Roman, ismi verilmeyen bir anlatıcının gözünden anlatılır. Hikaye, 40 haneden oluşan, huzurlu ve doğal güzellikleriyle çevrili bir adada geçmektedir. Ada sakinleri, doğayla uyum içinde, baskıcı bir otoriteden uzak, özgür bir yaşam sürmektedir. Ancak bu huzur, adaya yeni bir liderin gelmesiyle bozulur.
Eski bir devlet başkanı olan bu lider, ilk başta düzen sağlamak ve adayı daha yaşanabilir hale getirmek bahanesiyle birtakım değişiklikler yapar. Ancak zamanla kontrolü eline alarak baskıcı bir rejim kurar. Önce martıları zararlı ilan ederek öldürtmeye başlar, ardından bireysel özgürlükleri kısıtlayarak yönetimi tamamen ele geçirir. Ada halkı ikiye bölünür: Direnenler ve lidere boyun eğenler.
Bu süreçte anlatıcı, liderin baskıcı politikalarına karşı mücadele eden küçük bir grup insanın tarafında yer alır. Ancak adanın huzur dolu geçmişi, artık geri dönülemez şekilde yok olmuştur.
Temalar
Totaliter Rejim Eleştirisi
- Kitap, bir adada kurulan baskıcı yönetim üzerinden, dünyadaki otoriter rejimleri ve bireylerin bu yönetimlere karşı duruşunu eleştirir.
Doğa ve İnsan İlişkisi
- Liderin adaya gelmesiyle birlikte, önce martılar, sonra ekosistem zarar görmeye başlar. Bu durum, insanın doğaya verdiği zararın büyük sonuçlar doğuracağını gösterir.
Özgürlük ve Baskı
- Ada, başta özgürlüğün sembolü iken, liderin gelişiyle baskının ve korkunun hüküm sürdüğü bir yer haline gelir. Kitap, bireyin özgürlüğünün nasıl kolayca elinden alınabileceğini gösterir.
Bireyin Gücü ve Direniş
- Adada birkaç kişi, baskıya karşı direnmeye çalışsa da çoğunluğun sessizliği ve liderin gücü karşısında zorluk yaşarlar. Bu durum, bireysel cesaret ve toplumsal direnç arasındaki ilişkiyi sorgulatır.
Zülfü Livaneli, romanda sade ve akıcı bir anlatım kullanırken, olayları simgesel bir dille aktarır. Anlatım biçimi, klasik bir hikayeden çok, modern bir fabl veya distopik bir roman havasındadır. Martılar, ada ve lider gibi unsurlar, gerçek dünyadaki kavramların metaforu olarak okunabilir.


