Streisand etkisi, sansürleme girişimlerinin, sansürlenmek istenen içeriğe veya bilgiye daha fazla dikkat çekerek amaçlananın tam tersi bir etki yaratması durumunu tanımlayan bir sosyal olgudur. Bu kavram, Amerikalı şarkıcı Barbra Streisand'ın, 2003 yılında Malibu'daki evinin bir fotoğrafını, bir kıyı şeridi erozyonunu belgeleyen kamusal bir internet sitesinden kaldırmak için açtığı davayla ortaya çıkmıştır. Dava öncesinde, Streisand'ın evinin fotoğrafı yalnızca altı kez indirilmişti. Ancak, davanın medyada yarattığı büyük ilgi sonucunda fotoğraf, bir ay içinde 420.000'den fazla kez indirilmiştir.【1】 Bu dava, benzer durumlar için bir örnek teşkil etmiş ve bu olaya adını vermiştir.
Tarihsel Arka Plan ve Benzer Örnekler
Streisand etkisi modern bir internet olgusu olarak görülse de, kökleri internet öncesi dönemlere dayanmaktadır. Tarih boyunca sansürleme girişimleri, genellikle yasaklanan şeye olan ilgiyi artırmıştır. Bu durum, "Yasak Meyve" ilkesiyle açıklanabilir.
- Herostratus: M.Ö. 356'da Efes'teki Artemis Tapınağı'nı yakan Herostratus, adının tarihten silinmesi cezasına çarptırılmıştır. Ancak, bu yasak sayesinde, binlerce yıl sonra bile hâlâ ondan bahsedilmektedir.
- Nero'nun Sansürü: Romalı tarihçi Tacitus, M.S. 109'da yazdığı "Tarih" adlı eserinde, İmparator Nero'nun yazılarını sansürlemesinin paradoksal bir etki yarattığını belirtmiştir: "Yazılar yasaklandıkça daha çok okunmuş, yasak kalkınca ise unutulup gitmişlerdir."
- "McLibel" Davası: McDonald's'ın "What's Wrong with McDonald's?" (McDonald's'ta Yanlış Olan Ne?) adlı bir broşür yüzünden iki aktiviste dava açması, şirketin imajı için uluslararası bir halkla ilişkilere dönüşmüştür.
- Martha Payne Vakası: 2012 yılında, dokuz yaşındaki Martha Payne'in okul yemeklerini fotoğrafladığı blogu, yerel yönetim tarafından fotoğraf çekmesi yasaklanınca ulusal medyanın gündemine oturmuş ve yasak kısa sürede geri çekilmiştir.
- Edward Snowden ve WikiLeaks: Hükümetlerin, gizli belgeleri kamuoyuyla paylaşan Edward Snowden ve WikiLeaks'i engellemeye yönelik girişimleri de benzer bir ters tepmeye yol açmış, bu olaylara olan ilgiyi ve sansürlenen bilgilere erişimi artırmıştır.
Streisand Etkisi'nin Türkiye'deki Örnekleri
Streisand etkisinin Türkiye'de de benzer şekilde görüldüğü olaylar mevcuttur. Özellikle Ekşi Sözlük gibi platformlarda, kişiler ve kurumlar hakkında yazılan maddelerin kaldırılmasına yönelik girişimler, sıklıkla amaçlananın tam tersi bir etki yaratmıştır. Bu durum, kamuoyunun sansürlenmek istenen içeriğe daha fazla ilgi göstermesine yol açmıştır.
- Meltem Banko ve Yusuf Yerkel'in kendileriyle ilgili maddeleri sildirme girişimleri, yerli Streisand etkisi örnekleri olarak kabul edilmektedir. Bu tür sivil sansür çabaları, bilginin yayılmasını durdurmak yerine geniş kitlelere ulaşmasına neden olmuştur.
- Türkiye'de internet özgürlüğüne yönelik sansür ve kısıtlama girişimleri, dijital aktivizmi ve sansür karşıtı hareketleri tetiklemiştir. Örneğin, 1996 yılında internet erişimindeki kısıtlamaları protesto etmek için ilk "sanal miting" yapılmıştır.
Nedenleri ve Dinamikleri
Streisand etkisi, sansür dinamiklerinin bir sonucudur. Genellikle güçlü bir kişi veya kurumun, daha zayıf bir birey veya gruba karşı harekete geçmesi ve bu durumun kamuoyunda olumsuz yankı bulmasıyla ortaya çıkar. Bu etki, sansürleyen tarafın, halkın öfkesini azaltmak için kullandığı yöntemlerin başarısız olmasıyla ilişkilendirilir. Sansürcüler, eylemlerini meşrulaştırmak için genellikle şu taktikleri kullanır:
- Sansürün varlığını gizleme.
- Sansürlenen kişiyi değersizleştirme.
- Olayları yalan, çarpıtma veya suçu başkalarına atma yoluyla yeniden yorumlama.
- Adalet görüntüsü vermek için resmi kanalları kullanma.
- Karşı çıkanları sindirme veya ödüllendirme.