KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

BlogGeçmiş
Blog
Avatar
Ana YazarNida Öztürkmen3 Kasım 2025 09:11

Sanmak ve Sancımak

Felsefe+1 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline

Varoluş, içinde yeniden doğuşları, düşüşleri, dalgalanmaları ve durulmaları barındıran bir süreçler bütününden ibaret. Hayatta hakiki anlamda var olduğumuz günden, bedenimizin “ölüm” perdesiyle sırlanacağı güne kadar devam eden bir süreçler silsilesi…


Varoluş kaygısı, sancısı veya çabası, insanın bunu yaşamakta olduğunu fark ettiği anda yalnızca bir defa yaşayacağını sanma yanılgısını gösteriyor bizlere. Halbuki var edildiğimiz gün başlayan varoluş yolculuğu; kendimizi keşfetmeye başladığımızda, kendimizden her uzaklaştığımızda ve kendimize her yaklaştığımızda sıcaklığını hissettiriyor. Bu sıcaklık ise kimi zaman kaygı kimi zaman cesaret olarak ruhumuzda yer buluyor. Gördüğü veya hissettiği şeylerle kendini ikna veya tatmin eden insan, bu sıcaklığı her hissettiği süreçte bunu ilk kez yaşıyormuş gibi ruhundaki sancıyla baş etmek için çabalıyor. Belki de bu çaba insanı hayata bağlayan en samimi bağ oluyor.


İlk önce çevresindekileri keşfe çıkan bir bebek, sonra kendisini keşfetmeye başlayan, beni ve seni öğrenen bir çocuk, daha sonra kendi gerçekleriyle yüzleşen bir ergen: Kendini tanıma zeminini var olduğu günden itibaren atmaya başlayan bir varlık olarak insan, özüne yaklaştıkça devasa kâinata da yaklaşır. Sancısını küçücük bedenine hapsetmek yerine bu alabildiğine geniş evrende varoluş sancısıyla çatlayan gezegenleri, yıldızları, bulutları, tohumları, çiçekleri ve diğer insanları tanır. Bu yakınlaşma ve tanışma öz ile kabuğun; Hâlik ile mahlukun birleşimine kapı açar. İşte bu birleşim varoluş sürecinin belki de en mucizevi ânı, sona en yakın olan şu ânıdır.


Zamanın içindeki zaman, kâinatın içindeki insan ve insanın içindeki âlem, büyük varlık zincirinin en yakın ve ulaşılabilir parçalarıdır. İnsanın içindeki sancıyla varlığını hissetmesi, varoluşunun sağlama formülünden başka nedir? Küçüğün içindeki büyük, bitmekte olanın içinde başlayan, sancıyla farkına varılan değer; ilk başta bahşedilen hayatın mevcut birer parçası olmalıdır.


O hâlde “Beni bende demen, bende değilim / Bir ben vardır bende benden içeri” diyen Yunus Emre’nin sancısı, oldukça tanıdık ve yakındır.【1】  Bununla birlikte Hadis-i Kutsi’de geçen Allah (cc)’ın “Bilinmeyen gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, bilineyim diye halkı (kâinatı) yarattım.”【2】  ifadesi ise varoluş yolculuğunun yüksek dereceli bir sırla taçlandırıldığına işaret eden bir izdir.


Sancısını ruhundaki varlık iziyle anlamlandıran insan için varoluş, her an devam ederek varlığını bu varoluş döngüsüyle hayata bir değer olarak katmaktadır. 

Kaynakça

İsmâil b. Muhammed el-Aclûnî, Keşfü’l-ḫafâʾ, II, 132.

Karakoç, Sezai. "Yunus Emre". Beni Bende Demen, Yunus Emre. İstanbul: Diriliş Yayınları. (2021).

Dipnotlar

[1]

Sezai Karakoç. "Yunus Emre". Beni Bende Demen, Yunus Emre. İstanbul: Diriliş Yayınları. (2021). 96.

[2]

Aclûnî, Keşfü’l-ḫafâʾ, II, 132

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Blog İşlemleri

KÜRE'ye Sor