Soma maden faciası, 13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesindeki Eynez yer altı kömür ocağında meydana gelen ve 301 işçinin yaşamını yitirdiği toplu iş kazasıdır. Olay, vardiya değişimi sırasında ortaya çıkmış; kısa sürede yayılan yoğun karbonmonoksit nedeniyle işçiler büyük ölçüde etkilenmiştir. Otopsilerde ölüm nedeni ağırlıklı olarak karbonmonoksit zehirlenmesi olarak belirlenmiştir. Madenden toplam 486 işçi kurtarılmıştır. Ocağın işletmesi rödovans modeliyle özel bir şirkete devredilmiş olup üretim kapasitesinin yıllar içinde artırıldığı ve binlerce işçinin çalıştığı bir yapı içinde faaliyet yürütülmekteydi.
Facianın ortaya çıkışına ilişkin teknik değerlendirmeler, ana taşıma galerisi çevresinde kömürün oksijenle teması sonucu meydana gelen kızışma ve bunun ürettiği karbonmonoksitin hızla yayılması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Enerji kesintisi ve havalandırma akımlarındaki değişimin tahliye sürecini güçleştirdiği ifade edilmiştir. Olayın ardından geniş çaplı arama-kurtarma çalışmaları yapılmış, ülke genelinde üç günlük ulusal yas ilan edilmiştir.

Soma Madenci Şehitliği (Anadolu Ajansı)
Maden Ocağının Yapısı ve İşletme Süreci
Facianın meydana geldiği Eynez yer altı kömür ocağı, ruhsat hakkı Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna (TKİ) ait olup işletme faaliyetleri rödovans modeli kapsamında özel bir şirket tarafından yürütülmekteydi. Ocak 1990 yılında TKİ tarafından işletmeye açılmış, 2006 yılında yapılan ihale ile işletme hakkı başka bir firmaya devredilmiş, 2009 yılında ise yeni bir sözleşme ile mevcut işletmeciye aktarılmıştır. Devir süreciyle birlikte yıllık üretim miktarı kademeli olarak artırılmış; hazırlık galerileri ve üretim ayakları genişletilmiş, işçi sayısı önemli ölçüde yükselmiştir. Aynı işletmeci şirket, bölgedeki diğer sahaların da kullanım hakkını alarak üretim kapasitesini genişletmiş ve faaliyetlerini birden fazla ocakta eş zamanlı olarak sürdürür hale gelmiştir.【1】
Ocağın üretim sistemi, linyit damarlarının derin yer altı galerileri aracılığıyla takip edildiği klasik yer altı madenciliği yöntemlerine dayanmaktaydı. Kömür üretimi; ana nakliye galerileri, havalandırma hatları, ayak üretim bölgeleri ve tahkimat sistemlerinin bütünleşik biçimde çalışmasını gerektiren bir örgütsel yapı üzerinden yürütülmekteydi. Üretim alanlarının her biri, ilerletme ve tahkimat işlemlerinin birbiriyle uyumlu şekilde sürdürülmesini, hava akımının sürekli ve dengeli biçimde sağlanmasını ve çıkarılan kömürün bant veya vagon sistemleriyle ocak dışına taşınmasını gerektirmekteydi. TKİ tarafından satın alma garantisi içeren rödovans sözleşmesi, üretimin belirli bir tonajın üzerinde gerçekleşmesini esas aldığından, üretim temposu işletme sürecinin belirleyici unsurlarından biri haline gelmiştir.
İş organizasyonunda birden fazla vardiya sistemi uygulanmış; ocakta farklı uzmanlık alanlarına sahip mühendisler, teknik elemanlar ve işçiler görev almıştır. Bazı iş kollarında kayıt üzerinden “ekip başı” olarak görünen ancak fiilen alt işveren işlevi gören ara kademe yapılarının bulunduğu devlet denetim raporlarına yansımıştır. Üretim alanları arasında geçişi sağlayan galerilerin genişliği ve tahkimat özellikleri, yer altındaki çalışma koşullarının sürekliliği açısından kritik öneme sahipti. Havalandırma sistemi, temiz havanın çalışma bölgelerine iletilmesi ve zararlı gazların uzaklaştırılması amacıyla ana ve tali hava akımlarından oluşmakta; enerji kesintisi veya akım değişikliği durumunda bu yapının fonksiyonelliği doğrudan etkilenmekteydi.

Soma Maden Faciası (Anadolu Ajansı)
Facianın Meydana Geliş Süreci
13 Mayıs 2014’te Soma’daki Eynez yer altı kömür ocağında başlayan olay, yer altı üretim alanlarına yakın bir bölgede kömürün oksijenle teması sonucu ortaya çıkan kızışma sürecinin kısa zamanda geniş bir alana yayılmasıyla gelişmiştir. Teknik incelemelerde, bu kızışmanın bir dizi kimyasal reaksiyon oluşturarak yüksek miktarda karbonmonoksit üretimine yol açtığı, bu gazın ana nakliye galerileri boyunca hızla taşındığı belirtilmektedir.【2】
Olayın meydana geldiği zamanda vardiya değişimi nedeniyle ocak içerisinde işçi yoğunluğunun fazla olması, etkilenen kişi sayısının artmasına neden olmuştur. Resmî tespitlerde ölüm nedeninin ağırlıklı biçimde karbonmonoksit zehirlenmesi olması, gazın kısa süre içinde kritik düzeylere ulaştığını göstermektedir.
Enerji akımının kesilmesi, facianın seyrini belirleyen temel unsurlardan biri olmuştur. Elektrik kesintisi, havalandırma sisteminin olağan işleyişini bozmuş; temiz hava akımlarının yönünde değişiklikler meydana gelmiş ve gazın yer altında ilerleyişi hızlanmıştır. Görüş mesafesinin hızla azalması ve sıcaklığın yükselmesi, işçilerin tahliye yollarına ulaşmasını güçleştirmiştir. Kurtulan işçilerin ifadelerinde, dumanın kısa sürede yoğunlaştığı, maske kullanım süresinin sınırlı olduğu ve birçok kişinin solunum yollarının hızla etkilendiği aktarılmıştır. Bu durum, gaz yayılımının operasyonel hareketliliği önemli ölçüde kısıtladığını göstermektedir.

Arama-Kurtarma Çalışmaları (Anadolu Ajansı)
Arama-Kurtarma Çalışmaları ve Acil Müdahale
Facianın ardından arama-kurtarma faaliyetleri, önce yer altındaki işçilerin konumlarının belirlenmesi ve erişilebilir bölgelerde tahliye işlemlerinin başlatılmasıyla yürütülmüştür. Olayın meydana gelmesinden kısa süre sonra enerji kesintisi ve havalandırma düzenindeki bozulma nedeniyle yer altındaki sıcaklık ve karbonmonoksit seviyesi hızla yükselmiş, bu durum hem içerideki işçilerin hareket olanaklarını hem de kurtarma ekiplerinin ilerleyişini önemli ölçüde sınırlandırmıştır. Kurtarma ekipleri, yüksek gaz yoğunluğu nedeniyle kişisel oksijen destek sistemleriyle çalışmak zorunda kalmış; bu da müdahalenin sürekliliğini ve derin galerilere erişimini teknik olarak zorlaştırmıştır.
İlk aşamada müdahale, canlı işçilerin bulunduğu bölgelere ulaşılmasına odaklanmıştır. Kurtarma ekipleri, ağır etkilenen işçilerin öncelikli olarak yüzeye çıkarıldığını, çok sayıda kişinin yoğun duman nedeniyle bilincinin kapalı olduğunu ve taşınma sürecinin sınırlı görüş koşullarında gerçekleştirildiğini bildirmiştir. Kurtarılan işçilerden bir kısmının ağız, burun ve kulak bölgelerinden kanama olduğu ve karbonmonoksit etkisinin fiziksel olarak belirgin hale geldiği aktarılmıştır; bu durum yer altındaki gaz yoğunluğunun kritik seviyelere ulaştığını göstermektedir.
Yer altı müdahalesine paralel olarak ocak girişinde sağlık ekipleri tarafından triyaj uygulamaları yapılmış; gazdan ağır etkilenen işçilere acil tıbbi müdahaleler sağlanmıştır. Çalışmalar sırasında teknik ekipler havalandırmanın yeniden düzenlenmesi, gaz tahliyesinin hızlandırılması ve galerilere erişim yollarının güvenli hale getirilmesi için eş zamanlı olarak çalışmıştır. Ancak gaz hareketliliğinin kontrol altına alınmasının güçlüğü, bazı bölgelere gecikmeli olarak ulaşılmasına neden olmuştur.
Arama-kurtarma çalışmaları günler boyunca kesintisiz sürmüş; toplam 486 işçi sağ olarak tahliye edilmiş, 301 işçi ise yaşamını yitirmiştir.【3】 Müdahale sürecine ilişkin teknik ve idari değerlendirmeler, olayın ilk saatlerindeki koşulların olağanüstü risk içerdiğini, gaz yoğunluğunun ve sıcaklığın müdahale hızını kritik biçimde etkilediğini, buna karşılık ekiplerin çalışmalarını sürdürebilmek için sürekli hava ve ekipman desteğine ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.

Soma Madenci Şehitliği (Anadolu Ajansı)
İş Sağlığı ve Güvenliği Koşulları ile Çalışma İlişkileri
Facia sonrasındaki teknik ve kurumsal incelemeler, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının maden ocağındaki çalışma düzeniyle ilişkili olarak değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Türkiye Barolar Birliği raporunda, madendeki risk değerlendirmesi süreçlerinin, havalandırma altyapısı, gaz izleme mekanizmaları ve acil durum prosedürleri ile uyumlu biçimde işletilmediğine dair bulgular aktarılmıştır. Raporda, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin niteliği, denetim süreçlerinin etkililiği ve teknik gözetim uygulamalarının sürekliliğine ilişkin çeşitli yapısal sorunlara dikkat çekilmektedir.【4】 Olayın meydana geliş biçiminde, havalandırma sistemindeki kesintilerin ve gaz akışının yön değiştirmesinin işçilerin tahliyesini kritik ölçüde zorlaştırdığı belirtilmiştir; bu durum, güvenlik altyapısının üretim koşullarına bağlı hassasiyetini göstermektedir.
Çalışma ilişkilerine dair incelemelerde ise, maden içinde “ekip başı” adı altında kayıtlı olan ve fiilen alt işveren benzeri bir işleyiş sürdüren ara yapılanmaların varlığı tespit edilmiştir. Denetim raporlarında, bu kişilerin iş organizasyonu üzerinde fiili yetkiye sahip oldukları ve işçilerin çalışma hızının, vardiya düzeninin ve üretim baskısının bu yapı üzerinden şekillendiği belirtilmektedir. Bu durum, işveren-işçi ilişkilerinin formel yapıyla sınırlı olmadığını; taşeron benzeri ilişkilerin iş güvenliği kültürü ve risk algısı üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Ücretlendirme ve üretim performansı arasındaki bağlantı, özellikle prim sistemi uygulanan alanlarda, işçilerin yüksek tempoda ve riskli koşullarda çalışmasını teşvik eden bir unsur olarak değerlendirilmiştir.
İş sağlığı ve güvenliği koşulları, çalışma ilişkilerinin örgütlenme biçimiyle birlikte ele alındığında, üretim odaklı yapının teknik güvenlik gereklilikleri üzerinde baskı oluşturduğu yönünde değerlendirmeler yapılmıştır. Olay sonrası incelemeler, güvenlik kültürünün kurumsal düzeyde yeterince yerleşmemiş olmasının, risklerin erken tespit edilmesini ve etkili önlemler alınmasını zorlaştırdığını göstermektedir. Bu çerçevede, facianın sonuçları yalnızca teknik bir arızanın değil, aynı zamanda iş güvenliği uygulamaları ile çalışma ilişkileri arasındaki yapısal etkileşimin bir sonucu olarak ele alınmıştır.

Soma Maden Faciasında Hayatını Kaybeden İşçiler (Anadolu Ajansı)
Facianın Sosyal Etkileri ve Ailelerin Durumu
Soma’daki facia, can kaybının büyüklüğü nedeniyle yalnızca ekonomik ve teknik boyutlarıyla değil, aynı zamanda geniş kapsamlı toplumsal etkileriyle de değerlendirilmiştir. Olay sonrasında ülke genelinde ulusal yas ilan edilmiş, farklı kentlerde ve uluslararası ortamlarda anma törenleri düzenlenmiş, kamuoyu uzun süre facianın yarattığı sosyal sonuçlara odaklanmıştır. Toplu kaybın niteliği, madencilik sektöründe çalışan geniş bir nüfusun aile ve yakın çevreleri üzerinde derin bir etki yaratmış; ölüm haberlerinin bölgedeki birçok hanede aynı dönemde ulaşması, sosyal dokuda belirgin bir kırılma ortaya çıkarmıştır.
Ailelerin durumu, facianın en görünür sosyal etkilerinden birini oluşturmuştur. Yaşamını yitiren işçilerin önemli bir bölümü genç yaşta olup geride eş ve çocuklar bırakmıştır. Resmî kayıtlara göre 301 işçinin ölümü, çok sayıda çocuğun ebeveyn kaybı yaşamasına ve ailelerin ekonomik ve psikolojik açıdan uzun süreli bir belirsizlikle karşılaşmasına yol açmıştır.
Toplumsal düzeyde dayanışma pratikleri de dikkate değer bir boyut oluşturmuştur. Taziye törenleri ve anmalar gerçekleştirilmiş; farklı toplumsal kesimler, işçilerin anısını yaşatmaya yönelik kolektif davranışlar sergilemiştir.
Soma Maden Faciası (Anadolu Ajansı)
İdari ve Yargısal Süreç
Soma faciasının ardından idari ve yargısal süreç, olayın nedenlerinin açıklığa kavuşturulması ve sorumlulukların tespit edilmesi amacıyla çok düzeyli bir inceleme ve kovuşturma çerçevesinde yürütülmüştür. İlk aşamada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı birimler tarafından idari incelemeler başlatılmış; denetim kayıtları, iş güvenliği belgeleri ve işletmenin teknik altyapısına ilişkin raporlar değerlendirilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan araştırma komisyonu ise facianın meydana geldiği ocağı yerinde inceleyerek bilgi toplamış ve sektörün genel durumuna ilişkin gözlemlerini kamuoyu ile paylaşmıştır. Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan kapsamlı rapor da idari değerlendirmelere eşlik ederek olayın teknik, hukuki ve yapısal boyutlarına ilişkin bulgular sunmuştur.【5】
Yargısal süreç, ceza soruşturmasının başlatılmasıyla şekillenmiş; işletme yöneticileri, mühendisler ve iş güvenliğiyle sorumlu diğer kişiler hakkında dava açılmıştır. 2015’te başlayan yargılama sonucunda 5 sanık hakkında 15 yıl ile 22 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi kararları istinaf denetimine tabi tutmuş; sanıklardan biri tahliye edilmiş, diğer kararlar büyük ölçüde korunmuştur. Daha sonra Yargıtay 12. Ceza Dairesi bazı sanıklar yönünden bozma kararı vermiş ve yeniden yargılama süreci başlamıştır. Yeniden yapılan yargılamada, Soma Kömürleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 20 yıl, Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt adlı iki mühendis hakkında ise 12 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedilmiş; Haluk Evinç adlı bir sanık ise beraat etmiştir.【6】
Yargılama sürecinde mağdur ailelerinin katılımı dikkat çekmiş; duruşmalar geniş kamuoyu ilgisi altında yürütülmüştür. Duruşma salonlarında protestolar gerçekleşmiş, kararların açıklanması sırasında tepkiler gözlenmiştir. Süreç boyunca hem fail tespiti hem de maden işletmeciliği ve denetim işleyişinin hukuki sorumluluk boyutları tartışılmıştır.
Soma faciası, yer altı madenciliğinin teknik, kurumsal ve örgütsel boyutlarının bir arada değerlendirilmesi gerektiğini gösteren çok yönlü bir olay olarak kayıtlara geçmiştir. Facia sürecine ilişkin idari, teknik ve yargısal incelemeler; kömürün doğal reaksiyonları, havalandırma ve enerji altyapısındaki kırılganlıklar, iş organizasyonunun yapısı ve iş sağlığı–güvenliği uygulamalarının bütüncül işleyişindeki aksaklıkların olayın seyrini belirlediğini ortaya koymuştur. Arama-kurtarma faaliyetlerinin güçlüğü, gaz yoğunluğunun hızla artması ve tahliye imkanlarının sınırlılığı, olayın sonuçlarını ağırlaştıran unsurlar olmuştur. Sonraki dönemde yürütülen yargısal süreçler ve kurumsal değerlendirmeler, sorumlulukların tespitiyle birlikte madencilik sektörünün denetim, iş güvenliği kültürü ve çalışma ilişkileri bakımından yeniden ele alınması gerekliliğini gündeme taşımıştır. Facianın toplumsal etkileri ve ailelerin karşı karşıya kaldığı uzun vadeli sonuçlar ise olayın yalnızca teknik bir arıza değil, çok boyutlu bir sosyal ve kurumsal kırılma olarak değerlendirilmesini gerekli kılmıştır.


