Savant sendromu, ağır düzeyde gelişimsel ya da zihinsel yetersizliklerin yanında, çoğu insanda bulunmayan sıra dışı zihinsel becerilere sahip kişileri tanımlayan bir durumdur. Kişinin genel zeka düzeyi ortalamanın altında olmasına karşın, bir ya da birden fazla alanda aşırı düzeyde bilgi ve beceri sahibi olmasıyla karakterizedir.
Tarihçe
Savant sendromuyla ilgili ilk tanımlamalar 18. yüzyıla kadar uzanmaktadır. 1783'te Alman psikolog Gnothi Sauton tarafından harika hesaplama yeteneği olan Jedediah Buxton olgusu bildirilmiştir. Benjamin Rush ise 1789'da Thomas Fuller adlı, yine hesaplama becerileriyle öne çıkan bir savant olgusunu tanımlamıştır. J. Langdon Down, 1887'de bu özelliklere sahip bireyleri tanımlamak için "idiot savant" terimini kullanmıştır. "Idiot" terimi o dönemde aşağılama anlamında değil, IQ düzeyinin 25'in altında olduğunu belirtmek için kullanılmıştır.
"Savant" kelimesi ise Fransızca "bilmek" anlamına gelen "savoir" kelimesinden türemiştir. Zamanla "idiot-savant" teriminin yerine "monosavant" ve "savant sendromu" gibi terimler kullanılmaya başlanmıştır.
Epidemiyoloji
Savant sendromunun gerçek yaygınlığına dair kesin bilgi bulunmamaktadır. Hill tarafından yapılan bir çalışmada, bilişsel yetersizliği olan bireyler içinde savant yaygınlığı %0.06 olarak bulunmuştur.【1】 Rimland'ın otistik çocuklar üzerinde yaptığı bir çalışmada ise savant yaygınlığı %9.8 olarak saptanmıştır.【2】
Hermelin, otistik spektrum bozukluğunda savant olgularına daha nadir (1/100−1/200 düzeyinde) rastlandığını belirtmiştir.【3】 Daha yakın tarihli bir anket çalışmasında ise savant yaygınlığı 1.4/1000 olarak bulunmuştur.
Savant sendromu olgularının yaklaşık yarısının otistik bozukluğa bağlı olduğu, kalan yarısının ise diğer gelişimsel bozukluklar, zeka geriliği veya merkezi sinir sistemi hastalıkları ya da yaralanmalarına bağlı olduğu kabul edilmektedir. Bu durum, ne tüm otistik bireylerin savant olduğu ne de tüm savantların otistik olduğu anlamına gelir.
Klinik Özellikler
Savant becerileri genellikle beş ana kategoriyle sınırlıdır:
- Müzik Becerileri: Sıklıkla piyano çalma, bazen beste yapma veya birden fazla enstrüman çalabilme şeklinde görülür.
- Sanat Becerileri: Genellikle çizme, boyama ya da şekil verme gibi becerilerdir.
- Takvim Hesaplama Becerisi: Belirli bir tarihin haftanın hangi gününe denk geldiğini hızla hesaplayabilme yeteneğidir.
- Matematik Becerisi: Çok hızlı hesaplama yapma veya asal sayıları hesaplama gibi becerilerdir.
Savant olgularında genellikle tek bir özgül beceri saptanır, ancak bazı durumlarda birden fazla beceri bir arada bulunabilir. Birden çok becerinin görülme oranının otistik savant olgularında, diğer gelişimsel geriliklere bağlı savant olgularından daha sık olduğu bildirilmiştir.
Daha az sıklıkla bildirilen diğer beceriler arasında olağanüstü dil becerileri (çok dil bilme), koku, dokunma ya da görmede olağandışı duyu ayırım becerisi, saat yardımı olmaksızın geçen zamanı eksiksiz bilme ve nörofizyoloji, istatistik ya da denizcilik gibi özgül alanlarda olağanüstü bilgi sahibi olma yer alır.
Savant sendromunda saptanan özgül becerilere hemen her zaman olağanüstü bir bellek eşlik eder. Bu bellek; otomatik, mekanik, somut ve alışkanlık benzeri (habit-like) gibi terimlerle tanımlanmıştır.
Savant olguları, beceri düzeylerine göre üçe ayrılabilir:
- Parçalı Becerileri Olan Savantlar (Splinter Skills): Müzik, spor, plakalar, haritalar, tarihsel bilgiler gibi farklı konularla obsesif düzeyde meşguliyet ve ezberlemeyi içerir.
- Yetenekli Savantlar (Talented savants): Bilişsel becerilerinde bozulma olmakla birlikte, müzikal, sanatsal ya da diğer özgül beceriler alanında daha gelişmiş ve genellikle tek bir alanda ustadırlar.
- Olağanüstü Savantlar (Prodigious Savants): Özgül becerisi sağlıklı normal bireylerde bile saptandığında dikkat çekici olacak düzeyde, oldukça nadir bireylerdir. Dünyada bu düzeyde yaklaşık 100 kadar olağanüstü savantın yaşadığı düşünülmektedir.
Savant becerileri doğuştan (konjenital) olabileceği gibi sonradan da (edinsel) kazanılabilir. Çoğu savant becerisi, doğumda var olan gelişimsel güçlüklerin üzerine eklenerek çocuklukta ortaya çıkar. Edinsel savant becerileri ise sağlıklı gelişim gösteren bireylerde bebeklik, çocukluk ya da erişkinlikte geçirilen kafa travması veya merkezi sinir sistemi travması sonrası gelişebilir. Ayrıca, frontotemporal demans sonrası savant benzeri becerilerin ortaya çıktığı da bildirilmiştir. Savant becerilerinin zaman içinde kaybolması istisnai bir durumdur; genellikle kullanıldıkça aynı düzeyde kalır ya da gelişir.
Bellek İşlevleri
Savantların olağanüstü bir ezber belleğine sahip oldukları ifade edilse de bu becerilerin sadece ezber belleğine dayanmadığı, oldukça organize, alana özgü bilginin temsil edilme ve düzenlenme becerisinin gelişmiş olduğu bilinmektedir. Müzik, sanat ve takvim hesaplama gibi beceriler esneklik gerektirir ve bu esneklik savantlarda mevcuttur. Standartize bellek testlerinde genellikle iyi performans gösteremeyebilirler; özellikle anlama ve anlamsal kodlamaya dayanan testler, otizm tanılı savantların belleğini değerlendirmede uygun görülmeyebilir.
Mishkin ve arkadaşları, bilinç dışı alışkanlık formasyonu olarak tanımladıkları bu tür bir bellek için kortikostriatal devreyi, semantik bellek için ise kortikolimbik devreyi içeren iki farklı nöral devre önermişlerdir.
Yaratıcılık
Savantların yaratıcı olup olamayacakları konusu tartışmalıdır. Belleklerinin mekanik işleyişi nedeniyle yaratıcı olamayacakları öne sürülmüştür. Benzer şekilde, otizm spektrum bozukluğu ve Asperger sendromu olan bireylerin de yaratıcılıkta sınırlı olabileceği düşünülmüştür. Buna karşın Treffert, savantların yaratıcı olmamasının bir mit olduğunu ve yaratıcı olabileceklerini savunmuştur.【4】
Sistematik bir literatür taraması, savantların ve savant becerileri gösteren otizm spektrum bozukluğu veya Asperger sendromlu bireylerin yaratıcı yeteneklere sahip olabileceğini gösteren çalışmaların var olduğunu ortaya koymuştur. Bazı çalışmalar savantların orijinal fikirler üretebildiğini, müzikal anlamda yeni ürünler ortaya koyabildiğini veya şiirsel yeterlilik gösterebildiğini bulmuştur. Ancak bazı çalışmalar, yaratıcılıklarının belirli alanlarda veya hayal gücü gerektiren durumlarda sınırlı olabileceğine işaret etmiştir. Yaratıcılığın alt boyutları olan akıcılık, esneklik, özgünlük ve detaylandırma açısından farklı sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin, bazı çalışmalarda savantların orijinallik ve esneklik gösterdiği, bazılarında ise detaylandırmada akranlarından farklılaşmadığı veya yetersiz olduğu bulunmuştur.
Açıklamaya Yönelik Teoriler ve Modeller
Savant sendromundaki nöropsikolojik profili açıklamak için birçok teorik model ortaya konmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Genetik Faktörler: Özgül becerilerin kalıtımsal olabileceği düşünülmüş, ancak bunun tüm savantlar için geçerli olmadığı kabul edilmiştir.
- Duyusal Yoksunluk ve Sosyal İzolasyon: Bu durumların savantları çevredeki küçük değişikliklere aşırı duyarlı kıldığı ve ritüelistik davranışlara yol açtığı iddia edilmiştir. Ancak bu teorinin tüm olguları açıklayamayacağı düşünülmektedir.
- Somut Düşünme Eğilimi: Soyut düşünme becerisindeki kısıtlılığın somut düşünmeye yatkınlığı artırdığı ve bunun savant sendromuna neden olduğu ileri sürülmüştür. Ancak aşırı somut düşünmenin bir neden olmaktan çok bir özellik olduğu fikri daha güçlüdür.
- Sol Hemisfer Disfonksiyonu ve Sağ Hemisfer Kompanzasyonu: Geschwind ve Galaburda, sol hemisferin gelişimini daha geç tamamladığı için prenatal etkilere daha açık olduğunu ve özellikle erkek fetüslerde yüksek testosteron seviyelerinin sol hemisfer gelişimini yavaşlatabileceğini belirtmiştir. Buna bağlı olarak sağ hemisferde genişleme ve baskınlığın, sağ hemisferle ilişkili becerilerin gelişmesine yol açtığı iddia edilmiştir. Treffert de sağ hemisferin aracılık ettiği becerilere dikkat çekmiştir.
- Zayıf Merkezi Uygunluk Teorisi (Weak Central Coherence): Bu teori, otizmin genel ve bağlamsal anlam yerine lokal özelliklere odaklanan bir bilişsel tarzla karakterize olduğunu savunur. Bu durumun, detay odaklı bilgi işlemeyi gerektiren görevlerde avantaj sağlayabileceği düşünülmektedir.
- Waterhouse Modeli: Savantlardaki özgül bilişsel yeteneklerin normal gelişim gösteren bireylerdekinden niteliksel olarak farklı olduğunu ve bilinç öncesi, özgül bellek ve işlem mekanizmalarından kaynaklandığını savunur. Sosyal işlevselliğe adanmış beyin alanlarının, algı örüntülerinin farkına varma görevine yeniden tahsis edilebileceğini öne sürer.
- Treffert'in Çoklu Faktör Modeli: Nörolojik temelli bu model, savant becerilerinin otomatik doğasının ve sağlam bellek işlevlerinin gelişim için gerekli ama yeterli olmadığını savunur. Sağ hemisfer işlevinin ve prosedürel belleğin otizmde sağlam olduğunu, ancak genetik faktörlerin etkisinin özellikle olağanüstü savantlar için önemli olduğunu belirtir.
- Mottron ve Burack'ın Modeli (Artmış İşlev Modeli): Düşük düzey algısal becerilerin, yüksek düzey işlem mekanizmalarının sonucu olarak aşırı geliştiğini savunur.
- Simonton'un Epigenetik Yetenek Gelişim Modeli: Yeteneğin tesadüfi değil, bilişsel, yapısal, fiziksel ve fizyolojik bileşenlerin bir araya gelerek üstün özelliklerin ortaya çıkmasını kolaylaştırdığını öne sürer.
Asperger Sendromu ve Takvim Belleği
Asperger sendromu, sosyal etkileşimde zorluklar, sınırlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışlarla karakterize bir yaygın gelişimsel bozukluktur. Takvim belleği, otistik bozukluğa sık eşlik eden bir savant özelliği olarak bilinir. Bir Asperger sendromu olgusunda yapılan fMRG ve SPECT çalışmaları, takvim belleği görevi sırasında beyin aktivasyonunda değişiklikler göstermiştir. fMRG'de bilateral inferior parietal lobül, prekuneus, superior ve orta frontal girus ile medyal frontal kortekste aktivasyon saptanmıştır. 【5】 SPECT çalışmasında ise istirahat durumuna kıyasla aktif görev sırasında sağ frontal ve parietal kortekste hipoperfüzyonun belirginleştiği, sol frontal kortekste ise kan akımında artış olduğu görülmüştür. Bu bulgular, takvim belleği sürecinde sağ hemisferde genel bir aktivite azalması (baskılanma) olurken, sol frontal bölge aktivitesinin arttığını düşündürmüştür.
Tedavi ve Yaklaşım
Geçmişte, savant olgularındaki eksik yönleri ortadan kaldırmanın mı yoksa yeteneklerin eğitiminin mi daha yararlı olacağı tartışılmıştır. Günümüzde deneyimler, yeteneklerin eğitilmesi ve geliştirilmesinin öncelikli olması gerektiğini göstermektedir. Üstün yetenekli çocukların eğitim yöntemleriyle otistik çocukların eğitiminde kullanılan yöntemler birleştirilerek "Savant Beceri Müfredatı" geliştirilmiştir. Bu müfredatla birçok olguda savant becerilerinin işlevsel hale geldiği ve otistik davranışlarda azalma sağlandığı bildirilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'de savant olgularının gereksinimlerine yönelik özel okullar açılmaya başlanmıştır. 【6】