadan güven duyar, çevresindekilerin kararlarını doğru kabul eder ve yüksek kazanç umuduyla rasyonel düşünceyi ikinci plana atabilir. Ekseriyetle sosyal güvene dayalı sistemlerde, bir tanıdığın veya toplumda itibarlı bir kişinin önerisiyle sisteme dahil olmak, kişiye ekstra güven hissi verir. İşte bu noktada bireyin eleştirel sorgulama refleksi devre dışı kalır.
Araştırmalara göre bireylerin böylesi sistemlere kanmasının temelinde ani zenginleşme arzusu kadar çevresel baskılar ve duygusal yönlendirmeler de etkili olur. Ayrıca dolandırıcılığı gerçekleştiren kişiler, kendilerini genellikle kötü olarak görmez. Bu tür bireyler, yaptıkları eylemleri “geçici”, “herkesin yaptığı” veya “zararsız” olarak tanımlar. Suçun yükünü çevresel koşullara atfederek kendilerini haklılaştırırlar.
Eleştirel Farkındalık; Finansal ve Hukuki Bilinç
Saadet zinciri türü yapılanmalar sadece parasal değil, toplumsal güven açısından da büyük yıkımlara neden olur. Bu yapılar, bireylerin finansal sisteme olan güvenini sarsar. Bu yüzden sadece düzenleyici otoritelerin değil, her bireyin de finansal okuryazarlığını artırması ve şeffaflığa dayalı yatırımları tercih etmesi gerekir. Nihayetinde, saadet zincirine katılmak bir hata olabilir lakin bu hatayı sürdürmek bir seçimdir.